Tırmanıyor begonvil
Kış ayaz demeden
Nasıl kararlı
Kum zambakları
Adını heceliyor
Kış geçsin diye
Kara bulutlar
Yara bandı gökyüzüne─
Ya hiç çıkmazsa
Dağın önünde
Göl şarkısı dinliyor
Yaşlı kargalar
Pencere boyu
Havalanıyor sürü—
Serçe anaforu
Sisten öncesi
Martının tünediği dal
Sabah değil
Tek köz gecede
Nöbetini tutuyor
Gözyaşlarının
Suyun yüzünde
Dağlara yürüyen ay
Işık saçıyor
Kar örtüsüne
İzini bırakmış
Yorgun martılar
Nisan gelmeden
Yolunu şaşırmış
Ballıbabalar
Yol ortasında
Atların bıraktığını
Yiyor kargalar
Serin alnında
Kırlangıç adasının
Kaptanı rüzgâr
Kara sarınan
Buzun ılık şarkısı
Yüzünü öptü
Suda köklenen
Yaşlı kış sarmaşığı
Kimi bekliyor
Karabatağın
Uçuşuyla köpüklü
Bahar gökyüzü
Asıl mezarlık
Alkış tutuyor inip
Dansedenlere
Alçaktan uçan
Metal kuşu dağların
Kıştan kaçıyor
Unuttun nasıl
Açmıştı hep mimoza
Donarken kökler
Patlamış mısır-
Kokusuyla buharı
Senden taşıyor
Yılkı atları
Hatırayla uçuyor
Çam tepesinden
Tek tek ayırdığın
Bulut katları
Badem çiçeği
Kar örtüsüne
İzini bırakmış
Yorgun martılar
Selvi habersiz
Gözyaşı nehirleri
Neden gür akar
Esip gidiyor
Odun çıtırtısıyla
Mezarlık hüznü
Yanında gülüş
Matem nedir bilmeyen
Mezar taşının
Bahar sanırsın
Dalların gözyaşını—
Ansızın açar
Kuma yansıyan
Çürük evin çatısı
Kimi saklıyor
Suyun gövdesi
Tomurcukla ürperip
Dalda titriyor
Islanmış toprak
İlk çiçek yağmurunun
Düşünü kurup
Sabah çiyinde
Dile gelen güneşten
Sabahı tuttum
Uğultulu yosun
Fırtına ağlarından
Toprak dokuyor
Fıstık çamından
Kedilerin üstüne
Güneş damlıyor
Dereden esip
Mineleri okşayan
Ani serinlik
Erik dalları
Selam verip eğilmiş
Güneşe karşı
Sakın koparma—
Çimen dalgasıyla
Dansediyorum
Bulut eliyle
Yazılınca sulara
Duruyor rüzgâr
Odada yalnız
Haiku bakışıyla
Tomurcuklandım
Kuş sesleriyle
Yüzünü yıkamış gün
Kanatlanıyor
Dalgınlaşıyor
Siste yalnız ağaçlar
Göğe yükselip
Yokuş aşağı
Yuvarlanırken gördüm
İnatçı kışı
Yansımayla mı
Silinecek gölgesi
Kayıp rüzgârın
Berrak denizde
Gülümseyen taşların
Yüzünde cemre
Bulut oyunu
Birden perde çekiyor
Güneşli güne
Mine kolonisi
Tam yayılacaktı ki
Kediler yedi
Gece yağmuru
Nem örtüsü serdi
Yanmış kayaya
Işık çok güçlü
Günbatımına yakın
Son kamaşmasın
Cemre coşkusu
Hep mi havalandırır
Başı döneni
Cemre coşkusu
Hep mi havalandırır
Başı döneni
Çam kovuğunda
Ballıbaba saksısı
Devamlı taze
Güneş boyunca
Serpiliyor papatya
Şarkısı aşk
Dağ gamzesi bu—
Mimoza gölgesinde
Yanağındaki
Tek yalpalayan
Kıpır kıpır gülüşü
Yeni açmış minenin
Dil burnundan
Uçuşan dilekleri
Martılar kaptı
Atos bizimle
Hamağını sallıyor
Mutlu adanın
Islık sakince
Dolaşıyor vadiyi—
Güneş kapmaca
Gelincik dolusu
Sevildiğini duydu
Issız kırlarda