TİYATRO KOOPERATİFİ KURULDU

Ayşegül Oğuz
8 Temmuz 2019
SATIRBAŞLARI

İstanbul’da faaliyet gösteren 32 özel tiyatro bir yıl süren ön çalışmanın ardından Türkiye’nin ilk Tiyatro Kooperatifi’ni kurdu. Kooperatifin ortağı olan Moda Sahnesi’nde düzenlenen geceyle örgütlenme kamuoyuna tanıtıldı. Gündemlerinin ilk maddesi tiyatroların omuzlarındaki maddi zorlukları hafifletmek. Kooperatifin yönetim kurulu başkanı oyuncu-yönetmen Iraz Yöntem ve genel koordinatörü Fisun Eşki ile Tiyatro Kooperatifi’ni konuştuk.


Tiyatro Kooperatifi 32 tiyatronun buluştuğu bir çatı örgütlenmesi. Tiyatro Kooperatifi’ni kurmaya nasıl karar verdiniz?

Iraz Yöntem: Senelerdir birtakım örgütlenme girişimlerimiz var. 2010 civarı, tiyatro mekânlarının ağırlıklı olarak Beyoğlu’nda olduğu günlerde Alternatif Sahneler Birliği adıyla yedi sahnenin bir araya geldiği bir birlik kuruldu. Birlik, festival de düzenledi. O dönemde bir arada olmanın ilk örneklerinden biriydi. Sonra çatıyı biraz genişlettik, Bağımsız Tiyatro Birliği adında bir platform kurduk. Düzenli toplantılar yaptık, hedefler belirledik. En son resmi olarak dernekleşmeye karar verdik. Fakat örgütlenme 15 Temmuz’dan sonra, tam tüzük çalışması yaptığımız sırada sönümlenmek zorunda kaldı. Ancak edindiğimiz tecrübeler ışığında bir arada olmak gerekliliği doğdu. Geçen mayısta Oyuncular Sendikası’nın sahnesi olan ve olmayan tiyatrolara yaptığı bir çağrı üzerine bir araya geldik. Orada 13 tiyatro yola devam etmeye karar verdi. Bu süreçte dernek mi, vakıf mı olalım diye çok tartıştık. Kooperatif bilmediğimiz bir örgütlenme modeli olduğu için araştırdık.

Kooperatifçiliğin size cazip gelen tarafları neydi?

Yöntem: Kooperatifçiliği Ticaret Bakanlığı’na bağlı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nden gelen uzmanlardan öğrendik. Özellikle sosyal kooperatifçilik üzerinde çalışmalar yapıldı. Türkiye’de henüz sosyal kooperatifçilik mevzuatta yasal olarak tanımlı değil, fakat hazırlanmakta olan bir mevzuat var. Kooperatif, bir ekonomik örgütlenme ve dayanışma modeli. Şeffaflığın ve demokrasinin çok önemli olduğu bir model. Biz de dedik ki, problemlerimizin yüzde 99’u ekonomikse, bu problemleri çözmek için de ekonomik bir örgütlenme modeli bize daha uygun. Ülkemizdeki dernek ve vakıflar çalışmalarını yaparken ağırlıklı olarak hak savunuculuğu pozisyonunda kalıyor. Ama bizler tiyatrolar olarak birer işletmeyiz, dolayısıyla ticari şirketleriz. Kooperatifçilik bize uygun bir model. Türk Ticaret Kanunu’na göre biz taciriz. Yasal mevzuatta bir bakkal dükkânından, giysi satandan, bir restorandan hiçbir farkımız yok. Halbuki biz sanat yapıyoruz. Sanat kamusal bir hizmettir. Bizlerin bir araya gelebilmesi kurumların bir araya gelebilmesiyle mümkün. O yüzden işletme kooperatifi kurduk. Dolayısıyla şu anda İstanbul’da vergi dairesine kayıtlı, tiyatro faaliyetinde bulunan ticari işletmelerin ortak olabildiği bir kooperatifiz. Aynı zamanda bir sosyal kooperatifiz.

Hem işletme olup hem de sosyal kooperatif olmak birbiriyle çelişiyor mu?

Fisun Ekşi (solda) ve Iraz Yöntem

Yöntem: Yaptığımız iş aynı zamanda sosyal bir iş. Kamusal, sosyal alanda faaliyet gösteriyoruz. Ortaklarımıza kâr payı dağıtmıyoruz, edinilen gelir tamamen kooperatifi güçlendirmek ve ortaklara daha fazla hizmet sunabilmek için kullanılıyor. Dolayısıyla tiyatro yaşantısı için daha önce hiç ortaya çıkmamış bir örgütlenme modeli kuruldu. Bu bir ilk. Dünyada da bir ilk olduğunu söyleyebiliriz, çünkü bu bir ihtiyaçtan doğdu. Dünyada özel tiyatrolar ticari işletme statüsünde değil, dolayısıyla böyle bir işletme kooperatifi örgütlenmesine ihtiyaç duymuyorlar. Dünyada tabii ki çeşitli kooperatifler var. Genellikle sanatın her alanında üreticilerin bir araya geldiği bir yapı olarak kooperatifçilik önde giden bir alan.

Fisun Eşki: Özel tiyatroların bir arada olduğu çatı örgütlenmeleri var, ama bizimki gibi değil. Ortaklarımızdan biri olan Semaver Kumpanya da bir kooperatif, bizse farklı tiyatroların bir araya geldiği çok daha geniş, hedefleri, amaçları bambaşka bir yapıyız.

Yöntem: Mesela İskoçya’da tiyatro federasyonu var. Dört tiyatroyla yola çıkmışlar. Şu anda 200 tiyatroyu çatısı altında topluyor. Ama bizim kanunlarımıza göre hareket edebilmemiz için böyle bir yol seçmemiz gerekiyordu. Bakanlıkta uzmanlarla yaptığımız görüşmelerde sektörümüzü anlattık. Etkisi bilinen, ama çalışma biçimi, dinamikleri, ihtiyaçları pek az bilinen bir sektörüz. Tiyatroların üzerindeki maddi yükleri hafifletmek, gelirlerini artırmak için çalışmalar yapmak, uzun vadede ise yasal mevzuat değişikliği yaptırabilecek bir muhatap haline gelmek istiyoruz. Ticaret Bakanlığı’ndaki yetkililer “Birlikte geliştireceğimiz projelerde farklı bakanlıklarla iletişim kurmamız ve aynı masada birlikte üretmemiz gerekebilir” dedi. “Biz de tam bunu istiyoruz!” dedik. Çünkü yeni bir tanıma ihtiyacımız var. Mesela diyelim adı kültürel işletme olsun, bunun vergilendirme oranında düzenleme yapılması gerekiyor. Çünkü biz sadece ticaret yapan, mal ya da hizmet alım-satımı yapan kuruluşlar değiliz. Biz kamusal hizmet yapan sanat kuruluşlarıyız.

Aslında hepimizin ihtiyacı yasal mevzuat değişikliği. Nakliye, matbaa, depolama, sahne, dekor, kostüm tedariki konusunda çalışmalar yapacağız, ama temel hedefimiz uzun vadede yasal mevzuat değiştirmek.

Mesela KDV oranlarında düzenlemeler yapılması gerekiyor. Stopaj, gelir vergisi, kurumlar vergisi gibi birçok vergi ödüyoruz, bunların da ona göre düzenlenmesi gerekiyor. Sabah sekiz – akşam beş çalışan insanlar değiliz. Bizler yeniden tanımlanırsak, bizim tanımlanma koşullarımız için yeni bir ihtiyaç doğacak. Sigortalanma konusu bu yüzden çok önemli. Sektörün dinamikleri sebebiyle, farklı ihtiyaçlarımız var. Varolan mevzuata doğrudan uyumlu bir çalışma biçimimiz yok. O zaman bu sistemi doğru kurmak gerekiyor. Kamuyla bir arada hareket etme güdüsünü artırabilmek için de bu gerekiyor. Akademi, akademi öncesi eğitim, hatta ilkokul müfredatlarından başlayarak değişiklikler yapılması gerekiyor. Ama öncelikle ticari işletme sayılan özel tiyatroların omuzlarındaki yükü biraz hafifletmemiz gerekiyor ki, sanatsal üretimlerini zenginleştirebilsinler.

Yola 13 tiyatroyla çıktığınızı söylediniz. Yola çıkarken muradınız neydi?

Yöntem: Ulaşabildiğimiz bütün tiyatrolara bilgilendirici bir mail attık ve bir toplantı duyurusu yaptık. Mini bir çalıştay yaptık. 100’den fazla tiyatro katıldı. Aslında bir kooperatif yedi ortakla kurulabilir, ama biz bunu hep beraber yapmak istedik. Bir avukatımız, mali müşavirimiz var. Hangi yasal prosedürlere ihtiyacımız olduğunu anlattık. 15 Ekim’de ortaklık koşullarının neler olduğuna dair bir hukuki toplantı düzenledik. 32 tiyatro olarak yola çıktık. Geçtiğimiz günlerde kooperatifimiz resmen kuruldu. Temsil kabiliyeti önemli. Siz bir konuda değişiklik talep ediyorsanız bunu tek başınıza yapamazsınız. Bu, birliktelikten doğan bir güçtür. Sorunları doğru tanımlamanın yolu da budur. Şu anda aramıza katılmak için bekleyen pek çok tiyatro ve sektör profesyoneli var.

Eşki: Çalışabileceğimiz çok alan olduğu gibi farklı paydaşlarımız var. Kamu, iş insanları, akademisyenler, eğitimciler, teknik personel, üçüncü sektör çalışanları var, iletişimde olacağımız yerel yönetimler var. Bunların hepsiyle birlikte çalışacağız.

Tiyatroların sorunlarının başında neler geliyor? Akut sorunlar neler?

Yöntem: 32 tiyatroyla sorunlarımız ve ihtiyaçlarımız nedir diye birebir görüşmeler yaptık. Sahnesi olan, olmayan tiyatroların sorunları akut problem sıralamalarında değişkenlik gösteriyor. Sahnesi olmayan tiyatroların en büyük sorunu sahne ya da depolama. Ama strateji toplantısı yaptığımızda ortaya çıkan sonuç şu oldu: Aslında hepimizin ihtiyacı yasal mevzuat değişikliği. Nakliye, matbaa, depolama, sahne, dekor, kostüm tedariki konusunda çalışacağız, ama temel hedefimiz uzun vadede yasal mevzuat değişikliği olacak.

Eşki: Mevzuat değişikliğinden kastımız şu: En basitinden yerel yönetimlerin ruhsat mevzuatında İtalyan sahne zorunluluğu var. Günümüzde artık o tarz bir sahneleme yaklaşımı neredeyse yok. Sahneleme yöntemlerinde farklı bakış açıları var. Kamu kurumları bunu bilemeyebilir. Bizim anlatmamız gerekiyor ki düzenlemeler yapılabilsin. Derdimiz varolan durumla sanatın uyumlanmasını sağlamak.

Yerel yönetimlerin ruhsat mevzuatında İtalyan sahne zorunluluğu var. Oysa günümüzde o tarz bir sahneleme yaklaşımı neredeyse yok. Kamu kurumları bunu bilemeyebilir, bizim anlatmamız gerekiyor. Derdimiz varolan durumla sanatın uyumlanmasını sağlayabilmek.

Yöntem: Belediyelerin uyguladığı bu yönetmelik 1960 yılından kalma. 21. yüzyılda dünyada tiyatro hareketlerinin nereye gittiğini, hayatın neresinde durduğunu da anlamak lâzım. Siz bir yerde sanat kurumu açarsanız, oranın demografik ve ekonomik hayatını değiştirirsiniz.

Halihazırda nasıl bir gündemle hareket ediyorsunuz?

Yöntem: Tiyatro sezonu eylül, ekim gibi başlıyor. Yaz tatili boyunca ortaklarımıza sunacağımız hizmetler konusunda hangi tedarikçilerle çalışacağımız birinci maddemiz. Bunun içinde nakliye, matbaa, temizlik malzemeleri, depolama ayağı var. Bu gibi kalemlerde tedarikçilerle anlaşmalar yapıp ortaklarımıza daha uygun imkânlar sunacağız. Akademiyle işbirliğine gideceğiz. Üniversitelerin sahne sanatları bölümleriyle görüşmek işitiyoruz. Tiyatrolarımızda her şeyi kendimiz yapıyoruz, ama aslında idari ve mali yönetimin bizim işimiz olmaması gerekiyor. O zaman doğru insanları yetiştirmek, istihdam etmek ve sanata daha çok zaman ayırabilmek gerekiyor. Bunlar kısa vadede yapacağımız çalışmalar.

Peki tiyatronun içerik olarak tavrına dair kooperatifin bir meramı var mı?

Yöntem: Estetik tartışma ve yargılama konusuna asla girmeyeceğiz, çünkü ortaklarımız çok çeşitli. Halihazırda aramızda olmasını istediğimiz bütün tiyatroların sanatsal tavırları çok farklı, bu alana müdahale etmek gibi bir niyetimiz yok.

Tiyatro kooperatifi İstanbul’daki tiyatrolara yönelik bir çalışma değil mi?

Yöntem: Evet. Bu operasyonu yönetebilmek için şehir sınırlaması yapmamız gerekiyordu. Nakliyeyle ilgili bir anlaşma yaptığımızda sistemi İstanbul’da sürdürebiliriz, ama Ankara’da, İzmir’de, Antalya’da, Erzurum’da bunu yapacak iş gücü ve sermayeye sahip değiliz. Ama başka şehirlerde kooperatifçiliği düşünen tiyatrolar için danışmanlık yapmayı çok isteriz.

Özel tiyatroların varlığını sadece devlet kurumlarıyla ilişkinin zayıf olmasına bağlamıyorum. Bu daha çok insanların fikirlerini söylemek, daha çok insanla paylaşmak istemesi ve bunun yollarını araştırmasının sonucu.

Eşki: Estetik bakışın yanısıra siyaset için de aynı durum söz konusu. Bu, siyaset üstü bir kurum ve ideolojiden de bağımsız. Herkese kapımız açık. Problemlerimiz ortak, o ortaklık üzerinden sorunlara çözüm arayan bir çatı yapıyız. Ayrıştığımız noktalara değil, ortaklaştığımız noktalara odaklanmak istiyoruz.

Şu an Türkiye’de kaç özel tiyatro var? Bu artışın sebeplerini siz neye bağlıyorsunuz?

Yöntem: Kaç özel tiyatro olduğunu bilen tek bir kurum bile yok. Özel tiyatroların varlığını sadece devlet kurumlarıyla ilişkinin zayıf olmasına bağlamıyorum. Bu daha çok insanların fikirlerini söylemek, daha çok insanla paylaşmak istemesi ve bunun yollarını araştırmasının sonucu. Sanat, adalet, sağlık, eğitim gibi kamusal bir hizmettir. Türkiye’nin sanata ihtiyacı olduğu gerçeği konusunda farkındalık yaratmalıyız. Yunanistan’daki 2010 krizinde bankalardan maksimum 50 Euro çekilebildiği, nakit krizi yaşanan günlerde şöyle bir haber okumuştum: İnsanlar ellerinde paket makarnayla tiyatroya gidip “param yok, ama tiyatro oyunu izlemem lâzım” diyor. Sanat onlar için bir gereklilik, ihtiyaç. Bu topraklar bu anlamda çok eskiye dayanan bir kültüre sahip. Bunu hatırlayıp yaygınlaştırmamız gerekiyor. Paramız olmasa bile nefes almaya hep ihtiyacımız olacak. Dolayısıyla bir şekilde o sanatı yapmaya devam edeceğiz.

Kooperatif olarak bilet fiyatlarında belirleyiciliğe sahip olacak mısınız?

Yöntem: Ortaklarımızın ticari faaliyetleri konusunda söz söyleme hakkına sahip değiliz. Bir yerde bilet x lira, diğerinde y lira olabilir. Bunun sahne kiraları, hacme göre elektrik kullanımı gibi farklı gerekçeleri var.

Türkiye’nin sanata ihtiyacı olduğu gerçeği konusunda farkındalık yaratmalıyız. Yunanistan’daki 2010 krizinde insanlar bankalardan maksimum 50 Euro çekebildikleri, nakit krizi yaşadıkları günlerde ellerinde paket makarnayla tiyatroya gidip “param yok, ama tiyatro oyunu izlemem lazım” diyordu.

Eşki: İç yönetmeliğimizi oluştururken bu konuları tartıştık. Bu konuyu nasıl tartışmamız gerektiğine dair farklı disiplinlerde uzman kişi ve kurumlardan danışmanlıklar aldık. Örneğin, kooperatif ortağı tiyatrolar arasında sahnesi olan ve olmayanlar var. Sahnesi olan ortaklarımızın sahnesi olmayan ortaklarımıza imkânlarını sunmasını istemeyeceğiz. Kendi içimizde gelişen bir dayanışma elbette var, ama kooperatifin böyle bir dayatması olmayacak. Ama sahneye ihtiyaç mı var? Bunun koşullarını biz yaratmalıyız. Ne yapacağız? Yerel yönetimlerle görüşeceğiz, onlara yurtdışındaki uygulamaları anlatacağız. Yerel yönetimlerle pilot projeler yapmak, onları yaygınlaştırmak istiyoruz.

Bir tiyatronun ayakta kalması için aylık ve yıllık hesaplar yaptınız mı?

Yöntem: Serbest piyasa ekonomisinde ortalama hesap yapmak mümkün değil. Her tiyatronun ortalama maliyeti yapacağı işe ve bulunduğu bölgeye göre değişir. Bütün maliyetler proje bazlıdır.

Yerel yönetimlerle irtibatta olacağınızı belirttiniz. Bir de AVM’lerin sahneleri var. Şu an İstanbul’da aktif olarak hizmet veren 119 AVM’nin sahnelerinin çoğu tiyatro-müzik düşünülerek yapılmamış. AVM sahnelerine yönelik olarak bir çalışmanız olacak mı?

Yöntem: Türkiye’nin neresinde olursa olsun, tiyatro salonu olarak yapılan bir mekânı ihya etmek lâzım. Mühendisleri, mimarları çağıralım, nasıl bir düzenleme yapılması gerekiyor, belirleyelim. Bunu belediyelerin sahneleri için de yapmak gerekiyor.

Eşki: İlla AVM olması gerekmiyor. Bir tiyatro sahne açmak ya da bir belediye varolan sahnesini iyileştirmek istiyorsa, kapımızı çalsınlar, onlara danışmanlık verelim. Çünkü biz bu işi biliyoruz.

Yöntem: Kimlerle çalışılması gerektiği konusunda en azından danışmanlık verelim. Statikle, akustikle ilgili bir mesele varsa doğru insanlarla bir araya gelmelerine önayak olalım.

Eşki: Tüm bu alanlarda varolalım, iş üretelim istiyoruz. Bunlar tabii ki ileri hedefler, ama planlarımız arasında. Çok işimiz var yani!

Tiyatro Kooperatifi, kısa ve orta vadede İstanbul tiyatro camiası için nasıl imkânlar yaratabilir?

Yöntem: Bu beni çok heyecanlandırıyor. Biz aslında çok geniş, dağınık bir sektörüz. Biz birbirimizle tanış olmaya başladık. Kooperatif tiyatromun üzerindeki maddi yükü hafiflettiğinde tiyatrocu arkadaşlarımla daha çok sanat konuşacağım. Onlar için de aynı şey geçerli. Aynı zamanda işçi-işveren olduğumuz işler yapıyoruz. Kendi tiyatromda işveren, başkasınınkinde işçi olarak çalışıyorum. Bu kültürel alışverişi genişletebileceğimiz bir kültürel ağ kuruyoruz. On senedir bugün için çalışmışız. Şu an kurduğumuz ağ göründüğünden çok daha geniş. İşletme kooperatifi olduğumuz için bireysel katılım söz konusu değil, ama destekçimiz çok.

^