GAZETECİ GÜNGÖR ARSLAN ÖLDÜRÜLDÜ

Merve Erol
20 Şubat 2022
SATIRBAŞLARI

Sadece İzmit’in değil, Türkiye’nin “yerel basın” deyince ilk akla gelen gazetecilerinden Güngör Arslan’ın suikaste kurban gittiğini üzülerek öğrendik. Son yıllarda baskı ve tehditsiz günü geçmeyen, pek çok saldırıya maruz kalan Arslan 19 Şubat günü bürosunda silahla vuruldu, hastanede hayatını kaybetti.

Güngör Arslan’ın Ses Kocaeli’deki 18 Şubat tarihli yazısı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı bir ihaleyi mercek altına alıyordu. Arslan’a göre, Kent Konut’un 502 dairelik Sağlık Kent projesinin ihalesi apar topar Haldız Holding’e verilmişti. Arslan, ihaleye giren rakip şirketin detaylı itirazını da aynen naklediyordu.

Öldürüldüğü gün yayınlanan son yazısında ise Migros Depo işçisi Gülabi Aksu’nun elleri kelepçeli fotoğrafı için “Bu adam ne yaptı?” diye soruyor ve #MigrosBoykot’a çağırıyordu.

İzmit’in kendisi de zaten “yerel basın” bahsinde ilk hatırlanan yerlerden biri. 2016’da “FETÖ” bağlantısı gerekçesiyle kapatılana kadar Arslan’ın yönettiği Bizim Kocaeli, çoktan şehrin önde gelen, çok satan, okunan gazetelerinden biri haline gelmişti. Ancak tarihsel olarak Özgür Kocaeli’nin yerine geçmesi zordu yine de.

Nam-ı diğer “Mavi Kocaeli” (eski logosunun renginden dolayı) eskiden İzmit’te akşam baskısıyla çıkar, vardiyadan çıkan işçiler eve bu gazeteyle dönerdi. Dergicilikle yayın hayatına başlayan, 1970’lerin ortasında kendi ofset baskılı matbaasını kuran, Hürriyet’in bazı eklerini de basan Özgür Kocaeli, başta Dündar Çiğit ve Cevat Çetin olmak üzere tecrübeli bir gazeteci ekiple yıllarca şehrin ve ülkenin nabzını tuttu, Ruşen Hakkı ve Ruhan Odabaş gibi kalemlerle adeta Anadolu edebiyatının, şiirinin merkez üssü haline geldi. 1999 depreminin ardından kentteki dayanışma duygusunu ayakta tutan mecra yine Özgür Kocaeli oldu ve zaten satışları da o nispette arttı.

Güngör Arslan’ın Bizim Kocaeli’si o yıllarda İzmitlinin hayatına girdi ve giderek yerleşti. Duayen ekibin emekliliğinin ardından Özgür Kocaeli yönetimi Dündar Çiğit’in oğluna, ilkgençliğinden beri gazeteye emek veren, kalemi hayli kuvvetli İsmet Çiğit’e geçti. Ne var ki, artık giderek yükselen borçlardan mı, belki çeşitli düzeylerde baskılardan mı bilinmez, Çiğit gazeteyi yönetemez oldu ve 2013’te AKP kurucularından Macit Haldız diye birine, Haldızlar Holding’e sattı, yönetimi bu holdingin 25 yaşındaki veliahtı devraldı. İsmet Çiğit her nedense bir süre daha gazete yönetiminde tutunmaya çalıştıysa da, direnemedi. Haldızlar inşaat, enerji, sigorta gibi pek çok alanda faal, tipik bir asri zamanlar yerel mütegallibe ailesi. 1959 doğumlu Macit Haldız 1979’da Adapazarı’nda ufak inşaat işlerine girmiş, İzmit’e doğru genişlemiş, 1996’da İstanbul’da bazı araba dükkânları açmış. Birtakım AVM’lerin, Aselsan binasının, Kocaeli şehir hastanesinin yanında, TOGG isimli araba projesinde bayilik için ilk öne atılanlar da onlar. İnşaatlarındaki iş cinayetleriyle de anılıyorlar. Özgür Kocaeli’nin, o büyük mirasın onların elinde neye döndüğü tahmin edilebilir, şehrin bu yeni gazeteyi nasıl karşıladığı da. Haldızların Recep isimli veliahtının ölçüsüz ve buyurgan yönetimi altında İsmet Çiğit’in çektikleri de internette bulunabilir, sabrına veya niyetine de şaşılabilir, örneğin gazeteye veda yazısında

Özgür Kocaeli’nin satışından bir süre sonra Bizim Kocaeli de kapatılacak, Güngör Arslan defalarca gözaltına alınacak, tutuklanacaktı. Ancak yılmadı, sinmeyi tercih etmedi, kentte gazetecilik yapmayı sürdürdü. İzmit’te demokratik hayatın icaplarını, basın ilkelerini, kentsel muhalefeti gözeten başka gazeteler, internet yayınları da çıktı, hâlâ var, ama onun sıfırdan başlayarak kurduğu internet gazetesi Ses Kocaeli yine kentin nabzını gazetecilik emeğiyle tutmaya başladı. Bir süre sonra bu mecrada yanına İsmet Çiğit de katıldı. Bu zaman zarfında Çiğit sabaha karşı evi basılarak gözaltına alındı, Arslan İzmit’in merkezinde, Demiryolu Caddesi’nin ortasında linçle karışık tartaklandı, soruşturmalar hiç eksik olmadı, ama yine de devam ettiler. Ta ki geçen yılın sonuna, Çiğit Ses Kocaeli’den ayrıldığını açıklayana kadar…

İzmit basınının altın çağı ne Güngör Arslan’la ne de İsmet Çiğit’le kaim. Öncelikle, onlardan öncesini anmalı. Zaten 1999 depreminin, AKP iktidarının ardından kent de bütünüyle değişti. Gebze’yle neredeyse birleşti, dağlara, Adapazarı’na doğru fütursuzca genişledi, bir inşaat cenneti oldu ve astronomik bir nüfusa erişti. Bir işçi kentiyken AVM’lerle doldu taştı; eskiden Seka’ya, Tüpraş’a, daha onlarca fabrikaya işçi yazılıp iş güvencesiyle emekli olacak gençler bugün geçici AVM tezgâhtarlıkları kovalıyor. Aynı zamanda bir öğrenci kenti, ama eski Valilik çevresinde en az yetmiş-seksen tane “yeni nesil kahveci” peşisıra dizilmişken gençlerin hep beraber birkaç bira yuvarlayabilecekleri tek bir mekân yok neredeyse.

Yıllar içinde değişen tek şey, neredeyse bütün beldeleriyle şehrin bütün belediyelerini alırken AKP’nin son yerel seçimlerde İzmit merkezini CHP’ye, Fatma Kaplan Hürriyet’e teslim etmesi. Güngör Arslan’la 2004’te, yine bir yerel seçim arefesinde buluşmuştuk, Sefa Sirmen’in CHP’si şehri AKP’ye terkederken. Express için kısa bir değerlendirme aldığımız isimlerden biri de oydu, parlak takım elbiseli MHP il başkanının çatkapı seçim ziyareti eşliğinde. Sirmen’li yılların ardından büyükşehir belediyesi için görevi vekaleten sürdüren Hikmet Erenkaya büyükşehire aday olmuştu, ancak 2004 seçimleriyle birlikte kentin tamamında kesintisiz AKP iktidarı başlayacaktı.

Ama şehir zaten değişiyordu. 2004’te aynı dosya kapsamında konuştuğumuz isimlerden, 35 yıllık Papağan Meyhanesi’nin sahibi Katil Hayri (Beratlıgil, belki de Hereke kürek veya futbol takımından kalma lâkabıyla) bu dönüşümü şu veciz ifadelerle anlatıyordu: “1980’e kadar harikaydı Papağan. ‘75 senesinde bir bira, bir kokoreci 10 liraya veriyordum. Mesela bir SEKA işçisi altı gibi işten çıkardı, bir kokoreç yer, birkaç bira içerdi. Şimdi mümkün değil bir işçi için bu. Ve işlerimiz günden güne kötüleşti…”

Benzer dönüşüm sosyal hayatın bütününde olduğu gibi basında da yaşandı. Özgür Kocaeli’nin satılması, Bizim Kocaeli’nin kapatılmasıyla “yerel ana akım”a bütünüyle darbe vurulurken Güngör Arslan kentte kalarak, Ses Kocaeli’yi yaymaya çalışarak rant çarklarına çomak sokmaktan vazgeçmedi. 19 Şubat günü altı kurşunla vuruldu, gazetecilik yaptığı için.

Anısına, emeğine ve inadına saygıyla, Güngör Arslan Bizim Kocaeli yayın yönetmeni iken, 2004 seçimlerinde yaptığımız söyleşinin dosyada kutu halinde yer verdiğimiz kısmını naklediyoruz. O günlerde milletvekili olan Sirmen bu sefer gönlünü İstanbul Büyükşehir adaylığına kaptırmış, Kocaeli şehrinin AKP’ye teslimine birkaç hafta var… Uzun AKP iktidarına rağmen Arslan’ın genel olarak İzmit / Kocaeli hakkında söyledikleri bugün de büyük ölçüde geçerliliğini koruyor. CHP’nin ideolojik hattı ve örgüt yapısı, İzmit’in sınıfsal manzarası, burjuvazisinin çapı, küçük yağma çetelerine teslim oluşu hakkında söyledikleri de. Hatta belki de artan oranlarda…

Güngör Arslan’ın gazetecilik yaptığı için, bunda sebat ve ısrar ettiği için öldürüldüğü açık. Sadece tetiği çekenin değil, cinayeti planlayanların ve tetikçiyi azmettirenlerin de yargı önüne hızla çıkarılması toplumun adalet ve hukukla imtihanı açısından hayati.

GÜNGÖR ARSLAN’IN GÖZÜYLE 2004 İZMİT’İ

Üstü açık bir fabrika

Sefa Sirmen ve CHP 15 senedir İzmit belediyesini yönetiyor. Nasıl bir İzmit devralmıştı Sirmen?

Güngör Arslan: 12 Eylül’den sonra pek çok yerin genel siyasi yapısı değişti. Geçmişte solun çok ağırlıklı olduğu yerlerin kimlikleri değişmeye başladı. Bu şehirlerden bir tanesi de İzmit. Solun kalesi olarak bilinen, Türkiye’nin sanayi şehri, işçi kenti olan İzmit, aslında çok uzun zamandan beri bu özelliğini kaybetmiştir. CHP ya da CHP adayı kazandı diye bakarak kentin dokusunun bozulmadığı izlenimine kapıldık. Sefa Sirmen kendi tarzıyla yönettiğinden dolayı, sosyal demokratlar, dışarıdaki insanlar bu kenti CHP’li, sol ağırlıklı olarak gördü.

Sirmen’in böyle öne çıkışı CHP’nin yerel odaklarınca nasıl karşılandı?

İktidarda olmanın dezavantajları da var, bunlar da şu anda çok yaşanıyor. Sefa Sirmen kimilerine göre çok başarılı, kimilerine göre çok başarısız. Bir buçuk yıl öncesinden belediye başkanlığını bırakıp gitmesi de bir garip. Şimdi de millletvekiliğini bırakıp İstanbul’a aday olması… Çok çeşitli zigzaglar var burada. Kocaeli’de sosyal demokratların ya da CHP’nin tek şansı var: İzmit, kendinden olanı iktidara rağmen her zaman bir yere taşıyabiliyor. Ama Hikmet Erenkaya’nın gücü buna yeter mi, onu bilemiyorum. AKP’nin genel seçimdeki ağırlığı çok büyük.

Sirmen’i Özal’a benzetiyorsunuz. Özal’ın politikalarının bedeli ağır oldu. Sirmen için de söylenebilir mi bu?

Çok benzeyen yönleri var. 2.2 milyar dolar borcu var şu anda İzmit Büyükşehir Belediyesi’nin. Türkiye’nin en borçlu belediyelerinden bir tanesi. Sirmen seçimlere girdiği her dönemde belki çok şanslıydı, karşısındaki adaylar çok kötüydü. Bu dönemde de burada olsaydı, mevcut adaylar karşısında İzmit’te seçim çalışması yapmasına gerek yoktu, yine fark atarak alırdı.

Belediye borçları deprem sırasında ihtiyaç duyulan harcamalardan kaynaklanmış olabilir mi?

Hayır. Kocaeli’de deprem olmasaydı, belediyeler iki sene önce iflas etmişti zaten. Deprem, belediyelerin kötü yönetilmesine kamuflaj oldu. Türkiye’de pek çok alanda olduğu gibi bu işte de deniz bitti. Gölcük belediyesi iktidarın elinde, ama orada da maaşlar ödenmiyor. Özallı dönemden sonra, çok kolay yönetilen yerler haline geldi belediyeler; gelirle gider arasında uçurum doğdu. İki-üç bin çalışanın, trilyonluk bütçelerin olduğu belediyelerin seçilen başkanları, normal hayatta, 50 milyar bütçeli bir şirketi yönetemeyecek insanlar. Vergi ödemediler, muhtasarı, sigortayı, TEK’e borcu ödemediler, birtakım şeyler yapıp “biz başarılıyız” dediler. Türkiye bu dönemi kapamalı.

Özelleştirmeler kentteki yaşayışı nasıl etkiliyor?

Biz Türkiye’de her şeyi kendimize has yöntemlerle yaparız, içine etmesini de biliriz. Özelleştirme belli yerlerde doğru yapılsaydı, gerekli olup olmadığı bu kadar tartışılmazdı. Türkiye’de özelleştirme bir yağmaya dönüştürüldü. Tüpraş gibi inanılmaz kâr eden, gözbebeği olan bir müesseseyi özelleştirmek için neden bu kadar acele ediyorsunuz? Tüpraş mal kaçırır gibi satılacak bir tesis değil. Belki de Türkiye’de en son satılacak yer… Özelleştirmede çok canlı bir şahit Yarımca Seramik Fabrikası. EVYAP grubu aldı burayı ve kapatıldı, bir tek kişi çalışmıyor şimdi. Arsasını aldı adam. Bir de özelleştirmede sendika durumu çok kötü. Hiçbir yerde, mesela Zorlu Grubu’nun hiçbir işletmesinde sendika yok. Buradaki işçiler ne olacak?.. İzmitli esnafı da zor günlerin beklediğine inanıyorum.

İzmit’te bu konuda bir bilincin oluştuğunu söyleyemez miyiz?

Pek söyleyemeyiz. Ama bir şey var ki, İzmit, bir Bursa, Afyon gibi zenginini yaratabilmiş bir kent değildir. İzmit, üstü açık bir fabrikadır. Buradaki sanayi İzmit’in kendi ürettiği bir sanayi değildir, dışa bağımlıdır. Ne Sabancı’yla rekabet edecek bir zengimiz var, ne de ona muadil mal üretecek bir durumumuz. Burada ara sanayi bile yoktur. Zenginimizi yaratamadığımız gibi, kent bilincimizi de oluşturamadık.

Express, sayı 35, Mart 2004

^