COOP57 ETİK FİNANS KOOPERATİFİ

Söyleşi: Özgür Güneş Öztürk
1 Mayıs 2019
SATIRBAŞLARI

Patronsuz bir hayat kurmak için kooperatifleşmeye karar veren emekçiler için akut sorunlardan biri de sermaye eksikliği. Coop57 tam da bu sorunu çözmek için sınıf mücadelesinden doğmuş bir kooperatif. Emekçilerin kolektif birikimlerini dayanışmacı ekonominin yaygınlaşması için kullanan kooperatifin çalışanlarından Xavi Teis’e bağlanıyor, etik finansın ABC’sini dinliyoruz.
Coop57 genel meclisi her yıl toplanıp gelecek yılın faiz oranlarına, yaratılacak ortak değere beraber karar veriyor.

 

Kuruluş hikâyenizi, baştaki emek mücadelesini anlatabilir misiniz?

Xavi Teis: Coop57’ye emek mücadelesinin “has çocuklarından” biri diyebiliriz. 1986’da, Barcelona merkezli, İspanya’nın en büyük, Avrupa’nın üçüncü büyük yayınevi Buruguera kapandı. O dönem binden fazla çalışanı vardı. Yayınevi en çok çizgi romanlarıyla tanınırdı. Birçok kuşak o çizgi romanlarla büyüdü. Sürekli büyüme süreci iyi yönetilemediği için yayınevi battı. İşçilerin çok büyük bir bölümü teklif edilen şartları kabul etti. Fakat bir bölümü verilen tazminatları yeterli bulmadı ve örgütlendi. Öncelikle ayağa kaldırmak için fabrikayı işgal ettiler. Amaç fabrikayı kooperatife dönüştürmekti. Birçok zorluktan dolayı bu amaç gerçekleştirilemedi. Akabinde işçiler kendilerini fabrikaya kapattı. Bir kısmı kentin kalbi Sant Jaume Meydanı’nda kamp kurdu. Epey ses getiren bir mücadele yürüttüler. İşçiler üç yıllık mahkeme sürecinin ardından tazminat almaya hak kazandı.
Üstelik mahkeme şirketin mücadeleyle geçen üç yılın maaşını da işçilere ödemesi gerektiğine karar verdi. Bu hak ne yazık ki günümüzde mevcut değil. Böylece işçilerin eline ciddi bir sermaye geçti. İşçiler üç yıl boyunca gösterilen dayanışmaya şükranlarını sunmak için üç ayaklı bir plan yaptı.
İlkin enternasyonal dayanışma adına, Nikaragua’daki Sandinista hareketine sermayelerinin bir bölümünü aktardırlar. Sermayenin bir kısımı da Endülüs bölgesinde büyük toprak sahiplerine karşı mücadele veren, çok kötü koşullarda çalışan Tarım İşçileri Sendikası (SOC) üyelerine ulaştırıldı. Endülüs’te günümüzde de çok ciddi bir toprak adaletsizliği, latifundiya sistemi devam ediyor.
Sermayenin kalan kısmı ise yerel “direniş kumbarası” oluşturmak için kullanıldı. Böylece işini kaybeden isçilerin, örneğin bir fabrika işgal edip kooperatif kurmak istediklerinde, kullanabilecekleri bir sermayeleri olacaktı. İşte Coop57’nin köklerinde bu “direniş bankası” yer alıyor. Bütün bu parayı nasıl kullanabileceklerini tespit etmek için Ronda Avukat Kooperatifi ile bir plan hazırlayıp finansal hizmetler kooperatifi Coop57’yi kurdular. Finansal hizmetler kooperatifi, adı üstünde, bir hizmet kooperatifi. Bu nedenle yasal açıdan iktisadi faaliyette bulunabiliyor. Ancak bankacılık düzenlemelerine değil, kooperatif yasasına tabi. Böylece banka kurmadan üye kuruluşlarına kredi verebiliyor.

Hangi alanlarda, ne türden örgütlere kredi veriyorsunuz?

Sosyal ve dayanışmacı ekonomi (SDE) içinde faaliyet gösteren örgütlere kredi sağlıyoruz. Kooperatifçiliğin tüm alanlarına kredi veriyoruz. Bunun yanısıra, dernekler, vakıflar, sivil toplum kuruluşlarına, toplumsal dışlanmaya maruz kalan kesimlerin kurduğu işletmelere, tarımsal üretim kooperatiflerine, emekçi birliklerine ve birçok ilginç SDE girişimine sermaye sağlıyoruz. Faaliyetleri SDE kapsamında yer alsa bile ticari işetmelere kredi vermiyoruz. Bizim için yasal statü önemli. Öte yandan SDE ekonomi ağının bileşeni olmak da tek kriter değil. Bir örgütün kooperatif olması yeterli değil. Bize başvuran tüm örgütleri belli kriterlere göre değerlendiriyoruz. Basit bir örnek vermek gerekirse, silah üreten bir kooperatif kendi içinde ne kadar “dayanışmacı” olursa olsun, bizden kredi alamaz.

Mevcut kapitalist ekonominin mantığını değiştirmeye, dönüştürmeye çalışan, sosyal ve dayanışmacı ekonomi türleri Coop57’nin varlık sebebi. Bu projelere sermaye sağlayarak tüm insanlığa hizmet eden bir ekonomiyi, adil bir toplumsal hayatı hedefliyoruz.

Mevduat sağlayan birey ve örgütlerin katılımı nasıl gerçekleşiyor?

İki türden ortaklık var. Coop57 ile bağlantı kuran, ona birikimlerini emanet eden herkes ortak haline gelir. Bizde düzen bankalarındaki “müşteri” figürü mevcut değil. Müşterilerle değil, kooperatif ortaklarıyla çalışıyoruz.
Coop57 kooperatiflerin istihdam yaratan projelerini desteklemek için doğdu. Mevcut kapitalist ekonominin mantığını değiştirmeye, dönüştürmeye çalışan SDE türleri Coop57’nin varlık sebebi. Bu projelere sermaye sağlayarak tüm insanlığa hizmet eden bir ekonomiyi, adil bir toplumsal hayatı hedefliyoruz. Bunun için gerekli sermayeyi toplumun genelinden talep ediyoruz. Birikmiş parası olan insanlara, “birikiminizi bize getirin, siz ona ihtiyaç duyana kadar biz onu dayanışmacı ekonomi örgütlerine kredi vermek için kullanalım” diyoruz. Böylece kooperatifin iki ortak tipi ortaya çıkıyor. Bir yanda Coop57’nin finansman hizmeti talep eden SDE örgütleri, diğer yanda birikimlerini bize getiren bireyler ve tüzel kişiler. Onlar da “katılımcı ortak” haline geliyor.
Hizmet ortakları ile katılımcı ortaklar arasındaki fark önemli. İnsanlar ya da kurumlar tasarruflarını Coop57’ye yatırdıklarında doğrudan katılımcı ortak oluyorlar. Hizmet ortakları için ise süreç farklı işliyor. Öncelikle kredi için başvuran örgütün projesini bilmek, iyice tanımak istiyoruz. Çünkü katılımcı ortaklarımızın birikimlerinin sorumluluğunu taşıyoruz. Bu birikimleri ekonomik sistemi dönüştürmeyi hedefleyen projelere yönlendirmekle yükümlüyüz. Hizmet ortağı olmak isteyen örgüt ilkin “sosyal değerlendirme sürecinden” geçiyor. “Bu kurum ne yapacak ve nasıl yapacak” cevap aradığımız iki temel soru. Eğer yanıtlar, Coop57’nin ve SDE’nin ilkeleriyle örtüşüyorsa, örgüte finansman sağlıyoruz.

Peki bu ilkeler neler?

Yerellik önemli. O yüzden örgütün faaliyet gösterdiği bölge ve yerelle ilişkisinin boyutlarına bakıyoruz. Kolektif çalışmanın boyutlarına, ekonomik alanda demokrasiyi ne kadar hayata geçirdiklerine, feminist perspektife ne kadar angaje olduklarına, diğer örgütlerle işbirliği seviyesine, toplumsal dönüşüme ilişkin ufuklarına bakıp kapsamlı bir değerlendirme yapıyoruz. Bu ilkelerin tamamının, hep birlikte, bir anda, tam mânâsıyla hayata geçirilmesinin zorluklarının farkındayız. Ancak en azından amaçladığımız ekosisteme yönelik bir tutarlılık arıyoruz. Bu değerlendirmenin ardından Coop57’ye hizmet üyesi olursanız, finansman talebinde bulunabiliyorsunuz. Yasal bağlamda kooperatif olan, SDE içinde gibi görünen, ancak ticari bir şirket gibi faaliyet gösteren hiyerarşik örgütlenmeler ise değerlendirmeyi geçemiyor.

Bir kooperatife kredi vermeden önce kolektif çalışmanın boyutlarına, ekonomik alanda demokrasinin ne kadar hayata geçtiğine, feminist perspektife ne kadar angaje olunduğuna, diğer örgütlerle işbirliği seviyesine, toplumsal dönüşüm ufkuna dair kapsamlı bir değerlendirme yapıyoruz.

Sosyal değerlendirme süreci nasıl işliyor?

Süreci gerçekleştiren bir komisyonumuz var. Hazırladığımız sosyal anket çok karmaşık değil. Temel olarak kooperatifin farklı yönlerini, kökenini, hedeflerini, bu hedefleri nasıl gerçekleştirdiğini, iç örgütlenmesini, kimin ve nasıl karar aldığını anlıyor, kararların nasıl uygulandığını ve ne gibi etkiler yaratığını tespit edebiliyoruz. Ekonomik duruma, maaş düzeylerine, erkek ve kadınların konumlarına, çevreye verdikleri öneme bakıyor, özetle anketler vasıtasıyla kurumun fotoğrafını çekiyoruz. Aldığımız bazı yanıtlar yeteri kadar açık değilse daha kapsamlı bir araştırma yapıyoruz. Kooperatifin işleyişini yerinde görmek için sosyal komisyon kooperatifi ziyaret ediyor. Örneğin, kooperatifin sadece bir kişi tarafından yönlendirilip yönlendirilmediğini yerinde tespit istiyoruz. Bu ziyaretlerde kooperatif ortaklarının tutumlarını gözlemliyoruz.
Sosyal komisyonlar da katılımcı ortaklarımızdan oluşuyor. Boş zamanlarının bir bölümünü ücret almadan Coop57’ye vakfediyorlar. SDE örgütlenmesine angaje insanlar için bu komitenin bir parçası olmak teşvik edici bir işlev görüyor. Bizzat bu türden bir ekonomiyi hayata geçirmek isteyen insanları yerinde tanıyorsunuz. Komisyon üyelerinin de Coop57’yi çok iyi tanımaları gerekiyor. SDE ilkelerini özümsemiş olmalılar. Coop57’nin katılımcı ortağı olunca hemen bir komisyona giremezsiniz. Komisyon adaylarının Coop57 meclislerine katılmalarını bekler, birbirimizi tedricen tanımaya başlarız.
Nihayetinde sosyal değerlendirme komisyonu bir rapor hazırlar. Coop57 yönetim kurulu raporu gözden geçirip hizmet üyeliği başvurusu hakkında karar verir. Yönetim kurulu bütün ortaklar tarafından seçilir. Komisyon üyelerinin raporu kararda ana etkendir. Ama komisyonun üyeleri meclisi oluşturan tüm ortaklar tarafından seçmediği için komisyon nihai kararı alamaz.

El Nou Patufet, Türkçesiyle “Yeni Şirin.” Barcelona’nın kadim ilçelerinden Gràcia’da kapanmak üzere olan bir kamu okulunu, aileler ve öğretmenler bir araya gelerek kooperatifleştirdi. Kooperatifin ayağa kalkması için Coop57’den destek alındı.

Her yıl kaç projeyi destekliyorsunuz?

Yeni ortakların kredi başvuruları kadar halihazırdaki ortaklarımız da kredi talebinde bulunabiliyor. Halihazırda Coop57’nin 900 hizmet, 4300 katılımcı ortağı var. 2018’de 92 kurum ve 350 kişi katılımcı ortak olarak kooperatifimize katıldı. Geçtiğimiz sene 262 projeye 4 milyon avrodan fazla kredi sağladık.
2008 yılındaki yıkıcı krizden bu yana geçen on yılda, 2500 örgüte 90 milyon avro kredi sağladık. Son dört yılda ivme giderek arttı. Bu dönemde neredeyse 55 milyon değerinde 1500 kredi vermişiz. Her ne kadar finans dünyasında bu rakamlar çölde kum tanesi gibi gözükse de, bir fabrika direnişinden doğan etik bir finans kuruluşu için çok büyük anlam ifade ediyor. La Caixa bankası sözünü ettiğimiz rakamlara bir günde ulaşıyor. Ancak biz ortaya çıkan değeri nicel değil, nitel açıdan değerlendiriyoruz. Başka bir finansal, ekonomik modelin inşasının mümkün olduğunu fiiliyatta ortaya koymaya çalışıyoruz.

Son dört yılda neredeyse 55 milyon değerinde 1500 kredi vermişiz. Bu, fabrika direnişinden doğan etik bir finans kuruluşu için çok büyük anlam ifade ediyor. Ortaya çıkan değeri nicel değil, nitel açıdan değerlendiriyoruz. Başka bir finansal, ekonomik modelin mümkün olduğunu fiiliyatta ortaya koymaya çalışıyoruz.

Son zamanlarda desteklediğiniz projelere örnek verebilir misiniz?

İlki La Borda barınma kooperatifi projesi; Barcelona’nın kooperatifçilik tarihi açısından muazzam bir birikime sahip Sants ilçesinde yer alıyor. La Borda, 19. yüzyılın sonlarında kurulan ve çok uzun yıllardır terk edilmiş eski tekstil fabrikası yerleşkesi Can Batlló’yu işgal eden inisiyatifin içinde, 2011 yılında kuruldu. Can Batlló Platformu, mahalle örgütlenmeleri, işgal ettikleri mekânları sosyal merkeze dönüştüren aktivist örgütler ve Sants’ta faaliyet gösteren birçok kooperatifin bir araya gelmesi ile oluşturuldu. La Borda’nın sosyal konut sakini elli üyesi var. Mülkiyet değil, kullanım hakkına dayalı bir yapı kooperatifi olan La Borda’nın halihazırda 28 sosyal konutu bulunuyor. Kooperatifin merkezi de ilginç; İspanya’daki en yüksek ahşap bina. La Borda projesinin toplam maliyeti yaklaşık 2,7 milyon avro. Finansmanının önemli bölümü kooperatif üyelerinin katkıları, aylık aidatlar (toplam maliyetin yüzde 27’si) ve Coop57’nin sağladığı 800 bin avroluk kredi ile (toplam maliyetin yüzde 16’sı) sağlandı. Coop57’nin La Borda Kooperatifi ile birlikte 2017’de başlattığı kampanya sonucu dağıtılan 865 bin avro tutarındaki katılımcı menkul kıymetlerin maliyeti de kolektif tarafından üstlenildi.
Coop57’nin yakın zamanda finansman sağladığı diğer bir büyük proje de Patufet (Şirinler) Okulu. Patufet, Barcelona’nın Gràcia ilçesinde kapanmak üzere olan bir kamu okuluydu. Okulun öğretmenleri ve velileri hızla örgütlenip El Nou Patufet Kooperatifi’ni (Yeni Şirinler) kurdu. 1 Eylül 2015’te açılan okulun kuruluş maliyetinin 400 bin avroluk bölümü Coop57’nin sağladığı 123 ay vadeli krediyle karşılandı. El Nou Patufet kooperatifçilik değerlerini, yardımlaşma, sorumluluk, demokrasi, eşitlik, dayanışma gibi ilkeleri ders programına dahil ediyor.

Barcelona’nın namlı emekçi ilçelerinden Sants’ta mahalleliler ve örgütler tarafından “geri alınan” Can Batlló fabrikasının alanında Coop57’den destek alan La Borda yapı kooperatifi temel atıyor. 

Kredilerin faiz oranlarına nasıl karar veriyorsunuz?

Yönetim kurulunun önerisiyle, Coop57 genel meclisinde verilen bir karar ile belirleniyor. Yönetim kurulu, teknik ekibin araştırmalarına dayanarak bir sonraki yılın tahminini yapıyor. Asından biz “faiz oranları” terminolojisini kullanmıyoruz. Zira kelimelerin siyasi işlevleri de var. Nasıl düzen bankacılığı mantığıyla çalışmıyorsak onun kavramlarını kullanmamaya da özen gösteriyoruz. Biz “tasarruflara yapılan hizmet ödemesi” ve “borcun finansman maliyeti” kavramlarını kullanıyoruz. Tasarruflara yapılan hizmet ödemesini “faiz oranı” olarak adlandırmak istemiyoruz. Çünkü ortaklarımızın Coop57’deki tasarrufları her ne kadar küçük oranlarda güncellense de, aslen onların birikimlerini artırmak amacı gütmüyoruz. Öte yandan kredinin finansman maliyetini kredi ile ilişkilendirmek zorundayız. Aksi takdirde Coop57 sürdürülemez. Ayrıca kredinin hazırlanması, açılışı ve iptal masrafı gibi düzen bankalarındaki giderler bizde mevcut değil. Kredinin maliyeti kredi talep eden bütün hizmet ortakları için aynı.

Düzen bankalarıyla temel farklarımızdan bir tanesi de finansallaşma marjımız. Düzenin finans kuruluşları finansallaşma marjını mümkün olduğunca yüksek tutar. Kapitalist finansal sistemde kâr maksimizasyonu bu yolla sağlanır. Hem en yüksek kârlılık ve hem de en düşük risk/sorumluluk amaçlanır.

Düzen bankalarından başka ne gibi farklıklarınız var?

Maliyetlere ve ücretlendirmeye ilişkin bir iki şey daha söylemek istiyorum: Örneğin 2019’da kooperatiflere yıllık yüzde 4.9 maliyetle kredi sağlayabiliriz. Bu oran düzen bankalarıyla karşılaştırıldığında neye tekabül ediyor? Eğer kredi talep eden kooperatif köklü bir geçmişe ve sağlam bir ekonomik altyapıya sahip ise düzen bankaları ona yüzde 4.9’dan daha düşük maliyetle kredi sağlayacaktır. Ancak henüz çok az yol almış, az miktarda sermayeye sahip bir kooperatifseniz, düzen bankaları size yüzde 7-9 aralığından faiz uygulayacaktır. Ama bu karşılaştırma da bizim örgütlenmemizi yansıtmıyor. Çünkü biz düzen bankalarının kriterlerine göre değerlendirme yapmıyoruz. Öte yandan destek verdiğimiz büyük projeler, küçük projeleri finanse etmemize olanak tanıyor. Böylece hizmet ortakları arasında “farkında olmadan” bir dayanışma ilişkisi kuruluyor. Yönetim kurulu önümüzdeki sene için öngörüde bulunuyor ve bu yolla verebileceğimiz kredi miktarını ve tasarrufların hizmet ödemesini belirliyoruz. Son aşamada karar genel mecliste oylanıyor.

Barcelona’da her yıl düzenlenen Dayanışmacı Sosyal Ekonomi Fuarı’nın (FESC) düzenli katılımcılarından biri de Coop57. Fuarın posteri her yıl L’Apòstrof iletişim kooperatifi tarafından tasarlanıyor. Yukarıdaki FESC’in 2017 posteri. Slogan: “Ne sen, ne ben, biz.”

Düzen bankalarıyla temel farklarımızdan bir tanesi de finansallaşma marjımız. Düzenin finans kuruluşları finansallaşma marjını mümkün olduğunca yüksek tutar. Kapitalist finansal sistemde kâr maksimizasyonu bu yolla sağlanır. Hem en yüksek kârlılık ve hem de en düşük risk/sorumluluk amaçlanır. Öte yandan düzen bankaları, kredi verdikleri projelerdeki emek koşullarını, projelerin doğaya yaptığı tahribatı dikkate almaz.
Coop57 tüm bu konulara bakarken elbette projenin gerçekleştirilebilir, sürdürülebilir olmasına da dikkat ediyor. Bu nedenle bizim öngördüğümüz finansallaşma marjının bu hedefi desteklemesi önemli. Her yıl için finansallaşma marjına karar verirken küçük bir ortak değer üretmeyi de önemsiyoruz. Bu ortak değer güven aşılamak için de önemli. Bu nedenle her yıl ne kadar ortak değer hedeflediğimize karar veriyoruz. Bu karar o sene kaç projeyi desteleyebileceğimizi de bir ölçüde belirtiliyor.

Akıllıca taktikler belirlemeliyiz. Evet, hepimiz siyasi açıdan militanız. Ama finansman maliyetini yüksek tutarsak kooperatifler bize başvurmaz. Toplumsal dönüşüme dair güçlü irademizle piyasa koşulları arasında ince eleyip sık dokuyarak bir denge tutturmakla mükellefiz.

Coop57 projesinin uygulanabilirliği, güvenilirliği, sürdürülebilirliği ne anlama geliyor?

Temel olarak, Coop57’nin bütün çalışanlarının maaşlarının ödenmesi elzem. Genellikle düzen bankalarının kredi vermeyeceği projelere finansman sağlıyoruz. Ama biz gerçekleştirilebileceklerini düşünüyoruz. Tabii her zaman risk mevcut. Finansman sağladığımız projelerden bazıları başarısız olabiliyor. Bu nedenle her zaman bir miktar pay bırakıyor, elimizdeki bütün tasarrufu dağıtmıyoruz. Yine aynı sebeple çalışan sayımızı on ile sınırlı tutuyoruz. Akıllıca taktikler belirlemeliyiz. Evet, hepimiz siyasi açıdan militanız. Ama finansman maliyetini yüksek tutarsak kooperatifler bize başvurmaz. Toplumsal dönüşüme dair güçlü irademizle piyasa koşulları arasında ince eleyip sık dokuyarak bir denge tutturmakla mükellefiz. Bu sene tasarruflara yılda yüzde 0.15 oranında “hizmet ücreti” veriyoruz. Piyasa bundan daha az “faiz” verse de düzen bankalarıyla aşık atma derdinde değiliz.

FESC’in 2018 posteri 1968’e selam çakıyor: “İşte bu kaldırım taşlarından işte bu alternatiflere.”

Şu anda “basılı” para yerine “finansal para üretimi” çok daha yaygın. Finans sektörü finansal akışların büyük kısmına hükmediyor. Sizse devletin bastığı “fiat para” ile çalışıyorsunuz. Bu durum ne gibi zorluklar yaratıyor?

Finans sisteminin mantığı, özel olarak Coop57’yi değil, tüm toplumsal yapıyı etkiliyor. Başka bir deyişle, şu anki toplumsal ilişkilerde sermayenin hükümranlığı bütün iktidar mekanizmalarının nasıl kurulduğunu da belirliyor. Günümüzün iktidar ilişkilerinde “borçlanma”nın etkisi büyük. Ve bankalar, “yarattıkları” parayla çalışıyor. Bu, toplumsal üretime tekabül etmeyen bir değer. La Caixa gibi bankalar ellerinde tuttukları paranın kırk katı kredi sağlar. Bu finansallaşma bütün toplumsal ilişkileri derinden etkiliyor. Bizimse 40 milyon avro tasarrufumuz var ve düzen bankalarından farklı olarak bundan fazla kredi sağlamıyoruz. Coop57 bu toplumun parçası ve finansal düzen bizi toplumun geri kalanından farklı bir şekilde etkilemiyor.

Etik finans örgütlerinin önündeki en büyük engeller, zorluklar neler?

Finanse ettiğimiz birçok projenin kırılganlığı ve bu yüzden üstlendiğimiz risk temel sorun. Sosyal ve dayanışmacı ekonomi alanındaki örgütlerin tamamının bizi tanımıyor olması da bir zorluk. Hem Coop57’nin hem de diğer etik finans kuruluşlarının karşılaştığı sistematik bir dengesizlik var: Sağladığımız finanstan çok daha fazla tasarrufa sahibiz. Yani elimizde atıl kaynak var. Örneğin şu anda kooperatiflere 10 milyon avrodan fazla finansman sağlayabiliriz. Bu zorluğun Coop57’den bağımsız nedenleri var. Çünkü düzen bankalarına eleştirel yaklaşan, tasarruflarını onlara teslim etmek istemeyen kişilerin birikimlerini Coop57’ye vermesi, büyük bir şirkette çalışan insanların işlerini bırakıp risk alarak kooperatif kurmasından çok daha kolay.
Diğer yandan SDE modeli halen tedricen büyüme ve olgunlaşma aşamasında. Katalunya özelinde konuşacak olursak, sosyal ve dayanışmacı ekonomi hâlâ yeterince büyük değil. Biz de az tanınıyoruz. Bazen bize nasıl büyüyebileceğimizi soruyorlar. Biz de “büyümek gibi bir hedefimiz yok” diyoruz. Amacımız sosyal ve dayanışmacı ekonominin çoğalması ve yaygınlaşması. Bu model yaygınlaştıkça projelerin finansman ihtiyacı artacak. Biz de tam o anda işimizi yapacağız. “Büyürsek” bu şekilde büyüyeceğiz, yoksa yüzü büyümeye dönük bir mantığımız yok.

Bir etik finans örgütü yerel yönetimden veya başka bir kamu kuruluşundan yardım almadan ne kadar yaygınlaşabilir?

Kamu kurumlarıyla ilişkilerimizde ihtiyatlı davrandığımızı söylemek isterim. Coop57’nin temel ilkelerinden biri özerklik. Her zaman özkaynaklarımızla çalıştık, Hiçbir zaman kamu yardımlarına başvurmadık. Bunun böyle devam etmesini istiyoruz.

Bize nasıl büyüyebileceğimizi soruyorlar. “Büyümek gibi bir hedefimiz yok” diyoruz. Amacımız sosyal ve dayanışmacı ekonominin çoğalması ve yaygınlaşması. Bu model yaygınlaştıkça projelerin finansman ihtiyaçları artacak. Biz de tam o anda işimizi yapacağız.

Öte yandan 2015’ten itibaren belediyelerle işbirliğine gidiyoruz. Son dönemde sosyal ve dayanışmacı ekonomileri desteklemek isteyen belediyelerin sayısı arttı. Ekonomik kriz boyunca kooperatiflerde istihdamın azalmadığına ilişkin kısmen doğru bir kanı oluştu. Bu iki olgu, kamu kurumlarının SDE’yi desteklemesine neden oldu. Ancak başta kamu kurumlarıyla ilişkilerin nasıl örüleceğini bilemiyorduk. Bu durum sadece Coop57 için değil, bütün dayanışmacı ekonomi örgütleri için geçerli. Süreçte hata yapmadık değil, ama hep beraber çok şey öğrendik. SDE genelinde yaygın bir endişe gözlemliyoruz: Belediye yönetimleri değişir ve yeni yönetimler SDE’yi desteklemeyi sürdürmezse ne olacak? Bu soruyu bir kenara not edip En Comu Podem’in başında yer aldığı Barcelona Belediyesi ile ne çeşit bir işbirliğine gittiğimizi anlatayım.

Barcelona’da basın emekçilerinin mücadelesi ile kurulan Coop57 günümüzde İspanya’nın altı bölgesinde örgütlü. Kooperatif üyeleri düzenli olarak bir araya gelip tanışıyor.

Barcelona Belediyesi tıpkı bizim gibi SDE’yi desteklemek istiyor. Belediyeye “madem bu hedefte ortaklaşıyoruz, o zaman gelin bir miktar riski paylaşalım” dedik. Belediyeden kooperatifleri finanse etmesini beklemiyoruz. Projelere finansman sağladığımızda riski biz üstleniyoruz. Belediyeye “eğer teşvik ettiğimiz projeler başarısız olursa, zararı birlikte karşılayalım, hepsini Coop57 üstlenmesin” dedik. Risk paylaşımı, işbirliği yapmanın ilginç bir yolu. Bunu Barcelona ve Mataró belediyeleriyle gerçekleştirdik. Katalunya Özerk Hükümeti ile de hâlâ konuşuyoruz.

Riski nasıl paylaşıyorsunuz?

Barcelona Belediyesi ile 100’er bin avro koyduğumuz ortak bir fon oluşturduk. Eğer finansman sağladığımız tüm projeler başarılı olursa ortak fona dokunmamıza gerek kalmıyor. Ancak mesela 50 bin avroluk bir proje başarısız olursa, o zaman zararı Barcelona Belediyesi ile yarı yarıya paylaşıyoruz.

Dünyada sizin gibi başka etik finans örgütleri mevcut mu? En çok esinlendiğiniz etik finans kuruluşları hangileri?

Coop57 kooperatifi oldukça nev-i şahsına münhasır. Bankacılık sistemi dışında yer alan finansal örgütlenmeler çok yaygın değil. Öte yandan dünyada epey etik bankacılık projesi mevcut. Katalunya’da da bir kolu bulunan Triodos Bank, İtalya’daki Banca Etica, Almanya’da GLS bunlardan bazıları. Ama COOP57 bu kuruluşlar gibi bankacılık mevzuatına tabi değil. Dolayısıyla mevduatları devlet güvencesinde değil. Bize benzer bir örnek Fransa’daki Nouvelle Economie Fraternelle (NEF); bizden çok daha hacimli bir proje. Fransa’da bankacılık mevzuatına tabi değilseniz, yasa gereği bir düzen bankasının himayesinde çalışıyorsunuz. Bizdeyse böyle bir mecburiyet yok. Belçika’da çok iyi tanımadığımız, ama merak ettiğimiz, Coop57’ye çok benzeyen Crédal diye bir kooperatif mevcut. Onlar da bizim gibi bankacılık mevzuatına tabi değiller.

Özgür Güneş Öztürk (Col·lectivaT Kültürel Çeviri, Araştırma ve Dil Teknolojileri Kooperatifi)

^