URLA KADIN KOOPERATİFİ

Söyleşi: Tuba Çameli
28 Temmuz 2019
SATIRBAŞLARI

Demokratik yönetim, ihtiyaca yönelik üretim, adil bölüşüm… Bu üç ilkeyle yola çıktılar. Beş yıl önce yedi ortakla başladılar, ilk yılın sonunda 103 ortak oldular. Şimdiki sayı 172. Gıda, el sanatları ve eğitim alanlarında faaliyet gösteriyorlar, bütün faaliyetlerinin bütçelerini kendi kaynaklarıyla oluşturuyorlar. Urla Kadın Kooperatifi’ni ve kadın kooperatifleri ağını yönetim kurulu başkanı Düriye Kayserilioğlu’ndan dinliyoruz.


Urla Kadın Kooperatifi neden ve nasıl kuruldu?

Düriye Kayserilioğlu: 2011-2014 yıllara arasında Urla ve çevresindeki birçok üretici kadınla beraber belediyenin cumartesi günleri açtığı Kadın Üretici Pazarı’nda ürettiklerimizi satıyorduk. Yazın ortasında yün örgü yelek satan kadın arkadaşlarımız oluyordu. Ürünlerin kaliteleri birbirini tutmuyordu, ambalaj ve sunum sorunları vardı. Bu bize yol gösterdi ve örgütlü bir yapıya ihtiyaç duyduğumuzu düşünmeye başladık. 2014’te Urla belediye başkanı Sibel Uyar’ın önerisiyle örgütlenme faaliyetlerine giriştik. Aramızda Urlalı, tarlada ve evinde üreten kadınlar olduğu gibi, benim gibi emekli olup Urla’ya aktif yaşlanmak için yerleşmiş ve ihtiyaçlarını karşılamak için üretici olmuş kadınlar da vardı. Temmuz 2014’te ilk toplantımızı yaptık. Eylülde Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nın (KEDV) kooperatifçilik ve liderlik eğitimini harmanladığı bir eğitime katıldık. Beş günlük eğitimin sonunda “örgütlenelim” diyen kadınlar yine kendilerinin tespit ettikleri üç faaliyet alanında –gıda, el sanatları ve eğitim– çalıştılar. Her faaliyet alanında gencinden orta yaşlısına 40 ila 60 kadın arkadaş vardı. Her bir faaliyet alanı ikişer temsilci seçti ve bu kişiler kooperatifin kurucuları oldular. Toplam altı üretici kadın ve Urla Belediyesi, yedi kurucu ortak olarak Urla Kadın Kooperatifi’ni kurduk. 1 Ekim’de kooperatifin kuruluş ilanını yaptık. Aralık 2014’te tescillendik. Kuruluş döneminde mekânımız yoktu, tüm toplantılarımızı evlerde yaptık. Kurucu bir kadın arkadaşımızın ofisini kullandık, mesela benim evimde batik atölyesi oldu. Kurulduktan altı ay sonra genel kurulumuzu yapıp ilk yerimizi kiraladık. Burada mozaik, seramik, batik atölyeleri gibi üretim atölyelerimizi kurduk.

Kadınlar neredeyse orada örgütlendik. Yerelde, mahalle mahalle, köy köy… Böylece rengârenk, farklı yaşlarda ve uğraştaki kadınları bir araya getirmeyi başardık. Her birimizin öyküsü ayrı. Bu öyküler ortaklığımızın özünü ve gücünü oluşturuyor.

Örgütlenirken temel çıkışınız neydi?

Urla’da üreten kadınların toplumsal yaşamın her alanında söz sahibi olmaları olarak tarif edebiliriz temel vizyonumuzu. Başlangıçta bize hiç kimse inanmadı. Bize pazar yerinde satış yapmaya çalışan bir avuç kadın olarak bakıyorlardı. Günün sonunda, “neye hizmet ettin, ne yaptın” diye soruluyordu, özellikle erkekler soruyordu. Kooperatifi kurunca da “bir seneye kalmaz dağılır” demeye başladılar. Bunların hiçbirine aldırmadık. İlk sene üç önemli iş yaptık. İlki, KEDV’in verdiği eğitimleri aldık. İkincisi, ilçedeki tarım müdürlüğü, halk eğitim merkezi ve bankacılar gibi beyaz yakalı kadınları dahil ettiğimiz mentor toplantıları yaptık. Bu çalışma işbirliklerine zemin oluşturdu. Son olarak da İzmir ve çevresinde ne kadar festival, etkinlik, fuar varsa tümüne katıldık ve satış yaptık. Belediye ürünlerimizin bir kısmını alarak bizi destekledi. İlk senenin sonunda Urla Belediyesi ile işbirliği protokolü yaptık. Bir süre sonra da belediyenin ek hizmet binasındaki yerimize taşındık. İlk yıl 103 ortağımız oldu.

Bir grup ortak kooperatife ait İskele Çayevi’nde, el sanatları tezgâhının başında

103 kadına nasıl ulaştınız?

Kadınlar neredeyse orada örgütlendik. Yerelde, mahalle mahalle, köy köy örgütlendik. Eğitimlerimizi de böyle organize ettik. Pazar yerinden bizi tanıyan kadınlar kadar, duyumlarla bize ulaşanlar da oldu. Belediye de kendisine başvuran kadınları bize yönlendirdi. Böylece rengârenk, farklı yaşlarda ve uğraştaki kadınları bir araya getirmeyi başardık. Her birimizin öyküsü ayrı. Bu öyküler ortaklığımızın özünü ve gücünü oluşturuyor. Kuruluş aşamasında tüm bunları keşfetmeye çalıştık. Kooperatifin üretim planlamasını yaparken de dünya ve Türkiye’deki örneklere baktık. İnteraktif atölyeler şeklinde düzenlediğimiz eğitimlerde dilimizi, hayal ve düşüncelerimizi ortaklaştırmaya çalıştık.

CHP’li bir belediyenin öncülük etmesi sebebiyle kooperatif ortakları benzer bir siyasi görüşe sahip diyebilir miyiz?

Biz kadınların ihtiyaçlarına ve taleplerine odaklandık. Kooperatifçiliğin temel ilkelerinden[1] biri ayrımcılık yapılmaması. Bu ilke çerçevesinde siyasi görüş farklılıklarını dikkat almadık. Kooperatif, hassas ve ilkeleri olan bir örgütlenme biçimi. Aslında kooperatiflerin nasıl kuruldukları çok önemli. Kuruluş yöntemi ve planı üretici güçten kopuk oluşturulduğu zaman, proje bittiğinde veya destek veren kurumun desteği azaldığında ortaklar da ortada kalıyor.

Belediye ile yaptığımız eşitlik ilkesine dayalı işleyişte sorunlar ortaya çıktı. İşbirliklerinde eşitlik ilkesi çok önemli. Kurumsal bir yapının kendini yukarda görerek hareket etmesi kadınların kendini gerçekleştirmesine engel, en temelde de amacımıza aykırı.

Sizin de kuruluşunuzda belediye öncülük yapmış…

Evet, öncülük yaptı, ama kuruluşu biz kadınlar ördük. Kuruluş sermayesine belediyenin desteği oldu. 100 liralık kuruluş payı verdik altı ortak. Kuruluş masrafları 5 bin lira civarındaydı, Urla belediyesi 50 pay alarak kuruluşa destek verdi. Bu pay farklılığı karar alma süreçlerinde etkili değil, onun da bir oyu var tüm ortaklar gibi. Kooperatifin ihtiyacı olan üretim mekânı, ulaşım ve tanıtım çalışmalarında belediyenin vereceği destekleri de işbirliği protokolü ile belirlerdik.

Ortaklarınızı nasıl tespit ediyorsunuz?

Yasa gereği herkes üye olabilir veya ayrılabilir. Bu da kooperatifçiliğin temel ilkelerinden biri. Biz hem kooperatifle ilgili düşünce ve beklentilerini hem de üretim becerilerini öğrenmek için bir form doldurtuyoruz başvuranlara. Bu formdaki bilgiler kooperatifin üretim planlaması aşamasında da çok işe yarıyor. Geçtiğimiz yıllarda ortak olduğu halde üretime katılmayan ve dolayısıyla fayda sağlayamayan yaklaşık kırk kadar ortakla görüştük. Kimi ortaklıktan ayrıldı, yeni ortaklar aldık. Kooperatifin üretici gücünün zarar görmemesi için tüm ortakların aktif olarak sürece iştirak etmesi gerekiyor. Evet, büyümek istiyoruz, ama ihtiyaca yönelik üretim yaparak ve bunu adil bir biçimde bölüşerek beraberce yol almak temel hedefimiz.

İskele Çayevi ve sakız enginarı Urla Kadın Kooperatifi’nin kaderini belirlemiş adeta…

Ekim 2015’te çayevini kurduk. İskelede kadınların da gidebileceği bir çayevi yoktu o tarihlerde. Bu nedenle önemli bir ihtiyacı karşıladı, biz de para kazandık. Biriktirdiğimiz parayla tekstil, unlu mamuller ve yaş sebze-meyve atölyelerinin ihtiyaçlarını karşıladık. 130 ortağımız oldu 2016’da.
Meşhur sakız enginarı burada üretilir. Enginar reçeli ve konservesinin de reçeteleri oluşturuldu. Kooperatif olarak üretici ortaklarımızdan on bin enginar alıyoruz her sene. Konserve, reçel yapıyor ve yemeklerde değerlendiriyoruz. Enginar konservesinin marka tescilini de yaptırdık. İki bin kavanozu belediye alıyor, diğerlerini satışa sunuyoruz.

Bu ürünleri neden restoranlara vermiyorsunuz?

Bu gibi atılımları yapabilmek için daha güçlü bir tedarik ve pazarlama zincirine ihtiyacımız var. Bunun için de soğukhava deposu ve yeni bir sergi-satış merkezini bir an önce yaşama geçirmek istiyoruz. Bu konuda belediyeden taleplerimiz oldu. Başlangıçta üretimimizi standardize etmemiz gerekti. Üretimi evlerde değil, atölyelerde yapmaya başladık. Bu yöntemle ortaklar arası ilişkiler güçlendi, aidiyet gelişti ve verimlilik arttı. Gıda atölyelerinde çalışan ortaklarımız gıda ve hijyen eğitimi aldılar. İki gıda mühendisinden destek aldık bunları yaparken. Uygun ve sağlıklı hammaddeye ulaşmamızı sağlayan tedarik zincirimizi kurduk. Tüm ürünlerin tadımları yapılarak reçeteleri hazırlandı. Böylece kooperatife özgü lezzetler oluşturduk. Meselâ 2017’de 82 ayrı unlu mamuller tarifimiz vardı, muhtemelen şimdi artmıştır.

Kooperatifin üretici gücünün zarar görmemesi için tüm ortakların aktif olarak sürece iştirak etmesi gerekiyor. Evet, büyümek istiyoruz, ama ihtiyaca yönelik üretim yaparak ve bunu adil bir biçimde bölüşerek beraberce yol almak temel hedefimiz.

Gıda atölyelerindeki ortaklarımız dört ila sekiz kişilik ekipler halinde dönüşümlü olarak çalışıyorlar. Çalışan, üreten ortakların günlük yevmiyesi 100 lira. 2017’de yaptığımız işlerin kaydını tutmaya başladık. Hammadde temini, üretim ve satışın kayıt altına alınması kooperatifin hesap verebilirliğini sağladı. Bunu online hale getirmek için çalıştık. 2017’de Balıkova plaj ve kafe işletmesi eklendi üretim alanlarımıza. Ama 2017’nin ilerleyen aylarında belediye ile yaptığımız eşitlik ilkesine dayalı işleyişte sorunlar ortaya çıktı. İşbirliklerinde eşitlik ilkesi çok önemli. Kurumsal bir yapının kendini yukarda görerek hareket etmesi kadınların kendini gerçekleştirmesine engel, en temelde de amacımıza aykırı diye düşündük yönetim kurulu olarak. Beş kişiden oluşuyordu yönetim kurulu. Biz üç kişi istifa ettik. Olağanüstü genel kurula gidildi ve yönetimi değişti kooperatifin. Bizler de üretim sürecine daha çok zaman ayırmaya başladık, bırakıp gitmedik kooperatifi. Bu dönemde kadın kooperatifleriyle bağım arttı, deneyim paylaşımlarına daha çok zaman ayırdım.

Fuarlar kooperatif ürünlerinin tanıtımında önemli bir yere sahip

İstifa sürecinde neler hissetiniz?

İstifa ederken kendimizi değil, kooperatifi düşünmüştük. Kuruluşundan başlayarak neredeyse her gün tam gün çalıştığınız bir yapının yönetiminden ayrılıyorsunuz, kolay değil. Kooperatifle duygusal bir bağ kurduğumu fark ettim. Bütün dünyayı kendine dert edinen bir gelenekten geliyoruz. Dert edindiğimiz için kuruluyor bu duygusal bağ da. 12 Eylül süreci bize birçok şey öğretti. Bunlardan biri de başkalarının rolünü oynamamak. Biz yönetim kurulu olarak eşitlik ilkesinin aşındığını görünce durumu tüm ortaklara ilettik. Ancak 130 ortağın ne yapacağını bilmiyorduk. Onların adına bir şey yapamazdık, sadece kendi tavrımızı koyabilirdik. Bugünden bakınca bu sürecin hepimiz için son derece öğretici olduğunu görüyorum.

Kooperatifçiliğin yedi ilkesinden biri toplumsal sorumluluk. Toplumu, doğayı ve çevremizi ilgilendiren her şey bizi ilgilendiriyor. İlçenin tüm müşterekleri bizim de sorunumuz.

24 Haziran 2019’da yeniden yönetim kurulu başkanı oldunuz…

2017’de istifa ettiğimiz sürecin sonunda seçilen yönetim kurulunun görev süresi 2020’de sona erecekti. Ortaklarla yapılan bir toplantıda yönetim kurulunun değişmesi yönünde bir eğilim gelişti ve olağan genel kurulun seçimli genel kurul olarak yapılması kararı alındı. Ortaklar seçimin blok liste ile değil, demokratik bir teamülle çarşaf liste ile yapılması talebini getirdi. Yani yönetime girecek tüm kişileri tek tek seçmek istediler. 24 Haziran 2019’da kooperatifin yeni yönetimi belirlendi. Şimdiki yönetim kurulunda hem eski belediye başkanı hem de Urla Belediyesi temsil ediliyor. Son genel kurula neredeyse tüm ortaklar katıldı. Üye sayımız bugün 172. Mart ayında yerel yönetim de değişmişti. Ortaklar bu süreçte yeni belediye başkanı ile yüz yüze görüşmek istediler. 150 ortağın katılımı ile belediyeyle bir toplantı yapıldı. “Biz örgütlü bir gücüz, 200 kadın ilçe merkezine gelir, hakkını arar, biz emeğimizi ve gücümüzü, siz de lojistik gücünüzü ortaya koyabilirsiniz” dedik. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kadın kooperatifleriyle yakın bir ilişkisi var, bunun Urla’da da olup olmayacağını ve belediyenin güçlü bir biçimde kooperatife nasıl destek vereceğini öğrenmek için sorular sorduk. Yeni başkan da bize güvence verdi.

Eğitim faaliyeti

Son genel kurulda hangi kararları aldınız?

Ortakların kabulüne yönelik bir referans istemeye başladık, çünkü çok başvuru var. Başvuruların tümüne yanıt verebilmek için faaliyet alanlarımızı genişletmemiz gerekiyor. Çalışma alanı oluşturmadan yeni ortaklar almak istemiyoruz. Yeni üretim alanlarının şimdilik hayalini kuruyoruz ve araştırmalara başladık. Kadınların günlük yaşamda evde yaşlı bakımı ve çocuk bakımı olduğunu görüyoruz. Kreş, yaşlı bakımı ve hasta bakımı konularında bakım hizmetleri işletmesi kurmayı hedefliyoruz. Bugüne kadar tüm faaliyet alanlarının bütçelerini kendi kaynaklarımızla karşıladık. Bu genel kurulda fon yaratabilmek için gerekli araştırmaları yapıp proje hazırlama işini bir komiteye verdik. Farklı iş tanımları altında 12 farklı komite kurduk. Mutfak, İskele Çayevi, tekstil, sosyal komite, satın alma ve pazarlama, tarım, hibe projeler, bilişim bunlardan birkaçı. Bu komiteleri önemsiyoruz. Demokratik yönetişimi gerçekleştirmek için tüm ortakların karar alma süreçlerine doğrudan katılımını sağlamak istiyoruz. Yönetim kurulunu karar veren değil, ortakların yapmak istediklerini kolaylaştıran bir yapıya dönüştürmek istiyoruz. Bu hem kooperatifi hem de ortağı güçlendirecek.

Dayanışma ekonomileri yaklaşımı müştereklerin yönetiminde giderek daha çok söz sahibi oluyor. Urla Kadın Kooperatifi’nin bu açıdan nasıl bir işlevi var?

Kooperatifçiliğin yedi ilkesinden biri toplumsal sorumluluk. Toplumu, doğayı ve çevremizi ilgilendiren her şey bizi ilgilendiriyor. Yeni yönetim olarak ortaklarımızla geniş katılımlı toplantılar yapıyoruz. İlçenin tüm müşterekleri bizim de sorunumuz. Kadınları ilgilendiren gelişmeleri ortaklar olarak konuşuyoruz. Geçenlerde ortaklarla yaptığımız toplantı sonrası kadınlar “kendimizi sosyalist enternasyonalde sandık” dediler. Sorular, tartışmalar, çok hareketli bir toplantı oldu. İlçenin tümünü ilgilendiren sorunları tartıştık, yönetim, denetim konularında bazı ilkeler belirledik. Urlalı kadınların ilçenin müşterekleri konusundaki söz alışlarını kooperatifle sınırlandırmıyoruz. Ancak örgütlü gücümüz bize destek oluyor. Bunun yanısıra İskele Çayevi veya Balıklıova plajının işletilmesi müştereklerin yönetimi açısından örnek olabilir diye düşünüyorum.

Diyarbakır-Sur’da bir kreş yıkılmıştı, Urla kadın kooperatifi olarak kreşe yardım ettik mesela. Kooperatiflerin ortaklarının çıkarlarını korumak kadar böylesi toplumsal sorunlara taraf olması da çok önemli.

Beş sene sonra kooperatifinizi nerede görmek istiyorsunuz?

Urla’nın toplumsal sorunlarında da söz sahibi olmuş, kurumsallaşmasını tamamlamış bir kooperatif olmak istiyoruz. Ortaklarına bugün ortalama aylık 600-800 lira arasında aylık kazanç sağlıyor kooperatif. Gelecekte bu payın büyümesini istiyoruz. Bunun için de üretim, depolama ve pazarlama ağını büyütmek temel önceliğimiz. Yerel yönetimin de eşitlik ilkesi çerçevesinde bizim yanımızda olması önemli. Bu arada belediye ile aramızda bir protokol olduğu için bizden alım yapabiliyor. Ama hastaneler, okullar gibi birçok kurum ve kuruluşun ihalelerine girmek veya perakende piyasasına açılmak için de yasal mevzuatta değişiklikler yapılmalı. Özetle, bağımsız, kolektif ihtiyaca göre üreten, geliri eşit bölüşen ve demokratik bir yönetim anlayışını benimsemiş, Urla’nın toplumsal yaşamındaki sorunlara sahip çıkan, kurumsallaşmış bir kooperatif olmak temel hedefimiz.

İskele Çayevi’nde satışa sunulan reçel çeşitleri

Türkiye’deki kadın kooperatiflerinin artışını ve mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

2000’li yılların başından beri kadın kooperatiflerinin sayısı artıyor. 1999 Gölcük depremi bu gelişmenin yakın tarihteki miladını oluşturuyor. Kadınlar orada afetler ve yardımlarla ilgili örgütlenmeye başladılar.
Özellikle KEDV’in öncülüğünde başlatılan örgütlenmelerin ortaya çıkışı, yerel yönetimlerin artan ilgisi, projelerin bir çıktı olarak dayanışma ekonomisi modellerine yönelmesi, bugünlerde yaygınlaşan sosyal kooperatifçilik olgusu kadın kooperatiflerini yaygınlaştırdı. Bu ivme 2004’ten 2014 ve günümüze kadar gözlemlenebilir. Mesela, geçen sonbaharda Aile, Çalışma ve Sosyal İşler, Ticaret, Tarım ve Orman Bakanlıkları “Kadın Kooperatiflerinin Güçlendirilmesi İşbirliği Protokolü”nü imzaladı. Neye çözüm olur, bilmiyorum, ama kadın kooperatiflerine ilginin arttığı kesin. Biz de kooperatif olarak kadınların yan yana gelişleriyle ilgileniyor, deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Geçen hafta sonu İzmir Kadifekale’deki belediyenin desteği ile pazar yeri kuruldu, Pagos üretici pazarı açıldı. Onlarla tanıştık, deneyimlerimizi paylaştık.

Soma’da seks işçisi bir kadın pastane veya lokanta gibi bir işletme kurmak isterken başına bir dolu sorun açılmış. Bunun üzerine kadın kooperatifi ve mali müşavir, hukukçu kadınların desteği ile seks işçisi kadın işletmesini açmayı başarmış. Kadınlar yan yana gelerek birbirlerinin yaşamına dokunuyor, değiştiriyor.

İşbirlikleri ile kurulan kooperatifler, işbirliği yapılan kuruluşa, kuruma sırtını dayıyor ve bir süre sonra da sürekli yakınan, talepkâr yapılara dönüşüyorlar. Örgüt içinde demokratik yönetimi kavramamış, ihtiyaca yönelik üretimi ve adil bölüşümü gerçekleştiremeyen kadın kooperatifleri var hâlâ bu yüzden. İçinde bulunduğumuz koşullardan şikâyet etmeden çözüm üreten, mücadele eden ve ilerleyen kadınlar olmalı örgütlü kadınlar. Ürün çeşitliliği ve deneyimi artıyor kadın kooperatiflerinin, bu umut veren bir gelişme.
Diyarbakır-Sur’da bir kreş yıkılmıştı, Urla kadın kooperatifi olarak kreşe yardım ettik mesela. Kooperatiflerin ortaklarının çıkarlarını korumak kadar, böylesi toplumsal sorunlara taraf olması da çok önemli. Duyuyoruz, Hollanda’da bir kooperatif elektrik fiyatları artınca rüzgâr enerjisiyle elektrik üretiyor. Kendi ihtiyacı dışındakini de yerel halka ucuz fiyatla dağıtıyor. Yaşamsal ihtiyaçlara yönelik çözüm üreten, bunu kurumsallaştıran ve sürdürülebilir kılan kooperatifler olmayı hedeflemek gerekiyor. Kooperatifçiliğin temel ilkelerine bağlı kalarak hedefi net olarak belirlemek gerekiyor, bu hedefe giderken nasıl bir yol izlenmesi gerektiği de hedef kadar önemli. Kooperatifler, ihtiyaçlarına paralel olarak yasal mevzuatın değişmesi için savunuculuk yapmalılar. Yerel yönetimlerin desteği önemli. İzmir ili ve çevresi bu desteğin değiştirici etkisi açısından örnek verilebilir.

Kadın kooperatiflerinin bir üst birliğe ihtiyacı var mı?

Tekstil atölyesi

Yararlı olur diye düşünüyorum. KEDV’in sekreteryasını yürüttüğü Simurg Kadın Kooperatifleri Birliği kuruldu. Biz henüz ortak değiliz, ama pek çok kooperatif gibi üyelik için yönetim kurulundan karar çıkardık. Bildiğim kadarıyla İlkadım, İpekyolu, Balçova, Kartal kadın kooperatifleri bu çatı altında bir araya geldi. Bornova, Çeşme, Soma kadın kooperatifleri de benzer kararları çıkardılar yönetimlerinden. Bu ağın içine giren girmeyen kadın kooperatifleri temsilcileri olarak WhatsApp ağında haberleşiyor ve deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Birçok kadın kooperatifiyle eğitimler ve deneyim paylaşım toplantıları, etkinlikler, fuar ve festivallerde bir araya geliyoruz. Buna karşın erkeklerin kurdukları kooperatifler hâlâ kadın kooperatiflerinin işlevini kavrayamıyor.

Nasıl?

Tarımsal üretim kooperatiflerindeki erkeklerle kimi deneyim paylaşım toplantılarında karşılaşıyoruz. Bizim konuşmamıza bile tahammülleri yok resmen. Varoluşumuzu kabul etmiyorlar, “Neden ayrı bir örgütlenmeye ihtiyaç duyuyorsunuz, gelin tarımsal üretim kooperatifleri altında çalışın. Kooperatifin kadını erkeği olmaz; bir sorununuz varsa gidin kocanızla çözün” diyorlar. Yine böyle şeyler söylediler bir toplantıda. Ben de “konuşmaya, müzakereye kapalısınız, bizim örgütlenmelerimizi kabul etmek zorundasınız” dedim.

WhatsApp ağında kadın kooperatifleri neleri tartışıyor?

Her siyasetten kadın var grupta. Mevzuatla ilgili talepler de görüşülüyor. Bir kadın meclisi gibi. Deneyimlerimizi ve faaliyetlerimizi paylaşıyoruz. “Ben şunu ürettim, sen neyi ürettin, hammaddeyi nereden ne kadara aldın, para kazanınca ne yaptın kooperatife, ne aldın” gibi şeyleri görüşüyoruz kendi aramızda. Kadınlar bir araya gelince dayanışmacı bir ilişki kurmayı başarıyor. Mesela Gaziantep’te göçmen ve Türkiyeli kadınlar bir kooperatif kurmuşlar. Katıldığım deneyim paylaşım toplantılarında duyduğum bir örneği anlatmak isterim: Soma’da seks işçisi bir kadın pastane veya lokanta gibi bir işletme kurmak isterken başına bir dolu sorun açılmış. Bunun üzerine kadın kooperatifi ve mali müşavir, hukukçu kadınların desteğiyle seks işçisi kadın işletmesini açmayı başarmış. Kadınlar yan yana gelerek birbirlerinin yaşamına dokunuyor, değiştiriyor. Biz de geride bıraktığımız yıllarda ortaklarımızın yaşamlarında nelerin değiştiğini gördük. Dayanışma ekonomileri etrafında örgütlenmenin kadını özgürleştirdiğini pratikle görüyoruz. Bakın bizim üretici ortaklarımız var. Tarımda kadın işgücü görünmez. Bahçede, tarlada yaptığı iş, evin geçimine sunduğu katkı ev eksenli işler kategorisinde sayılır. Para erkeğin cebinde toplanır ve oradan harcanır. Kooperatiflerde örgütlenen kadın para kazanmaya başlayınca erkeğin bu üstünlüğünü yerle bir ediyor. Kocanın sözünden çıkmayan kadın, kendi hayatını planlayan, evini yöneten, ilçenin sorunlarına taraf olan bir kadına dönüşüyor. Bunları görmek bizi umutlandırıyor ve çalışma şevkimizi artırıyor. Güçlü örgütlenmeler, güçlü kadınlar diyerek çalışmaya devam edeceğiz.

[1] ICA Kooperatif Kimlik Bildirgesi’ne göre (1995) kooperatif, ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar ve istekleri müşterek sahip olunan ve demokratik olarak kontrol edilen bir işletme yoluyla karşılamak üzere gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu özerk bir teşkilattır. Kendi kendine yardım, sorumluluk, demokrasi, eşitlik, adalet, dürüstlük ve dayanışma temel değerleri olarak kabul edilir. Bu değerleri uygulamaya yardımcı olmak için de yedi ilke tespit edilmiş: 1. Gönüllü ve herkese açık ortaklık. 2. Ortaklar tarafından gerçekleştirilen demokratik denetim. 3. Ortakların ekonomik katılımı. 4. Özerklik ve bağımsızlık. 5. Eğitim, öğrenim ve bilgilendirme. 6. Kooperatifler arasında işbirliği. 7. Topluma karşı sorumlu olma.
^