Bob Marley And The Wailers Rebel Music
Sinead O’Connor: Bob Marley, şüphesiz, tanrının tezahürlerinden biri. Kendimi bir rasta olarak kabul ediyorum, bu yüzden bu kökleri severim. Rebel Music’i seçmemin nedeni, içindeki rasta şarkıları. Bence en rasta albümü bu.
Davranışlarım üzerinde büyük etkisi oldu, her şeyin sorumlusudur. Beni yataktan kaldırıp bir ayaklanmaya katacak bir albüm varsa, o da bu. Saturday Night Live’da “War”u çalıp Papa’nın resmini yırttığımda, bu rasta bir hareketti. Bunu şarkıyı açıkladığı için yapmıştım, bu gerçeği çoğu insan görmezden geliyor. İnsanların bana kahrolası bir deliymişim gibi davranmalarından incindim. Söylediklerimi, oturup hakkında tartışmaya ya da üzerinde düşünmeye yetecek kadar bile önemsemediler.
Rebel Music, isyankâr olmayı istemenize yol açar. Yaptıklarımı o olmasaydı yapmayacağım anlamında söylemiyorum, ama bu plak bana güç verdi. Bir bok çuvalından ibaret olmadığımı hatırlattı. Yetişme çağında çocuklarınız varsa, etrafta bulundurulması tehlikeli bir albümdür, ama hiçbirimiz cicibici olmak istemiyoruz, değil mi? Eğer dünyada birazcık yaramazlık olmasaydı, başımız gerçekten dertte olurdu.
İster inanın ister inanmayın, arka planda bazı İrlanda ıslıkları var. Albüm oldukça İrlandalı bir duyguya sahip.
Ray Charles & Betty Carter With The Jack Halloran Singers
Çok yumuşak bir albüm. Betty Carter en harika, yumuşak ve sakin sese sahip. “Baby It’s Cold Outside” albümdeki en iyi şeylerden biri. Van Morrison’la beraber bu şarkının bir versiyonunu yapmak isterdim. Ayrıca, Ray Charles “But On The Other Hand Baby”yi tek başına yorumluyor, çok seksi bir Gypsy Rose Lee şarkısıdır.
Annem bir Ray Charles hastasıydı, dolayısıyla Ray Charles bebekliğimden beri etrafımda bulundu. Kör şarkıcıları çok severim. Her zaman kör bir şarkıcı olmayı istemişimdir. Şarkı söylerken gözlerimi kapamamın nedeni bu; kendinin daha az farkında olarak bir icra tarzı…
Bob Dylan Slow Train Coming
Beni şarkıcı olmaya özendiren ilk albüm. 11 yaşımdayken abim eve getirmişti. Bütünüyle ilham vericiydi, özellikle “Gotta Serve Somebody”. Bunu severim, çünkü seksi ve funky olduğu kadar dini bir şarkıdır da. Seksi dinden ayırmayan müziklerden hoşlanırım. İrlanda’da 11 yaşında bir kız için anlamlıdır bu.
Seksi dinden ayırmayan müziklerden hoşlanırım. İrlanda’da 11 yaşında bir kız için anlamlıdır bu.
Bob Dylan açıkça bu albümden bir çeşit utanç duyuyor, Hıristiyan olduğu yolunda çok laf yedi, ama albüm mükemmel. Bir adamın bu kadar samimi olabilmesi beni çok etkiledi ve Dylan bende tamamıyla bir takıntı halini aldı. Onun sözlerini her yere yazardım, okul kitaplarına, sıralara… Bana öyle geliyordu ki bu şarkılar benim için yazılmıştı ve bu albüm İncil’di…
Onu iki kere canlı çalarken gördüm. İlki 15 yaşımdayken İrlanda’daydı, en öndeydim ve şaşkınlıktan gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Dylan’ın yüzünde turuncu makyaj ve göz kalemi vardı. Bob’un bu yeni haline pek hazır değildim. Garip bir herif! Sonra onu 30. yıl kutlamasında, Madison Square Garden’da gördüm, “I Believe In You”yu söyleyeceğim zaman. Açıkçası, seyircinin bana tepkisinin (NBC’de Papa’nın resmini yırttığı için yuhalanmıştı) onunla hiçbir ilgisi yoktu. Sorun çıkartmak için yollanmış çok küçük ve örgütlü bir grup insandı ve onun seyircisini temsil etmiyorlardı.
Van Morrison Veedon Fleece
Bence, tüm zamanların en cool albümü. Tek bir şarkıymış gibi geliyor, bir opera gibi sürekli. Gerçekten içinizi eritiyor. Acid’i fazla kaçırmadan da dumanlı, trippy ve acidy. 17 yaşında İrlanda’yı terk edip İngiltere’ye gelene kadar bu plağı duymamıştım. Gençken Van Morrison’ın varlığından bile haberim yoktu. Onu radyoda duymazdınız. “Brown Eyed Girl” gibi şeyleri bile dinlememiştim.
“Fuck Tha Police” bizim plağımızdı, çünkü gençtik ve çok kızgındık. İrlanda’nın ortasında arabayla giderken polisleri vururmuş gibi yapardık.
N.W.A. Straight Outta Compton
En büyük hip hop albümü! Rap’le ilgili en iyi doküman olarak bir zaman kapsülünün içine konup saklanmalı. Bana göre, Ice Cube tüm zamanların en iyi Amerikan şairi. Bir şarkı ayırmak zor, ama o dönemde birçok insanın hislerini yansıtan “Fuck Tha Police”i seçeceğim.
N.W.A., insanların Amerika’da olan biten hakkında ne kadar kızgın olduklarını dile getiren ilk gruptu. Hoşlarına gitsin ya da gitmesin, ırkçılıkla ilgili geniş bir tartışma başlattılar ve insanların olaylar hakkında duyarlı olması gerektiğini gündeme getirdiler. Dublin’de arkadaşlarla birlikte arabayla turlayıp bangır bangır “Fuck Tha Police” çaldığımızı hatırlıyorum. Bu bizim plağımızdı, çünkü gençtik ve çok kızgındık. İrlanda’nın ortasında arabayla giderken polisleri vururmuş gibi yapardık.
Ailemin tümü nesiller boyu müzikle uğraşmış, ben de bu tür bir şarkıcıyım, İrlanda müzik geleneğinin bir parçasıyım.
Various Artists Traditional Songs Of Ireland
Evimde bir yangın çıksa ve sadece bir plak kurtarabilecek olsam, bunu alırdım. İçinde değersiz bir şarkı yok ve dahası, İrlanda’dan çıkan en baba şarkıcılardan birkaçı tarafından yorumlanmışlar. Kayıtlar, gezgin bir Çingene olan Margaret Barry, The McPeake Family ve Kitty Gallagher tarafından 1952-61 arası yapılmış. Eski şarkılar ve sanatçıların hepsi öldü. Plakla ilgili en sevdiğim şeylerden biri de bu: Şarkıların çoğu, hamileliğimden beri bir parçam olan İrlanda müzik geleneğini sürdüren son derece yaşlı kadınlar ve erkekler. Ailemin tümü nesiller boyu müzikle uğraşmış, ben de bu tür bir şarkıcıyım, İrlanda müzik geleneğinin bir parçasıyım.
Nóirin Ní Riain and The Monks of Glenstal Good People All: Religious Songs From The Irish Tradition
Bunu yaklaşık iki yıl önce, kızıma hamile kaldığım zaman keşfettim. Buradaki en sevdiğim şarkı “Song Of Jerusalem”. Hepsi de noel şarkıları, bu yüzden hamileliğimde ve kızımın doğumu sırasında bu şarkıları çok dinledim. Ayrıca Nóirin Ní Riain’in dinsel bir çıkış noktası olmasını takdir ediyorum. Bir kadın sanatçı olarak Ella Fitzgerald’dan sonraki en büyük ilham kaynağımdır. Eğer tanrıçanın dünyada fiziki bir tesilci si varsa, o da bu kadındır. O gerçekten apayrı bir yerde, kılık değiştirmiş bir Courtney Love…
Ella Fitzgerald The Cole Porter Songbook, Volume One
Bu olmadan bir yere gitmek çok zor gelir bana. Ella Fitzgerald’ı çok severim, ama büyük şarkılara ihtiyacı var ve Cole Porter mükemmel bir şarkı yazarı. Bu kadın tanrı! 1993’te kendi aksanında şarkı söylemek gerektiği düşüncesiyle aldığım Pornell School of Music’teki şan derslerine kadar, onu gerçek anlamda keşfedememiştim.
702 No Doubt
Korkarım ki bu değersiz bir albüm, ama çok sevdiğim “Steelo” diye harika bir şarkı var. Tüm o r&b swing müziğini gerçekten çok severim ve bu parça duyduklarım arasında hemen hemen en iyisi. Herifin biriyle çok hoş ve ünlü olduğu için yatmak isteyen bir kızı anlatır bu şarkı. Yapışkan değil, güzel ve çok seksi…
Sinead O’Connor Gospel Oak
Sonuncusu, bu muhteşem kadından bu harika EP. Bunu biraz gülelim diye araya sıkıştırdım. Tamamı annelikle ilgili. Adı Gospel Oak, çünkü meşe (oak) tanrıçanın sembolü, dolayısıyla bu “annenin İncil’i”. Dört şarkının tümü, ihtiyacı olan herkesi anneliğe hazırlamak amacıyla hazırlandı, bu yüzden o bir “ana”.
Çeviren: Murat Boravalı
Roll, sayı 10, Ağustos 1997
ŞARKI SÖZLERİYLE SINEAD O’CONNOR
Kırmızı futbol topu
Bahçede tekmeleyip duracağın
kırmızı bir futbol topu değilim
Yok, kırmızı bir yılbaşı ağacı topuyum ben
Ve hemen de kırılıveririm
Ben hayvan filan değilim
Sana öyle olsam da
Ben timsah değilim
Dublin hayvanat bahçesindeki gibi
Boyu ve eni kadar bir kafeste yaşıyor
Gelen geçenin baktığı bir penceresi var
Canını sıkmak için bozukluklar fırlatılınca
İstese de hareket edemiyor
Ben hayvanat bahçesinde bir hayvan değilim
Ben senin şamar oğlanın değilim
Bana canının çektiği gibi davranamazsın
Ben hayvanat bahçesinde bir hayvan değilim
Tenim senin futbol topun değil
Kafam senin futbol topun değil
Bedenim senin futbol topun değil
Rahmim senin futbol topun değil
Kalbim senin futbol topun değil
Ben hayvanat bahçesinde bir hayvan değilim
Bu hayvan doğrulacak ve yiyecek seni
Ben hayvanat bahçesinde bir hayvan değilim
Bir sıçrayışta seni yutmaktır niyetim
Baba, Ben İyiyim
Bir Dublin kasabasında doğdum
Çok şey olup bitmezdi
Kızların tek umutlarının
İşerken kavanozu isabet ettiren bir adam olmadığı bir yerdi
Çok erken yaşta duydum ilk gitarımı
Gayem büyük bir yıldız olmaktı
Zavallı kaygılı babama söyledim
Dedim ki artık okula gitmeyeceğim
Cool olmak, sıkı görünmek istiyorum
Arkaya taralı saçlarım, siyah deri botlarımla
Dimdik göğüslerimle ayakta durmak istiyorum
Makyajım tamam olduğunda ateşli görünmek
Işıkların altında nasıl da seksiyim
Gördüğüm her adamı düzmek ister gibi
Bu gece eve gel yavrum
Güzel olacaksın, iyi edeceğim seni
Londra’ya gidiyorum
Koskoca bir planım var
Bir rock’n’roll grubunda şarkı söyleyeceğim
Elimden gelen her şeyi değiştireceğim
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm
Evlenmek için doğmamışım ben
Şarkı söyleyerek kazanacağım kendi hayatımı
Şarkı söyleyen güçlü bağımsız pagan bir kadın
Gerçekten cool, gerçekten iyi hissediyorum
Kazınmış saçlarım ve baldırıma kadar uzanan çizmelerimle
Dimdik gururumla duruyorum ayakta
Ateşliyim makyajım iyi olduğunda
Işıklar altında nasıl da seksiyim
Gördüğüm her adamı düzmek ister gibi
Bu gece eve gel yavrum
Güzel olacaksın, iyi edeceğim seni
Londra’ya geldiğime memnunum
Kocaman bir eğlence sundum kendime
Hatta kenara biraz para bile yaptım
Melek gibi bir çocuğum var
Kızım bir altın gibi
Nasıl hoşuma gidiyorsa öyle yapıyorum
Olgunluğumda mutluyum
Baba ben iyiyim, baba ben iyiyim, baba ben iyiyim
Baba ben iyiyim, baba seni… seviyorum
Açlık
Peki, İrlanda’dan konuşalım
Özel olarak da “açlık”tan
Yok sayılan, hiç varolmamış gibi davranılan “açlık” meselesinden
Bakın, İrlandalılar sadece patates yemek zorunda kaldılar
Bütün diğer yiyecekler, et balık sebze,
Ordu himayesindeki gemilerle kaçırıldı İngiltere’ye,
İrlanda’da insanlar açlıktan ölürken
Ve bütün bunların üstüne
İrlandaca öğrenmeyelim diye bize para verdiler
Böylece kaybettik tarihimizi
Beni hâlâ acıtan da bu
İşte hırpalanmış bir çocuk gibiyiz
Bu korkunç şeyleri atmaya alışıyoruz kafamızdan
İçimizde bütün acı duygular
Ama zihnimizle bağlarını yitiriyorlar
Ve bu kitlesel bir kendini tahribe yol açıyor
Alkolizm, madde bağımlılığı
Koşarkenki içler acısı gayretimiz
En düşük şekliyle
Yaşarken ölmeye dönüşüyor
Şayet şifa bulacaksak
Önce hatırlayalım
Sonra yas tutarız
Ancak o takdirde bağışlayabiliriz
Bilgili ve anlayışlı olmalıyız
Bunca yapayalnız insan
Nerelerden çıkıp geliyorlar
Amerikan ordusu yönetmeliği diyor ki
Bir milletin yüzde 10’undan fazlasını öldürmemelisin
Aksi takdirde kalıcı “psikolojik tahribat”a yol açarsın
Bu kalıcı değil, onlar bunu bilmiyorlardı
Bu malûm açlık boyunca
Biz yüzde 10’umuzdan fazlasını kaybettik
Karadaki, göçmen gemilerindeki ölümler
Ama sonuçta bizi yıkan açlık değildi
Sorun bunun eğitimimizi kontrol edişindeki rolüydü
Okullarda “Kara 47” konuşuluyor
O korkunç açlık gündeme girdi
Ama hâlâ yanaşmıyorlar gerçeği söylemeye
Tutturuyorlar böyle bir şey hiç olmadı diye
O zaman bir dönüp bakalım
EEC’de en yüksek istatistikler çocuklara kötü muamelede
Bir de diyoruz ki hıristiyan ülkeyiz
Ama tarihimizle bağımızı kaybettik
Tanrıya annemizmiş gibi ibadet etmeye alıştık
Sorunumuz post- travmatik sinir bozukluğu
Pub’lardaki yaşlı adamlara bakın
Maddelere takılan gençlere bakın
Tanrıya annemizmiş gibi ibadet etmeye alıştık
Birbirimize neler yaptığımıza bir bakın
Aramızdan katiller bile çıkardık
Evrendeki en çocuk gibi kanan insanlarız
İşte yanlışımız da bu
Tarih kitaplarımız, atalarımız bize yalan söylediler
İrlandalıyı görüyorum
Suratına yumruğu yemiş
bir çocuk gibi bir ırk
Başarmanın kıyısındayız
İrlanda’da birbirimize ateş açarak
aramızdaki meseleleri halledemeyiz
Burada gerçek bir istilacı yok
Hepimiz kendi farklı tarzımızda
başka başka İrlandalılarız
Ne şimdi ne bir başka zaman
Birbirimize göstermemeliyiz bir şey
Tolerans, sabır ve omuz omuza sevgiden başka
Çeviren: Görkem Daşkan
Roll, sayı 57, Eylül 2001