URFA MEZOPOTAMYA KADIN KOOPERATİFİ

Söyleşi: Gökçe Yeniev, Umut Kocagöz
26 Aralık 2019
SATIRBAŞLARI

Urfa muhafazakârlığın ağır bastığı bir il olarak tanınır, kentin Bozova ilçesi de öyle. Burada kadınların normalde evden çıkmakta bile zorlandığı düşünülebilir, ama ilçenin kadınları bu şartlarda üretiyor, ürettiklerini yine kooperatifler vasıtasıyla insanlara ulaştırıyor, dahası yaşamlarını ortaklaştırıp dayanışma ağları kuruyor. Mezopotamya Kadın Kooperatifi’nin iki ortağına, İslim Bozkurt ve Aygül Sağır’a kulak veriyoruz.
Aygül Sağır (en solda) ve İslim Korkmaz (en sağda) dostlarıyla birlikte

Mezopotamya Kadın Kooperatifi ne zaman, nasıl kuruldu?

İslim Bozkurt: 2009 yılında Mezopotamya Kadın, Çevre, Kültür ve İşletme Kooperatifi ismiyle  kuruldu. Kooperatif ortaklarının tamamı kadın. Kendimizi “kadın Kooperatifi” olarak tanımlıyoruz. 12 resmi üyemiz var. Geçen sene otuz aktif çalışanımız vardı. Bu sene sayıyı ikiye katladık, altmış kişiyiz. Sezonda, yani hasat ve ürün işleme döneminde sayı zaman zaman artıyor.

Aygül Sağır: Faaliyetlerimizi Urfa’nın Bozova ilçesinde sürdürüyoruz. Önceleri Urfa merkezdeki Haliliye’deydik. Oradaki hayat şartları, kira çok pahalı geldi, Bozova’ya geçtik. Merkezdeyken Urfa’nın civar köylerindeki üreticilerle çalışıyorduk. Bu süreçte eski çalışanlarımızdan bazıları uzaklık sebebiyle kooperatiften koptu. Bozova’ya gittiğimizde dört kişiydik, sayımız zamanla arttı. Direngen ve ayakta kalmaya azimli bir kooperatif olduğumuzdan yeni yerde de hızla örgütlendik. Bozova’da belediyeyle iki yıllık bir protokol yapıp kooperatif dükkânı tuttuk. Ama HDP’li belediyeye kayyum atanınca anlaşmamız boşa düştü. Protokolde belediye başkanının imzası eksik, kendisi cezaevindeydi. Kayyum atanan belediye eşyalarımızı almak için dükkâna geldi. Ancak orada pek eşyamız yoktu. Temkinli hareket ettik, protokol süresi dolana kadar faaliyetlerimizi askıya aldık. Süre dolunca, çalışmalarımızı tekrar görünür kıldık.

Çevre baskısı büyük. Bazı kadınlar tarlaya gidip çalışabiliyor, ama kooperatife gelemiyor. Kayyum süreci de bir çekince yarattı. Gelseler bile ortak olmuyorlar, salça, isot üretimi sırasında çektiğimiz fotoğraflarda yer almaktan çekiniyorlar. Anadilleri Kürtçe. Türkçe okuma-yazması olmayan, aritmetik bilmeyen kadınlar var. Ağırlıklı olarak onlarla çalışıyoruz.

Bozkurt: Bir yandan da kayyum ismimizi değiştirmemiz için bize baskı yapıyordu. Sebebini anlamak mümkün değil. Turizm Bakanlığı’nın “Mezopotamya” adında kitabı var. Amasya İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nden zor şartlarda ayakta kalabilen, güçlü bir kooperatif olduğumuz için ödül aldık. Antalya Muratpaşa Belediyesi’nin düzenlediği kooperatif etkinliğine, Gümrük Ticaret Bakanlığı’nın düzenlediği kooperatifçilik fuarına katıldık. Torku, Fiskobirlik gibi büyük yapıların da katıldığı bu fuarda  yer almak ve başka bir alternatif  yol izlediğimizi göstermek manevi açıdan bizim için çok önemliydi. Gelin görün ki Urfa’daki İsot Festivali’ne çağrılmadık.

Bozova’ya taşınmanızın kooperatif üzerinde nasıl etkileri oldu?

Bozkurt: Bozova, kadınların sosyal hayata katılmadığı, muhafazakâr bir coğrafya. Kadınları kooperatife getirmekte bazen zorlanıyoruz, zira evden dışarı çıkmaları epey zor. Çevre baskısı büyük. Bazı kadınlar tarlaya gidip çalışabiliyor, ama kooperatife gelemiyor. Kayyum sürecinde Emniyet’in iki defa kooperatife gelmesinin etkisi de yüksek. Bir çekince yarattı. Gelseler bile ortak olmuyorlar, salça, isot üretimi sırasında çektiğimiz fotoğraflarda yer almaktan çekiniyorlar. İlçede ağırlıklı anadil Kürtçe. Türkçe okuma-yazması olmayan, aritmetik bilmeyen kadınlar var. Kooperatifimizde ağırlıklı olarak onlarla çalışıyoruz. Ekonomik anlamda çok güçlü değiliz, dolayısıyla ihtiyaçlar temelinde yürüyen bir yapımız var.

Sağır: Suruç’tan, Siverek’ten farklı olarak Bozova’da ağalık sistemi yok. Arazilerin paylaşıldığı dönemde, 1970’lerde Bozova CHP’nin elindeydi. Öncesinde Demokrat Parti derebeylikten kazandığı için toprakları bölmemiş. Siverek’te sağa hep paket oy çıkar. Bozova’da topraksız çiftçi epey azdır.

Bozkurt: Bozova’ya kooperatifi sevdirmek için iki yüz kişiye mekânımızda yemek hazırladık. Urfa’da pek sık rastlanmaz, kadınlarla erkekleri yan yana oturttuk. İhale ile iftar yemeği de aldık. İftar çadırında üç yüz kişiye yemek verdik. AKP’li ilçe belediyesi “yemeği siz yapın, erkekler dağıtsın” dedi, ama kabul etmedik. Çadıra ilk üç gün sadece erkekler geldi, sonra biz yemek dağıtmakta ısrar edince 12-13 kadın da geldi.

Kooperatifin nasıl bir çalışma yöntemi bulunuyor?

Sağır: Yedi yönetim kurulu  üyemiz var. Kooperatif işlerini gönüllü olarak yapıyorlar. Altısı Bozova’da yaşıyor. Ben Urfa merkezde yaşıyorum. Tüm işlerimizi kendi özgücümüzle yürütüyoruz. Herhangi bir fon ya da hibe almıyoruz. Kadınlar beraber ürettikçe, emeği ortaklaştırdıkça güçlenip ayakta kalıyor. Kooperatifin elde ettiği artı değer çeşitli şekillerde kooperatife dönüyor. Yılda yedi bin lira kira ödüyoruz. Kooperatif mekânına sandalye, televizyon, klima gibi malzemeler alıyoruz. Kooperatifin faturalara yıllık 10 bin lira civarı bir ek masrafı oluyor. Vergiler çok yıpratıyor. Ticaret Odası altı ayda bir 320 lira para kesiyor. Dosya masrafları, evrak yenilemesi her sene 2500 liraya mal oluyor. Faturalar biber döneminde iki bin lirayı buluyor. Tüm masrafları elbirliğiyle karşılıyoruz.

Neler üretiyorsunuz, hammaddeyi nasıl tedarik ediyorsunuz?

Bozkurt: İsot, biber salçası, yöresel kurutma (patlıcan, biber, domates, bamya, acuka), domates tozu, domates salçası, nar ekşisi, siyah-kırmızı-mor sumak üretiyoruz. Domates tozu kooperatifimize özgü, ilk defa biz ürettik.

Eşimden ayrıldığım sırada Siverek’te yaşıyordum. Beş çocuk, bir valiz… Hayat benim için bitti dediğim noktada dayanışma eviyle tanıştım, sonra da kooperatife ortak oldum. Kadının maddi özgürlüğünü kazanması, sosyalleşmesi çok önemli. Kooperatif kadınları özgürleştiren bir alan.

Bozkurt: Komün sistemindeyken, üretim yapan birliklerdeki kadınlar kendi hasatlarından bize getiriyordu. Kooperatifin herhangi bir mülkü yok. Üretici kadınlar arazi sahibi değil ya da çalıştıkları arazinin mülkiyeti onların üzerine değil. Kadınların mülkiyet hakkı yok burada, mülkiyet erkek kardeşlere dağıtılıyor. Tabii istisnalar mevcut. Dolayısıyla kadınlar hasatları ailelerinin topraklarında yapıyor. Komün sisteminden vazgeçince, şimdi ürünleri güvendiğimiz üreticilerden alıyoruz. Bu sene bir üreticiden 45 ton nar aldık, onu kaynatacağız kooperatifte. 1750 kilo biber aldık, yarısıyla isot, diğer yarısıyla salça yaptık. Bozova’da badem ve antep fıstığı çok olduğu için şimdi bunları kavurup satmak istiyoruz, çünkü üretim sezonu bittiğinde altı ay boş kalıyoruz. Sadece kargolama işi kalıyor. Sipariş üzerine otuz kilo pekmez ürettik. Biberleri kendimiz ekiyoruz, dışarıdan gübre almıyoruz. Bölgede koyun ve inek yetiştiriciliği yapılıyor, hayvansal gübre tedarikini buradan sağlıyoruz. Biberin geldiği bahçelerde hayvan gübresi kullanıyoruz. Bamya, patlıcan, kabak, biber, domates tohumunu kendimiz dağıtıyoruz. Adıyaman’da anlaştığımız ve bildiğimiz bir yerden işlenmemiş kaya tuzu alıyoruz. Zeytinyağını kooperatif üyesi kadınlardan, yani evlerden sağlıyoruz. Aldığımız zeytinyağının hepsi Devrik’te, yağhanede sıkılıyor.

Sağır: Nar ekşisi döneminde kırk gün kooperatifte yatıp kalkarız. Gece iki gibi iş biter, birkaç saat sonra tekrar başlarız. Biber dönemi de böyle geçer. Yönetim kurulu dışında kırka yakın ortak var. Sezonda kırka yakın kadın çalışan da aramıza katılır. Kadınlar biber zamanı çağrı yapmasak bile gelip “iş var mı? diye soruyorlar. Eskiden iki biber, iki salça, iki kurutma ve bir tane ekmek olmak üzere yedi komünümüz vardı.

Bozkurt: Ortak çalışma gruplarına komün diyoruz. Bunlar kolektif üretim birimleri. Bu gruplar kooperatifin bir parçası. Resmi ortak olmamaları önemli değil. Kadın dayanışmasını çoğaltmak için hasat zamanı gidip komün tarlalarında çalışıyorduk. Güvendiğimiz ve birebir çalıştığımız kadınlardı hepsi. Ne yazık ki bu yapıyı değiştirmek zorunda kaldık.

Neden buna ihtiyaç duydunuz?

Sağır: Ürünlerimizi çeşitli tüketim kooperatiflerine gönderiyoruz. Ovacık Kooperatifi zaman zaman ürünlerimizi analiz ettiriyor. Bir analizde bir ürünümüzde katkı maddesi çıktı, şaşkına döndük. Ürünü yapan kadınla konuştuk. Kadın salça küflenmesin diye içine turşu tuzu koyduğunu söyledi. Bilinçsiz şekilde, zararlı olduğunu bilmeden yapmış. Halbuki bu bölgede salça yapımında böyle bir uygulama yoktur. Biz de üretim öncesi uyarılarda bulunmuştuk. Şimdi sadece ekmek ve peynirde komün sistemini sürdürüyoruz. Peynir genelde Urfa’da satılıyor, ekmek de kooperatifte pişiyor. Tekrar güven tahsis edene, üretimin nasıl yapıldığını denetleyecek bir sistem kurana kadar sadece kooperatifin kendi bünyesinde üretilen ürünleri satacağız.

Bozkurt: Komün sistemi çok güzeldi, birçok kadına istihdam sağlıyordu. Ancak şimdilik kendi ürettiğimizden başkasını satamayız, çünkü çok yara aldık bu süreçte.

Beraber çalıştığınız başka kooperatifler var mı?

Sağır: Kooperatifin kurulduğu dönemde Kadın Dayanışma Evleri de kuruldu. Bu evler ihtiyaç sahibi kadınların başvurduğu bir yapıya sahipti. Bu bölgede kadınların bir arada durabildiği, beraber çalışabildiği bir mekânın olması, kadınların birbirlerinin sorunlarını dinlemesi, birbirlerine destek olması çok önemli. Bu benim kendi hikâyem de aslında. Eşimden ayrıldığım sırada Siverek’te yaşıyordum. Beş çocuk, bir valiz… Hayat benim için bitti dediğim noktada dayanışma eviyle tanıştım, sonra da kooperatife ortak oldum. Kadının maddi özgürlüğünü kazanması, sosyalleşmesi çok önemli. Kooperatif kadınları özgürleştiren bir alan. Artık sadece Urfa’da değil, tüm  Türkiye’deki kooperatif toplantılarına, buluşmalarına katılıyorum. Beş yıldır da kooperatif başkanlığı yapıyorum.

Esas hedef geçimlik ekonomi ve kadınları güçlendirmek. Bozova’da anlaştığımız gönüllü doktor ve avukatlarla kadınlara sağlık eğitimleri ve hukuki danışmanlık veriyoruz. Bozovalı kadınlarla Suriyeli mülteci kadınlar arasında bağ kurmak için geniş katılımlı kadınlar toplantısı yaptık.

Bozkurt: Boğaziçi Mensupları Tüketim Kooperatifi, Ovacık, Kadıköy, Dayanışmacı Esnaflar Kooperatifi (DEK), Merzifon Bal Kooperatifi (Amesia) ile ortak çalışıyoruz. Ayrıca elden tanıdıklara ve talep edenlere dağıtım yapıyoruz. Genç İşi Kooperatifi’nin daveti ve organizasyonu ile altı kişi kooperatif eğitimi çalışmasına katıldık. Bu birliktelik bize çok moral kazandırdı. An itibarıyla en çok ürünümüzü DEK alıyor. Ürettiğimiz ürünlerin neredeyse tamamını dayanıştığımız kooperatifler aracılığıyla bitiriyoruz.

Kooperatifin başka uğraşları da var mı?

Sağır: Kooperatif kâr amacı gütmüyor. Esas hedef geçimlik ekonomi ve kadınları güçlendirmek. Bozova’da anlaştığımız gönüllü doktor ve avukatlarla kadınlara sağlık eğitimleri ve hukuki danışmanlık veriyoruz. Bir toplantı salonumuz da var. Bozovalı kadınlarla Suriyeli mülteci kadınlar arasında bağ kurmak için geniş katılımlı kadınlar toplantısı yaptık. Gelenlerin çoğu genelde Kobanî’den olduğu için dil sorunu yaşamıyoruz. Kürtçe konuşarak pek güzel anlaştık. Kadınların dertleri ortak, aramızda düşmanlık olamaz. Tarımsal üretim ve işleme yanında eğitim kursları açma planlarımız var. Dikiş kursları da  vermek istiyoruz.

Kooperatifte nasıl bir bölüşüm yapıyorsunuz?

Sağır: Herkes ürettiği, emeği kadar kazanıyor. Ürettiklerimize yüzde 8 kooperatif payı koyup satıyoruz. Üretim sırasında beraber yemek yiyoruz, malzemeleri hep beraber kullanıyoruz. Emeğin ölçütü de şöyle: biber torbayla, domates kasayla. Birim başına 5 lira ödeniyor. Genelde 15 dakikada bir kasa doğranır, sabahtan akşama otuz-kırk kasa bitirir, 150-200 lira kazanır bir kadın.

Bozkurt: Komün sisteminde, komünlerin üretimleri kooperatif aracılığıyla satılıyordu. Örneğin 40 liralık bir ürünün 39 lirası üretimi yapanlara, 1 lirası ise kooperatife ayrılıyordu. Ekmek komünü ve kooperatif yıl boyunca süreklilik sağlıyor, diğer komünler ise yalnızca sezon içinde çalışmalarını sürdürüyordu.

Her isteyen kooperatife ortak olabiliyor mu?

Sağır: Temel bir kriter yok. İsteyenler katılıyor. Kooperatifin ilkeleri mevcut, ancak herkesin tam anlamıyla uyması beklenmiyor. İhtiyaç sahipleri temelli bir oluşum olduğu için katılım isteyenlere açık. Profesyonel bir çalışan yok. Resmi ortaklığı da emek temelli bir pay ile ifade ediyoruz Dolayısıyla aylık maaş da yok. Kadınlar kooperatife bebekleri ve çocuklarıyla geliyor, böylece kooperatifte çeşitli nesiller bir arada bulunuyor.

Bozkurt: Yönetim kurulunu geniş katılımlı toplantılarda uzlaşı ile kararlaştırıyoruz. Altı ayda bir gerekirse yeniliyoruz. Ayrıca yapılan çalışmalar hakkında bilgi vermek, değerlendirme yapmak ve yeni çalışmaları planlamak için sezon dışında, beş-altı haftada, sezon içinde ise daha uzun aralıklarla toplantılar yapıyoruz. Bu toplantılarda gelir-gider aktarımı, yapılan harcamalar, hesaplar paylaşılıyor. Toplantıya ortaklar ve çalışanlar dışında dışarıdan katılımcılar da geliyor. Çay-kahveli bir ortam oluyor, bol bol sohbet de ediyoruz. Kadınlar bu toplantılarda yakınlaşıyor, emeklerini ortaklaştırıyor, hayatlarını paylaşıyor.

^