Ocakta 28, şubatta 47, martta 25, nisanda 30, mayısta 37, haziranda 39, temmuzda 37, ağustosta 41, eylülde 45, ekimde 34… Bu yıl şu âna kadar 337 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 2017’de 409 kadın erkekler tarafından öldürülmüştü. 387 çocuk istismara uğramış, 332 kadına cinsel şiddet uygulanmıştı. Her gün, her gün bu haberleri duyup okuyup kahrolmanın, öfkelenmenin ya da protesto etmenin ötesinde yapılabilecek bir şeyler olmalı diye yola çıktı Kartal’da bir arkadaş grubu. “Madem Muay Thai yapan ve aikido eğitmeni arkadaşlarımız var, elimizi taşın altına koyalım, bir dernek kuralım” dediler, Kirpi Spor kolektifini oluşturdular. Amaçları, başta kadınlar olmak üzere, kendini güçsüz hissedenlerin içlerindeki gücü açığa çıkarmalarına katkıda bulunmak. Sadece bu kadar da değil. Duygu Gündoğdu ve Levent Şanlıgül’ü dinliyoruz…
Nereden çıktı Kirpi Spor fikri, nasıl bir düşünceyle, ne zaman kurdunuz?
Levent Şanlıgül: Bu sokakta (Kirpi Spor’un olduğu sokak), haftalık izin günlerimde sık sık gittiğim bir çay ocağı vardı. Çay ocağının müdavimlerinden Muay Thai ile ilgilenen bir arkadaş ona aikido dersi vermemi teklif etti. Nerde yapalım, nasıl yapalım derken dernek kurma fikri ortaya çıktı. O arada Duygu’yla tanıştık.
Duygu Gündoğdu: O çay ocağı bir ortak arkadaşımızın mekânıydı. Ben de ona yardımcı olmaya, çay kahve içmeye sık sık gidiyordum. Kadınların rahat girip çıktığı bir çay ocağıydı, çalışanlar kadındı. Levent’le orada tanıştık. Bir süre önce bir cinsel saldırıya uğramıştım. O olayın sonrasında, kendimi savunacak bir yöntem bilmediğime çok üzülmüştüm. Kadınlar mental olarak da, fiziksel olarak da kendilerini güçlendirmek zorunda, çocuklar da aynı şekilde. Bu konuda ne yapabiliriz diye düşünürken “madem Muay Thai yapan ve aikido eğitmeni arkadaşlarımız var, elimizi taşın altına koyalım, bir dernek kuralım, ağımızı genişletelim, kadınlara ve çocuklara ulaşalım” dedik. Sürekli taciz, tecavüz, saldırı haberleri duyuyoruz. Bunları gördükçe süreci hızlandırdık. İlk dernek toplantıları o çay ocağında başladı. Giderek herkesin arkadaşlarını getirmesiyle ağımız genişledi.
Aikido eğitmenliği nasıl başladı?
Levent: Beş-altı sene önce bireysel olarak öğrendim aikido’yu. Kendimi geliştirdim. Sonra bir spor kulübüne girdim. Türkiye’nin sayılı aikido’cularından Cevdet Çınar’dı hocamız. Artık Kirpi Spor’da faaliyet gösteriyorum. Burada tek yönlü bir öğreten-öğrenen ilişkisi yok. Bildiklerimizi paylaşıyoruz, ben de diğer arkadaşlardan öğreniyorum. Karşılıklı olarak birbirimizden besleniyoruz.
Duygu: Derneği geçen sene ekimde kurduk. İlk toplantıda on kişiydik, tek kadın bendim. Şu an elliden fazla üyemiz var. Derslerimize katılıp üye olmayan arkadaşlarımız da var. Kadın arkadaşlarımızın sayısı hâlâ yarıyı bulmadı, ama epey arttı.
Levent: Kadın arkadaşların çok daha fazla olmasını amaçlıyoruz. Çevremizdeki insanların yaşamına ne kadar dokunabilirsek, ağımızı ne kadar genişletebilirsek, kendimizi o kadar başarılı sayacağız.
Duygu: Burada Aikido ya da Muay Thai’de belli bir seviyeye gelen bir arkadaşımızın, dernekle bağlantılı olarak, başka bir mahallede, başka bir ilçede alan yaratıp öğrendiklerini aktarabilmesini arzu ediyoruz. Böyle böyle tüm mahallelere yayılmak istiyoruz. İşten çıkmış insanlar akşamın 9’unda buraya gelip gece 11’de evine dönemiyor. Bizim onlara ulaşmamız lâzım.
Bir süre önce bir cinsel saldırıya uğramıştım. Sonrasında, kendimi savunacak bir yöntem bilmediğime çok üzülmüştüm. Kadınlar mental olarak da, fiziksel olarak da kendilerini güçlendirmek zorunda. Kendimi savunmayı öğrenmek ve kadın arkadaşlarıma yardımcı olmak için geliyorum antrenmanlara.
Aikido hayatına ilk nasıl girdi, niye aikido’yu tercih ettin?
Levent: Çocukluk yıllarında karate yapmıştım. Sonra, kısa bir süre boks yaptım. En uzun yaptığım spor aikido. Aikido üç kelimenin birleşiminden oluşuyor. “Ai” uyum demek, “ki” bir enerji biçimi, “do” da yol. Yani, uyum ve enerji yolu. Aikido’da rakibinin kuvvetini ona karşı kullanıyorsun. Karşındaki sana saldırıyorsa karşılık veriyorsun. Saldırganlık yok, doğayla uyum var. Doğadaki hareketlerin uyumundan çıkmış aikido. Ayrıca, çok teknik ağırlıklı olduğu için aikido’yu seviyorum. Bir de, Trevanian’ın Şibumi adlı kitabını okumuştum, onun çok etkisinde kaldım. Sanırım o da büyük rol oynadı aikido’ya başlamamda.
Duygu: Ben kendimi savunmayı öğrenmek için başladım Muay Thai’ ye. Kendimi savunmayı öğrenmek ve kendini savunmayı bilmeyen kadın arkadaşlarıma bu konuda yardımcı olmak için geliyorum antrenmanlara. Amacımız kendini güçsüz hissedenlerin, kadınların açığa çıkaramadıkları gücü açığa çıkarmalarına katkıda bulunmak. Kendilerini savunabilmelerini sağlamak.
Kirpi ismini seçmeniz de bununla mı bağlantılı?
Duygu: Derneğin kuruluş aşamasında en zorlandığımız şey isim bulmak oldu. Kirpi en başta gelmişti aklımıza. Sonra bir sürü başka canlı ismi geldi gitti. Sonuçta, başa döndük, Kirpi oldu. Akademi koymayı düşündük bir ara, çocuk akademisi, kadın akademisi gibi akademiler yaparız dedik. Ama o dönem Akademi için izin alamadık. Kirpi mesajımızı iyi aktarıyor.
Levent: Böylece logomuz da kendiliğinden çıktı. Kirpi doğanın en güzel hayvanlarından biri. Kimseye zararı yok, saldırgan değil, ama kendisine zarar verilmeye kalkılırsa savunmaya geçiyor.
Erkek arkadaşlar aramızda toplanıp erkeklik tartışmaları yürütüyoruz. Erkeklerin evde, sokakta, otobüste, diğer alanlarda kadını ezmemesi için bilinçlenmesi, günlük alışkanlıklarını törpülemesi, dildeki şiddetin farkına varmak ve dilimizi değiştirmek… Elimizden geldiği kadar kendimizi dönüştürmeye çalışıyoruz.
Duygu: Ayrıca, dişisi erkeğine göre yüzde doksan daha güçlü. Bizim de önceliğimiz kadınlar ve çocuklar.
Levent: Neden spor yapıyoruz? Mutlu olmak, huzurlu olmak, kendimize güvenimizi artırmak için. Bir süre spor yapınca kendini savunabilecek konuma geliyorsun. Ama bu tek başına eksik kalıyor. Bu eksiği nasıl giderebileceğimiz üzerine epey konuştuk. Sporun yanısıra sağlıklı beslenmek de lâzım dedik. Bu konuyu araştırmaya başladık. Hâlâ çok iyi beslendiğimizi söyleyemeyiz, ama bu konuda epey bir geliştik. Sonra, sağlıklı bir iş ortamı lâzım dedik. Ortak üretim, ortak tüketim, ortak yaşam alanları fikirleri oluşmaya başladı. Kooperatifleşmenin bunun için iyi bir yol olduğunu düşündük. Giderek bu fikirleri olgunlaştırmaya başladık. İnternette Büyükada Kooperatifi’ne ve kapılarının herkese açık olduğu çağrısına rastlayınca onlarla temasa geçtik.
Duygu: Dernek mekânında yaptığımız spor çalışmaları dışında, açık hava doğa yürüyüşleri de düzenliyoruz. Bu etkinliklere kadın arkadaşların katılımı daha fazla. Doğa yürüyüşlerini her ay düzenli yapmak istiyoruz, fakat belediyeden araç tahsis etmekte zorlanıyoruz.
Levent: İnsan doğaya ne kadar yakın olursa ve ne kadar çok-yönlü olursa o kadar iyi. Dört temel ilke koyduk: Spor yapmak, sağlıklı beslenmek, hayatını geçindirebilecek bir uğraş sahibi olmak ve okumak. Mesela çocuk kütüphaneleri kurmak gibi bir hedefimiz var.
Duygu: Aramızda toplanıp tartışmalar da yürütüyoruz. Erkek arkadaşlar da erkeklik tartışmaları yürütüyor ve bu tartışmaları genişletmek için çabalıyorlar. Mesela 25 Kasım (Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü) dolayısıyla Kirpi Spor’un da katılımcı olacağı bir etkinlik düzenledik. Ulaşabileceğimiz kadar çok kadına ulaşarak bir tartışma toplantısı, beden atölyesi, şiir atölyesi yapacağız. Gücümüz yettiği kadar yavaş yavaş ilerleyeceğiz.
İşbirliği yaptığınız ya da size destek olan oluşumlar, kurumlar var mı?
Levent: Bireysel olarak mütevazı bağış katkıları oluyor, onun dışında büyük bir destekle karşılaşmadık şimdiye kadar. Hep imece usûlü, hep dayanışmayla idare ediyoruz. Dernek olduğumuz için üye aidat sistemimiz var. Ama tabii aidatlar çok küçük meblağlar. Daha yüksek aidat isteyemeyiz, çünkü amacımız çok kişinin katılması. İnsanlar düşük maaşlara çalışıyor. Ayrıca katılımcılar ihtiyaçların karşılanması için bağışta bulunuyor. Keşke imkânlarımız olsa da her etkinliği ücretsiz yapsak.
Duygu: Trekking için mesela sadece ikramları karşılayacak ücret alıyoruz, yani masrafı paylaşıyoruz. İşbölümü yapıyoruz, hep beraber pişirip yiyoruz. Amaç birlikte olmak, doğaya kavuşmak.
Burayı çekip çeviren, faaliyetleri yürüten herkes gönüllü mü?
Duygu: Evet. Hiçbirimiz profesyonel çalışan değiliz. Herhangi bir maddi beklentimiz yok. Ama bize yardımcı çok sayıda arkadaşımız var.
Levent: Amacımız ulaşabildiğimiz insanlara spor yapma imkânı sunmak. Spor yapabilsinler, onları güçsüz düşüren kötü alışkanlıklardan uzaklaşsınlar, ruhsal ve fiziksel olarak iyi hissetsinler. Yaşam şartları çok ağır. Bu şartlarda sağlığımızı korumak çok önemli.
Kısa vadeli amacımız, spor yapanların sayısını çoğaltmak. Orta vadeli hedefimiz insanların sağlıklı besin ihtiyacını karşılamak ve kendilerini ifade edebilecekleri alanlar oluşturmak. Uzun vadeli hedefimiz ise insanların hayatlarını ezilmeden, rahatça yaşayabilecekleri olanaklar yaratmak ve okumalarını sağlamak.
Temel felsefenizi, varlık amacınızı nasıl tarif edersiniz?
Duygu: Öncelikli hedefimiz kadın ve çocukların kendilerinde varolan gücü açığa çıkarmak. Birbirimizin hayatına dokunmayı, kendimizi mental ve fiziksel bakımdan bütünsel olarak güçlendirmeyi ve kendimizi savunmayı öğrenmeyi hedefliyoruz.
Levent: Mutlu olmanın yolu bedensel ve ruhsal uyumdan geçiyor. Bunun temelini de biraz önce söylediğim dört ilke oluşturuyor: Spor yapmak, sağlıklı beslenmek, insanca bir uğraş ve okumak. Bu aynı zamanda derneğimizin varlık amacı.
Duygu: Kazanma hırsı değil, spor bilinci.
Levent: Rekabetçi spora karşıyız. Amacımız kendini disipline etmiş, sağlıklı, mutlu bireylerin yetişmesi.
Kadınlara yönelik ayrımcılığa, şiddete, tacize gündelik hayatta daha sık mı tanık olduğunuzu düşünüyorsunuz, yoksa bu konular daha sorgulanır, konuşulur, tartışılır mı oldu?
Duygu: Kadına baskı ezelden beri var. Son zamanlarda, kadınlarda baskılara biraz daha karşı gelme, daha özgüven ve hakkını arama hali var. Sanırım bu da artırıyor kadınlara yönelik şiddeti. Kadınların hayatını daraltan baskılar müthiş derecede artarak devam ediyor.
Levent: Eskiden de baskı vardı, ama şimdi kadınlar daha aktif tutum koyabiliyor eskiye göre.
Duygu: Kadınlar arasındaki dayanışma ve işbirliği çok önemli. Ailesinde, işyerinde, sokakta erkekler tarafından baskılanan kadın tek başına mücadele edemeyebiliyor. O gücü kendinde bulamıyor. Ama başka bir kadından destek, dayanışma gördüğünde o gizli olan güç ortaya çıkıyor ve zincir böyle büyüyor. Çok önemsiyorum kadın dayanışmasını. Kadınların kabuklarını kırmaları için işbirliği çok kritik.
“Erkek arkadaşlar da erkeklik tartışmaları yürütüyor” dediniz. Buraya gelen ya da çevrenizdeki erkeklerin ne kadarının böyle bir derdi var? O tartışmalar nasıl yürüyor, neler konuşuluyor?
Levent: Çift yönlü çalışmalar yapıyoruz. Temel yönelimlerimizden biri de bu. Erkeklerin farkındalığını artırmaya çalışıyoruz. Evde, sokakta, otobüste, diğer alanlarda kadını ezmemesi için bilinçlendirmek, günlük alışkanlıklarını törpülemek, dildeki şiddetin farkına varmak ve dilimizi değiştirmek…
Duygu: Erkek arkadaşlar bazen yaptıkları bir hareketin ya da bir sözlerinin ne anlama geldiğinin farkında olmayabiliyor. Öyle durumlarda arkadaşlarımızla tartışıyoruz, onlar da farkına varıyor, üzerine düşünüyor ve özeleştiri yapıyorlar.
Levent: Küçüklüğümüzden beri gelen davranışlar olabiliyor. Elimizden geldiği kadar kendimizi dönüştürmeye çalışıyoruz.
Herhangi bir partiye, herhangi bir görüşe bağlı değiliz. Ama bu ilkesiz olduğumuz, toplumsal, siyasal konularda düşüncemiz olmadığı anlamına gelmesin. Yeni bir yaşam modeli, bir ilişki biçimi tartışıyoruz.
Bu tür tartışmaları, bir tür “bilinç yükseltme” toplantılarını daha sistemli, düzenli yapma gibi bir niyetiniz var mı?
Levent: Öyle amaçlarımız var, ama daha yolun çok başındayız.
Duygu: Bize gönüllü yönlendirme yapabilecek, destek olacak bu konularda düşünmüş, çalışmış kişilere, akademisyenlere ulaşmak istiyoruz, ama ulaşamadık şimdiye kadar.
Levent: Kolektif bilincimiz var. Birlikte üretmek, birlikte tüketmek, birlikte spor yapmak, birlikte yemek, birlikte dönüşmek, gelişmek, birbirimizden öğrenmek bizim için çok temel.
Dernekteki işleyiş nasıl, kararları nasıl alıyorsunuz?
Levent: Aramızda tartışarak alıyoruz kararları. Kimse keskin noktalarda durmuyor. Ortaklaştığımız bir karar çıkıyor, zayıf destek gören düşünceler geri çekiliyor.
Duygu: Farklı yönlerden bakıyoruz konulara. Beyin fırtınası gibi, çözüm odaklı yaklaşıyoruz. Maddeliyoruz konuları, kalem kalem tartışıyoruz, düşünüyoruz. Ortak olarak en mantıklı gelene karar veriyoruz.
Kooperatif modelini önemsediğinizi söylediniz. Kirpi Spor’un da içinde yer aldığı bir üretim ve tüketim kooperatifleri ağı oluşturma düşüncesi size nasıl geliyor?
Levent: Kooperatifleşme fikrini çok önemli buluyorum. Ama herkesin birbirinin aynısı birer kooperatif açmasına da karşıyım. Varolanları güçlendirsek daha iyi olur. Mesela, Büyükada Tarım Kooperatifi bize çok yakın o açıdan. Ayrıca, mekânsal olarak da yakınız. Üretim kooperatifi olmasını çok önemsiyoruz. Asıl önemlisi, kapılarının herkese açık olması. Bu tarz başka kooperatiflerle çalışmaya da açığız. Büyükada Kooperatifi doğayla da iç içe olduğu için onlarla birlikte bir çalışmamız var.
Nasıl bir ilişkiniz var Büyükada Kooperatifi’yle?
Duygu: Büyükada Kooperatifi tüm kooperatiflere çağrı yaptı. Biz de o sıralar “toplu üretelim, toplu tüketelim” fikri etrafında düşünüyorduk. Onların çağrısına kulak verdik.
Levent: Başka bir kooperatif toplantısında Büyükada Tarımsal Kooperatifi’nin kurucularından Semih Aygün’le tanıştım. O toplantıda, “hepimize yetecek imkânımız var, gelin hep birlikte üretelim” dedi. Arkadaşlarıma söyledim, değerlendirmeye aldık ve iletişime geçtik. Gittik, tanıştık. Zeytin ağaçlarının budanması işine katıldık. Bir arkadaşımız mantar çadırında çalışıyor. Orada üretilen mantarlardan buraya getirip kendi ilişki ağımızda tüketiyoruz. Orada işgücüne ihtiyaç vardı, biz de bu açığı gidermeye çalıştık. Sağlıklı gıdaya ulaşmak, küçük üreticiyi korumak önemli bir çaba. Kadıköy Kooperatifi’nin etkinliklerine, toplantılarına da katıldık. Kadıköy Kooperatifi’nden “Burada da bir spor etkinliği yapabilir miyiz?” teklifi geldi.
Herkesin birbirinin aynısı birer kooperatif açmasına karşıyım. Varolanları güçlendirsek daha iyi olur. Mesela, Büyükada Tarım Kooperatifi bize çok yakın o açıdan. Üretim kooperatifi olmasını çok önemsiyoruz. Asıl önemlisi, kapılarının herkese açık olması.
Derneğinizin mekânı için bu semti, sokağı özellikle mi seçtiniz, tamamen tesadüf mü?
Levent: Buraya gelmemiz bilinçli bir tercihti. Burada sosyal bir yoğunluk var. Barlar sokağı diye biliniyor burası, rahat bir yer. Ama rahatlıkla birlikte sorumluluk bilinci de lâzım, hayata dair derdimizin olması lâzım. İnsanları buna sevk etmeye çalışıyoruz. Geniş bir çevremiz var burada, ilişkilerimiz gayet iyi.
Duygu: Kartal’ın merkezindeyiz, sirkülasyonun yüksek olduğu bir yer burası. Bu sokakta çok sayıda matbaa, kafe, meyhane, fotoğrafçı var. Sahile çok yakınız. İnsanlar sokaklarda çok vakit geçiriyor. Buranın kimyası böyle. Ama sadece bu mahallede çalışmak istemiyoruz. Her yerden arkadaşlara açığız.
Levent: Gelişime açık her insana açığız. Herhangi bir partiye, herhangi bir görüşe bağlı değiliz. Ama bu ilkesiz olduğumuz, toplumsal, siyasal konularda düşüncemiz olmadığı anlamına gelmesin. Yeni bir yaşam modeli, bir ilişki biçimi tartışıyoruz.
Kirpi Spor’a gelenlerin yaş, cinsiyet dağılımları nasıl?
Duygu: 16 yaşında katılımcımız da var, 55 yaşında da. En çok 20-30 yaş arası gibi. Kadınların sayısı şimdilik az, ama çoğaltmak için çalışmalarımız var.
İnsanları Kirpi Spor’a getiren esas sebep spor yapmak mı, yoksa sizin oluşturmak, yerleştirmek istediğiniz yaşam biçimi mi?
Levent: Kirpi Spor’a emrivakilerle, mecburiyetlerle karşı karşıya kalmadan rahatça varolmak için geliyorlar.
Duygu: Eğlenerek çalışıyoruz burada. Bir yandan da sorumluluk bilinci içindeyiz. Hangimiz neyi daha iyi biliyorsa, onu birbirimize öğretiyoruz. Bu ortamdan keyif alıyor insanlar. İlkelerimizi anladıkları, benimsedikleri için geliyorlar tabii.
Başka spor dalları ekleyecek misiniz?
Duygu: Yakında pilatese başlıyoruz. Kadınların çok ilgisini çekiyor pilates. Bir bisiklet ekibi kurmayı düşünüyoruz. Onun dışında, diğer savunma sporlarını da katabiliriz zamanla.
Şu an için önümüzdeki döneme dair planlarınız neler?
Levent: Kısa vadeli amacımız, spor yapanların sayısını çoğaltmak. Orta vadeli hedefimiz insanların sağlıklı besin ihtiyacını karşılamak ve kendilerini ifade edebilecekleri alanlar oluşturmak. Uzun vadeli hedefimiz ise insanların hayatlarını ezmeden, ezilmeden, rahatça yaşayabilecekleri olanaklar yaratmak ve okumalarını sağlamak.
Duygu: Önümüzdeki dönem mutluluğu kendimiz üreteceğiz. Planımız bu. (gülüyor)
Geçiminizi nereden, nasıl kazanıyorsunuz?
Duygu: Hepimiz çalışıyoruz. Ben özel eğitim öğretmeniyim. Mesai saatlerim çok uzun. Sabah 9, akşam 7, günde 12 saatim işle geçiyor. Geriye kalan tüm zamanda dernekle ilgili çalışmaları yürütüyoruz. Haftada üç gün antrenmanlara katılıyorum.
Levent: Ben işçiyim. Metal sektöründe, ağır iş koşullarında çalışıyorum. Fiziki güç gerektiren vardiyalı iş. Buna rağmen, elimden geldiği kadar spor yapmaya çalışıyorum. Bütün insanlar spor yapmaya zaman yaratabilir, yeter ki iradeli olsunlar. Ben yarattıysam herkes yaratabilir.
Bu tür oluşumların, kooperatiflerin kapitalist tüketim ve üretim biçimlerine, ilişkilerine bir alternatif olabileceğini düşünüyor musunuz?
Levent: Evet, alternatif olabileceğini düşünüyoruz. Gereksiz tüketime dayalı yaşamdan elimizden geldiği kadar uzaklaşmak için çalışıyoruz.