ERKEK ŞİDDETİ HER YERDE

Necla Akgökçe
25 Kasım 2018
SATIRBAŞLARI

Artık sıradanlaşan bir durum: Erkek şiddet uyguluyor. Kadın terk ediyor. Erkek peşini bırakmıyor. Kadın kurtulmak için her yolu deniyor. Erkek tehditten ve şiddetten vazgeçmiyor. Kadının başvurmadığı merci kalmıyor. Yine de hayati tehlike bitmiyor… Bu sıradan durum Münevver’in de başında. Kendisi ve kızı için şiddetsiz yeni bir hayat isteyen Münevver’in “can güvenliğini tehdit ve hakaretten” açtığı davanın duruşması 27 Kasım Salı günü. Yalnız bırakmayalım.
Adolph Gottlieb

 

Münevver’i 2013 yılında Tuzla Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren dünyaca ünlü Ermenegildo Zegna’ya (bu markadan gömlek alanların içinde eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, eski ABD başkanı Obama bulunuyor) gömlek üreten İsmaco fabrikasında o zamanki Deri-İş, şimdiki Deriteks Sendikası’na üye oldukları gerekçesiyle işten atıldıkları için direnen işçi kadınların mücadelesi sırasında tanıdım. Sendikal Güç Birliği Platformu Kadın Koordinasyonu’nun da içinde bulunduğu Emek ve Meslek Örgütlerinden Kadınlar grubuyla birlikte direnişteki kadınları ziyarete gitmiş, onlarla sohbet edip dayanışma imkânlarını konuşmuştuk.  

Gömlek ihracatının yüzde 65’ini ürettiğini iddia eden İsmaco’da 377 işçi çalışıyordu, işçilerin yarısından fazlası kadındı. Kadın işçiler daha ziyade kesimhanede, katlamada, preste, ütüde çalışıyorlardı. Bu işler ince işlerdir, el becerileri nedeniyle buralarda kadınlar çalıştırılır, fakat erkek işlerine göre vasıf tanımı yapılan cinsiyetçi emek piyasalarında, kadınların bu özellikleri vasıf olarak görülmediğinden, sendikaların da kadın işçi diye bir derdi olmadığından, bu işler üretimin en sıradan alanları olarak görülür; düşük ücretli, güvencesiz işlerdir. Nitekim İsmaco’da da ücretler çok düşüktü, fabrikada işçi sağlığı ve güvenliği hiçe sayılıyordu.

Üç senedir bu kaçma kovalama, kapılara dayanma, cam çerçeve indirme halleri devam ediyor. Adam üzerine araba sürüyor, kıl payı kurtuluyor. Münevver adam hakkında defalarca dava açıyor. Erkek ne yapıp edip onu ve kızını buluyor, tacizlerine devam ediyor.

İşyeri şiddeti

Kadın arkadaşlarımızla konuşurken hemen hemen hepsi “Münevver’in durumu biraz farklı” demişlerdi. Onunla yaptığımız sohbet sırasında bu farklılığın ne olduğunu anladık. Hem işte hem evde erkeklerle başı büyük dertteydi.

Sürekli ayakta kaldıkları, bastırarak pres ütü yaptıkları, çok ağır kolileri kaldırdıkları için fıtık İsmaco’da yaygın sağlık sorunlarından biriydi. Altı yıldır bu koşullarda çalışan Münevver’in de bel ve boyun fıtığı vardı. Bir gün yoğun ağrıyla işyeri doktoruna gitmiş, doktor onu ileri tetkik için hastaneye yollamıştı. Ağır bel ve boyun fıtığı hasarı tespit edilmiş ve hastane ona bir haftalık rapor vermişti. Evinde yatarken imalat sorumlusu onu arayarak izin aldığı için fırçalamıştı. İzin dönüşü işbaşı yaptıktan sonra, kendi deyimiyle onu yıldırarak işten çıkarmak için daha ağır bir bölüme yollamışlar ve şiddetli mobbing ve cinsel tacize maruz kalmıştı. Ama yılmamış, internetten kanun, yönetmelik araştırmış, tacizci erkeğe karşı mobbing davası açmıştı. Sendikalaşma çalışmaları başlar başlamaz da süreçte yer almıştı.

Münevver’in hayatındaki şiddet işyeriyle sınırlı değildi. İşyerinde hakları için mücadele ederken, evde de koca dayağı tüm şiddetiyle devam ediyordu. Bugün 13 yaşında olan bir kız çocuğu var. Koca dayağından kurtulmak, çocuğunun da şiddet koşullarında yaşamasının önüne geçmek için boşanma davası açmış ve evini taşımıştı. Direnişteki kadın arkadaşları o zaman evin döşenmesini bizzat üstlendiklerini söylemişlerdi gururla. Kendine şiddetsiz yeni bir hayat kurmanın sevincini yaşıyordu.

Adolph Gottlieb

Yeni bir hayat arayışı

Bir süre Münevver’le temasımız kesildi. Sosyal medyadan izliyordum yapıp ettiklerini; tam bir sosyal medya canavarı. Bu arada, mesleğinde (terzi) ilerlemek için moda tasarım kurslarına gitti. Kendine, kızına çeşit çeşit elbiseler, paltolar dikiyor, bunları giyerek facebook’unda da sergiliyordu. İSMEK’in bilgisayar kurslarına da katılıp oradan da sertifika aldı. Tüm hızıyla hayata sarılarak kendisi ve kızı için daha iyi koşullar yaratmaya çalışıyordu.

“Başvurmadığım yasal mekanizma kalmadı, nereye gitsem adam beni buluyor. Öldürmekle tehdit ediyor. Şimdiye kadar tek başıma mücadele ettim. Artık dayanamıyorum. Feministlerden, kadınlardan yardım istiyorum. Tek başıma bir yerde sıkıştırılıp ölmek istemiyorum.”

Derken, aşk tekrar kapıyı çalıyor. Bir erkekle tanışıyor, sevilmeyi, el üstünde tutulmayı kim istemez? Münevver de bu büyüye kapılıyor. “Niyetimiz ciddiydi, evlenecektik” diyor. Fakat bir süre sonra sorunlar başlıyor, bu kez o adamın şiddetine maruz kalıyor. Hemen ayrılıyor – daha önceki tecrübesi var bu konuda çünkü–, başka bir yere taşınıyor, izini kaybettiriyor. Erkek adresi buluyor, oradan da taşınıyor… Bundan sonrası tam felaket, adam üzerine araba sürüyor, kıl payı kurtuluyor. Üç senedir bu kaçma kovalama, kapılara dayanma, cam çerçeve indirme halleri devam ediyor. Adam hakkında defalarca dava açıyor. Evden uzaklaştırma cezası alan erkek ne yapıp edip onu ve kızını buluyor, tacizlerine devam ediyor. Münevver’in bir avukatı yok. “Mahkemeden avukat talebinde bulundum, reddettiler” diyor.

Zaman zaman belli kadın gruplarıyla iletişime geçiyor. Fakat gerek onun devamlı hareket halinde olmasından, gerekse kadın kurumlarının işlerinin fazlalığından dayanışmada bir süreklilik sağlanamıyor.

Anadolu adliyesinde olalım

Geçen sabah yine aradı Münevver. “Artık dayanamıyorum. Başvurmadığım yasal mekanizma kalmadı, nereye gitsem adam beni buluyor. Öldürmekle tehdit ediyor. Şimdiye kadar tek başıma mücadele ettim. Feministlerden, kadınlardan yardım istiyorum. Tek başıma bir yerde sıkıştırılıp ölmek istemiyorum. Artık yazsınlar, çizsinler, adamı teşhir etsinler. Bir şeyler yapalım. Biliyorsun ben mücadeleci bir kadınım, ama inanılmaz, yoruldum. Ben ölürsem kızıma sahip çıkın” dedi. Tanıdığım en dirençli kadınlardan biri. Onu hiç bu kadar umutsuz ve perişan görmemiştim.             

Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü. Kadınlar, feministler yıllardır, koca, sevgili, baba, erkek kardeş şiddetine karşı mücadele ediyor. Bu konuda yasal bazı adımlar da atıldı.

Fakat, şiddete maruz kalan kadınları bütünüyle kapsayacak bir koruma ve kollama ağına, kurumlarına sahip değiliz maalesef. AKP döneminde bağımsız kadın sığınaklarının çoğu kapatıldı. Devletin kurumları yeterli olmadığı gibi, güvenli de değil. Erkekler kadınların izine hemen ulaşıp şiddetlerini buralara da taşıyor. 

Mahkeme çıkışları Münevver için korkulu rüya. Onu desteksiz gören erkek saldırıyor, hakaret ediyor, ittirip kaktırıyor. 27 Kasım Salı günü, saat 9.35’te İstanbul Anadolu Adliyesi’nde Münevver’in erkek hakkında “can güvenliğini tehdit ve hakaretten” açtığı davanın duruşması var. Tüm feministlere, kadına yönelik şiddetle mücadele eden tüm kadın örgütlerine, kadın avukatlara sesleniyorum. Anadolu Adliyesi’nde olalım Münevver’i yalnız bırakmayalım.

 

^