“Yemek yapmak bir sanattır, tıpkı müzik gibi” diyebilirdi, demiyor, “müzik bir sanattır, tıpkı yemek yapmak gibi” diyor. Son derece “terso” bir adam var karşımızda. Avrupalı bir kovboy. Ama Avrupalı bir John Wayne değil. Kızılderililerin tarafını tutan Avrupalı bir kovboy.
Sanki, Serge Gainsbourg – Tom Waits – Screamin’ Jay Hawkins üçlemesi biraz daha uyar ona. Sahnede düşe kalka “Bonnie and Clyde”ı söyleyen kara derili bir Tom Waits…
Adı Arno. Amerikan müziklerini tanınmaz hale getiren bir Belçikalı şanson-rock’çu. Ya da şöyle diyelim: “ne şanson ne rock”çu. Mesela, tamamen Amerikan müziğinden, blues’dan, delta blues’dan yola çıktığı halde nefis şansonlar yazan Francis Cabrel’le uzaktan yakından alâkası yok. Arno’nun müziği, blues ve Fransız şansonu genlerini taşıyormuş gibi yapan “gayrimeşru” bir müzik.
Sağda solda “Frankofon Tom Waits” deniyor kendisine. Bu fazla kestirip attırmaca kaçıyor. Sanki, Serge Gainsbourg – Tom Waits – Screamin’ Jay Hawkins üçlemesi biraz daha uyar ona. Sahnede düşe kalka “Bonnie and Clyde”ı söyleyen kara derili bir Tom Waits…
Arno Hintjens 1949 Ostende doğumlu. Belçika’nın Britanya’ya –Beatles’a, Stones’a– yakından bakan bir sahil şehrinden. Evde küçükken cazlarla, erken dönem rock’n’roll’larla, Gréco’yla, Piaf’la, Trenet’yle, Django Reinhardt’la büyüyor. Liseyi bitirince hippilerin peşinden –belki de Sultanahmet üzerinden– Katmandu’ya kadar gidiyor, esas bakaloryasını yollarda veriyor…
Liseyi bitirince hippilerin peşinden –belki de Sultanahmet üzerinden– Katmandu’ya kadar gidiyor, esas bakaloryasını yollarda veriyor…
70’lerin ortalarında gitarist Paul Decoutere’le Tjens-Couter ikilisini kuruyorlar. ‘80’de ise TC Matic adında daha kalabalık bir ekibe evriliyorlar. Adını Sırp sürrealist yazar Dusan Matic’ten alan bu grup, bir tür Avrupa-rock arayışındaki kuşağın önemli oluşumlarından. Bu Best Of’a alınmış birkaç eski şarkının kılavuzluğunda, bir ucuyla No Smoking Orchestra, bir ucuyla Mano Negra tonları geldi kulağımıza. Mesela, bu albümde yeni versiyonuyla dinlediğimiz “Oh la la la!” tepeden tırnağa bir Deli Selim rock’n’roll’u… “Putain Putain” ve “Elle adore le noir”, TC Matic günlerinden bu albüme intikal eden diğer iki şarkı…
Bowie’nin “Jean Genie”si ve Jacques Dutronc’un “La fille du père Noel”inin çiftleşmesinden meydana gelen “Jean Baltazaarrr” albümdeki en rock parça… Best Of’ta dört de önemli cover var: Unutulmuş unutulmazlardan Melanie’den tornistan “Ils ont change ma chanson” (albümün bu tek yeni şarkısında İsviçreli rocker Stephan Eicher’le düet yapıyor), memleketlisi Adamo’dan alıp hurdahaş ettiği java havası “Les filles du bord de mer”, Léo Ferré şarkısı “Comme à Ostende” ve Jacques Brel’den “Le Bon Dieu”… Bu Brel şarkısı ve Best Of’un girişindeki akordeon hâkimiyetindeki parçalar, Arno’nun Holger Czukay’la (Can’den) birlikte gerçekleştirdiği Charlatan albümünden seçilmiş…
Arno’nun TC Matic’in dağılmasından sonra 86-99 arasında yaptığı on solo albüm, birer-ikişer şarkıyla bu mükemmel ve –en azından bizim gibi geç kalmışlar için– zorunlu Best Of’ta özetleniyor.
“Annemin gözlerinde bir şey var / tehlikeli bir şey / yakıcı bir şey / baş belası bir şey / Ne zaman boka batsam / beni sonuna kadar dinler / Bilir aptallıklarımı, zayıf anlarımı / öküz gibi içtiğim zamanları / Ayaklarımın nasıl koktuğunu bilir / çıplaklığımı bilir / Ne zaman hasta olsam / kıçıma fitil sokan bir kraliçedir / Annemin gözlerinde dinmeyen bir ışık var.”
“Les yeux de ma mère”deki gibi kısa, keskin sözlerle, İngilizcenin de, Fransızcanın da canına okuyan sarsak, sallapati bir vokalle akıp gidiyor şarkılar.
Türkiye’de de gösterilen Bertrand Blier filmi Merci La Vie başta olmak üzere pek çok filme müzik yapan, bazı filmlerde oyuncu olarak da gözüken, Af Örgütü yararına konserler düzenleyen, yıllardır çok özel bir fan kitlesi sayesinde ayakta duran, herkese kendini beğendirme gibi bir derdi olmayan 50’sini geçmiş bu hergele meydanı rock’çusu, 20 güzel şarkıyla 77 dakika müddetince emrimize amade.
Roll, sayı 51, Mart 2001