ŞARKILI HABERLER

Ragıp Duran
14 Temmuz 2020
SATIRBAŞLARI

Renaud, Bruce Springsteen, Leonard Cohen, Joni Mitchell, Nick Cave haberleri… Carole Laure ve Natacha Atlas performansları, radyoda bir çilingir sofrası… Ragıp Duran Köln’den bildiriyor.

Hafta içinde beş gün Global Medya taraması, İstanbul Sözleşmesi’ni iptal girişimleri, barolara ve avukatlara yönelik saldırılar ve Ayasofya gibi pek sevimli olmayan konularla uğraşınca, hafta sonu önceden çıkışını alıp da okuyamadığım yazılara bakıyordum. Bir yandan da France Inter radyosunu dinliyorum. Cumartesi sabahı.

Protest, hatta anarşist şansoncu diye bildiğimiz Renaud, “Corona Song” diye bir şarkı yayınlamış. Rezalet! Renaud hayranları da ayaklanmış zaten. Irkçılığa kayan dizeler var, isim verip ona buna laf geçirmiş, Donald Trump hak etmişti, ama bir de tartışmalı Doktor Raoult’u savunmaz mı? Covid-19 ve sokağa çıkma yasağı mahvetmiş “Mistral Gagnant” gibi şahane bir şarkı yazıp söyleyen adamı. Yazık!

Bruce Springsteen’in E-Street Band’le kaydettiği yeni albümü şahaneymiş. Bekliyoruz. 

“Boss” bu arada The Atlantic’te yayınlanan söyleşisinde “Trump, demokrasimize bir tehdittir” demiş. Boş yere sevmiyoruz “Geri çekilmek yok, teslim olmak yok” diyen New Jersey’nin mahalle delikanlısını.

 

 

Leonard Cohen aramızdan ayrıldı ama, müzik dergileri için hâlâ büyük bir hazine. Damadı Rufus Wainwright hem torununa bakıyormuş hem de Kurallara Uymayın diye bir albüm çıkarmış. Cohen’in hayatta en çok sevdiği 21 şarkının listesi bulunmuş: Ray Charles, Judy Collins, Bob Dylan ve Joni Mitchell birer şarkıyla listede. 

Eski defterleri karıştıran müzik yazar ve dedikoducuları Joni Mitchell’in “Yağmurlu Gece Evde” şarkısını aşkları biten Cohen için yazdığını keşfetmiş.

Hiç bağdaştıramadım, ama Cohen Elvis Presley hayranıymış. Hatta Elvis’in bir şarkısını bile söylemiş, ki başka beste ve güftecilerin eserlerini pek söylemez Ağır Adam.

Bir Cohen haberi de Nick Cave’den: Avustralyalı delikanlı itiraf etmiş ki, 11-12 yaşındayken dinlediği Cohen’in “Meşhur Mavi Yağmurluk” şarkısı onun hayatını değiştirmiş. 

Altını çizip okurken bu haberleri, France Inter’de bir program başladı: Yazlık Fransız Kütüphanesi. Programın anonsunda “Son olarak İstanbul’a gideceğiz” dendi. Takıldım tabii. Jean-Marie Le Clézio ile güzel bir çocukluk anıları söyleşisinin ardından, bence dünyanın en güzel kadınlarından bir olan Carole Laure çıktı mikrofona. Sinema sanatçısı, şarkıcı, şimdi de yönetmen olmuş. 70’li yıllardaki bir filminde Havva kılığında sütlü çikolatayla banyo yapıyordu. İlkgençlik hatıra albümüme çakılı kalmış bir sahne. Başladı konuşmaya. Bedroom voice. “Gözümde kamera var gibi yaşamayı öğrendim” dedi. Laure doğduktan kısa bir süre sonra annesini kaybetmiş. “Kendimi koklarım hep, bir de başparmağımı emerim hâlâ” dedi. Sonra da ekledi: “Koku annedir benim için.

 

İstanbul bölümü geldi. Dört kulak açıldı yelken. Girizgâhtan sonra kendimi Armada otelinin terasında buldum. “Arkanızda Ayasofya, dinlerin ve bir arada yaşamanın sembolü” dedi. Belli ki eski bir röportaj. Sonra Kasım Zoto konuşmaya başladı. Ben lisedeyken TMGT’de Turist Rehberliği hocamızdı. Şeker bir adam. Kasım İstanbul’u, rakıyı ve mezeleri anlatıyor. Bunların bana kastı mı var? Boğaz manzarası da çok güzelmiş.

Sonra Kapalıçarşı’ya gittiler. Orada, otuz yıldır İstanbul’da yaşayan Fransız bir kadın bilgiler verdi. Ardından sahneye bizim Cengiz (Aktar) çıktı. Röportajcı çocuğu almış Galata’ya götürmüş. İstanbul’un tarihini anlatıyor. Fonda İstanbul’un sesleri. Kürtçe bir şarkıdan sonra Cengiz ayrıldı, bir başka tanıdığın sesi. Natacha Atlas “Mektoub” şarkısını söylüyor. Mektepten ve Aix-en-Provence’dan arkadaşım, müzik antropoloğu Sami Sadak tanıştırmıştı Atlas’ı bana.

Memleket meselelerinden uzaklaşıp müzik haberleriyle dinleneyim biraz derken, turnayı gözünden vurdu bu radyo programı. Fena da olmadı hani… Bırakmıyor şehrin seni.

İzin günü. Çıktım, atladım trene, Köln merkezine gittim. İstasyondaki gazete bayiinden uzun zamandır yazılı versiyonuna ulaşamadığım Canard Enchainé ile Charlie Hebdo’yu aldım. Kitapçılarda gezindim biraz. Yukarı Cadde’ye çıktım. Bakındım. Ama Marizibill yoktu! (önce bkz., sonra dnz.)
https://wirundheute.de/media/podcasts/2020/07/13072020tcm_TCM18.mp3

^