KAYYUM TALANLARININ BİLANÇOSU

İrfan Aktan
20 Haziran 2019
SATIRBAŞLARI

HDP’nin geri kazandığı belediyelerde göreve başlayan yönetimlerin açıkladığı bilançolar kayyumların nasıl gözü kara bir talan politikası yürüttüğünü gözler önüne seriyor. Sadece HDP’yi etkisizleştirmeyi ve siyasi kazanımları ortadan kaldırmayı değil, bölgenin ekonomik sorunlarını derinleştirmeyi de üstlenen kayyumların önümüzdeki dönemde de sahaya sürülmesi yüksek ihtimal. Express’in yaz sayısından naklen…
161 kişinin hayatını kaybettiği operasyon Diyarbakır’ın kalbi suru harabeye çevirmişti

HDP, 31 Mart yerel seçimlerinde, AKP’nin Kasım 2016’da belediyelere yönelik başlattığı kayyum atama operasyonunun iktidarın beklediği sonucu vermeyeceğini göstermeyi hedefliyordu. Türkiye’nin batısında kazanacağından emin görünen AKP ise kayyum politikasının halk tarafından benimsendiğini göstermek için Kürdistan’daki seçim çalışmalarına ağırlık verdi. Hakkâri’nin İran sınırındaki Esendere beldesinden başlayıp Irak-İran sınırındaki Şemdinli’ye, Irak sınırındaki Çukurca’ya, oradan batıya doğru Beytüşşebap’a, Şırnak’a, Uludere’ye kadar uzanan sınır hattına çok sayıda ilave asker-polis kaydırarak, nüfus müdürlüklerine usûlsüzce seçmen kayıt işlemi yaptırarak, ahırlara bile seçmen kaydettirerek, çeşitli yollarla yanına yerel işbirlikçiler çekerek oyunu artıran AKP, gösterdiği üstün gayretle bölgedeki yerel yönetim kontrolünün kendisi açısından hayati önemde olduğunu ortaya koydu.

31 Mart’ın hemen ertesinde konuştuğumuz HDP Şırnak milletvekili Hüseyin Kaçmaz seçmen kaydırma işleminin boyutlarını şöyle özetliyordu: “Şırnak merkezde 24 Haziran 2018’de 32 bin olan seçmen sayısı Ocak 2019’da 40 bine çıkarıldı. Yani yaklaşık 8 bin seçmen artışı vardı. Bunların yaklaşık 500’ü 18 yaşına girmiş ve ilk defa oy kullanacak seçmendi. Diğerleri tamamen taşınan seçmenlerdi, ki zaten sonucu da onlar belirledi.” Hepi topu altı ayda, neredeyse herkesin birbirini tanıdığı bu küçük yerleşim yerinde seçmen nüfusu resmi kayıtlarda yüzde 25 artmıştı!

Seçimden bir gün önce Şırnak ve Muş gibi illere askeri ve sivil araçlarla binlerce insan taşındığını gösteren videolar unutulup gitse de, AKP’nin 31 Mart’ı bir muharebe olarak gördüğü hafızalara kazındı. AKP’nin kayyumların koltuğunu ne pahasına olursa olsun koruma çabasının nedenlerinden biri geride bırakılan talan enkazını gözlerden kaçırmak ve bu talanın devamını sağlamak, diğeri de Kürt seçmenin HDP’ye tepkili, iktidarın kayyum politikasından ise memnun olduğunu göstermekti.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye’sine atanan kayyum 1 ton 600 kilo fıstıklı kadayıf yemiş, 92 bin liralık hediyelik fincan takımı satın almış, makam odası için harcadığı meblağ 2,5 milyon lira. Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyumu ise 2019’un ilk üç ayında kuruyemiş ve kahveye 164 bin 550 lira harcamış.

Kasım 2016’dan itibaren DBP-HDP’li 105 belediyenin 95’ine kayyum atanmış, belediye eş başkanlarının çoğu gözaltına alınmış veya tutuklanmıştı. Halen 38 belediye eş başkanı hapishanelerde tutuluyor. HDP 31 Mart’ta kayyum atanmış 95 belediyenin 65’ini geri alabildi. Ancak, seçimlerden sonra YSK’nın, OHAL dönemindeki KHK’larla kamu görevinden ihraç edilenlerin belediye başkanı olamayacağına ilişkin hukuksuz kararıyla birlikte, HDP’nin elinde kalan belediye sayısı 59’a düştü. Bu belediyelerde yeni göreve başlayan yönetimlerin açıkladıkları bilançolar ise kayyumların nasıl gözü kara bir talan politikası yürüttüğünü gözler önüne seriyor.

Çözüm süreci bitirildikten sonra, Kürt hareketinin tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak üzere her türlü yola başvuran iktidar, 2016’nın sonlarına gelindiğinde, dokunulmazlıkları kaldırılan HDP’li siyasetçilerle birlikte belediye eş başkanlarını da hedefine aldı. Peyderpey görevden alınıp tutuklanan belediye eş başkanlarının yerine İçişleri Bakanlığı ve valilikler eliyle kayyumlar atandı.

DBP’li (Demokratik Bölgeler Partisi) belediyelere kayyum atanmasının yolu, 15 Temmuz 2016 “darbe girişimi” sonrasında ilan edilen OHAL’le birlikte 4 Eylül 2016’da çıkarılan 674 sayılı KHK’da 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45. maddesine yapılan eklemeyle açılmıştı. Bu düzenlemedeki şu ifadeler, daha sonraki talan politikasının “kanuni” kılıfı niteliğindeydi:

“Belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde 46. maddedeki makamlarca belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir… Görevden uzaklaştırılan veya tutuklanan belediye meclisi üyesinin istifa etmesi halinde de bu fıkra hükümleri uygulanır. Bu fıkra gereğince, belediye başkanı veya başkan vekili görevlendirilen belediyelerde bütçe ve muhasebe iş ve işlemleri valilik onayı ile defterdarlığa veya mal müdürlüğüne gördürülebilir. Bu belediyelerde belediye meclisi, başkanın çağrısı olmadıkça toplanamaz…”

Adını kubbelerinden alan tarihi Kurşunlu Cami sadece kurşunlanmadı, ardından yakıldı

Düzenlemenin ilk cümlesine dayanarak, hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olup olmadığına bakılmaksızın seçilmiş belediye eş başkanlarının yerine kayyum atanmasının yolu açıldı. İl belediyelerine kayyum atama yetkisi İçişleri Bakanlığı’na, ilçe ve belde belediyelerinde ise yetki valilere verildi. Belediye meclisleri, encümen ve komisyonlar da atanmış memurların kontrolüne bırakıldı.

Öte yandan, düzenlemede “bu belediyelerde belediye meclisi, başkanın çağrısı olmadıkça toplanamaz” cümlesi belediye meclisinin denetim mekanizması olmaktan çıkarılmasını amaçlıyordu. Nitekim, kayyum atanan belediyelerin hiçbirinde kayyumlar meclisleri toplantıya çağırmadı. Bütün karar alma süreçleri seçilmişlerin denetiminden kaçırıldı. Ardından da kayyumlar serbestçe talana, belediyeleri borçlandırmaya, yandaşlara sermaye aktarmaya, gösterişli odalar, şatafatlı banyolar yaptırmaya başladı. Fakat tüm bu icraatların boyutu, 31 Mart seçimlerinde tekrar kazanılan belediyelerde görevlerine başlayan yeni başkanların akıl durdurucu talanı gözleriyle görmesiyle, elde edebildikleri verileri kamuoyuna açıklamalarıyla ortaya çıktı.

Ultra-lüks makam odası, fıstıklı kadayıf

1 Kasım 2016’da Diyarbakır Büyükşehir Belediye’sine atanan kayyum, 31 Mart 2019’daki seçimleri kaybedene kadar 1 ton 600 kilo fıstıklı kadayıf yemiş! Aynı zamanda 92 bin liralık da hediyelik fincan takımı satın almış.

Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyumunun ise kuruyemiş ve kahveye düşkün olduğu görülüyor. Aynı zamanda vali olan kayyum Mustafa Yaman sadece 2019 yılının ilk üç ayında kuruyemiş ve kahveye 164 bin 550 lira harcamış.

Diyarbakır belediye binası içinde kayyumun yaptırdığı banyolu, “abdest lavabolu” şatafatlı odayı yeni belediye başkanı Selçuk Mızraklı basına gösterirken, harabeye çevrilen Sur’un kayyumunun da ondan geri kalmadığı ortaya çıktı. Kendisine altın taklidi banyo yaptıran Sur kayyumunun makam odasına harcadığı parayı bilmiyoruz. Ama büyükşehir kayyumunun makam odasına belediye bütçesinden 2,5 milyon TL harcadığını Mızraklı açıkladı.

Diyarbakır’da çok-dillilik uygulaması başta olmak üzere, gıda bankaları, konservatuar, psikolojik danışma merkezleri, kreşler, yaşlı bakım merkezleri, meslek edindirme amaçlı kurulan tekstil atölyeleri kapatıldı. Engellilere ve gençlere yönelik sosyal projeler, üniversiteye hazırlık kursları iptal edildi. Kültür derneklerinin faaliyetleri durduruldu ve bütün kurumların isimleri değiştirildi.

Diyarbakır-Bismil kayyumunun belediye binasını Emniyet Müdürlüğü’ne hibe ettiği açıklanırken, Cizre kayyumu daha da ileri giderek binayı görevli olduğu kaymakamlığa hediye etmiş!

Van Büyükşehir Belediyesi’nin kayyum yönetimi de belediyenin etrafına beton bloklar örerek “karakola” çevirmek için 1 milyon küsur lira ödeme yapmış. Kayyum aynı zamanda polis tesislerinin onarımı, bayrak alımı ve Erdoğan’ın Malazgirt mitingi için de belediye bütçesinden milyonlarca lira harcamış.

Bütün bunlar yağmanın, talanın medyalara yansıyan “magazinel” boyutu sadece. Kayyumların yandaşlara peşkeş çektiği ihaleler, belediyeleri altından kalkamayacakları kadar borca batırarak yaptıkları harcamalar göz önüne alındığında, cebe doldurulanların üzerine bir-iki ton fıstıklı kadayıfın mideye indirilmesi tam mânâsıyla hafif kalıyor.

Sayıştay’ın 2017 Kayyum Raporu

Aslında kayyumların nasıl gözü dönmüş bir yağma ve talana giriştikleri Sayıştay’ın 2017 yılı mali tablosuna yansımış, dolayısıyla resmi kayıtlara geçmişti. Van, Ağrı, Siirt, Dersim, Şırnak, Hakkâri, Mardin ve Diyarbakır belediyelerinin 2017 mali tablolarını inceleyen Sayıştay denetçileri, yapılan milyonlarca liralık harcamaların belediye bilançosuna yansıtılmadığını, kredi borçlarının faizleriyle beraber yüz milyonları geçtiğini, bilançolara yansıtılmayan harcamaların akıbetinin ise bilinmediğini saptamıştı.

11 Temmuz 2017 tarihli Google Earth görüntüsünde kentsel dönüşüme alınan Sur bölgesi

Raporla, örneğin Van’da belediyeye ait olup da satılan ve kiralanan taşınmazların alacaklarının takip edilmediği ortaya çıktı. Belediye ise sorunun KHK’lerle ihraç edilenler nedeniyle kalifiye eleman yetersizliğinden kaynaklandığını iddia etti. Ağrı’da borçlar kayıtlara doğru olarak geçirilmezken toplu taşımadan gelen gelirlerin taşeron şirketin hesabına kaydırıldığı belirlendi. Siirt’te 567 taşınmaza ait kayıt bulunmazken dış borcun iç borç gibi gösterildiği tespit edildi. Dersim’de mali tabloya dair doğru bilgiler gizlenirken, Şırnak’ta takas edilen taşınmazların denetimden sonra kayda alındığı ortaya çıktı.

Rapora göre, Van Büyükşehir Belediyesi 2017 yıl sonu itibariyle bankalara 125 milyon lira kredi borcuna gömülmüş, ödenmesi gereken vergi ve sigorta primleri “nakit yetersizliği” gerekçesiyle zamanında ödenmemişti. Keza 2017’de açılan ihaleler nedeniyle vadesi geçmiş 707 milyon lira tutarında kira alacağı bulunmasına karşın, sözleşme hükümlerinin gereği takip edilmediği ve gerekli işlemlerin yapılmadığı bilgisi de raporda yer aldı.

City Van Alışveriş Merkezi’nin üç yıllığına kiralanması nedeniyle oluşan 23 milyon lira tutarındaki alacağın hesaplarda ve kayıtlarda bulunmadığına da yine Sayıştay raporunda yer veriliyordu. Keza 2017’de yüzde 25 peşin ve 12 ay taksitli 17 buçuk milyon lira bedelle satışı yapılan arsanın 2018 yılında tahsil edilecek olan 10 milyon liralık tutarının ilgili hesaba geçirilmediğinin belirtildiği raporda, belediyeye ait çok katlı otoparkta bulunan bağımsız bölümlerin taksitli satışı nedeniyle 2018 yılında tahsil edilmesi gereken 1 milyon lira tutarındaki alacağın da hesap dönemi sonunda ilgili hesaba kaydedilmediği ortaya çıktı.

Sayıştay raporunda Ağrı belediyesinin İller Bankası’na olan borcunun doğru kaydedilmediğine, faiziyle birlikte 27 milyon lira olan borcun bilançoda 7 milyon lira olarak gösterildiğine yer veriliyor. Ayrıca, sürekli işçi kadrolarında istihdam edilen personele ilişkin kıdem tazminatı karşılıklarının ayrılmaması neticesinde ilgili hesabın 7 milyon lira eksik olduğu raporda yer alan bilgiler arasında. Sayıştay raporuna göre Ağrı’da toplu taşıma ücretleri taşerona bırakılmış, belediye için alınan tüketim mallarının ise akıbeti ise bilinmiyor.

Bir hava fotoğrafında Sur’un yıkım sonrasında aldığı hal

Aynı şekilde, Siirt’te 567 taşınmaz mülkün kaydının olmadığı, dış borcun iç borç gibi gösterildiği, Sayıştay’ın 2017 yıl sonu raporuyla ortaya çıktı. Keza İller Bankası’ndan Siirt Belediyesi’ne gönderilen 11 milyon liranın bilançoda 7 milyon lira olarak gösterildiği, geri kalan tutarın akıbetinin ise bilinmediği aktarılıyor.

Kayyum Dersim’de inşaatı devam eden yapıları tamamlanmış gibi gösterirken, Şırnak’ta ise belediyenin taşınmazlarına ilişkin kaydın tutulmadığı, Mardin’deki taşınmazların kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, Diyarbakır ve Hakkâri belediyelerinin bilançosunda bankalara milyonlarca lira kısa ve uzun vadeli borç bulunduğu, Diyarbakır-Kayapınar belediyesinde kurum kayıtları ile tapu kayıtları arasında 4 milyon lira tutarında bir uyumsuzluk görüldüğü tespit ediliyor.

Bu saydıklarımız sadece 2017’ye ait kayyum bilançosu. Bu tabloya bakarak 2018’de yağmanın vardığı boyutları, 31 Mart’ta koltuğunu kaybedeceğini bilen kayyumların alelacele nasıl bir talana giriştiklerini tahmin etmek zor değil.

Kayyum siyasetinin ideolojik boyutları

Kayyumların talanı sadece akçeli işlerle sınırlı değil elbette. Daha da önemlisi, kayyumların asıl misyonu, bölgede yürütecekleri ideolojik faaliyetlerle Kürt hareketinin, yerel yönetimlerin kazanımlarını teker teker yok etmekti.

1 Kasım 2016’da Diyarbakır’a atanan kayyumun 29 aylık hükümranlığı döneminde yaptıkları, genel olarak kayyumların icraatlarının özeti sayılabilir. Kadınlara, çocuklara, yoksullara, hafızaya, anadile ait ne varsa yok etmeye odaklanan kayyum yönetimi bir taraftan belediyenin “ganimetlerine” üşüşürken, bir yandan da Kürt hareketinin kazanımlarını Türkçü-İslâmcı ideoloji çerçevesinde yok etmeye girişti.

Örneğin, Diyarbakır ve ilçe kayyumları Dikasum, Ekin Ceren, Amida, Roza, Jînwar, Meya, Zozan Eren, Hani Belediyesi, Nujin ve Nujiyan isimli kadın merkezlerini kapattı. Bu birimlerdeki kadın çalışanlar ya ihraç edildi ya da bambaşka alanlarda görevlendirildi. Kapatılan kurumlar TÜRGEV’e, Aile Bakanlığı’na veya Halk Eğitim Merkezleri’ne devredildi. Bazı merkezler Kur’an kursuna çevrildi. Buralarda büyük bir kadrolaşmaya gidildi.

Sur bölgesini Paris’e çevirmeyi vaad eden kentsel dönüşüm projesinden bir imge

Diyarbakır’da çok-dillilik uygulaması başta olmak üzere, gıda bankaları, konservatuar, psikolojik danışma merkezleri, kreşler, yaşlı bakım merkezleri, meslek edindirme amaçlı kurulan tekstil atölyeleri kapatıldı. Engellilere ve gençlere yönelik sosyal projeler, üniversiteye hazırlık kursları iptal edildi. Kültür derneklerinin faaliyetleri durduruldu ve bütün kurumların isimleri değiştirildi.

Sur Belediyesi’nde Ermenice ve Süryanice tabelaların yanısıra, Roboski anıtı da kaldırıldı; belediye bünyesinde faaliyet gösteren tiyatro kapatılıp tiyatrocular zabıta olarak görevlendirildi.

Kayapınar belediyesine ait kütüphanedeki kitaplar örgütsel suç malzemesi kabul edilerek toplatıldı. Mervani Parkı’nda bulunan simgesel kabartmalar söküldü.

Diyarbakır’daki Cegerxwîn Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi’nin tabelası indirildi. Tepkiler üzerine tabela daha sonra tekrar yerine asıldı. Büyükşehir önündeki insan başlı aslan heykelleri kaldırıldı. Belediye Tiyatrosu kapatıldı, burada çalışanlar da zabıta olarak görevlendirildi. Elazığ yoluna dikilmiş olan sarı ve kırmızı lalelerden sarı olanlar, çimenlerle birlikte “yeşil-sarı-kırmızı” görüntüsü verdiği gerekçesiyle söküldü. Parkorman’ın ismi 15 Temmuz Şehitler Parkı olarak değiştirildi. Mehmed Uzun’un ismi verildiği parktan indirilmek istendi, parkın içindeki heykeli kaldırıldı.

Amed’deki tek cemevini bünyesinde barındıran Pir Sultan Abdal Kültür Merkezi’ne yapılan 7 bin liralık bağışın geri verilmesi için icra takibi başlatıldı. Ceylan Önkol’un adı, verildiği parktan kaldırıldı. Lice’de, çözüm süreci devam ederken, Haziran 2013’teki bir karakol inşaatını protesto sırasında askerlerce öldürülen Medeni Yıldırım’ın isminin verildiği parkın ismi Şehit Binbaşı Ümit Çelik Parkı olarak değiştirildi. Dicle ilçesinde, Leyla Kasım’ın isminin verildiği park, Şehit Er Ekrem Dinç Parkı ve Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın adını simgeleyen Üç Fidan Parkı’nın ismi, Şehit Uzman Çavuş Hacı Osman Ayyıldız olarak değiştirildi ve Lice’de üzerinde tek devlet, tek millet, tek dil, tek din yazan saat kulesi ilçenin tam merkezine dikildi.

İktidarın 31 Mart’ta alamadığı belediyelere bir kez daha kayyum atama planı üzerinde çalıştığı da görülüyor. 12 Mayıs’ta Trabzon’da konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kayyum atanan belediyelerle ilgili “Önümüzdeki beş yıl aynı şekilde devam edelim. Çok net söylüyorum, orada HDP’nin belediyesi filan kalmaz” diyerek bu planın sinyalini verdi.

Kayyumlar Batman’da her ay 600’ü aşkın yoksulun ihtiyacını karşılayan Batman Gıda Bankası’nı, Diyarbakır’da 32 bin yoksula destek veren Sarmaşık Derneği’ni, birçok ilde şubesi bulunan Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni, Siirt’te yoksullara yardım eden Bin Umut Yoksullukla Mücadele Derneği’ni, Van’da 450 aileye her ay düzenli gıda ve giyim yardımı yapan Van Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’ni de kapattı.

Aynı tasfiye süreci kayyum atanan diğer tüm belediyelerde, başta kadınlara ait kurumlar olmak üzere yereldeki tüm birimlere uygulandı.

Kayyum atanması üzerine Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçesinde kapatılan kadın müdürlüklerine ait mekânlar AKP Kadın Kolları başkanlarına tahsis edilerek Kur’an veya dikiş kursuna dönüştürüldü.

Siirt’te Kadın Müdürlüğü ve Kadın Merkezi çalışanları görevden alınırken, Hanımlar Kültür Merkezi adı altında bir proje hazırlandı. Batman’da şiddet mağduru kadınlara destek için oluşturulmaya çalışılan Kadın Yaşam Köyü projesi durduruldu, Kadın Organik Semt Pazarı genel bir semt pazarına, Batman Kadın Spor Kompleksi, Batman Spor Kompleksi’ne çevrildi.

Van Büyükşehir Belediyesi’ne ait kadın sığınma evi ve Alo Şiddet hattı kapatılırken belediye otobüslerindeki kadınlara haftada bir günlük ücretsiz hizmet iptal edildi. Van İpekyolu Belediyesi’nin kadın emeği halk pazarı kapatıldı. Aynı belediyeye ait yükseköğrenim kız öğrenci yurdu projesi durduruldu. Van Edremit Belediyesi’nin kadın kilim atölyeleri kapatıldı, Mor Satış Noktaları projesi durduruldu. Van’ın Başkale Belediyesi’ne bağlı kadın atölyesi ve Van Gürpınar Belediyesi’ne bağlı kadın kooperatifi kapatılarak Gürpınar’da kadın emeği tanıtım büfeleri KADEM’e devredildi. Van Saray Belediyesi’nde kadınların üretim yaptığı seralar kapatıldı.

Diyarbakır Kayapınar Belediyesi tarafından projelendirilen, alan belirlemesi yapılan ve ihale aşamasına geçilen Kadın Kent Meydanı kayyum tarafından Kent Meydanı’na dönüştürülürken, projede yer alan ve kadınların aktif katılımını hedefleyen eğitim ve sanat atölyeleri, fitness salonu ve amfi gibi kullanım alanları projeden çıkarıldı. Kadın kütüphanesi olarak tasarlanan alan meydan kahvesi olarak değiştirildi. Diyarbakır Silvan Belediyesi’ne bağlı Meya Kadın Danışma Merkezi, Aile Danışmanlığı Merkezi’ne dönüştürüldü ve AKP Silvan Gençlik Kolları başkanının eşi merkeze yönetici olarak atandı. Hani’de Kadın Danışma Merkezi, pastacılık ve Kur’an kursuna dönüştürüldü.

Asimilasyon-militarizasyon

Kayyumlar belediyeleri aynı zamanda yeni bir asimilasyon-militarizasyon politikasının aracı olarak da kullandı. Birkaç örnekle yetinelim: Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyumu Mustafa Yaman, Çanakkale Şehitleri adına 17 Mart’ta kent merkezinde hoşaf dağıttırdı. Ömerli Belediyesi kayyumu Erol Korkmaz, 4 Mayıs’ta ilçede çocuk şenliği adı altında çocuklara “Osmanlı şerbeti” içirip “Osmanlı macunu” yedirdi. Kızıltepe Belediyesi kayyumu Ahmet Odabaşı, yirmi noktada bulunan Türk-İslâm motifli çeşmelere “şehit” ismini verdi.

Savur Belediyesi kayyumu İdris Koç uçurtma festivali adı altında 25 Nisan’da çocuklara “bayrak” yürüyüşü yaptırdı. Hizan Belediyesi kayyumu Bülent Hamitoğlu “kitap okuma” adı altında Kürt çocuklarına Hanefi mezhebine ilişkin bilgi içeren kitaplar hediye ederek kitapları okul bahçesinde okuttu. Derik kayyumu belediyedeki üç dilli tabelayı kaldırıp yerine bayrak astırdı.

Mersin’in Akdeniz Belediyesi kayyumu katledilen çocukların heykellerini kaldırdı. Heykelde Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Berkin Elvan, Bedran Encü, Çetin Encü, Erkan Encu, Bezat Özer, Enes Ata, İbrahim Aras, Ümit Kurt ve Nihat Kazanhan’ın isimleri ve yaşları yazıyordu. Cizre’deki Orhan Doğan heykeli kaldırıldı.

Batman kayyumu, atanmasından sonra şaibeli bir yangınla hasara uğrayan Yılmaz Güney Sineması’nı tamamen yıktı. Gürpınar kayyumu, Şair Niyazi Sönmez Kütüphanesi’ni “örgüt propagandası” yapıldığı gerekçesiyle kapattı. Ambulans gelmediği için babası tarafından çuvala konarak hastaneye götürülen ve hayatını kaybeden 11 yaşındaki Muharrem Taş’ın ismini taşıyan sağlık merkezi, Gürpınar kayyumu tarafından kapatıldı.

Kızıltepe kayyumu Uğur Kaymaz’ın heykelini, Doğubeyazıt kayyumu ise Ehmedê Xanî Parkı’ndaki Xanî anıtını yıktırdı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu (DBŞT) kadrosunda yer alan 31 oyuncunun sözleşmeleri yenilenmeyerek işlerine son verildi. 2019 yılının ilk üç ayında 164 bin 550 liralık kuruyemiş ve kahve satın alan Mardin kayyumu 1500 kişinin faydalandığı “gıda kartlarını” iptal etti. Gürpınar kayyumu ilçe girişinde bulunan Kürtçe Hûn Bi Xêr Hatin (Hoşgeldiniz) yazılı tabelayı kaldırıp yerine Arapça “mutluluğun şehri” anlamına gelen Şehri-Ab Gürpınar tabelasını astırdı.

Van Edremit Belediyesi kayyumu halk plajındaki tarihi Dilkaya Höyüğü ve Ermeni mezarlığının üzerine tuvalet yaptı, mezarlıktan çıkan kemikler etrafa saçıldı. Van’da tarihi bir binanın isminin Necip Fazıl Kısakürek yapılmasının ardından cadde ve sokak isimleri de değiştirildi. Cadde ve sokaklara kayyum tarafından verilen isimlerin bazıları şöyle: Emniyet, Ordu, Cezaevi, Meçhul Asker, Osman Çavuş, Şeyh Şamil, Bilal. Doğubeyazıt kayyumu da İsmail Beşikçi caddesinin adını İnegöl Caddesi olarak değiştirdi.

Yağmanın devam edeceği yerler

Neticede, 31 Mart’a gelene kadar, HDP’nin kayyum atanan belediyelerinin hemen hepsi, Yüksekova Belediyesi eş başkanı İrfan Sarı’nın dediği gibi “duvara çivi çakamayacak hale getirildi”. HDP’nin geri aldığı belediyelerdeki yağmanın boyutları yeni yönetimler tarafından peyderpey kamuoyuna açıklansa da, AKP’ye geçen belediyelerdeki enkazın boyutlarını öğrenmek için belki de bir sonraki yerel seçimi beklemek gerekecek.

Yukarıda da aktardığımız gibi, 31 Mart yerel seçimlerinde HDP çoğuna kayyum atanmış 102 belediyeden 65’ini geri aldı. YSK’nın OHAL döneminde KHK’yla kamu görevinden ihraç edilenlerin seçilseler bile belediye başkanlığı yapamayacaklarına dair hiçbir hukuki dayanağı olmayan kararı üzerine bu sayı 59’a düşürüldü.

2014 seçimlerinde DBP-HDP 3 büyükşehir, 8 il, 67 ilçe, 24 belde olmak üzere toplam 102 belediye kazanmış, 1461 belediye meclis üyeliği ve 132 İl Genel Meclis üyeliği elde etmişti. 31 Mart seçimlerinde ise tablo şöyle değişti: 3 büyükşehir, 5 il, 45 ilçe, 12 belde, 1230 belediye meclis üyeliği ve 101 İl Genel Meclisi üyeliği.

HDP’nin 31 Mart’ta kaybettiği il belediyeleri Şırnak, Dersim, Ağrı ve Bitlis. Dersim belediyesinin yeni komünist yönetimi, kayyumdan kalan enkazı kamuoyuyla paylaştı. Ancak aynı tablo elbette Şırnak, Ağrı, Bitlis ve alınamayan ilçeler için geçerli değil. Öte yandan, 31 Mart sonrası HDP’nin YSK’ya yaptığı itirazların neredeyse hiçbiri kabul edilmezken Muş başta olmak üzere çok sayıda il, ilçe, belde belediyeleri kıl payı oy farklarıyla AKP’ye geçirildi.

“Geçirildi”, çünkü Şırnak başta olmak üzere pek çok il, ilçe, beldede AKP, açık bir biçimde şehre kaydırılan kolluk güçlerinin oylarıyla “kazandı”. Asker-polis eliyle uygulanan baskı, salınan korku, yapılan usûlsüzlükler, yer yer dağıtılan çuvalla para HDP’nin bölgedeki pek çok belediyeyi kaybetmesiyle sonuçlandığı için buralardaki yağmanın devam edeceğine kuşku yok.

Öte yandan, iktidarın 31 Mart’ta alamadığı belediyelere bir kez daha kayyum atama planı üzerinde çalıştığı da görülüyor. 12 Mayıs’ta Trabzon’da konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kayyum atanan belediyelerle ilgili “Önümüzdeki beş yıl aynı şekilde devam edelim. Çok net söylüyorum, orada HDP’nin belediyesi filan kalmaz” diyerek bu planın sinyalini verdi.

Türkçü-İslâmcı ideolojinin yeni taşıyıcıları olarak vazifelendirilen ve bölge belediyelerine savaş ganimeti gözüyle bakarak talan eden kayyumlar, iktidar açısından epey kullanışlı görünüyor. Sadece HDP’yi etkisizleştirmeyi ve ve siyasi kazanımlarını ortadan kaldırmayı değil, aynı zamanda bölgenin ekonomik sorunlarını derinleştirmeyi de üstlenen kayyumların önümüzdeki dönemde de sahaya sürülebileceği yüksek ihtimal.

Express, sayı 169, Yaz 2019

^