Türkiye’nin sayılı havayolu şirketlerinden Atlas Jet, Şubat 2020’de, geride yaklaşık 2 bin mağdur işçi bırakarak iflasını açıkladı. Şirketin iflası kimlerin işine geldi? Çalışanlar alacakları için nasıl bir mücadele veriyor? Şirketin işten çıkardığı iki kıdemli çalışanı, Tamer Ercan ve Tufan Bukan’ı dinliyoruz…
Ne zamandır havacılık sektöründe çalışıyorsunuz?
Tamer Ercan: Uçak Mühendisliği mezunuyum. 50 yaşındayım, 31 yıldır sektördeyim. Daha üniversitedeyken çalışmaya başladım. Askerden sonra MNG kargo firmasına girdim. Hemen tüm kargo şirketlerinde çalıştım. Ardından yolcu taşımacılığı sektörüne geçtim. Önce sonradan batan Turkuaz şirketinde, ardından Bora Jet’te çalıştım. En son Atlas Global’de performans müdürüydüm.
Tufan Bukan: 14 buçuk yıldır Atlas Global’de çalışıyordum. Önce Yolcu Hizmetleri’nde şeflik, ardından müdürlük yaptım. Bu süre boyunca yaklaşık 25 ülkeye seyahatler yaptım. 2020 Şubat’ında irket iflas başvurusu yapınca sektördeki binlerce mağdurdan bir haline geldim.
Şirkette finansal sorunları ne zaman hissetmeye başladınız?
Bukan: 2019 Haziran’ında başladı. Özellikle maaşı yüksek olan kıdemli personele bilinçli olarak mobbing yapmaya başlamışlardı.
Ercan: İflastan birkaç ay önceye kadar her şey iyi gözüküyordu. Hatta 2018’de devlet, Atlas Jet’in, THY ve Pegasus’un ardından en fazla hizmet ihracat eden üçüncü havayolu şirketi olduğunu açıkladı. Filosu Atlas Jet’ten daha büyük firmalar olmasına rağmen üçüncü gelmişse iyi bir doluluk oranı yakalamışız diye düşündük. Doluluk yüksekse kâr da yüksek olur. Dolayısıyla iflası mantıklı değil, hiç beklemiyorduk. Normalde maaşlar ayın beşinde yatar. Kasım 2019’da bir kısmının ay içinde verileceği söylendi. Sözlerini tuttular, ama bir şeylerin dönmeye başladığını anladık. Aralık ayında kaptanların ve uçuş ekibinin maaşlarını hiç vermediler. Biz ve diğer ofis çalışanları maaşlarımızı aldık. Ardından, yeniden yapılanma bahanesiyle uçuşları durdular. Aralık sonunda uçuşlara tekrar başladık, ama uçak sayımız hızla azalmaya başladı. Çünkü uçaklar kiralıktı ve uzun süredir ödeme yapılmadığı için kiralayan şirketler uçaklar geri almaya başladı. 25 uçaklık filodan geriye dört uçak kalmıştı. Avrupa uçuşlarımızı da durdurmak zorunda kaldık, çünkü uçuş yaptığımız ülkelere hiç ödeme yapılmamış. Aralık, ocak ve şubatta maaş alamadık. Şubatta, başta kaptanlarımız, yönetime gittik. “Ödeme yapmayacaksanız uçuşları durduracağız” dedik. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ‘un kardeşi olan patron Ali Murat Ersoy şubat ortasına kadar süre istedi. Bu arada ocak ayında Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yetkilileri hem operasyonları hem şirket maliyeyi denetlemesini yaptı. Üç ay düzeltme süresi verdi. 12 Şubat’ta, Atlas Jet’in iflas başvurusunu gazetelerden öğrendik. İki gün sonra, 14 Şubat’ta telefon açıp “gelin, ilişkinizi keselim” dediler. Hiçbir bir ödeme yapmadılar. Sonra mücadele süreci başladı.
Burkan: İflastan bir yıl önce sektörde hizmet ihracatı açısından üçüncü sıradaki Atlas Jet aslında iflas etmedi, enikonu iflası planlandı.
Ne kadar alacağınız var? Talepleriniz neler?
Burkan: 14 buçuk yıllık emeğime denk gelen kıdem, ihbar tazminatım var. Üç aylık içerdeki maaşla beraber 120 bin lira alacağımı istiyorum
Ercan: 100 bin liradan biraz fazla alacağım var. Sadece biz değil. Toplam 2 bin kişi işsiz kaldı, herkesin çeşitli oranlarda alacığı var. İşten çıkarıldığımız dönemdeki kura göre çalışanların içerde 6 milyon doları bulunuyor. Talebimiz tüm çalışanların alacaklarının hemen ödenmesi.
Havayolu Çalışanları Sendikası (Hava-Sen) sürece nasıl dahil oldu?
Ercan: Hava-Sen ve başkanı kaptan pilot Seçim Seçkin Koçak internet üzerinden bize çağrı yaptı. “Gelin sendikada toplanalım. Süreçte nasıl ilerleyeceğimize hep beraber karar verelim” dedi. 100’den fazla arkadaş gittik. Hava-Sen çok iyi hazırlanmıştı. Toplantıda avukatlar, mali müşavirler vardı. Bizi çok iyi bilgilendirdiler. Tam da işsiz kaldığımız dönemde korona salgını hızla yayılıyordu. Sendika iyi bir öngörüde bulundu. Herkese koştur koştur dava açtırmadı. Aksi takdirde alacağımız nispetinde harç yatırmamız gerekecekti. Üç aydır maaş alamadığımız için bu büyük sıkıntı olurdu. Ayrıca herkes ayrı ayrı avukatlık ücreti ödemekten kurtuldu. Farklı bir yöntem izleyip iflas davasına müdahil olduk. Bu hem masraflarımızı azalttı, hem de süreci takip etmemizi kolaylaştırdı. Şu anda 200’e yakın arkadaşımızla birlikte davaya müdahiliz.
Atlas Zedeler Adalet Platformu’nu (AZAP) kurmaya nasıl karar verdiniz?
Burkan: AZAP’ı Telegram’da grup oluşturan arkadaşlarımızın öncülüğünde kurduk. Kuruluş kararını Hava-Sen Başkanı Seçim Seçkin Koçak ile beraber mücadelede yol haritasını belirlemek için yaptığımız toplantıda aldık. Sahada olanlar ve sosyal medyadan verilen desteklerle beraber 50-60 kişilik bir grup mücadeleye angaje. Sayının sınırlı kalmasında birçok etken var. Zaman geçtikçe insanlar yoruluyor, mücadeleye devam konusunda herkes aynı kararlılığa sahip değil. İktidar korkusu da önemli bir etken. Patronla kurdukları ilişki de bazı insanları etkiliyor.
Aralık, ocak ve şubatta maaş alamadık. Turizm Bakanı’nın kardeşi olan patron Ali Murat Ersoy şubat ortasına kadar süre istedi. 12 Şubat’ta, Atlas Jet’in iflas başvurusunu gazetelerden öğrendik. İki gün sonra, “gelin, ilişkinizi keselim” dediler. Hiçbir bir ödeme yapmadılar.
Şirket patronu Ali Murat Ersoy’un, annesinin evinin önünde eylem yaptık. İkiz kardeşi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un sahibi olduğu Turizm Şirketi Etstur’un Genel Merkezinin önünde de düzenli eylem yapıyoruz. Önce eylemlerimiz göz ardı ediyorlardı. Ama Etstur’un önünde yaptığımız eylemler sırasında, 10 Aralık’ta ikisi sendika yöneticisi, sekiz arkadaşımız haksız yere gözaltına alındı. Bunun ardından kamuoyundaki destek arttı.
Etstur önünde niye eylem yapıyorsunuz?
Ercan: Yaptığımız incelemeler sonucunda Atlas Global’in patronu Ali Murat Ersoy’un 2016 yılına kadar Etstur’un yüzde 50’li ortağı olduğunu gördük. İlişkisini bitirmiş gözükse de aslında şirketle hâlâ organik bir bağı var. Etstur 2019 Mayıs’ında Atlas Jet’in biletlerinin satışını durdurmaya başlamış. Demek ki bu iflas sürecinden bizden çok daha önce haberi vardı. Bu yüzden Etstur’u da süreçten sorumlu tutuyoruz.
Bu süreç hayatınızı nasıl etkiledi?
Burkan: İşsizlik pandemiye denk geldi. Maddi ve manevi büyük bir çöküntü yaşadım. 47 yaşındayım. Gelecek belirsiz. Oldukça umutsuz ve moralsiz günler geçiriyorum.
Ercan: Tansiyon hastasıyım. Gözaltından önce bir süre müşahede altında kaldım. Bu konu eşimi üzdü. Ama kızım nezdinde gözaltıyla beraber “kahraman baba”ya dönüştüm (gülüyor). Düzenli parmak basmaya gidiyoruz. Denetimli serbestlik ile bırakıldığımız için yurt dışına çıkma yasağı getirdiler. Bu da iş ararken bizi çok zorluyor. Çünkü havayollarında çalışıyorsanız bir ayağınızın yurt dışında olması gerekir. “Ekonomik açıdan bunları sıkıştıralım, böylece seslerini kessinler” diyerek bu taktiğe başvuruyorlar. Maruz kaldığımız durumu duyan arkadaşlarımızda “benim de başıma gelirse” diye bir soru işareti yaratmaya uğraşıyorlar. Asıl amaç direnişi sönümlendirmek. Çünkü Etstur’un önüne kurduğumuz çadırın beşinci gününde bir arkadaşımızın yayınladığı videoyu yaklaşık bir milyon kişi izledi. Ertesi gün çadıra döndüğümüzde bir şeylerin değiştiğini, saldırıya geçeceklerini sezmiştik.
Sizce o videoyu neden bir milyon kişi izledi?
Ercan: Arkadaşımız, videoda Kültür ve Turizm Bakanı’na, “Kardeşinle konuş, mağduruz. Bir seneyi aşkın süredir para alamıyoruz. Bak senin şirketinin önündeyiz. Bizim sorunumuzu çözün.” diye sesleniyor. Başlık da “Elden ele Bakan Ersoy’a iletelim”di. Tam da o sırada Mehmet Ersoy Bodrum Türkbükü’nde, arazisi Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait, Turizm Bakanlığı’ndan işletme ruhsatı bulunan 100 milyon dolarlık Hilton Oteli’ni satın almıştı. Bu satın alış medyada çok konuşuluyordu. Video bunun üstüne gelince çok ilgi gördü.
Daha önce hiç sendika üyesi oldunuz mu?
Ercan: Maalesef. Sektörde daha önce hakim sendika konumunda bulunan, THY’de toplu sözleşme yetkisine sahip Hava-İş, THY dışındaki firmalarda örgütlenmeye gitmiyordu. Hava-İş’in örgütlenme sorumlusu ile hiç karşılamadık. Sendika sahada yoktu. Hava-Sen’in kurulması bu açıdan çok önemli, ama kısa vadede yetki alması zor görünüyor. Atlas Jet, Pegasus ve Onur şirketlerindeki tüm çalışanlar üye olsa dahi, sendikanın yüzde 1’lik ülke barajını aşması zor. Türkiye’de sendika üyeliğinin önünü açmak şart. Biz taşımacılık işkolunda yer alıyoruz. Bir sendikanın bir işkolunda toplu sözleşme yapabilmesi için 8 bin üyeye sahip olması gerekiyor. Havacılık sektörü ayrı bir işkolu haline gelirse yüzde 1’lik barajı rahat aşar, hakkımızı savunabiliriz. Keşke daha önce sendikalı olsaydık. Şimdi kesinlikle daha iyi durumda olurduk. Biliyorsunuz, sendikalar şirket bilançolarını izleme olanağına sahip. Böylece oynanan oyunların önünü kesebilirdik.
Burkan: Geç de olsa sendikalı olmanın önemini idrak ettim. Bu süreçte Hava-Sen bize yol yöntem öğretti ve moral açıdan büyük destek verdi.
Taşımacılık işkolundayız. Bir sendikanın bir işkolunda toplu sözleşme yapabilmesi için 8 bin üyeye sahip olması gerekiyor. Havacılık sektörü ayrı bir işkolu haline gelirse yüzde 1’lik barajı rahat aşar, hakkımızı savunabiliriz.
Diğer firmaların çalışanlarından size destek verdi mi?
Ercan: Elbette. Destek giderek artıyor. Zaten bizim sektörde herkes bir yerlerde bir ara birlikte çalışmıştır. Toplasanız 10 tane şirket çıkmaz. Hava-Sen daha çok THY’de örgütlü bir sendika olmasına rağmen bize kapılarını açtı, olanak sağladı.
Havacılık sektöründe bir daha iş bulamamaktan korkmuyor musunuz?
Ercan: Açıkçası korkmuyorum. Yaptığım iş çok nitelikli. Uçakların performansını ölçüyorum. Bu konuda ihtisas yapmış az insan var. Uçakların inişi, kalkışı, uçuş güvenliği için ince hesaplamalar biz yaparız. Pilotlar uçakları bizim hesaplarımız doğrultusunda kullanır. Şu an sorun yeni havayolu şirketlerinin açılmaması.
Nasıl geçiniyorsunuz?
Burkan: Annemin evine yerleştik. Hem pandemi hem de ülkenin genel ekonomik şartlarından dolayı maalesef önümüzü görmek imkânsız.
Ercan: En son 12 bin lira maaş alıyordum. Birçok insanın açlıkla mücadele ettiğini biliyorum. Ama bizim maaşımızla dahi geçinmek çok zor. Yaşam standardımız gittikçe düşüyor, alım gücü devamlı azalıyor. Enflasyonu iliklerimize kadar hissediyoruz. Emekliyim. Ama üniversitede okuyan kızım var. Emekli maaşı yetmiyor.
Aileniz mücadelenize nasıl yaklaşıyor?
Ercan: Kızım üniversitede sosyoloji okuyor. İşçi hakları konusunda bilinçli. Eylemler çok hoşuna gidiyor. Eşim gözaltına alındığım ana kadar gayet memnundu. Ama gözaltının ardından diğer arkadaşlarla beraber hakkımızda manevi tazminat davası açılınca biraz üzüldü. Yine de desteğini esirgemiyor.
Burkan: Ailem bir yandan endişeli bir yandan da patronun iktidarla ilişkisi nedeniyle korkuyor.
Sizce havacılık sektörü ne zaman düzlüğe çıkar?
Ercan: Pandemi havacılık sektöründe yeni fırsatlar da açıyor. Kargo sektörü büyüyor. Yeni şirketler açılabilir. Türkiye’de havayolu kargoculuğu yetersiz. Dünyada havayolu kargoculuğunun yüzde 65-70’i yolcu uçaklarıyla yapılıyor. Yolcu uçakları pandemiden dolayı uçamadıkları için kargo taşımacılığında bir boşluk oluştu. Türkiye’de yeni şirketler açmak için yetişmiş iş gücü var. Yolcu taşımacılığının aynı düzeye dönmesi için pandeminin bitmesi gerekiyor.