“Bu yazı Necdet Bulut’un hamurunu, kişilik örgüsünü, bilincini vurgulayan güzel bir örnek. Bu yazısındaki bilinç ve desen, bu yazısındaki doku ve dokunaklılık, bu yazısındaki renk, bu yazısındaki sevinç, coşku ve gelecek günlere duyduğu inanç Necdet Bulut’un ta kendisidir. Yürekliydi, namusluydu, yiğitti, sosyalizme inanmış bir bilim adamıydı.” (Varlık Özmenek, Yürüyüş, 19 Aralık 1978)
1978’de Vatan gazetesinin Ankara büro şefliğini yapan Varlık Özmenek’in sözünü ettiği yazıya gelmeden, Necdet Bulut’un anısı önünde bir kez daha saygıyla eğilelim.
26 Kasım 1978’de uğradığı hunhar saldırıda ağır yaralanan ve 12 gün sonra, 8 Aralık’ta hayatını kaybeden Necdet Bulut (bkz. Sıradışı bir bilim insanı, bir devrimci, bir kuyrukluyıldız), Türkiye’nin bilgisayar alanındaki ilk doktoralı bilim insanı, ODTÜ Bilgisayar Merkezi’nin müdürü ve öğretim üyesi olmasının yanı sıra çeşitli gazete ve dergilere yazdığı yazılarla da tanınıyordu. Bilgisayar, bilişim ve teknoloji üzerine olan yazılarından biri, Nâzım Hikmet’in Amerikalı şair Martin Russak’tan çevirdiği Jacquard Makinasının Çiçekleri’ni ve şiire ilham veren Marie Louis Jacquard’ı konu alıyordu.
Bu yazının ortaya çıkış öyküsünü, yakın arkadaşı, 3 Aralık 2011’de vefat eden ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Güney Gönenç, Yurt ve Dünya dergisinde anlatmıştı. Önce Şiir başlıklı o yazıyı, ardından “Necdet Bulut’un hamurunu, kişilik örgüsünü, bilincini vurgulayan güzel örneği” dikkatlerinize sunuyoruz.
Şiir
GÜNEY GÖNENÇ
Bir gece geç vakit telefon çaldı. Necdet telefonun öbür ucunda, –merhaba bile demeden– çok heyecanlı bir sesle “Güney, çabuk Nâzım’ın Tüm Eserleri’nin ikinci cildinin 203’üncü sayfasını aç” diye bağırıyordu. Dediği yeri açtım, Nâzım’ın Russak’tan çevirdiği Jacquard Makinasının Çiçekleri şiiriyle karşılaştım. Necdet’le üç kez birlikte verdiğimiz “Bilgisayar ve ülkemizde kullanımı” panellerinde sık sık adını andığımız J. M. Jacquard, Fransız Devrimi sıralarında ilk kez “delikli kart’ı bulan ve bu yolla istenen desenlerin, “çiçeklerin” kumaşta otomatik olarak dokunmasını sağlayan bir dokuma işçisi.
Necdet’le söyleşilerimizde bilgisayarların gelişmesinde çok önemli bir katkı oluşturan delikli kartın bulucusu Jacquard’dan hep konuşurduk. Necdet şiire rastlayınca o denli heyecanlanmış, öylesine sevinmişti ki ilk işi telefona sarılmak olmuştu. “Hemen ansiklopediyi aç, bana Jacquard’ın yaşamını olduğu gibi yazdır” dedi. İstediğini hemen yerine getirdim. O gece hiç uyumamış, bu konuda bir makale yazmış.
Ertesi gün çocuklar gibi sevinçliydi, makaleyi önce bize okudu, sonra Vatan’a götürüp verdi. Onun en güzel –ve bildiğim kadarıyla sonuncu– yazısı olan bu makalenin son paragrafını buraya alıyorum:
Bir bilgisayarcı olarak haksız mıyım? Nâzım ustada “Jacquard Makinasının Çiçekleri”ni görünce heyecanlanmakta? Dünün üretim faaliyetindeki bir buluş bize modern bilgisayarlara bilgi ve program vermenin aracını sağladı. Bugünün üretim faaliyetindeki buluşlar kim bilir ne güzel gelecekler yaratacak insanlar için…
Yurt ve Dünya, Ocak 1979
Jacquard Makinasının Çiçekleri
NECDET BULUT
Bu yazının başlığı Nâzım Hikmet’in Martin Russak’tan çevirdiği bir şiirin başlığı aynı zamanda. Russak Amerikalı bir şair, Nâzım usta Nail V. Beyle birlikte çevirmiş şiiri:
Ne güzel, ne güzeldir
Jacquard makinasında
dokuduğum
yeşil, kızıl, mor
ışıltılı çiçekler…
Onlar bana;
Haledon’da bir çayırı,
kırı
ve ağaçları hatırlatıyor…
Bahar…
Parıldıyor güneşte papatyalar…
Güzel Jacquard çiçekleri…
Onlar bana;
tatlı Pequonack kıyılarını
ve göz kamaştırıcı yamaçları
hatırlatıyor…
Ey güzel ve hazin;
Hazin Jacquard çiçekleri…
Şimdiye kadar bu sayfada bilgisayarlar, bilişim, teknoloji konusunda yazdığımız yazıları okuyan okurlar herhalde şaşıracaklar bugün bu şiirle başladığımız için. “Nedir Jacquard Makinası? Bilgisayarla ilişkisi ne?” diye düşünecekler.
Joseph Marie Jacquard bir Fransız işçisi. Bir dokumacının oğlu, 1752’de doğmuş. Fransız ihtilalini yaşamış ve 1834’de ölmüş. Babası usta, kendisi de işçi olarak çalışıyor dokuma tezgâhlarında. Dokuma tezgâhlarında desenlerin otomatik olarak işlenmesinin yollarını arıyor. Ve geliştirdiği mekanizma 1805 yılında başarıya ulaşıyor. Bu buluş, üzerinde bir izi delik bulunan kartlarla istenen desenlerin kumaş üzerine geçirilmesini sağlıyor.
Dokuma tezgâhında kumaşın uzunluğuna ipler var (çözgü telleri). Bir de mekik marifetiyle enine atılan atkılar. Çözgülerden her sırada kaç tanesinin bir arada olacağı kumaştaki deseni belirliyor. Jacquard’ın buluşundan önce, el tezgâhında dokumacının önünde her desen için bir plan bulunuyordu. Yine bir deseni meydana getirebilmek için her sırada kaç çözgünün bir arada bulunması gerektiğini gösterir bir program.
Jacquard mekanizması delikli kartlarla bu programın otomatik olarak işlenmesini sağlıyor. Kart üzerindeki delikler desenin dokuma programını yansıtıyor. Delikli kart bir dizi çengelli tığın üzerinden geçiyor. Tığların biri kartta delik bulup aşağı geçebilirse özel bir aygıtın yardımıyla çözgüye ulaşıyor ve onu çekiyor. Böylece çok karışık desenleri bile otomatik olarak dokuma olanağı doğuyor. Renkleri değiştirerek desenleri değiştirmeden dokuma olanağı, “yeşil, kızıl, mor çiçekleri” dokuma olanağı.
Jacquard’ın geliştirdiği bu mekanizmanın bir başka uygulamasını kovboy filmlerinin birinde mutlaka görmüşsünüzdür. Hani esas oğlanın tekme ile kapısını açıp girdiği barlar vardır kovboy filmlerinde. Barın bir köşesinde de kendi kendine çalabilen bir mekanik piyano, “piyanola” denilen âlet. Üzerinde rulo halinde delikli kart olan bir piyano. Karttaki deliklere göre bir parçayı kendi kendine çalan piyano. İşte, ruloya, çalınacak parçanın notalarına göre delikler delmek ve böylece mekanik piyanoyu programlamak fikri Jacquard’ın programlanabilen dokuma tezgâhından kaynaklanıyor.
Jacquard’ın dokumacılıkta, kendisinin en iyi bildiği üretim faaliyetinde, yaptığı bu buluş belki de en ilginç kullanımını bilgisayarlarda buldu. 1830’larda İngiliz matematikçi O. Babbage, “cebirsel” desenleri, Jacquard’ın tezgâhının çiçekleri ve yaprakları örmesi gibi örecek bir makine tasarladı. Böylece bilgilerin de delikli kartlarla işlenmesi fikrini ortaya atmış oldu.
Babbage 1871’de tasarladıklarını gerçekleştiremeden öldü, ama düşündüğü kartlar 1890’larda nüfus sayımlarında kullanılmaya başlandı. Bugün de modern bilgisayarlara bilgi verilmesi, programların bilgisayarın belleğine yüklenmesinin araçlarından biri olarak kullanılan delikli bilgi işlem kartları böylece geliştirildi.
Bir bilgisayarcı olarak haksız mıyım? Nâzım usta da “Jacquard Makinasının Çiçekleri”ni görünce heyecanlanmakta? Dünün üretim faaliyetindeki bir buluş bize modern bilgisayarlara bilgi ve program vermenin aracını sağladı. Bugünün üretim faaliyetindeki buluşlar kim bilir ne güzel gelecekler yaratacak insanlar için…
Vatan, 15 Ocak 1978