ARJANTİN’DE ÜCRETSİZ VE GÜVENLİ KÜRTAJ HAKKI YASALAŞTI

Zelal Pelin Doğan
31 Aralık 2020
SATIRBAŞLARI

Fotoğraf: Vale Dranovsky, Lucía Prieto
Kürtaj, insan hakları mücadelesinin asal unsurlarından biri. Bir halk sağlığı sorunu olarak herkes için güvenli ve ücretsiz olması da önemli. Ama dünya bu konuda da ikiye bölünmüş durumda: Polonyalı kadınlar kazanımların kaybına karşı sokakları doldururken, Arjantinli kadınlar asırlık bir hak gaspının yasal düzeyde aşılmasını kutlamak için meydanlardaydı. Arjantin’de kürtaj mücadelesinin uzun tarihine yakın plan…

 

Güvenli ve ücretsiz kürtaj hakkı, dünya çapında çok sayıda uluslararası sözleşme ve anayasa tarafından korunan temel bir insan hakkı. Bu hak, yaşam hakkı da dahil olmak üzere özel hayata saygı ve eşitlik, ayrımcılık ve kötü muamele yasağı gibi birçok prensibe dayanıyor.

Kürtaj hakkı ilk olarak 1920 yılında Sovyetler Birliği’nde yasal olarak tanındı. Fakat 19. yüzyılın ikinci yarısından II. Dünya Savaşı’na kadar, neredeyse her yerde kısıtlanmıştı. 1950’lerde Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinin çoğunda, 1960’lar ve 70’lerde geri kalan neredeyse tüm gelişmiş ülkelerde yasal hale getirildi. Aynı dönemde birkaç gelişmekte olan ülke de, özellikle Çin ve Hindistan başta olmak üzere, kürtaja ilişkin kısıtlamalarını gevşetti. Bugün ise Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünyada yalnızca 52 ülkede herhangi bir gerekçe aranmaksızın kürtaj yasal bir hak sayılıyor. Bu ülkelerin üçü Latin Amerika’da bulunan Uruguay, Küba ve Guyana. Diğer ülkelerde ise kürtaj ya tamamen yasak ya da ancak yaşam riski, bedensel sağlık veya ruh sağlığı, sosyo-ekonomik faktörler ve fetüs bozukluğu gibi belli koşulların varlığında yapılabiliyor.

Yine Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada yapılan kürtaj operasyonlarının neredeyse yarısı güvenli olmayan koşullarda, gizli bir şekilde veya sağlıksız yöntemlerle gerçekleştiriliyor. Latin Amerika ve Afrika’da yapılan her dört kürtajdan üçü güvenli değil. Bununla birlikte gebeliğe bağlı ölümlerin yüzde 13’e kadar varan kısmı kötü koşullarda yapılan kürtaj operasyonlarından kaynaklanıyor. Her yıl on binlerce kadın, güvenli olmayan kürtaj nedeniyle ölüyor veya önemli sağlık komplikasyonları yaşıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada yalnızca 52 ülkede herhangi bir gerekçe aranmaksızın kürtaj yasal bir hak sayılıyor. 

Pandemi koşullarında kürtaj hakkı mücadelesi

Covid-19 pandemisi sebebiyle bütün dünyada yaşanan sağlık krizi, yalnızca sağlık hizmetlerine değil, güvenli kürtaj hakkına erişimde de bir an önce tedbirler alınması, bununla birlikte hükümetlerin neoliberal ve ataerkil politikalarının değişmesi gerektiğini bir kez daha gösterdi. 2020 yılında yargı kararlarının ve yasama faaliyetlerinin odağında kürtaj hakkı da vardı.

Avrupa’nın en katı kürtaj yasasına sahip ülkesi Polonya’da, Anayasa Mahkemesi’nin kalıtsal bozukluğu bulunan fetüsü aldırmanın yasak olduğuna karar vermesi[1] kadınları sokağa döktü. Kararın ardından başlayan kitlesel protestolar sonuç verdi ve yönetim kararın resmi olarak yayınlanmasını ve yürürlüğe girmesini erteledi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde kürtaj ilk kez yasal hale geldi. Fakat kürtaj hakkının sadece ciddi hayati risk içeren durumlarda yasal olması ve katı kurallara bağlanması kadın örgütlerinin tepkisini çekti. İtalya’da kürtaj yasasında değişiklik yapıldı ve kürtaj hapı ile hastaneye yatırılmadan gebeliğin sonlandırılması imkânı getirildi. Fransa’da tıbbi düşük için kullanılan haplara erişim dokuz haftalık gebeliğe kadar uzatıldı. Türkiye’de ise yasak olmamasına rağmen fiili bir kürtaj yasağı uygulandığını söylemek mümkün.[2]

Dünyada kürtaj hakkı kapsamında yaşanan gelişmeler yalnızca bunlarla sınırlı değildi.[3] Ama en iyi haber Arjantin’den geldi: Tam yüz yıl sonra isteğe bağlı olarak gebeliğin sonlandırılması bir suç olmaktan çıkarıldı; kadınlar ücretsiz ve güvenli kürtaj hakkını kazandı.

Arjantin’de yeni yasayla kadın veya gebe kalabilen diğer kimliklere sahip herkes, 14. haftaya kadar gebeliğin sonlandırılmasına karar verme hakkına sahip olacak. Herkes talebinden itibaren en fazla on gün içinde kürtaj hizmetine ücretsiz olarak erişebilecek.

Arjantin’de mücadelenin uzun tarihi

Kadınların kendi bedenleri hakkında kendi kararlarını vermesinin önünde köklü bir patriyarkal kültür ve dini inançlar kadar, neredeyse yüz yıldır kullanılmakta olan yasalar da duruyor. Arjantin’de 1921 tarihinde kabul edilen ve hâlâ yürürlükte olan 11.179 sayılı Ceza Kanunu’nun  85-88. maddelerine göre, kürtaj operasyonu yapan veya yapılması için işbirliği içinde olan doktorlar, cerrahlar, ebeler veya eczacılar bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyor. Ayrıca verilen hapis cezasının iki katı kadar süreyle meslekten men edilebiliyorlar.  Gebelik yalnızca kadının hayatını veya sağlığını tehlikeye atmamak için yapılmışsa ve bu tehlike başka yollarla önlenemiyorsa ya da tecavüzden veya ayırt etme gücüne sahip olmayan kişiye karşı yapılan bir saldırıdan kaynaklanıyorsa yasal kabul ediliyor. Yine bu yasaya göre, kürtaj yapan veya yaptıran kadın bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor.

Kürtaj hakkı mücadelesinin simgesi “yeşil mendil” ile yeşil başörtüsü, eşarp ve şallar, “hakikat hakkı” mücadelesinin taşıyıcıları Plaza de Mayo annelerinin beyaz başörtüsünden esinleniyor. 2019’da Buenos Aires’te kongre binası önünde yapılan eylemden toplumsal hafızaya kazınan bir enstantane (Fotoğraf: Tomas F. Cuesta)

Kürtajı suç olmaktan çıkaran ve hak olarak tanımlayan bir yasa talebi, Latin Amerika’da ve Arjantin’de kadınlara yönelik olarak artan baskı, eşitsizlik ve ihlallere karşı giderek büyüyen kadın hareketleriyle destekleniyor. Bu hareketlerden en önemlisi, Arjantin’de Güvenli ve Ücretsiz Yasal Kürtaj Hakkı için Ulusal Kampanya’nın (Campaña Nacional por el Derecho al Aborto Legal Seguro y Gratuito) oluşturulmasıydı. Kampanya fikri 2003 yılında Rosario’da ve 2004’te Mendoza’da düzenlenen Ulusal Kadın Toplantılarında (Encuentros Nacional de Mujeres) bir araya gelen on binlerce kadın tarafından ortaya atılmıştı. 28 Mayıs 2005 tarihinde ülke çapında 70’den fazla kadın örgütü tarafından başlatılan bu kampanya, şu anda ulusal düzeyde, kadın hareketiyle bağlantılı 600’den fazla örgüt, grup ve kişiyi içeren geniş bir kitle tarafından yürütülüyor. Ayrıca yasa tasarısına ilişkin çalışmalar 2015’te kadın cinayetlerine, cinsel taciz ve tecavüze, cinsiyete dayalı ücret farkına, cinsiyetçiliğe, kürtaj yasağına, seks işçileri, LGBTİ+ ve trans bireylerin hakları konusunda Arjantin’de doğan ve bütün kıtaya yayılan Ni Una Menos[4] kolektifinin çalışmalarıyla daha da büyüdü. Kolektif, çeşitli bölgesel deneyimleriyle, yasal, güvenli ve ücretsiz kürtaj hakkı için ulusal bir kampanya yürütülmesinde de önemli bir role sahip.

Kampanya, gönüllü olarak gebeliğin sonlandırılması için 2007 yılında bir yasa tasarısı hazırladı ve bu tasarı ilerleyen yıllarda birçok kez Meclis’e sunuldu. Bu yıllarda sürdürülen çalışmalara dayanarak çeşitli üniversite ve fakültelerin üye ve kurulları, “Yasal kürtaj: bir demokrasi borcu” başlıklı bildiriyle yasa tasarısı ve kampanya eylemlerine desteklerini açıkladılar. Çalışmalar Arjantin Yüksek Adalet Mahkemesi’nin yasal kürtajın kapsamının belirlenmesi açısından önemli olan 2012 yılındaki “F.,A.L.” kararıyla hız kazandı.[5] Bu ve benzer kararlar kürtajın suç olmaktan çıkarılmasına yol açmasa da, cinsel sağlık ve üreme sağlığı politikalarında birtakım kararlar alınmasını ve protokoller hazırlanmasını sağladı. Yine bu dönemde birçok uluslararası kurum Arjantin’deki durumu gözlemledi ve kadınlara yönelik insan hakları ihlallerinden birinin kürtajın suç sayılması olduğunu vurguladı.[6] Bütün bu hak mücadelesinin amacı, gönüllü olarak gebeliğin sonlandırılması için güvenli ve ücretsiz bir şekilde kürtaj hakkını ve aynı zamanda sağlık hizmetine eşit erişimi garanti eden yasal koşulları oluşturmaktı.

Ulusal kampanya 2005 yılında ülke çapında 70’den fazla kadın örgütü tarafından başlatıldı. Şu anda kadın hareketiyle bağlantılı 600’den fazla örgüt, grup ve kişiyi içeren geniş bir kitle tarafından yürütülüyor.

Arjantin’de kürtaj hakkı için yürütülen kampanya çalışmalarını Amerika devletlerindeki gelişmeler ve devletlerin taraf olduğu küresel örgütlerdeki faaliyetler izledi. Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4. maddesi[7] yaşam hakkını embriyonun oluşumundan itibaren koruyordu. Fakat sözleşmenin iki denetim organı bu maddeye bir açıklık getirdi. Amerikalılar Arası İnsan Hakları Komisyonu, 1981 yılında “Baby Boy” davası[8] ve Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi 2012 yılında Artavia Murillo davası[9]  ile söz konusu maddeyi yeni ve daha kapsamlı bir şekilde yorumladı. Buna göre, yaşam hakkının korunması mutlak değildi, aksine, bu madde istisnaların söz konusu olabileceği anlamına geliyordu. Doğum öncesi yaşamı korumaya yönelik meşru bir menfaatin varlığı kabul edilse de, söz konusu menfaati korumaya yönelik herhangi bir girişim gebe kişinin temel hak ve özgürlükleriyle uyumlu hale getirilmeliydi. Dolayısıyla çatışan haklar ve menfaatler arasında adil bir denge sağlamak gerekiyordu. Söz konusu amaca dayalı olarak, kadının hakları yok sayılarak embriyonun mutlak korunması talep edilemeyecekti.

11 Aralık 2020 günü kürtaj yasasının kabul edilmesi Kongre önünde geniş katılımla kutlandı (Fotoğraf: Juan Ignacio Roncoroni)

Yasanın getirdikleri

Ülkedeki ve kıtadaki toplumsal hareketler, hak mücadeleleri ve insan hakları örgütlerinin çalışmaları sonucu 2018 yılında, sağcı Mauricio Macri yönetimi döneminde, yasa tasarısı tekrar gündeme geldi. Tasarı Temsilciler Meclisi (Cámara de Diputados) tarafından onaylansa da, bu yeterli değildi. Arjantin’de ikili yasama organının varlığından dolayı yasa tasarısının Senato (Cámara de Senado) tarafından da kabul edilmesi gerekiyordu. Fakat Senato 38 hayır, 31 evet ve iki çekimser oyla gebeliği gönüllü olarak sonlandırma hakkı tanıyan ve kürtajı suç olmaktan çıkaran yasa tasarısını reddetti. Bu durum yıllardır sürmekte olan krizi daha da derinleştirdi. Doğum kontrolü için etkili bir politika yürütülmemesi, gebelik yaşının hızla düşmesi, cinsel istismar sonucu hamile kalan çocukların doğum yapmaya zorlanması tartışmaları daha da alevlendirdi. Açıklanan veriler, yapılan çalışmalar ve yayınlanan raporlar içinden çıkılamaz derecede vahim durumu gözler önüne seriyordu. Arjantin’de her yıl 460 bin ila 600 bin gizli kürtaj yapıldığı tahmin ediliyor. Bu sayının yüzde 15’ini 20 yaşın altında, yaklaşık yüzde 50’sini ise 20-29 yaş arası kadınlar oluşturuyor.[10] Sağlık Bakanlığı’nın 2018 yılı verilerine göre, gebeliğe bağlı 257 ölüm gerçekleşti. Bunların 35’i kürtajdan, geri kalanı da çeşitli komplikasyonlardan kaynaklanıyordu. Ayrıca Hukuki ve Sosyal Çalışmalar Merkezi (CELS) bir çalışmasında 2012-2020 arasında kürtaj sebebiyle yüzlerce kişinin hapis cezasıyla cezalandırıldığını tespit etti. Kriminalize edilen kadınların çoğu 30 yaşın altındaydı.

Arjantin’de her yıl 460 bin ila 600 bin gizli kürtaj yapıldığı tahmin ediliyor. Bu sayının yüzde 15’ini 20 yaşın altında, yaklaşık yüzde 50’sini ise 20-29 yaş arası kadınlar oluşturuyor.

2019 yılındaki başkanlık seçimlerini Peronistlerin kazanmasının ardından yasa tasarısı 11 Aralık 2020 günü tekrar Temsilciler Meclisi önüne geldi. Tasarı 131 evet, 117 hayır ve altı çekimser oyla kabul edildi. Salgına rağmen Buenos Aires’teki Kongre binası önünde toplanan binlerce kadın kararı sevinçle kutladı. Tasarı nihayet 29 Aralık 2020 günü Senato’da da oylandı ve saatler süren tartışmalar sonucunda biri çekimser 30 hayır oyuna karşı 38 oyla Gebeliğin Gönüllü Olarak Sonlandırılması Yasası kabul edilerek tam yüz yıl sonra kürtaj suç olmaktan çıkarıldı.

Gebeliğin Gönüllü Olarak Sonlandırılması Yasası ile (Ley Interrupción Voluntaria Del Embarazo), kadın veya gebe kalabilen diğer kimliklere sahip herkes, gebeliğin 14. haftasına kadar sonlandırılmasına karar verme hakkına sahip olacak. Herkes talebinden itibaren en fazla on gün içinde kürtaj hizmetine ücretsiz olarak erişebilecek. 13 yaşın altındaki bir kişide gönüllü olarak gebeliğin sonlandırılması gerekiyorsa, ebeveynlerinden en az birinin veya yasal temsilcisinin yardımıyla bilgilendirilmiş rızası gerekecek. 13 ile 16 yaş arasındaki bir ergen için gönüllü olarak gebeliğin sonlandırılması isteniyorsa, uygulamaya onay vermek için yeterli olgunluğa sahip olduğu varsayılacak. 16 yaşın üzerindeki kişi, bu yasayla tanınan hakları tam olarak kullanma ehliyetine sahip olacak. Yasa aynı zamanda yukarıda bahsedilen ceza kanununda da birtakım değişiklikler yapıyor. Kürtaj gebe kişinin veya yasal temsilcisinin rızası olmadan yapılırsa cezalandırılacak. Ayrıca gebeliğin tecavüz sonucu gerçekleşmiş olması veya hayati risk taşıması gibi nedenlerin söz konusu olmadığı 14 haftayı aşan gebeliklerde kürtaj suç sayılacak.

 

Dünyanın demokrasi borcu: Kürtaj hakkı  

Güvenli olmayan kürtaj sebebiyle her yıl binlerce kişinin hayatını kaybetmesi ciddi bir halk sağlığı sorunu. Bununla birlikte hayatını kaybeden veya cezalandırılan kişilerin çoğunun genç, işsiz veya düşük gelirli olması dikkat çekiyor. Bu da bir kişinin istenmeyen gebeliği sonlandırmaya karar verdiğinde güvenli ve ücretsiz kürtaj hakkına erişimde yaşadığı sorunları açıkça göstermeye yetiyor. Dolayısıyla kadınların ve gebe kalabilen herkesin kürtaj yaptırdığı için cezalandırılması ve güvenli, sağlıklı ve ücretsiz kürtaj hizmetine erişiminin yasaklanması yalnızca bir insan hakları ihlali olarak kalmıyor. Aynı zamanda toplumsal eşitsizliği ve ayrımcılığı da körüklüyor.

Arkada bıraktığımız bu zor yılda, pandemi koşullarında dahi ücretsiz ve güvenli kürtaj hakkı talebini sürdüren kadın ve LGBTİ+ hareketleri sayesinde dünyada çok önemli gelişmeler yaşandı. Arjantin’de tsunamiye dönen bu yeşil dalga, kürtajın hâlâ suç sayıldığı diğer Latin Amerika ülkeleri ve tüm dünya için önem taşıyor. Kısa vadede, yeni anayasa yazım sürecinde olan Şili’de, seçim vaatleri arasında eyaletlerin kısıtlayıcı kürtaj yasalarının uygulamalarını engellemek olan ABD’de, kürtaj uygulamalarında gevşemeye giden Avrupa’da etkileri olabilir. Bununla birlikte kapitalizmin bir armağanı olan korona virüsü, tüm sağlık hizmetlerine erişimde olduğu kadar, ücretsiz ve güvenli kürtaj hakkına erişimde de eşitlikçi kamusal politikaların yürütülmesi gerektiğini gözler önüne sererken, hükümet politikaları değişmez, acil ve ciddi tedbirler alınmazsa önümüzdeki yıl daha büyük sağlık krizleriyle karşı karşıya olduğumuzun bir işareti.

[1] Polonya Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı insan hakları kurumları, hukukçular ve kadın örgütleri tarafından çokça tartışıldı. Bu yazının konusu itibariyle kararla ilgili detaylara girilmeyecektir fakat ilgilileri, Polonya’daki kürtaj hakkı düzenlemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin kararına ilişkin detaylı bir inceleme için Verfassungsblog adlı internet sitesindeki yazıya bakabilir. 
[2] Bu konu ile ilgili Sedef Erkmen’in İletişim Yayınları’ndan çıkan Türkiye’de Kürtaj –AKP ve Biyopolitika adlı kitabına bakılabilir. Ayrıca bkz. “Sedef Erkmen: Türkiye’de fiili bir kürtaj yasağı uygulanıyor”, Gazete Duvar, 16/08/2020
[3] Kürtaj hakkı kapsamında dünyada yaşanan gelişmeler için Kadının Güvenli Kürtaj Hakkı için Uluslararası Kampanya’nın 2020 yıllık raporuna bakılabilir.
[4] Ni Una Menos, İspanyolcada “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” anlamına geliyor. Kolektif ülkede ve kıtada gittikçe artan kadın cinayetlerinde ve ölümlerde bir kadının daha kaybedilmesine izin vermeyeceklerine dair kararlılıklarını bu sloganla ifade ediyor.
[5] Corte Suprema De Justicia De La Nación, Sentencia F., A. L. s/ Medida autosatisfactiva, No. 259.XLVI, 13/03/2012
[6] Raporlardaki gözlemlere ilişkin daha detaylı bilgi için örneğin Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi’nin (CEDAW) 46. oturumda sunulan Gözlem Raporu’na bakılabilir.
[7] Maddenin tam çevirisi şu şekilde: “Herkes yaşamına saygı duyulması hakkına sahiptir. Bu hak, kanunlar tarafından ve genel olarak, gebe kalınan andan itibaren korunur.”
[8] Inter-American Commission on Human Rights, White and Potter vs. United States, Resolution 23/81, Case 2141, 06/03/1981
[9] Inter-American Court of Human Rights, Caso Artavia Murillo y otros (Fecundación in Vitro) vs. Costa Rica, Serie C No. 257, 28/12/2012
[10] Silvia Mario, Edith Alejandra Pantelides. Estimación de la magnitud del aborto inducido en la Argentina, Notas de población No. 87, CEPAL, 2009, s. 111.
^