Dünyanın her yerini, yedi kıtayı saran korona virüsü, Latin Amerika’nın yoksul halklarını da vurdu. Ekvador, virüsle mücadelede zorlanan ülkelerin başında geliyor. Ekvador’da hangi hatalar nelere sebep oldu, cesetlerin kaldırımlara bırakıldığını gösteren fotoğraflar nasıl ortaya çıktı, durum kontrol altına alınabildi mi? Ekvadorlu gazeteci Isabela Ponce anlatıyor…
Ekvador, Covid-19 salgınını en ağır geçiren ülkelerden biri. Ülkedeki son durum hakkında bilgi almak için bağlandığımız gazeteci Isabela Ponce, Ekvador’un salgın açısından en kötü durumda olan Latin Amerika ülkesi olduğunu söylüyor: “Üç hafta önce sağlık sistemi çöktü. Yeterli sayıda yatak yoktu ve virüs bulaşan hastalarla ilgilenilemedi. Sadece virüs bulaşanlar da değil, diğer hastalara da bakılamadı. Yani durum gerçekten ağır.”
14 Nisan itibariyle resmi verilere göre 17 milyon nüfusa sahip Ekvador’da tespit edilmiş vaka sayısı 7 bin 529, ölü sayısı ise 355… Fakat kamuoyunda, rakamların gerçeği yansıtmadığı görüşü baskın. Ekvador Sağlık Bakanı Juan Carlos Zevallos, salgının merkezi olan liman şehri Guayaquil şehrinde günde ortalama 35 kişi hayatını kaybederken bu sayının toplamda 150 olduğunu açıklamıştı.
Gazeteci Ponce, durumun vahametini şöyle aktarıyor: “Tüm vakaların yüzde 70’i Guayaquil’de. Bu kentte sistemin çökmesi nedeniyle birçok insan evlerinde ölmeye başladı, çünkü hastaneye gidemediler. Acil servisleri aradılar, ama kimse gelmedi. İki hafta önce evlerden günde 130 ceset toplanıyordu.”
Böyle bir duruma hazırlıklı olunmadığını, dolayısıyla sistemin çöküşüne şahitlik ettiklerini söylüyor Ponce. Artık sokaklarda ceset olmadığını, cenaze işlemlerinin eskiye döndüğünü belirtse de, olan olmuş bir kere: “Aileler yetkililerin evde duran cesetleri almasını beklediler. Ve bir anda cansız bedenler sokaklara taştı, çünkü insanlar evlerinde cesetlerle yaşamak istemedi. Bu, sanırım, yaşadığımız en büyük şoktu.”
“Guayaquil’de sistemin çökmesi nedeniyle birçok insan evlerinde ölmeye başladı, çünkü hastaneye gidemediler. Acil servisleri aradılar, ama kimse gelmedi. İki hafta önce evlerden günde 130 ceset toplanıyordu.”
Yaşanan karmaşada bazı cesetler kaybolmuş. Halen yakınlarının cansız bedenlerini arayanlar var. Ama beklemekten başka çare yok: “Guayaquil’in fakir mahallelerinin birinde sadece Covid-19 hastalarına bakan bir devlet hastanesi var. Cesetlerde isim olması lâzım, ama yazmamışlar. Cesetler konteynerlerde saklanıyor. Konteyner dediğim, yemeklik etin muhafaza edildiği bir soğutucu. İnsanlar bunların içinde cesetler olduğunu öğrenince konteynerleri açtılar. En üzücü tarafı da burası: Cesetler üst üste yığılmıştı. İlk iki hafta içinde ölmüş olan ve halen bulunamayanlar var.”
Peki Guayaquil’de ölüm ve vaka oranları neden bu kadar yüksek? Ekvadorlu gazetecinin aktardıkları, Türkiye’de Umre dönüşünde yaşananları anımsatıyor: “İspanya’da yaşayan, orada okuyan çok sayıda öğrenci vardı. Bu gençler İspanya’dan halihazırda durumların kötü olduğu Guayaquil’e döndü ve hepsi karantina kuralına uymadı. Yapılan ilk hata, havalimanında önlem almamak oldu.”
Ekvador, oldukça fakir bir ülke. Ponce’nin deyişiyle eşitsizlik çok fazla. Özellikle Guayaquil’de gelir uçurumu var. Tam da bu nedenle “Evde kal” çağrısının adaletsizliğinden söz ediyor Ponce: “Orta sınıf ailelere ‘Evde kal’ diyebilirsin, ama tek göz odada sekiz kişi yaşayan çok fakir bir aileye bunu nasıl diyebilirsin?”
Yoksulluk, defin işlemlerine de yansımış. Bazı yerlerde parası olanlar cenazelerini defnedebilirken fakir ailelerin elleri kolları bağlı kalmış. Yani aslında herkese uğrayan ölüm bile zengin ve fakiri ayırıyor. Bu durumu yakınından bir örnekle özetliyor Ponce: “Üniversiteden bir arkadaşımın babası evde öldü. Evde ölmesi kendi tercihleriydi, çünkü annesi Covid-19 iken hastanedeydi ve bakım hizmetleri çok kötüydü. Su yok, yemek yok. Babası ölünce arkadaşım onu almaları için telefon açtı, ama kimse gelmedi. Ancak parası olduğu için babasını ertesi gün defnedebildi. Yetkililerden cevap gelmesini bekleseydi, babasının cansız bedeni şu an halen evlerinde olacaktı.”