“KADINA ŞİDDETE KARŞI” BİR FUTBOL TAKIMI

Söyleşi: Anıl Olcan
24 Kasım 2019
SATIRBAŞLARI

Kadınlar vardır, kadınlar her yerde. Canları isterse futbol sahasında, top peşinde. Mesela İstanbul-Kartal’ın Petrol-İş mahallesinde, mor-siyah formalarını çekip “Kadına Şiddete Hayır” sloganıyla, komşu mahallelerin kadın takımlarıyla maç yapıyorlar. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü münasebetiyle, mor-siyahlılara bağlanıyoruz.


Takımınızı nasıl kurdunuz, nasıl başladı bu hikâye?

Ayten Aytür: Petrol-İş mahalle muhtarlığına bu dönem seçildim. Atalar mahallesi muhtarıyla, basında her gün gördüğümüz şiddete uğrayan, öldürülen kadınlar için nasıl bir farkındalık oluşturabilir, nasıl kadınların sesi olabiliriz diye düşündük. İçinde kadınların olduğu bir etkinlik düzenlemek istedik. Kadınlar hep ezilen taraf olmasın, biraz da kazanan taraf olsun diye düşündük. Bir kadın futbol takımı kurmak geldi aklımıza. Profesyonel kadın futbol takımları var, ama mahallelerde kadın futbol takımları yok. Mahallenin Facebook sayfasında bir duyuru yayınladım, birçok kadın arkamızda durdu. Daha sonra, Kadına Şiddete Hayır sloganı etrafında takımı kurduk. 

Yasemin Yiğit: Bir akşam Facebook’ta dolanırken Ayten muhtarımızın yazısını gördüm. Takıma katılmayı çok istedim. Daha sonra bir whatsapp grubu oluştu. Gruba katıldığımda o kadar sevindim ki, hemen varım dedim. Eşime sormadım bile. Hiç tanışmadığım kadınlarla yazışmaya başladık. Sonra maç zamanı belirlendi. Tek istediğim, saat dörtten sonra olmasıydı. İşten çıkışım o saatler. Garsonluk yaptığım için on saat ayaktayım. İşte tabanlarımın şişmesine rağmen, ben gidiyorum dedim. O zaman formamız bile yoktu. Bize önce Büyükşehir takımının formalarını verdiler ve sahaya çıktık. Sahada tanıştım diyebilirim takım arkadaşlarımla.

Ayağımı topa vurmuşluğum yoktu. Hatta eşim sürekli maç seyrediyor diye eve ikinci bir televizyon almıştım. Şimdi eşim evde beni bekliyor, ben maçtayım.

Petrol-İş nasıl bir mahalle?

Ayten: Petrol-İş, Kartal’ın iyi bir mahallesi. Kültürlü ve saygın kişilerden oluşan bir mahalle. Petrol-İş eskiden benzin depolarının olduğu bir yerdi. Mesela, Garzan Sokak, Raman Sokak, Batman Sokak gibi sokak isimleri var. Eskiden gazhane evlerinin bulunduğu bir mahalle. Bayağı bir sendikal faaliyet de varmış bu yüzden.

Takımın oyuncularıyla tanışsak; kendinizi tanıtır mısınız?

Yasemin: Futbolu bekârlığımdan beri çok severim, ama hiç oynamamıştım. Muhtar böyle bir teklif getirdiğinde hiç düşünmeden evet dedim. Futbolu çok seviyordum, ama konu Kadına Karşı Şiddet olunca benim için çok daha değerli oldu.

Esengül Demirhan: 40 yaşındayım, iki çocuk annesiyim, ev hanımıyım. Futbol oynamaya başlamadan evvel, çocukları okula götürüp getiriyordum, yemek yap, evi topla… Daha önce top oynamamıştım, ama futbolu seviyordum. Üç aydır Petrol-İş kadın futbol takımında oynuyorum.

Petrol-İş kadın futbol takımının Atalar kadın futbol takımı ile yaptığı maçtan; Petrol-İş penaltılarla maçı 6-5 kazanıp kupayı alıyor

Sunay Kakış: Üç çocuk annesiyim, ev hanımıyım. Petrol-İş mahallesinin kadın muhtarının kadına şiddete karşı yaptığı çağrı vesilesiyle böyle bir yola çıktım. Çok sevindim bu çağrıyı görünce. Ayağımı topa vurmuşluğum yoktu. Hatta eşim sürekli maç seyrediyor diye eve ikinci bir televizyon almıştım. Şimdi eşim evde beni bekliyor, ben maçtayım. (gülüyor) Bir-iki aydır futbol oynuyorum. Eşim hiç karşı çıkmadı. 13 aylık bebeğim var, çocuğumu konu komşuya bırakıyorum, maç yapmaya geliyorum. Rakiplerimizi yenmeye gayret ediyoruz. Kadınlarla tatlı bir rekabetimiz var.

Serenay Öztürk: Petrol-İş sakiniyim. Ayten muhtarımızı uzun zamandan beri tanıyorum. Kadın futbol takımı kuracağım dediğinde şaşırdım. Mahallede kadın futbol takımı nasıl kurulur ki? İlk antrenmanlara vakit bulamadığım için katılamamıştım. Şimdilerde topa vuruyorum ve arkadaşlara destek oluyorum. Dedem Fenerbahçe üyesiydi, babam Kasımpaşaspor ve Çıksalınspor’da futbol oynuyordu. Ailemden bayrağı devralmış gibi hissediyorum kendimi. Kendimi bildim bileli maç seyrederdim, ama futbol oynamakla ilgili hiçbir tecrübem yoktu.

Hemşireyim. Futbol harika bir spor. Topa vurmak insanı rahatlatıyor. Her türlü şiddete hayır demek lâzım. Şiddeti ellerimizle başka birilerine uygulayacağımıza topa uygulayalım diyoruz. Bütün hırsımızı toptan çıkarıyoruz.

Dilara Temiz: Takımdan haberim yoktu. Halam Petrol-İş’te oynuyor, bana izlemeye gelir misin diye sormuştu. Merak ettim, gittim. O arada maça girdim ve çok eğlendim. Futbola hep meraklıydım. Okulda ara sıra erkeklerin yaptıkları maçlara da girerdim. Erkekler şaşırıyordu. Futbol oynamak için erkek olmak gerekmez ki, cinsiyet ayrımcılığı yapmayın diyordum. Küçükken de abimlerle mahallede futbol oynardık. Böyle bir takım olduğunu duyduğumda ben de geleceğim dedim. Petrol-İş takımının en genç oyuncusuyum.

Sevinç Kurt: Doğma büyüme Petrol-İş mahallesindenim. Kadın futbolu takımı kurulacağını öğrenir öğrenmez Ayten muhtarı aradım. Sporla iç içe yaşayan bir insanım. Daha önce tenis ve voleybol oynuyordum. Hemşireyim. Çalıştığım hastanenin voleybol takımının kurucusuydum. Futbol harika bir spor. Topa vurmak insanı rahatlatıyor. Her türlü şiddete hayır demek lâzım. Şiddeti ellerimizle başka birilerine uygulayacağımıza topa uygulayalım diyoruz. Bütün hırsımızı toptan çıkarıyoruz. (gülüyor) O anda kızgınlığımı ve öfkemi atıyorum. Beni rahatlatıyor.

Meryem Temiz: Petrol-İş mahallesinde yirmi yıllık esnafım. Bilgisayar donanım alım-satım işi yapıyorum. Yirmi yılımı verdiğim Petrol-İş’te kadın futbol takımının kurulacağını duyunca yanınızdayım dedim. Hayatımda hiç futbol oynamamıştım. Şimdi kalecilik yapıyorum. Güzelliği, saygıyı ve sevgiyi doğuran bir ortam var burada.


Fatma Meltem Dinçer:
15 yıldır Petrol-İş mahallesinde oturuyorum. Çocukluğumdan beri futbol oynuyorum. Mahallede takımda eksik olduğunda çocuklar
maç var, gel diye bana seslenirlerdi. Kısa bir süre Taçspor’da futbol oynadım. Lisanslı olarak uzun süre Tekelspor’da hentbol oynadım.

Zerrin Kaya Ölmez: Benim Petrol-İş mahallesiyle bir alâkam yok. Meltem’le çocuklarımızın aynı okula gitmesi sebebiyle tanıştık. Petrol-İş mahallesinde bir kadın takımının olması beni çok heyecanlandırdı. Çocukluğumdan beri futbolu çok seviyorum. Özel bir hastanede başhemşireyim, bu yüzden çok yoğun çalışıyorum. İzin alıp koşarak futbol oynamaya geliyorum. Topuklu ayakkabıları çıkarıp kramponları giyiyorum. Aramızda çok farklı bir dayanışma var. Yemek yoksa yemek, çay yoksa çay… Herkesin farklı bir dünyası var. Bunları keşfediyoruz yavaş yavaş. O birliktelik sırasında ânın güzelliğini yaşıyoruz. Topa vurduğumuzda hayatımızdaki bütün hırsı akıtıyoruz. Bazen eşim bana senin maçın gelmiş diyor. (gülüyor) Petrol-İş mahalleliymişçesine maça gitmediğim zaman kendimde bir eksiklik kalacakmış gibi hissediyorum.

Emine Bulut’un öldürüldüğü günlerde, biz de takımı kurmaya çalışıyorduk. Bir araya gelmek bu nedenle de bizi çok mutlu ediyor. Biliyoruz ki, kadınlar bir arada olduğunda onlara bir şey olmaz. Kadın dayanışması denen şey boş laf değil, bir gerçek. Futbol da bu dayanışmanın bir aracı.

Geçmişte hiç spor yapmadan birden futbola başlayınca fiziksel olarak zorlanmadınız mı? Ağrı sızı çekmiyor musunuz?

Sunay: Kas ağrılarımız oldu. Eşlerimiz krem sürdü, masaj yaptı, o şekilde geçiştirdik. (gülüyor)

Ev işlerinden veya profesyonel işlerinizden ayırdığınız kısıtlı vakitlerde buraya gelmek çok yorucu ve zahmetli olmuyor mu?

Fatma: Eşim futbol sevdamı bildiği için bana destek oluyor. İki çocuğum var. Çocuklarımızı okuldan almaya o gidiyor mesela.

Atalar mahallesi kadın futbol takımıyla Kadına Şiddete Karşı bir maç yaptınız. Bu karşılaşma fikri nasıl gelişti?

Zerrin: Son zamanlarda, istismarların ve sırf boşanmak istediği için öldürülen kadınların sayısının her gün arttığını görüyoruz. Biz futbol takımını kurduğumuz sırada da peşpeşe durmadan kadın cinayetleri haberleri çıkıyordu. Emine Bulut’un öldürüldüğü günlerde biz de bir yandan takımı kurmaya çalışıyorduk. Bir araya gelmek bu nedenle de bizi çok mutlu ediyor. Biliyoruz ki, kadınlar bir arada olduğunda onlara bir şey olmaz. Kadın dayanışması denen şey boş laf değil, bir gerçek. Futbol da bu dayanışmanın bir aracı.

Kendi aranızda maçlar dışında bir dayanışma ağınız var mı?

Zerrin: Herhangi bir sorun olduğunda Whatsapp grubumuzdan 7/24 birbirimizle yazışıyoruz. Hepimiz kendimizi o sorunun içinde buluyoruz. Ekim ayı “meme kanseri farkındalık ayı” idi. Meme kanseriyle ilgili bir sloganla çıktık sahaya.

Futbola başladığınızdan beri kendinizde zihinsel, ruhsal bir güçlenme hissediyor musunuz?

Sunay: Evet, olmaz olur mu? Benim çok hoşuma gitti futbol oynamak. Daha da ilerletmek isterim.

Esengül: Takımımız çok ses getirdi. Birçok yerden tebrik mesajları geliyor. Bu çok hoşuma gidiyor. Sosyal katkıları da oldu. Burada yeni arkadaşlar edindim.

Yediden yetmişe her kadın takımımızda oynayabilir. 62 yaşında kalecimiz var. Nilgün hocamız öğretmen emeklisi. Futbol takımımızı duyunca gelinini de alıp geldi. Beraber maça çıktık. Torununa sahanın dışında oğlu bakıyordu.

Zerrin: Takımımızdakilerin hepsi çok güçlü kadınlar. Kimse tarafından şiddete uğramayacak kadar güçlü kadınlarız. Sokaktaki her durumdan canlı çıkarız; olsa olsa karşımızdaki zarar görür belki. Böylesine dolmuş, birikmiş ve bunun sonucunda iyi bir şeyi başarmış bir takım olarak her şeyin üstesinden gelebileceğimizi düşünüyoruz. Hepimiz güçlüyüz. Kadınları hareketlendirmek ve yalnız olmadıklarını hissettirmek istiyoruz.

Bu olumlu etki maçlarınızı seyretmeye gelen kadınlara da yansıyor mu?

Sevinç: Bence onları da iyi yönde etkiliyor. Kadınların sıkıntılarını bir nebze olsun unutabildikleri bir alan oldu burası.

Fatma: Kadınlar tribünde çok eğleniyorlar. Sürekli vur, vur diye bağırıyorlar. (gülüyor)

Yasemin: Mahalleli kadınlar maçlarımızı sabırsızlıkla bekliyor. Bizi seyrettikten sonra takıma katılmak isteyenler oldu. Çalışma saatlerinden ötürü katılamayanlar var. 80 yaşındaki kayınvalidem beni destekliyor. Futbol oynayacağın hayatta aklıma gelmezdi diyor, ama müthiş destekliyor beni. Bu benim için çok önemli. Biz Rizeliyiz. Rizeli erkekler kabadır, kadına değer vermez. Onlar bile destekliyor.

Eşleriniz sizi izlerken nasıl tepkiler veriyor?

Zerrin: Erkekler bazen gülüyor, bazen eleştiriyor.

Ne gibi eleştiriler yapıyorlar?

Zerrin: Tuttuğu takımın futbolcusuna bağırır gibi bağırıyorlar. Bir vuramadın diye bağırıyorlar tribünden. (gülüyor)

Fatma: Benimki bir ara hadi Meltem, alırsın sen onu! diye bağırıyordu kenardan.


Ne tür tezahüratlar yapılıyor?

Ayten: “Kadına şiddete hayır” ve “Petrol-İş, Petrol-İş”… Daha çok kadına şiddete karşı tezahüratlar. Birçok sivil toplum kuruluşu, belediye başkanımız ve belediye çalışanı, mahalleliler maçlarımızı izlemeye geldi. 600 kişi geldi Kadına Şiddete Karşı maçımızı izlemeye. Mahallelilerden çok destek aldık.

Zerrin: İlk maça çıktığımızda çok kalabalık bir taraftar vardı. Kalabalığı görünce biraz endişelendim aslında. İlk defa birbirimizi görmüştük, o kadar insanın önünde ne yapacağımızı bilemedik. Kimin nerede oynayacağına bile o anda karar verdik.

Fatma: O sahada kendimi Ronaldo gibi hissettim. Bir ara tribünlere selam veriyordum. Üçlü çektiriyordum: Oley, oley, oley(gülüyor)

Yasemin: Erkek seyirci daha fazlaydı. Tribündeki kalabalığı görünce biz de havaya girdik. Bir baktım akrabalarım maça gelmiş, tribünden bana “Stoch!”diye bağırıyorlar. Lakabım Stoch olarak kaldı.

Kadın futbolunun görmezden gelinmesini neye bağlıyorsunuz?

Esengül: Kadın yapamaz diyorlar, ama kadınlar her şeyi başarıyor vallahi. Toplumun bakış açısı böyle maalesef. Yemeğini de yapıyor, çocuğuna da bakıyor, futbolunu da oynuyor. Hepsinin üstesinden geliyoruz. Bu zor şartlarda başarmak bizi mutlu ediyor. Maddi destek ve taraftar desteğimiz de olmalı. Destek artarsa daha çok mutlu oluruz.

Ben olsam “evlenmeyin kuralı koyardım. Evlilik işin içine girdiğinde geçim derdi başlıyor ve ülke gerçekleriyle yüzleşiyorsunuz. Psikolojik sorunlar başgösteriyor, aile dağılmaya başlıyor. Zaten bütün boşanma sebepleri evlilikten kaynaklanıyor.

Kadınlara yönelik şiddeti hayatın her alanında çeşitli şekillerde görüyoruz. Hayatın farklı alanlarındaki kadın mücadelesine nasıl bakıyorsunuz?

Sevinç: Ülkemizin her yerini şiddet sarmış durumda. Bunun nedenlerinden biri ülke ekonomisinin batık vaziyette olması. İnsanların geçinebilecek kadar parayı evlerine sokamaması evlerdeki şiddetin, psikolojik baskının en büyük nedenlerinden biri. Ekonomi iyi olmadığında çocuğuna iyi eğitim aldıramıyorsun. Bugün birçok üniversite var, ama çocuğunu üniversiteye gönderebilmek de para istiyor. Bu yüzden herkesin içinde şiddet eğilimi başlıyor. Sadece erkeklerde de değil; çocuklarda da var, kadınlarda da var. Herkeste bir şiddet havası var. Hayvanlara bile şiddet uygulanıyor. Biz bu şiddet havasını biraz dağıtmak istiyoruz. Bunu ne kadar çok yaygınlaştırabilirsek şiddet olaylarının önüne geçebiliriz diye düşünüyorum.

Zerrin: Şiddet ülkemizin en yaygın sorunu. Genel olarak bütün sorunlara etki ediyor. Çalışma hayatında, yöneticileriniz erkekse, size baskı yapma hakkını kendisinde görebiliyor. Haberlerde her gün gördüğümüz tacize uğrayan kadınları biz biliyoruz. Ensest ilişkilerden kalma travmalar, çocukluktaki psikolojik veya fiziksel şiddetin travmaları çok ciddi bir sorun. Her kadının çocukluktan kalma, sürekli sorguladığı bir travması var.

Bir yandan toplumdaki birçok genelgeçer yargıyı yıkıyorsunuz…

Zerrin: Biz birçok kurala uygun oynamıyor olabiliriz. İzleyicilerimiz bunu tolere etmiş durumda. Biz onları çok farklı şekillerde şaşırtabiliyoruz. Maç içinde o heyecanla değişik bir azim geliyor insana. Enteresan bir şekilde, çok doymuş olarak çıkıyoruz maçlardan. Hem galip gelmenin gururu hem de futbol oynamanın verdiği heyecan. Son maç yaptığımız Adliyespor mesela, profesyonel bir şekilde çalıştırılıyordu. Antrenörleri sahanın içinde yönlendiriyor, taktikler veriyordu. Buna rağmen bizi yenemediler. Biz kendi kendimize öğreniyoruz her şeyi.

Sizin antrenörünüz yok mu?

Zerrin: Ayten kaptan var. (gülüyor)

Yasemin: Yok. İşten yorgun argın çıkıp futbol oynamaya başlıyoruz. Ama yine de yenemiyorlar bizi.


Sahada oynadığınız mevkileri nasıl belirlediniz?

Zerrin: Hangi mevkide oynayacağımız ilk maçta şekillendi. Kim nerede daha iyi oynuyorsa orada kaldı. Baktık ki koyduğumuz yerde iyi durdu insanlar, ona göre hücumdaysa hücumda, defanstaysa defansta devam etti. Aslında nereye koysak iyi dururmuş gibi oldu. (gülüyor)

Fatma: Ben ilerdeydim, ama ikinci maçta defansa geçtim. Bir daha oynamam defansta!

Hücum hattında kimler oynuyor?

Zerrin: Ben ve Ayten hanım.

Meryem: İkisinin de çok güzel golleri var. Hele Ayten hanım yardırarak gidiyor. (gülüyor)

Yeni bir kural icat etseydiniz, bu ne olurdu?

Zerrin: Ben muhtemelen evlenmeyin kuralı koyardım. (gülüyor) Evlilik işin içine girdiğinde geçim derdi başlıyor ve ülke gerçekleriyle yüzleşiyorsunuz. Aşıksınız, ama geçim derdi duvarı sarsmaya başladığında sevdiğiniz insanla da ters düşmeye başlıyorsunuz. Psikolojik sorunlar başgösteriyor, aile dağılmaya başlıyor. Zaten bütün boşanma sebepleri evlilikten kaynaklanıyor. (gülüyor)

Ayten: Bizim takımımızda yaş sınırı yok. Yediden yetmişe her kadın takımızda oynayabilir. 62 yaşında kalecimiz var bizim. Nilgün hocamız öğretmen emeklisi. Daha önce voleybolla ilgileniyormuş; futbol takımımızı duyunca gelinini de alıp geldi. Beraber maça çıktık. Torununa sahanın dışında oğlu bakıyordu.

Maç sırasında sürtüşmeler yaşanıyor mu?

Zerrin: Birbirimizle hiç sürtüşme yaşamadık. Ama arada sırada rakip takımlarla yaşanıyor. Karşı takımlar hem antrenmanlı hem de bizi yenmek için kurulmuş bir şekilde geliyorlar. Biz birbirimize destek olup o kadar çok koşuyoruz ki buna tahammül edemiyorlar. Çok genç bir takım olmamamıza rağmen kazanamadıkları için öfkeleniyorlar.

Futbol tribünlerindeki cinsiyetçi küfürlere ne diyorsunuz?

Yasemin: Sinirlendiğim zaman ben de küfredebilirim. Küfretmem diye söz veremem, kendimi tutamam. Son oynadığımız maçta defanstaydım, gol olmadığı halde tribünden adamın biri gol diye bağırıyor. Dayanamadım, döndüm yeter ulan dedim. Tamam abla dedi. (gülüyor) Küfredilebilir, ama o tarz, cinsiyetçi küfürleri ben de doğru bulmuyorum. Karşı cinse küfredildiğinde deliriyorum. Neden küfrederken kadınları kullanıyorlar? O kadınla evlenmeden önce seni çok seviyorum diye yağdırıyorsun. Herkes annesini çok seviyor, ama neden küfrederken kadını ağzına alıyor?

Kadın futbolunun gelişmesi için sizce neler yapılması gerekir?

Sevinç: Her ilçenin kadın futbolcuları var, birinci lig takımları var ve bunların altyapılarında kadın futbol takımları var. Bizimki mahallemizde yaptığımız bir sosyal aktivite. Biz bu aktiviteyi topluma bir mesaj vermek için kullanıyoruz. Onlarsa profesyonel olarak kullanıyorlar. Bizim için öyle değil.

Zerrin: Kadınlar için genelde voleybol takımları kuruluyor. Spor salonları da bunlara göre organize ediliyor. Ayrıca çocukluktan gelen bir altyapısı olması lâzım. Desteklenerek iyi yerlerde oynuyor olmanız lâzım. Böyle olmayınca para kazanılamayacak endişesiyle aileler bunu desteklemiyor. Yine geldik geçim kaygısına…

Son söz?

Sunay: Aslında erkeklerle de bir maç yapsak… Yeneriz biz onları. Kadınız biz yahu!

^