ABD’DE EKONOMİNİN AÇILMASI İŞÇİLER İÇİN CEHENNEM ATEŞİ

Mike Davis
28 Nisan 2020
SATIRBAŞLARI

ABD’yi “yeniden büyük” yapmak iddiasıyla iktidara gelen Trump’ın icraatları ülkeyi Covid-19’un en büyük darbeyi vurduğu yer haline getirdi. Şimdi, salgın nedeniyle duran ekonominin salgına rağmen yeniden harekete geçirilmesi gündemde. Türkiye’de “Gecekondu Gezegeni” ve “Kuş Gribi” adlı kitaplarıyla tanınan Mike Davis’i dinliyoruz. Labornotes’tan naklen…
Ambulans kent: New York’un simgesi Empire State Building sağlıkçılara destek için ışıklarını kırmızıya çevirdi

Salgının beşinci ayına girerken milyonlarca çalışan ve ailesi kaçırılmış ve cehenneme postalanmış gibi hissediyor.

ABD’deki resmi işsizlik oranı yüzde 30’un üzerine tırmanmış durumda ve 20 milyondan fazla insanın yoksulluk sınırının altına düşeceği tahmin ediliyor. Pew Araştırma Merkezi’nin yaptığı güncel bir anket Latin kökenlilerinin yüzde 60’ı ile 30 yaşından genç tüm işçilerinin yarısının işini ya da gelirini kaybettiğini gösteriyor. Milyonlarca insan sadece işlerini değil hayatı boyunca çalışarak edindiklerini de kaybedecek: Evlerini, emeklilik maaşlarını, sağlık sigortalarını ve birikimlerini.

Birçoğumuz 2008-2009’daki “Büyük Durgunluk” esnasında ekonomik çöküşün acımasız bir provasını zaten yaşadı. On sekiz aylık zaman zarfında, siyah ve Latin kökenli ailelerin büyük bir çoğunluğu net gelirlerinin tamamını kaybederken toplumun ayrıcalıklı olmayan kesimlerinden gelen üniversite mezunları –muhtemelen hayatları boyunca sürecek bir şekilde– düşük ücretli hizmet sektörüne mahkûm bırakıldı. Milyonlarca insan Bernie Sanders’in “Yeni Mutabakat” pankartı altında toplanmayı bu nedenle tercih etti. Fakat şu an 1933’ten bu yana görülmemiş ölçekte bir kitlesel yoksullaşma ve açlık tehdidiyle karşı karşıyayız.

İnsanlar çaresizce işlerine geri dönmek ve hayatlarından geri kalanı kurtarmak zorunda. Fakat yatırım fonlarının ve kumarhane sahibi trilyonerlerin kuklası olan Trump destekçisi göstericilerin –ABD’deki popüler ifadeyle MAGA’cıların[1]– çağrısına uyarak ekonomiyi açmak sadece trajediyle sonuçlanacak.

Korunma ve test olmadan milyonlarca insanı işlerine geri göndermek binlerce kişinin ölüm fermanı anlamına gelecektir. 34 milyon işçi 55 yaşın, bunların 10 milyonu da 65 yaşın üzerinde. Bu bir savaş ise, hükümetin maske ve solunum cihazı sağlamaması bir savaş suçu.

Korunma ve test olmadan milyonlarca insanı işlerine geri göndermek binlerce kişinin ölüm fermanı anlamına gelecektir. 34 milyon işçi 55 yaşın, bunların 10 milyonu da 65 yaşın üzerinde. Milyonlarca yurttaş şeker hastalığı, kalıcı solunum sorunları gibi kronik hastalıklarla boğuşuyor. Bu insanlar evden işe, işten yoğun bakıma, oradan da morga gidecekler.

Halihazırda milyonlarca “asli işçi”, koruyucu ekipman eksikliği nedeniyle tahammül edilemez risklerle karşı karşıya. Sağlık çalışanları için yeterli ekipmanın sağlanabilmesi en iyi ihtimalle haftalarca sürecek. Yasal düzenlemeyle zorunlu hale getirilmediği müddetçe depolar, marketler ve fast food zincirlerinde çalışan işçilerin maske edinebileceğinin dahi garantisi yok. Eğer bu bir savaş ise, Trump’ın mevcut yasaları kullanarak merkezi hükümetin maske ve solunum cihazı üretmesini sağlamaması bir savaş suçu.

İnsanlara kan testi yapılması ve doğru antikorlara sahip oldukları takdirde işe dönmelerine izin verilmesi önerisi şu an bir fanteziden ibaret. Beyaz Saray, bugüne kadar 100’den fazla şirkete insanlar üzerinde deney ve ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) onayı zorunluluğu olmaksızın serolojik [2] kit satma izni vermiş durumda. Bu şirketlerin elde ettiği sonuçlar ise birbiriyle alâkasız ve karmakarışık. Sağlık çalışanlarının kullanabilecekleri güvenilir tanılara sahip olmaları haftalarca, hatta daha da uzun sürebilir. Bu sağlansa bile çalışanlara gerekli testlerin yapılması aylarca vakit alacak. Ayrıca, şu an kapalı işyerlerine yetecek sayıda çalışanın doğru antikorlara sahip olup olmayacağı da şüpheli.

Bağışıklık süresinin ne kadar olacağını kimse bilmese de aşının en erken 2021 baharında elde edilebileceği düşünülüyor. Bu en iyimser tahmin. Şu anda yüzlerce araştırma ekibi ve irili ufaklı biyoteknoloji firması solunum yetmezliği ile kalp ve böbrek hasarları riskini azaltacak ilaçlar üzerine çalışıyor. Fakat giderek artan bu bilimsel denemeler koordinasyondan ve Beyaz Saray’ın mali desteğinden yoksun.

New York’ta korona yüzünden hayatını kaybedenlerin gömüldüğü toplu mezarlardan biri

Süresiz tecrit

Aslında hepimiz süresiz bir tecritte yaşıyoruz ve önceliğini ABD’nin işe geri dönmesini sağlayacak testleri, koruyucu ekipmanı ve antiviral ilaçları hızla üretmek yerine kamuya ait posta hizmetleri kurumunu yok etmek olarak belirlemiş bir yönetim ile karşı karşıyayız.

Trump’ın suç ortakları ise sahibi Jeff Bezos’un iki haftada 25 trilyon dolar daha zenginleştiği Amazon ile dünyanın en büyük sağlık sigortası şirketi olan ve pandeminin ilk üç ayında kârını 4,1 trilyon dolar artıran UnitedHealth Group gibi canavarlar. Sağlık sigortası şirketlerinin keyfi  yerinde, zira poliçe sahipleri bugünlerde ameliyat randevusu alamıyor ya da hayati öneme sahip tedavilerini sürdüremiyor.

Bu ülkede hiddetli bir öfke hızla gün yüzüne çıkıyor. Mevcut sendikaları korumak ve yenilerini kurmak, herkesin kamusal sağlık hizmetinden faydalanmasını sağlamak ve alçakları yaldızlı tahtlarından indirmek için bu öfkenin gücünü açığa çıkarmamız gerekiyor.

Buraya nasıl geldik?

Geçtiğimiz yılbaşı arifesinde kadehlerimizi kaldırıp asırlar önce İskoç bir devrimci tarafından yazılan şarkıdan birkaç dize mırıldanırken Çinli doktorlar, dünyadaki meslektaşlarına Wuhan şehrinde kümelenmiş ve sayısı hızla artan akut zatürre vakalarının daha önce bilinmeyen bir virüsten kaynaklandığını bildiriyordu.

Trump’ın suç ortakları sahibi Jeff Bezos’un iki haftada 25 trilyon dolar daha zenginleştiği Amazon ile dünyanın en büyük sağlık sigortası şirketi olan ve pandeminin ilk üç ayında kârını 4,1 trilyon dolar artıran UnitedHealth Group gibi canavarlar.

Bir hafta içinde virüsün gen dizilimi incelendi ve bir “koronavirüs” olduğu ortaya çıktı. 2003’e kadar bu virüs ailesi üzerine yapılan araştırmalar esas olarak aralarında çiftlik ve kümes hayvanlarının da olduğu bir dizi hayvanda neden olduğu ciddi hastalıklar üzerineydi. Bu virüslerden sadece iki tanesinin insanlara bulaştığı biliniyor ve sadece hafif soğuk algınlığına yol açtıkları için araştırmacılar tarafından önemsenmiyordu.

2003’te, Çin’deki bir havalimanı otelinde kalan ve temas ettiği herkese enfeksiyonu bulaştıran bir yolcuyla birlikte yeni bir virüs salgını başladı. Virüs, 24 saat içinde beş ülkeye uçtu. İngilizcesi SARS (Şiddetli Akut Solunum Yetmezliği Sendromu) olarak kısaltılan enfeksiyon, bulaştığı 10 kişiden birinin hayatını kaybetmesine neden oldu.

SARS patojeninin yarasalardan güney Çin mutfağında zevkle tüketilen ve misk kedisi olarak bilinen küçük bir etobura geçtiği belirlendi. SARS enfeksiyonu 30 ülkeye ulaştı ve geniş çaplı uluslararası bir paniğe yol açtı. Fakat SARS’ın zayıf bir yönü vardı: Sadece tek bir evrede; enfeksiyon kapmış kişilerin kuru öksürük, ateş ve kas ağrısı gibi semptomlar göstermesiyle birlikte bulaşıyordu. Bu durum kolaylıkla tespit edilebildiği için SARS kontrol altına alınabildi.

Mumyanın lanetini andıracak şekilde mezarlıklarda yaşayan yarasalardan develere bulaşan benzer bir virüs 2012’de Arap yarımadasında ortaya çıktı ve yaklaşık bin kişinin ölümüne neden oldu. Fakat çoğunlukla develere doğrudan temas edenler aracılığıyla yayıldığı için pandemiye yol açabilecek bir aday olarak değerlendirilmedi.

30 Mart, New York, Amazon binası: İnternet tedarik şirketlerinde çalışan 200 bin işçi çalışma koşullarını greve giderek protesto etti

“Hayalet virüs”

Araştırmacılar SARS-C0V-2 olarak bilinen ve genlerinin birçoğu orijinal SARS virüsüyle aynı olan şu anki katil virüsün benzer bir biçimde hastaların göstereceği semptomlarla eşleştirilerek tespit edilebileceğini ümit ediyorlardı. Fakat bu büyük bir yanılgıydı.

İnsanların dünyasındaki dört aylık serüveninin ardından virüsün –geçmişteki benzerlerinden farklı olarak– grip ile aynı kanatlar üzerinde yolculuk yaptığını öğrenmiş bulunuyoruz: Gözle görülebilir hastalık belirtileri olmadan insanlar tarafından kolaylıkla bulaştırılıyor. Mevcut patojen geçmişteki grip vakalarının oldukça ötesinde, belki de mikrobiyoloji tarihinde daha önce benzeri görülmemiş ölçekte gizli-saklı. Bir “hayalet virüs” vakası ile karşı karşıyayız. Örneğin, donanma tarafından Theodore Roosevelt uçak gemisinin mürettebatına yapılan test sonuçları, virüs bulaşanların yüzde 60’ında herhangi bir belirtiye rastlanmadığını gösteriyor.

Tespit edilmemiş vaka evreninin geniş olması enfeksiyonun kalıcı bağışıklık ürettiğinin bir işareti olarak iyiye yorumlanabilecek olsa da mevcut durum pek de böyle görünmüyor. Kandaki antikorları taramak için şu an düzinelerce test kullanılıyor. FDA tarafından onaylanmamış bu testler muğlak ve birbiriyle çelişkili sonuçlar ürettikleri için insanların işlerine geri dönebilmesi için antikor testi yapılması fikrinin hayata geçirilmesini imkânsız hale getiriyor.

Bir “hayalet virüs” vakası ile karşı karşıyayız. Örneğin, donanma tarafından Theodore Roosevelt uçak gemisinin mürettebatına yapılan test sonuçları, virüs bulaşanların yüzde 60’ında herhangi bir belirtiye rastlanmadığını gösteriyor.

Ulusal Sağlık Enstitülerinin (NHI) pandemi için hazırlamış olduğu LitCovid sitesinde yayınlanan en güncel araştırmalar gelişen bağışıklığın son derece kısıtlı olduğunu ve koronavirüsün grip kadar kalıcı olabileceğini ortaya koyuyor. Ani mutasyonlar gerçekleşmediği takdirde virüsün ikinci ya da üçüncü kere enfeksiyona yakalananlar açısından muhtemelen daha az tehlikeli olacağı, fakat aynı ihtimalin yüksek risk grubunda olan ve enfeksiyona yakalanmamış insanlar için geçerli olduğuna dair henüz herhangi bir kanıt olmadığı ifade ediliyor. Dolayısıyla, Covid-19, uzun bir süre daha tavanarasındaki canavar olmaya devam edecek.

Hükümet biliyordu

Öte yandan, hastalık tamamen bir muammadan, bilinmeyen bir biyolojik gezegenden ibaret değil. Her ne kadar bir koronavirüs ile yayılması tahmin edilmiyor olsaydı da şu an yaşadığımız pandemi, bir kuş gribi salgını ile birlikte gündeme gelmesi tahmin edilen senaryoya oldukça yakın.

Dünya Sağlık Örgütü ve önde gelen devletler böyle bir pandemiyi nasıl tespit edeceklerini ve ne tür önlemler alacaklarını uzun süredir planlıyor. Erken tespit, acil tıbbi malzemelerin stoklanması ve yoğun bakım kapasitelerinin artırılması gibi hususlarda çok net bir uluslararası ortak anlayış söz konusu. Daha da önemlisi, Dünya Sağlık Örgütü üyeleri gerekli önlemlerin oylarıyla kabul ettikleri yönergeler çerçevesinde koordine edileceği konusunda uzlaştı. Salgının erken tespit edilmesi son derece önemli. Bunu başarabilmek için yaygın test yapılması, temas takibinin sağlanması ve şüpheli vakaların karantinaya alınması gerekiyor. Geniş çaplı karantina, şehirlerin kapatılması ve ekonominin büyük sektörlerinin durdurulması başvurulacak son önlemler olmalı. Kapsamlı bir planlamayla bunlara gerek kalmaz.

Amerikan donanmasının devasa hastane gemisi korona salgınının merkezi New York’a demirledi

2005’teki kuş gribi salgınının ardından, ABD hükümeti, kamusal sağlık sisteminin geniş çaplı bir salgın karşısında her yönüyle yetersiz olduğu bulgusundan hareket ederek, “Pandemik Grip için Ulusal Strateji” belgesini yayınladı. Bu strateji belgesi 2009’daki domuz gribi paniğinin ardından güncellendi. 2017 yılında, Trump’ın göreve başlamasından bir hafta önce, eski ve yeni yönetimden yetkililer domuz gribi, Ebola ve Zika virüsünden kaynaklanan üç farklı pandemi senaryosunda merkezi devlet kurumları ve hastanelerin performansını sınamayı amaçlayan kapsamlı bir simülasyon gerçekleştirdi.

Bu simülasyonun sonucunda mevcut sistem –tahmin edildiği üzere– salgının yayılmasını ve öngörülen süre içinde yayılma hızını azaltmayı başaramadı. Başarısızlığın en önemli nedeni erken tespit ve koordinasyon eksikliği. Diğer önemli husus ise stokların yetersizliği ve tedarik zincirindeki sorunlar–

özellikle de hayati öneme sahip koruyucu ekipman stokunun denizaşırı fabrikalardaki üretime bağımlı olması. Ayrıca, ABD hükümeti, geçtiğimiz on yıl içinde biyolojik tasarım alanında gerçekleşen son derece önemli ilerlemelerden faydalanmayı beceremedi, yeni antiviral ilaç ve aşıları gerektiği ölçüde temin edemedi.

Özetle, ABD hükümeti hazır değildi ve hazır olmadığını da biliyordu.

Felaketin domino taşları

Ocak 2020’nin sonunda üç gelişme yaşandı. İlki, Dünya Sağlık Örgütü’nün Alman bilim insanları tarafından tasarlanan yüz binlerce test kitini hızlı bir şekilde ülkelere dağıtması haricinde tamamen devre dışı bırakılmasıydı. Her ülke kapısını sürgüledi ve karşılıklı yardımlaşma konusunda daha önce verilen taahhütler unutuldu.

Milyonlarca işçi maliyeti sadece birkaç kuruş olan koruyucu ekipmandan yoksun bir halde salgınla mücadele etmeye çalışıyor. Trump’ın ABD’nin “emsalsiz bilimsel ve teknolojik üstünlüğü” hakkında palavralar savurduğu gün New York Times “Evde Nasıl Maske Dikilir?” başlığına bir tam sayfa ayırdı.

İkinci olarak, iyi bir tıbbi cephaneye ve tüm sigorta ödemelerinin kamu tarafından finanse edildiği sağlık sistemlerine sahip üç Doğu Asya ülkesi (Güney Kore, Singapur ve Tayvan) salgını asgari ölüm oranları ve görece kısa tecrit süreleri içerisinde izole etmeyi başardı. Virüsün hava yoluyla ülkeden çıkması ve Wuhan’ın kapatılmasının ardından Çin, daha önce görülmemiş bir ölçekte bir seferberlikle Wuhan dışındaki tüm Covid-19 noktalarını hızlıca kuşatmayı başardı.

Son olarak, ABD’deki Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), Dünya Sağlık Örgütü tarafından dağıtılanlar yerine kendi teşhis kitlerini üretmeye karar verdi. Fakat üretim bantlarına virüs bulaştığı için test kitleri kullanılamadı. Dolayısıyla, yaygın test ve temas takibi aracılığıyla enfeksiyonun devasa bir hızla yayılmasını engellemek hâlâ mümkün olmasına rağmen şubat ayı boşa harcanmış oldu.

Bu yaşanan ilk felaketti. İkincisi, ölümcül ve ağır vakaların mart ayında hastanelere akın etmesiyle birlikte yaşandı. Hastaneler ellerindeki N-95 maskeleri ve solunum cihazlarının tükenmesiyle birlikte önce eyalet yönetimlerinden, ardından da merkezi hükümetin kontrol ettiği Ulusal Stratejik Stok’tan yardım istedi.

Fakat dolap neredeyse bomboştu. 2009’daki domuz salgını esnasında ülke çapında yaşanan panik ve sonrasında yaşanan bazı acil durumlar nedeniyle ulusal stok büyük ölçüde tükenmişti. Ulusal stokun yeniden oluşturulmasının yasal bir zorunluluk olduğu konusunda defalarca uyarılmasına rağmen, Trump yönetimi CDC’nin bütçesini azaltmak ve kamuoyunda “Obamacare” olarak bilinen Düşük Maliyetli Sağlık Bakımı yasasını yürürlükten kaldırmakla meşguldü.

Sonuç olarak, hastanelerde, bakım evlerinde, toplu taşımada ve Amazon şirketine ait depolarda çalışan milyonlarca Amerikalı işçi maliyeti sadece birkaç kuruş olan koruyucu ekipmandan yoksun bir halde salgınla mücadele etmeye çalışıyor. Trump’ın ABD’nin “emsalsiz bilimsel ve teknolojik üstünlüğü” hakkında palavralar savurduğu gün New York Times “Evde Nasıl Maske Dikilir?” başlığına bir tam sayfa ayırdı. Trump yönetiminin görev ve sorumluluklarını tamamen ihmal ettiğinin bundan daha sembolik bir ifadesi olamaz herhalde.

Çeviren: Aykut Kılıç

[1] Trump’ın 2016’daki seçim sloganı “Make America Great Again” (MAGA) sloganı etrafında bir araya gelen göstericilere verilen isim. (ç.n.)
[2] Bağışıklık sistemi hakkında bilgi edinebilmek amacıyla kandaki antikorları tarayan testler. (ç.n.)
^