Türk-İş’e bağlı Tez-Koop-İş Sendikası’nda 2017 yılı ekim ayında uluslararası ilişkiler uzmanı olarak işe başlayan gazeteci Deniz Bozdemir, geçtiğimiz hafta gerekçe gösterilmeden işten atıldı. Sendikanın mart ayında yayınlanmaya başlanan Kadın Dergisi’nde yazarlık da yapan Bozdemir, derginin ilk sayısının 8 Mart’ta “Güvenceli Bir İş, Özgür Bir Yaşam İstiyoruz” kapağıyla çıktığını hatırlatıyor. Kadın emeğini görünür kılma ve bu alanda yeni yollar açma hedefiyle dergi çıkaran sendika mobbinge karşı çıkan Bozdemir’in işine son verdi. Bozdemir, sendikadan önce Anadolu Ajansı’nda 14 yıl çalıştıktan sonra, ajanstaki siyasi dönüşümün bir parçası olarak işten atılmıştı. Deniz Bozdemir’le AA ve Tez-Koop-İş serüvenlerini konuştuk.
Tez-Koop-İş Sendikası’ndan hangi gerekçeyle atıldınız?
Deniz Bozdemir: Sendikada çalışmaya başladığım ilk günlerde çalışanlara yönelik bir mobbing olduğunu öğrendim. Halen orada çalışan arkadaşlarım olduğu için üstü kapalı anlatmak durumundayım. Görmezden gelme, sebepsizce insanların elinden işlerini alma, formasyonlarına ve eğitimlerine uygun işler vermeme, yapılan işlerde keyfi hatalar arama-bulma, doğrudan muhatap olmama gibi uygulamalar vardı. Mobbing yöneticiler tarafından yapılsa da çalışanlar da bu baskıya dahil edilmek isteniyor. Arkadaşının yaptığı işi sana teklif ediyorlar mesela. Ben bu tür “teklifleri” kabul etmeyerek yöneticilerin arkadaşlarıma yönelik mobbingine dahil olmadım. Tam da bu yüzden ben de mobbingin hedefi haline geldim. Çünkü onların “tekliflerini” kabul etmeyince taraf olarak görülüyorsunuz.
Ne tür uygulamalarla karşılaştınız?
İşe başladıktan kısa süre sonra, genel başkan Osman Gürsu vefat etti ve yönetim kurulu kendi arasında görev dağılımı yaptı. Böylece Haydar Özdemiroğlu genel başkan olunca, bana makamda sekreterlik yerini gösterdi. Bu görevin sendikayı tanımam için verildiğini düşündüm önce. Sekreter de değildim, yani telefonlara bakmıyordum, randevuları ayarlamıyordum, ama hiçbir iş de verilmiyordu. Gayet sabırlı bir şekilde bu işin bana uygun olmadığını, aldığım eğitimle, mesleğimle uyuşmadığını defalarca söyledim, bunu başka insanlar da söylediler. Bir yandan da bu “işi” sürdürdüm. Nihayetinde makam katından ayrıldığımda bir yıl kadar sabretmiştim. Bu arada, sendikada pek çok kişi işi ve formasyonu uygun olmadığı halde haber yazıyor, sendikanın web sitesine katkı sunuyordu. Tashihleri, metinlerdeki hataları gördükçe deliriyordum, ama bu konuda bana danışan veya bana bununla ilgili iş veren yoktu. Başkan ise başka bir büroya geçmemi şahsına yönelik bir tavır olarak algılamış… Sendikada mobbinge maruz kalan tek kişi ben değildim. O yüzden orası için “mobbing ortamı” diyorum. Sendikada kurumsal bir yapı yoktu. Çalışanların görev tanımları belli değildi. Bu bir yandan destekleyici bir ortam, ama aynı iş on ayrı kişiden isteniyor, kimin ne yaptığı, yapacağı belli değildi. Tabii erkeklerin erkeklerle anlaşması daha kolay oluyor.
Mobbing yöneticiler tarafından yapılsa da çalışanlar da bu baskıya dahil edilmek isteniyor. Arkadaşının yaptığı işi sana teklif ediyorlar mesela. Ben bu tür “teklifleri” kabul etmeyerek yöneticilerin arkadaşlarıma yönelik mobbingine dahil olmadım.
Sendikanın kadın dergisi çıkarma kararını yönetim mi verdi, yoksa siz mi istediniz?
Sendika yönetiminin aldığı bir karardı. Biz de bunu sevinçle karşıladık. Çünkü bu tip çalışmaların dönüştürücü işlevine inanıyorum. Tez-Koop-İş genel merkezinin tamamı ve şube yönetimlerinden biri hariç hepsi erkeklerden oluşuyor. Delegelerin çoğunluğu, danışmanların hepsi erkek. Fakat sendika üyelerinin yarısı kadın! Kadın Dergisi savunduğu ilkeler çerçevesinde sendika yönetimine de bazı sorumluluklar getirecek ve kadınların söz sahibi olmasının da yolu açılacak diye düşündük. Kadın Dergisi editörümüz, alanında bir ilk olan Petrol-İş Kadın dergisinin 13 yıl editörlüğünü yapmış, deneyimli bir arkadaş olan Necla Akgökçe’ydi.
Derginin sendikadaki sorunlara ilişkin yayınları oldu mu?
Sendikadaki mobbingin görünür kılınmasını Kadın Dergisi sağladı. Yaşadığımız, hissettiğimiz şeylerin görünürlüğü dergi sayesinde oldu. Sendika başkanı dergi editörüyle yaptığı son görüşmede ben ve bir başka kadın arkadaşı “gözden çıkardığını” söylemiş, dergide bize yer vermemesi gerektiği telkininde bulunmuş. Bunu söyledikten sonra da “tabii siz bilirsiniz” demiş. Necla hanım bunu bizimle paylaştı. Diğer arkadaşım bir başka yöneticinin kendisi üzerindeki baskıyı, mobbingi bana ve editörümüze aktardı, ama yönetim bu iddiayı reddetti. Aynı gün de beni işten attılar.
Sendikada mobbinge maruz kalan tek kişi ben değildim. O yüzden orası için “mobbing ortamı” diyorum. Sendikada kurumsal bir yapı yoktu. Çalışanların görev tanımları belli değildi. Bu bir yandan destekleyici bir ortam, ama aynı iş on ayrı kişiden isteniyor, kimin ne yaptığı, yapacağı belli değildi. Tabii erkeklerin erkeklerle anlaşması daha kolay oluyor.
İşten çıkarıldığınızı kimden öğrendiniz?
Muhasebe servisine söylemişler, öyle öğrendim. Daha önce Anadolu Ajansı’ndan yandaş bir sendikaya üye olmadığım için atıldım. Benim için oradaki tutum çok netti. Birbirimize karşıttık. Fakat Tez-Koop-İş’te neden işten atıldığımı anlayabilmem çok zor. Çünkü işlevsiz hale getirilen, mesleğine uygun işler yaptırılmayan ve buna katlanan bendim. Eğer karşınızdaki yönetim ben sosyal demokratım, işçinin hakkını hukukunu savunuyorum diyorsa, daha farklı şeyler bekliyorsunuz. O yüzden şu anda büyük bir hayal kırıklığı içindeyim.
İşten atıldıktan sonra nasıl bir süreç yaşadınız?
Bana yönelik mobbing sürecinin bir bölümüne şahit olan editörümüz de, “bu uygulama dergimizin çıkış amaçlarına ters” diyerek istifa etti. Bu bir dayanışma istifasıydı ve açıkçası bana güç kattı. Oysa genellikle bu tür süreçlerde mobbing mağduru yalnız bırakılır. Geri kalan arkadaşların bir kısmı ise ne yazık ki sessiz kalmayı, tepki göstermemeyi tercih etti.
Dava açtınız mı?
İşe iade davası açtım. Şimdi arabulucu aşamasında. Mobbing davası da açmayı düşünüyorum. İşten çıkarmak bu kadar kolay, bu kadar keyfi olmamalı. Tez-Koop-İş’te son on yılda pek çok kişi işten atılmış aslında.
Daha önce Anadolu Ajansı’ndan yandaş bir sendikaya üye olmadığım için atıldım. Benim için oradaki tutum çok netti. Birbirimize karşıttık. Fakat Tez-Koop-İş’te neden işten atıldığımı anlayabilmem çok zor. Çünkü işlevsiz hale getirilen, mesleğine uygun işler yaptırılmayan ve buna katlanan bendim.
Anadolu Ajansı’nda çalışırken ne tür uygulamalarla karşılaşmıştınız?
AA’da 2001 yılında stajyer olarak başladım. 15 aylık bir stajyerlik sürecinin sonunda 2002’de kadroya girdim. İç haberlerde göreve başladım, yedi yıl ekonomi servisinde çalıştım. AA bizim dönemimizde ve uzun yıllar boyunca kamu yayıncılığının yapıldığı bir yerdi. Buna inanıyorduk. Zaten kamu yayıncılığının önemini bugünlerde herkes daha iyi anlıyor. Siyasi yelpazenin en sağından en soluna kadar bütün görüşlere AA’nın bültenlerinde yer verilirdi. AA’nın bültenlerinde İHD’nin basın açıklamaları da, henüz Meclis’e girmemiş, o zamanlar gazetelerde yer bulamayan AKP’nin haberleri de yer alırdı. 2015 yılında atılana kadar ajansta 14 yıl çalıştım.
Atılmanızın gerekçesi neydi?
AKP 2002 yılında iktidara gelince birçok kurumda dönüşümlere başladı. AA’daki dönüşüm süreci nispeten geç geldi, ama başlayınca da hızlı oldu. 2007’ye kadar düşük seviyede bir siyasi baskıyla haber yapabildiğimizi hatırlıyorum. Ajansın başına Kemal Öztürk’ün gelmesiyle birlikte çok hızlı bir dönüşüm sürecine girildi. Tek tek insanlarla uğraşmak yerine örgütlü yapıya saldırdılar. TGS’de (Türkiye Gazeteciler Sendikası) yönetimi ele geçirme ihtimalleri yoktu. Bu nedenle Hak-İş’e bağlı Medya-İş Sendikası’nı kurdular. Çok kısa sürede çalışanlar bu sendikaya geçti. Meslek büyüğümüz olan kişileri de bezdirerek, sindirerek emekli ettiler. Bunlar çok kıymetli insanlardı. Baskılar sonucunda TGS üyesi olarak AA’da sekiz-dokuz kişi kaldık ve nihayet bir kadın arkadaşla birlikte atıldık. Haklarını savunabilen kadınlara iktidarın daha çok diş bilediğini düşünüyorum.
AA’daki deneyiminizle sendikadaki arasında benzerlikler var mıydı?
Evet, sendikada da çok ses gelsin istemediler ve orada da dönüşüm çok hızlı oldu. AA’da da her birimiz bir birimden diğerine birimler arasında dolaşmaya başlamıştık. Birimiz havaalanına sürülmüş, birimiz muhabirlikten alınmıştı. Beni önce fotoğraf servisine sürmüşlerdi. Burada fotoğraf altyazısı çeviriyordum. Sonra fotoğraf arşivi yapmaya başlamıştım.
Gazeteciliğe devam edecek misiniz?
İşçi sendikasında da iktidarın hışmına benzer bir süreçle karşılaşmak benim açımdan derin bir hayal kırıklığı yarattı. Tedirgin ve rahatsız edici. Gazeteciliğe dönmek istesem de, bu şu an biraz hayal gibi görünüyor.
Deniz Bozdemir’in Tez-Koop-İş Sendikası’ndaki işinden atılması üzerine yaptığı açıklama:
Ticaret, Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar İşkolunda örgütlü Türk-İş’e bağlı Tez-Koop-İş Sendikası geçtiğimiz günlerde (12 Haziran 2018) uluslararası ilişkiler uzmanı ve Kadın Dergisi yazarlarından Deniz Bozdemir’i gerekçesiz şekilde işten çıkarmıştır.
8 Mart’ta ilk sayısı “Güvenceli bir iş, özgür bir yaşam istiyoruz” kapağı ile çıkan Tez-Koop-İş Kadın Dergisi ile kadın emeğini görünür kılmayı, bu alanda “yeni ve farklı bir yol açmayı” hedeflediğini iddia eden Tez-Koop-İş Sendikası’nın, bir kadın çalışanını gerekçesiz şekilde işten çıkarması kabul edilemez.
Bu işten çıkarma, Tez-Koop-İş Sendikası Genel Merkez Yönetimi’nce, henüz 3 ay önce (8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde) kürsülerde kadın emekçilere yönelik ayrımcılıkla ve çalışma hayatında karşılaştıkları zorluklarla mücadele kararlılığı için sarf edilen sözlerin içerikten ne kadar yoksun olduğunu göstermiş, Deniz Bozdemir nezdinde erkek egemen sendikal anlayışla mücadelenin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Öte yandan, önemli sayıda kadın üyesi olan Tez- Koop- İş’te Deniz Bozdemir’e uygulanan mobbing, kadınların son 16 yıllık AKP iktidarında yaşadığı sorunlardan ayrı düşünülemez. Kadın emeğine yönelik zihniyetin bir başka iktidar odağında (Sendika yönetimi) kendisini yeniden üretmesi kamuoyunun takdirine sunulur.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şubesi’nin ilk kadın şube başkanlığını yapan, sendikal örgütlenmedeki ısrarı ve “yandaş bir sendikaya üye olmama inadı” sonucu 4 yıl önce Anadolu Ajansı’ndan atılan Deniz Bozdemir’in, bu kez de bir işçi sendikasından hiçbir gerekçe gösterilmeden atılması, sendika tarihine düşülen kara bir leke olarak kalacaktır.
Deniz Bozdemir’in sendika yönetimi tarafından işten çıkarılmasının ardından Tez- Koop- İş Sendikası Kadın Dergisi Editörü Necla Akgökçe de Tez- Koop- İş Sendikası bünyesinde Mart ayından bu yana çıkarılmakta olan kadın dergisinin çıkış amaçlarından birinin “kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları hak ihlallerini görünür kılıp, onların insan haysiyetine yaraşır koşullarda çalışmalarına katkıda bulunmak” olduğunu hatırlatarak, işletilen mobbing süreci sonucunda sorgusuz sualsiz bir kadın çalışanın işinden edilmesinin bu amaçlarla çeliştiğini belirterek, editörlük görevinden istifa etmiştir.
Kadın emek örgütlerine, sendikaların kadın yapılarına, tek tek feministlere, işten atıldıkları için direnişte olan kadın işçilere ve kadın emeği sömürüsü ile gerçek mücadeleyi kendine dert edinen kadın-erkek tüm kamuoyuna saygıyla duyurulur!