“Bir oy HDP’ye, bir oy Demirtaş’a” diyen Diyarbakırlılar, ikinci tur için Muharrem İnce’ye sıcak bakıyor. Gaziantep ve Hatay’daki CHP tabanında ise yaygın formül “Bir oy HDP’ye, bir oy İnce’ye”.
7 Haziran 2015 seçimleri öncesindeki saymaya kalksak sayfaları dolduracak onca baskıya rağmen, HDP yüzde 10 barajını geçmiş ve Meclis’e 80 milletvekili göndermişti. HDP’nin bu başarısı Kürtlerin Kürt meselesinin Meclis’te, sivil alanda çözümünden yana olduklarını göstermesi ve AKP’yi iktidardan düşürmesi açısından tarihi önemdeydi. Fakat, Meclis çoğunluğunu elde edemeyen AKP hem çözüm sürecini bitirdi hem de koalisyon girişimlerini çıkmaza sokarak Türkiye’yi 1 Kasım’da yeniden seçime sürükledi. Haziran ile kasım arasındaki beş ay boyunca Türkiye korkunç bir şiddete, Suruç ve Ankara’da olduğu gibi büyük katliamlara tanık oldu.
1 Kasım’da tek başına iktidar koltuğuna oturmayı başardığı halde HDP’yi baraj altına itemeyen AKP, 24 Haziran’da bir kez daha tüm hesaplarını buna göre yapıyor. Zira HDP’nin baraj altında kalmasının, örneğin Diyarbakır’daki 12 milletvekilinin çoğunu kendi hanesine taşıyacağını biliyor. AKP’nin bu hesabına karşı muhalefetin de Türkiye genelinde alternatif bir hesap yaptığına kuşku yok.
“Kalabalık görünsün, kıskananlar çatlasın”
Diyarbakır ve civar şehirlerde dolaşırken HDP’nin barajı geçememesi için dua eden insanlar gördüğüm kadar, baraj altında kalmaması için oyunu HDP’ye vereceğini söyleyen CHP’lilerle de karşılaşıyorum. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin 11 Haziran’daki Diyarbakır mitingi ise tarihi bir gün olarak kaydedilmeyi hak ediyor. Yıllardır Diyarbakır’da kitlesel miting yapabilme zeminini kaybeden CHP Kemal Kılıçdaroğlu’nun birkaç kez yaptığı salon toplantıları dışında varlık gösteremezken, İnce’yi on binlerce Diyarbakırlı karşıladı.
Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına destek vererek HDP’nin eş genel başkanları ve milletvekillerinin tutuklanmasına kapıyı aralayan CHP’nin Diyarbakır’daki bir mitingine böylesi bir katılımın olacağını ne İnce ne de CHP hayal dahi edebilirdi. Kendi partisinin dokunulmazlık kararı hilafına tutum sergilemiş olsa bile İnce’yi “olağan koşullarda” İstasyon Meydanı’nda karşılayacakların sayısı bir elin parmakları kadar olabilecekken, olağanüstü koşullar bu tarihi mitinge zemin oluşturdu.
İnce’nin Diyarbakır mitingindeki kitleselliğin altında Kürt meselesinin barışçıl çözümüne ilişkin sinyaller vermiş olması, aday gösterildikten sonra Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etmesi ve elbette Erdoğan’a duyulan öfke yatıyordu. Miting alanında karşılaştığım tanıdık bir öğretmen, “Burada ne işin var?” soruma “Kalabalık görünsün, kıskananlar çatlasın” cevabı veriyordu.
“Bir oy HDP’ye, bir oy Demirtaş’a” diyen HDP’liler, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması halinde İnce’yi desteklemekte mütereddit görünmüyor –tabii ikinci tur sürecinde İnce’nin mevcut söyleminde radikal bir değişiklik olmazsa.
Hatay ve Antep: Bir oy İnce’ye, bir oy HDP’ye
HDP seçmeni “kıskananlar çatlasın” diye İnce’nin mitingine gelirken, seçim sürecinde dolaştığım pek çok ilde de CHP seçmenlerinin benzer ruh haliyle HDP’ye oy vereceklerini söylediğine tanık oldum. Örneğin, Hatay’da ilk kez tüm sol çevrelerin HDP’nin barajı aşması için güç birliği oluşturması işittiklerimin somut bir yansıması olarak okunabilir.
Hatay CHP’nin yüksek oy aldığı, HDP’nin milletvekili çıkarmayı kıl payı kaçırdığı bir şehir. Bu seçimde HDP’den aday olan Barış Atay’ın milletvekili seçileceğine kesin gözüyle bakılıyor. HDP iyi çalışıyor, CHP seçmeni de popüler bir isim olan Barış Atay’a sıcak bakıyor. Yaşlı bir Hataylı “yıllardır olduğu gibi yine CHP’ye oy vereceğim” derken eşi ve çocuklarının HDP’ye oy vermesini desteklediğini söylüyordu mesela.
Antep’te çok sayıda CHP’li seçmen 24 Haziran formülünü şöyle özetliyordu: “Bir oy İnce’ye, bir oy HDP’ye”. Bu formül AKP’yi bir hayli zorlayacak ki, İçişleri Bakanı çıkıp HDP’ye oy verecek CHP’lileri açıkça tehdit etme ihtiyacı hissetti.
Antep’te yıllardır tanıdığım CHP’li bir aile, önceki seçimde aile içindeki oyları CHP ile HDP arasında bölüştüklerini, fakat 24 Haziran’da tümden HDP’ye oy vereceklerini anlatıyordu. Görüştüğüm çok sayıda CHP’li seçmen 24 Haziran formülünü şöyle özetliyordu: “Bir oy İnce’ye, bir oy HDP’ye”. Bu formül AKP’yi bir hayli zorlayacak ki, İçişleri Bakanı çıkıp HDP’ye oy verecek CHP’lileri açıkça tehdit etme ihtiyacı hissetti.
Seçim sürecinde sadece Diyarbakır, Hatay ve Antep’i değil, Urfa, Batman ve Mardin’i de dolaştım. 24 Haziran için “Bir oy HDP’ye, bir oy Demirtaş’a” diyen HDP’liler, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması halinde İnce’yi desteklemekte mütereddit görünmüyor –tabii ikinci tur öncesinde İnce’nin mevcut söyleminde radikal bir değişiklik olmazsa. Meral Akşener’in 1990’lardaki İçişleri Bakanlığı dönemindeki uygulamaları ise hafızalarda hâlâ canlılığını koruyor. HDP’lilerin kahir ekseriyetinin Erdoğan karşısında böyle bir seçeneğe mecbur kalmamaya duacı olduğunu söyleyebiliriz.
HDP’nin baraja takılmasına umut bağlayanlar
Kürdistan’da seçim yarışı esas olarak AKP ile HDP arasında geçecek olsa da, HDP’nin baraj altında kalmasından pay almak isteyen partiler de var. İyi Parti Diyarbakır’da miting yapmadı. Dolayısıyla, kitlesi hakkında fikir edinmek mümkün olmadı. Partinin seçim çalışmasının yükünü Salim Ensarioğlu sırtlamış durumda. Ensarioğlu Dicle ilçesindeki aşiret oylarına güveniyor, bol bol vaatte bulunuyor, ama işi hiç de kolay değil.
Saadet Partisi ise Diyarbakır’daki 1. sıra adayı Haşim Haşimi’ye güveniyor. Temel Karamollaoğlu’nun da katıldığı 17 Haziran’daki mitingde Haşimi epey tezahüratla karşılandı. Gerçi mitinge gelen bir yurttaşın sohbet sırasında “Burada gördüğün gençlerin bir kısmı HDP’ye oy verecek” dediğini de not edelim. Sözünü ettiği gençlerin gönlü Saadet Partisi’nden yanaydı ama, hem HDP’nin uğradığı haksızlığı içlerine sindirememişlerdi, hem de HDP’nin mutlaka Meclis’te olması gerektiğine inanıyorlardı.
Hatay’da Barış Atay’ın milletvekili seçileceğine kesin gözüyle bakılıyor. HDP iyi çalışıyor, CHP seçmeni de Barış Atay’a sıcak bakıyor. Yaşlı bir Hataylı “yıllardır olduğu gibi yine CHP’ye oy vereceğim” derken eşi ve çocuklarının HDP’ye oy vermesini desteklediğini söylüyordu.
Bağımsız adayla seçime giden Hüda-Par umudunu HDP’nin barajı geçememesine bağlamış durumda. Fakat, Hüda-Par’ın bağımsız adayla seçime girmesinin AKP’nin aleyhine işleyeceğini belirtmekte de fayda var. Zira önceki seçimlerde aday göstermeyen Hüda-Par’ın oyları AKP’ye gitmişti.
MHP Diyarbakır teşkilatı da HDP’nin baraj altında kalması halinde milletvekili çıkarmayı hedefliyor.
Öte yandan, AKP’nin Diyarbakır’da güçlü adaylar göstermemesinin nedeniyse meçhul. Bakanlık görevinde de bulunmuş olan Mehdi Eker aday listesinin 1. sırasında. Ancak, ne Mehdi Eker ne de diğer adaylar Diyarbakırlı AKP’lilerin içine sinmiş durumda. Nitekim Diyarbakır’da yaşayan ve sayıları yüz bini bulan Bingöllü AKP’liler, adaylara ilişkin hoşnutsuzluklarını açıkça ifade ettiler. Bu hoşnutsuzluğun 24 Haziran’a nasıl yansıyacağını kestirmekse zor.
5 Haziran 2015’te bombalı saldırının yapıldığı mitingine yüz binlerce insanın katıldığı HDP, üç yıl sonra aynı meydanda yine yüz binlerce kişiyi toplayarak OHAL uygulamalarının, baskıların, tutuklamaların, işsiz bırakma tehditlerinin işe yaramadığını gösterdi.
Beyhude çabalar
5 Haziran 2015’te bombalı saldırının düzenlendiği mitingine yüz binlerce Diyarbakırlının katıldığı HDP, üç yıl sonra aynı meydanda, yine yüz binlerce kişiyi toplayarak OHAL uygulamalarının, baskıların, tutuklamaların, işsiz bırakma tehditlerinin işe yaramadığını gösterdi. Belediye başkanlarını, milletvekillerini hapsetmek, belediyelere kayyım atamak hükümete murad ettiği artı puanı kazandırmadı. Oysa AKP, Kürtlerin bu süreçteki sessizliğini kendi lehine yoruyor, Kürtlerin HDP’ye sırt çevirdiği yönünde propaganda yapıyordu.
Kaldırım yapmak, refüjlere laleler dikmek, kadın, çocuk ve gençlik kurumlarını kapatıp dini eğitim vermek, Kürtçe tiyatronun kapısına kilidi vurup tasavvuf müziği konserleri tertip etmek AKP açısından beyhude bir çaba oldu. Halkın görmediği, görmek istemediği kayyımlardan övgüyle söz ederek, Afrin’deki ölü sayısını müjde olarak vererek Erdoğan’ın Kürtlerden alacağı desteği artıracağını düşünmek safdillik olurdu.
Genel manzara bir yana, Diyarbakırlılar 24 Haziran akşamı ortaya çıkacak sonuca ilişkin iddialara girse de, hile yapılmayacağını iddia eden tek kişiye rastlamıyoruz.