21. yüzyılın 21. yılının ikinci ayına girerken üç ABD, bir İngiliz ve iki Fransız gazetesinden kuş uçuşu çekilmiş geniş açılı birkaç fotoğraf sunalım önce:
Biden görevi devraldı ve işe hızlı başladı. Trump Cumhuriyetçi Parti aracılığıyla hâlâ seçim sonuçlarına itiraz ediyor ve azil sürecinden kurtulmaya çalışıyor, ama Demokratların da işin peşini bırakmayacağı belli.
Beyaz Saray’daki yeni yönetimle birlikte resmi yetkililerin söyleminde ve özellikle medyada “aşırı-sağ”, “ırkçılık” ve “Beyazların üstünlüğü” konularında müthiş bir muhalefet var. Kuşku yok ki olumlu. “Milliyetçilik” şimdilik gündemde değil. Ama egemen medyada bile ucundan ucundan kapitalizme itirazlar yükseliyor.
*1960’lı, ‘70’li yıllarda ancak parlamento dışı sol hareketlerin ya da marjinal grupların yayın organlarında rastlayabileceğimiz türden isyankâr fikirler artık New York Times, Washington Post, Los Angeles Times, Le Monde gibi yerleşik düzenin gazetelerinde göz kırpıyor. Sadece ırksal değil sosyal eşitsizlikler, her türlü azınlığa yönelik baskı ve haksızlıklar ve buna karşı itiraz ve direnişler artık düz haber ya da kanaat köşelerinin sıradan fikirleri haline geldi. Pandemide zenginlerin daha da zenginleşmesi genel olarak orta sınıfın bile değil, yoksulların gözlüğünden yansıtılıyor sayfalara.
*“Kaç Amerikalı evsiz, kimse bunu bilmiyor” ya da “Milyarderler pandemide daha da zenginleşti, ciddi bir vergi sistemi lâzım” gibi başlıklar vardı bu hafta New York Times ve Washington Post’ta.
* Obamacare, yani en genel tanımıyla özel sağlık sigortası olmayan ABD yurttaşlarının da sağlık hizmetlerinden yararlanması için Biden ve ekibi bir dizi girişimi gerçekleştirdi bile.
* Aşı meselesi artık sağlık konusu olmaktan çıktı. Ciddi bir siyasi, hatta jeopolitik rekabet konusu oldu. Farklı firmaların ürettiği aşılar arasındaki yarış, yoksul ülkelerin aşıya ulaşamaması bir sorun. Dahası, birçok hükümetin aşı üreten şirketlerle gizli anlaşmalar yapmış olduğu ortaya çıktı. Ve halen temel mesele aşı stoklarının yetersizliği.
* Covid’den 100 bin insanını kaybeden İngiltere’de Bojo’nun (Boris Johnson) yetersizlikleri, beceriksizlikleri manşetlerden inmiyor. Virüsün yeni varyantları da bu haftanın yıldız konuları arasında.
* Fransa’da ensest meselesi hâlâ gündemde. Emniyet ve yargı da artık devrede. İlk ifadeler alınıyor.
“New York Times, Washington Post ve Reuter’s değişen medya ortamında yeni editörler arıyor” başlıklı haberde bir yandan teknolojinin getirdiği yeniliklere ayak uydurabilecek, bir yandan da, açıkça söylenmese de, Biden dönemine uyum sağlayabilecek editörlerin arandığını yazıyor NYT.
Değişen medya ortamı
Bu hafta gazetecilik konusunda mimlediğim üç haber var: New York Times’da, değişen medya ortamına uyum sağlayabilecek yeni editörler aranıyor, yine NYT’da kıdemli bir sağlık muhabirinin ırkçı söylemler kullanmış olmasına rağmen sadece uyarılması ve işini muhafaza etmesi ve nihayet Le Monde’un sosyal medya baskısıyla (yoksa buna sanal mahalle baskısı mı dememiz gerekecek?) 17 yıllık karikatürcüsüyle yollarını ayırması.
“New York Times, Washington Post ve Reuter’s değişen medya ortamında haber merkezlerine yeni editörler arıyor” başlıklı haberde bir yandan teknolojinin getirdiği yeniliklere ayak uydurabilecek bir yandan da, açıkça söylenmese de, Biden dönemine uyum sağlayabilecek editörlerin arandığını yazıyor NYT.
Irkçı söyleme karşı yeni uygulama: “disipline etmek”
Aynı gazetenin kıdemli sağlık muhabiri, üstelik son günlerde Covid-19 haber, söyleşi ve değerlendirmeleriyle parlayan Donald McNeil Jr. gazetenin gençler için paralı olarak düzenlediği bir inceleme gezisinde Siyahlara yönelik ırkçı söylem kullanmasıyla gündeme geldi. Veliler şikâyet etti, gazete yönetimi olayı soruşturdu, suçlamanın doğruluğunu teyid etti, geziye katılan gençlerden ve okurlarından özür diledi. Ayrıca, somut ayrıntı vermeden McNeil’in “disipline edildiğini” açıkladı NYT.
Aralarında Washington Post ve The Guardian’ında bulunduğu birçok Anglosakson gazete ayrıntısı açıklanmayan bu “disipline edilme” konusuna takıldı. Çünkü Siyah Hayatlar Önemlidir hareketi başladığından bugüne, benzeri vakalarda “disipline edilme” gibi bir uygulama söz konusu değildi. Irkçı söylemi kullanan kim olursa olsun, ayrıca MeToo hareketi bağlamında da, kadınlara yönelik aşağılayıcı sözler eden, tacize yeltenen kim olursa olsun derhal teşhir ediliyor ve işyeriyle ilişkisi kesiliyordu.
Söz konusu vakada ise, New York Times’dan gelen haberlere göre, yönetim McNeil’in birkaç kez tekrarladığı ırkçı sözü kötü bir niyeti olmadan kullandığı kanısında. Üstelik, yönetime göre, McNeil ne söylediğinin pek farkında değildi. NYT editörü Dean Baquet, “Böyle durumlarda, söz konusu arkadaşların yanlış yaptığını kendilerine açıkça bildirmek ve onlara bir şans daha tanımak lâzım” dedi.
Le Monde’da karikatür krizi
Le Monde’daki olay da ilginç. Hem basın özgürlüğüyle bağlantılı hem de Fransa’yı son zamanlarda sarsan ensest vakasıyla ilgili. Fransa’nın en prestijli eğitim kurumlarından biri olan Siyasal Bilgiler Okulu’nu yöneten vakfın başkanı, ayrıca Siècle (Yüzyıl) adlı elit yönetici kulübü ile Pouvoirs (İktidarlar) dergisinin yöneticisi, medyanın görüşlerine sık başvurduğu anayasa hukuku profesörü Olivier Duhamel’in üvey oğluna 14 yaşına kadar düzenli olarak tecavüz ettiği kurbanın kardeşi tarafından yayınlanan bir kitapta teşhir edilmişti. Sosyalist Parti’ye yakın birçok üst düzey yetkilinin bu konudan aslında haberdar olduğu, ama sustuğu öne sürüldü.
Le Monde gibi köklü bir gazetede 17 yıllık karikatürcü yönetimin muhafazakâr tutumunu protesto etmek için çekip gidince, bu durum kaçınılmaz olarak bütün Fransız medyasında haber ve yorum konusu oldu. Le Monde da olup biteni haliyle dar bir çerçevede, kendi bakış açısıyla okurlarına haber olarak yansıttı. Karikatür yayından kaldırılmadı. Ama çok tartışma yarattı.
Le Monde’un emektar karikatürcüsü Xavier Gorce genel olarak penguen kahramanlarını konuşturuyor. Gorce’un ensest skandalıyla ilgili karikatüründe bir penguen yanındaki penguene soruyordu: “Sonradan annem olan trans babamın kız arkadaşının evlatlık üvey kardeşi tarafından taciz edilmişsem bu ensest sayılır mı?”
Sosyal medyada Gorce’a ve Le Monde’a karşı derhal bir kampanya başladı. Ensestin meşrulaştırıldığı, translarla alay edildiği öne sürüldü. Enseste karşı mücadele eden bir dernek ise “Hedefi şaşırmayalım. Mesele ensestin gizli kalmamasıdır, suskunluk yasasının bozulmasıdır, bir gazete karikatürü değil.”
Xavier Gorce’un ensest skandalıyla ilgili karikatüründe, bir penguen yanındaki penguene soruyordu: “Sonradan annem olan trans babamın kız arkadaşının evlatlık üvey kardeşi tarafından taciz edilmişsem bu ensest sayılır mı?” Sosyal medyada derhal Gorce’a ve Le Monde’a karşı bir kampanya başladı.
Basın özgürlüğü ve sorumluluk
Le Monde önce Yazıişleri Müdiresi Caroline Monnot’nun bir mesajını gazetenin internet sayfasında yayınladı: “Bu karikatür gerçekten de ensest vakalarının vahametini hafifleten, kurbanlar ve trans bireyleri yersiz deyimlerle niteleyen bir karikatür olarak algılanabilir. Le Monde bu hata nedeniyle şoke olmuş okurlarından özür diler.”
Anlaşılan bu açıklama yeterli görülmemiş ki, bir süre sonra bu sefer Le Monde’un Genel Yayın Yönetmeni Jérôme Fenoglio da bir mesaj yayınlamak zorunda kaldı: “Basın özgürlüğü aynı zamanda sorumluluk gerektirir. Yapılan bir hatayı kabul etmek ve özür dilemek de bu sorumluluğun gereğidir. Bu gereği Salı günü yerine getirdik, çünkü bu karikatürü yayınlama hatasını yapan bizdik.”
Karikatürist Gorce ise “Özgürlük pazarlık konusu olamaz” diyerek kalemlerini, fırçalarını topladı ve Le Monde’dan ayrıldı. Yaptığı açıklamada “Hatırlatmak zorunda kaldığım için üzgünüm, ama benim için gülmek, ahlâkın ya da duyguların gereklerine karşılık vermek zorunda değildir. Eğer acılı, üzüntülü durumlara da gülemeyeceksek, gelecekte gazete karikatürlerinde neye güleceğiz” dedi.
İşin ilginci Le Monde’un 50 yıllık karikatüristi Plantu da mart ayında 70 yaşına bastığında gazeteden ayrılacağını duyurdu. Plantu bu kararının Gorce’un vedasıyla hiçbir ilişkisi olmadığını açıkladı. Plantu ayrıca, birinci sayfa siyasi karikatürlerine son verdikten sonra, kendisinin 15 yıl önce kurduğu Barış İçin Karikatürler adlı meslek kuruluşunun belirleyeceği bir kadın karikatüristin Le Monde’da onun yerine geçeceğini söyledi. Böylelikle orta yaşlı beyaz erkeklerin çoğunluğundaki ve egemenliğindeki siyasi karikatürcüler evreni bir nebze olsun gençleşecek ve kadınlaşacak.
Son zamanlarda, gazetelerin birinci sayfa siyasi karikatürleri büyük tartışmalara yol açıyor. ABD’de bazı gazeteler, kimi tartışmalarda sansür-basın özgürlüğü ikilemine sıkışıp çözüm bulamadığı için birinci sayfa karikatürlerine son vermişti. Eleştiri, mizah ve çizgi bir süredir egemen medya dünyasında sorunlar yaşıyor.