BAĞIMSIZLIK YANLISI KATALAN SİYASETÇİLER YARGILANIYOR

Ulus Atayurt
16 Şubat 2019
SATIRBAŞLARI

Katalunya bağımsızlık referandumunun ardından gözaltına alınan ve 15 aydır tutuklu bulunan 12 Katalan siyasetçi ve sivil toplum liderinin Yüce Divan’da yargılanmalarına geçtiğimiz salı günü Madrid’de başlandı. Avrupa adalet sisteminin de masaya yatırıldığı mahkemeyi on maddede mercek altına alıyoruz.
16 Şubat 2019 Cumartesi günü, Gran Via’da yüzbinlerin katılımıyla yapılan yürüyüş alabildiğine coşkuluydu.

 Barcelona’nın denize yaslanmış, bohem işçi mahallesi Barceloneta’nın salaş bir barında kalabalık bir grup oturuyoruz. Masadaki Katalanlar hem öfkeli hem de endişeli. Lise öğretmeni, sol bağımsızlıkçı Monica “İspanya Krallığı giderek Türkiye devleti ile aşık atıyor” diye söze giriyor. “Öyleyse tahmin et” diye soruyoruz. “Sence Türkiye’de hapiste kaç öğrenci var?” Bir an duraklıyor. “Üç bin mi?” diye soruyor. Gerçek sayıyı öğrenince önündeki şaraptan sağlam bir yudum alıyor. Öte yandan, Monica kıyasta nicelik açısından değil, ama içerik açısından haklı.

Geçtiğimiz salı, 12 Şubat 2019’da, 1 Ekim bağımsızlık referandumu sonrasında tutuklanan 12 Katalan siyasetçi ve sivil toplum liderinin Madrid’de Yüce Divan’da yargılanmasına başladı. Savcılık tarafından 29 kişiye referandumla bağlantılı çeşitli suçlar isnat edildi. Katalunya Başkanı Carles Puigdemont dahil altı siyasetçi ise Belçika ve İsviçre’de sürgünde yaşıyor. Yüce Divan’ın kurgusu, üyelerinin yapısı ve savunmaya uyguladığı kısıtlamalar İspanya Krallığı üzerine çok şey söylüyor. On maddede toparlayalım.

1- 7 ilâ 25 yıl hapis cezası talebiyle yargılanan 12 Katalan’a şu üç suçlama yöneltiliyor: Devleti yıkmaya teşebbüs, isyan ve kamu kaynaklarının kötüye kullanımı. İspanya Krallığı aynı suçlamalarla Puigdemont hakkında yakalama kararı çıkardı. Puigdemont geçtiğimiz mayısta Almanya’da tutuklandı, ancak, Schleswig-Holstein eyalet mahkemesi isyan ve devleti yıkmaya teşebbüs suçlarını kabul etmedi, kamu fonlarının kötüye kullanımının ise araştırılması gerektiğine karar verdi. Zaten bu suçtan kastedilen referandum düzenlemek için bakanlık bütçelerinden faydalanmak. İspanya Krallığı kamuoyunda esen ters rüzgârdan dolayı yakalama kararını geri çekti. İsviçre ve Belçika da sürgündeki Katalan siyasetçileri iade etmiyor.

2- İspanya Katalan siyasetçileri peşinen cezalandırmak için, tutukluların suçlamalara yönelik savunmalarına uzun süre cevap vermedi. Tutuklular 15 aydır hapiste.

Yürüyüşte yargılanan Katalan liderlere büyük destek verildi, ayrıca Sevgililer Günü’nde Katalunya çapında genel grev yapıldı.

3- İspanya Krallığı’nın adalet sicili epeydir hiç parlak değil. İki örnek verelim. İspanya, Basklı (Euskadi) siyasetçi Arnaldo Otegi’yi yasaklanan sol bağımsızlıkçı Batasuna Partisi’ni tekrar kurmaya teşebbüsten 2010’da on yıla mahkûm etmiş, Otegi altı buçuk yıl hapis yatmış, 2016’da serbest bırakılmıştı. 2018’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Otegi’nin adil yargılanmadığına karar vererek İspanya’yı tazminata mahkûm etti. 3828 yılla cezalandırılan ETA militanı Inés del Río ise 21 yıl hapis yattı. AİHM müktesebatına göre, Avrupa’da bir tutuklu otuz yıldan uzun süre hapiste tutulamıyor. İspanya, 2008’de ETA militanlarına iyi hal uygulanamayacağına dair bir yasa çıkardı. Yasa AİHM’den geri döndü. Inés del Río 2008’de serbest kaldı.

4- Yüce Divan’a atanan yedi hâkimin beşi yargılamaların meşruiyeti hakkında iyi bir fikir veriyor. Mahkeme Başkanı Manuel Marchena, falanjist Partido Popular’ın (Halk Partisi) eski başkanı, 1996-2004 yılları arasında başbakanlık yapan José María Aznar’ın eski sağ kolu. Hâkimler Andrés Martínez Arrieta ve Juan Ramon Berdugo dört işkenceci jandarma (Guardia Civil) için verdikleri beraat kararıyla tanınıyor. Beraat kararı da AİHM’de mahkûm olmuştu. Hâkim Antonio Del Moral ırkçı-dinci örgüt Opus Dei mensubu. Hâkim Luciano Varela, hâkim Baltasar Garzón’un Franco dönemi suçlularına karşı açtığı davalarda Franco’culara danışmanlık yaptı.

5- Mahkeme Uluslararası Af Örgütü ve Uluslararası Duruşma İzleme Örgütü’nün (International Trial Watch) davayı kurumsal olarak izleme taleplerini reddetti. Ayrıca, davayı Madrid’den izleyen 600 uluslararası medya kuruluşunun denetlenmesi için iki hâkim görevlendirildi.

6 Şubat’ta Camp Nou’da oynanan Barcelona-Real Madrid maçında devasa boyutlarda özgürlük pankartı açıldı.

6- Savunmanın tanık olarak dinlenmesini talep ettiği yaklaşık 50 kişi mahkeme tarafından reddedildi. Reddedilenler arasında BM İfade Özgürlüğü Komisyonu’ndan Rafael Ribó, BM İnsan Hakları Komiseri Alfred de Zayas, Avrupa İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks, İnsan Hakları İzleme Grubu (Human Rights Watch) adına referandum sırasındaki devlet şiddetini raporlayan Kartik Raj, Bırakınız Katalanlar Oy Versin kampanyasından Noam Chomsky, iktisatçı Paul Preston, Nobel Barış Ödülü sahipleri Jody Williams ve Ahmed Galai de yer alıyor. Buna karşılık, Kral VI. Felipe gibi birkaç istisna hariç, yolsuzluklara bulaşmış eski Başbakan Mariano Rajoy dahil savcının tüm tanıkları ve aşırı sağ parti VOX’un müdahilliği kabul edildi.  

7- Savunmanın delil olarak sunduğu onlarca belge reddedildi. Bunlar arasında Londra polis teşkilatı Scotland Yard’ın 20 Eylül 2017’de İspanyol polisinin referandumu engellemek için Katalan kurumlarına yaptığı baskınlarda direnen Katalan sivil toplum liderlerinin şiddet göstermediğine dair kapsamlı raporu da bulunuyor.

8- İspanya Krallığı yargılamalardan dolayı büyük baskı altında. Avrupa Komisyonu resmen İspanya Krallığı yanında yer alsa, Carles Puigdemont’un AB parlamentosunda konuşması engellense de sürgündeki Katalan siyasetçiler mahkemenin gerçek yüzünü ifşa etmekten geri kalmıyor. Bunun üzerine, Krallık bir hakla ilişkiler kampanyası başlattı. İçlerinde birçok meşhur liberalin yer aldığı bir videoyla İspanya’nın dünyanın en ileri 19 demokrasisinden bir olduğu iddia edildi. Referandum günü yaklaşık bin kişinin yaralanmasına neden olan devlet şiddetine dair görüntüler sosyal medyalarda dolaşırken Richard Gere’in de yer aldığı bu şöhretler videosu Katalanlar için mavra konusu oldu.

9- Yargılamalar yüzünden İspanya hükümeti 15 Şubat’ta devrildi. Pasif tutumundan ötürü parlamentodaki Katalan desteğini kaybeden azınlıktaki Sosyalist Parti (PSOE) hükümeti lideri Pedro Sánchez 28 Nisan 2019’a erken seçim kararı almak zorunda kaldı.

10- Bağımsızlık konusunda tutumu yüzünden konut hakkı, kooperatifçilik, demokratik katılım gibi başlıklarda ilerici uygulamalarıyla yükselen yerel yönetimler tartışmalarında odağa oturan, Barcelona en Comú lideri, Belediye Başkanı Ada Colau’nun önümüzdeki mayıstaki yerel seçimlerde tekrar seçilmesi zora girdi. Yargılamaları adaletsiz bulsa da ısrarla pasif konumunu koruyan Colau ve Barcelona en Comú’nun tabanından bağımsızlıkçı sol partilere kayış başladı.

Katalanlar yüzyıllardır krallığa karşı bağımsızlık mücadelesi veriyor. Bu dava ne ilk ne de son olacak. Ancak kuşkusuz mayısın sonunda açıklanması beklenen karar Avrupa adalet sisteminin turnusol kağıdı işlevi görecek. 

Katalunya’nın bağımsızlık mücadelesini tarihsel perspektiften ele alan yazı için bkz.: Estaca, yani kazık!

 

^