EMEKÇİLERİN EKONOMİSİ: III. KUZEY AKDENİZ BULUŞMASI

Andrea Fumagalli
30 Haziran 2019
SATIRBAŞLARI

Arjantin’de 2001 krizinden beri pıtrak gibi çoğalan, sayıları 400’e yaklaşan, işçi özyönetimindeki “kurtarılmış fabrikalar” dünyanın birçok başka coğrafyasında benzer örgütlenmelere esin kaynağı olmaya devam ediyor. Onlardan biri olan ve Milano’da yedi yıldır sıkı bir mücadele ören Ri-Malflow’un evsahipliği yaptığı Emekçilerin Ekonomisi III. Kuzey Akdeniz Buluşması’na bağlanıyor, özyönetimin inceliklerini dinliyoruz.

 

Arjantin’de 2001 krizi sonrasında başkan Carlos Menem tarafından yürürlüğe sokulan Washington Mutabakat’ın acı reçetesi gereğince neoliberal politikalar tüm ülkeyi çöküşün eşiğine sürüklerken işçilerin özyönetiminde tekrar ayağa kaldırılan fabrika ve işletmelerin sayısı hızla arttı. Özellikle Zanon ve Chilavert fabrikalarının hikâyesi uluslararası düzeyde görünürlük kazansa da, aslında vicdansız yöneticilerce iflas noktasına getirilen yüzlerce tesis ve üretim birimi işçilerce kurtarıldı. 2017 yılın gelindiğinde kurtarılan fabrika ve işletmelerin sayısı 350’yi aşmıştı. Tüm bu mücadele bin bir güçlüğün ortasında gerçekleştirilir ve istihdam sağlanırken patronuz üretimin mümkün olduğu da ispatlandı.

Naomi Klein ve Avi Lewis’in 2004 tarihli The Take belgeseli sayesinde tüm dünyaca tanınan süreç, krizin ve kemer sıkma politikalarının ortasındaki Avrupa’da, Fransa, Yunanistan ve diğer ülkelerde hızla artan benzer mücadele ve deneyler için de ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Milano’daki Ri-Maflow ve Roma’daki Officine Zero fabrikaları sayesinde bu ülkelere İtalya’yı da katabiliyoruz.

Kurtarılan fabrikalar

İşçiler tarafından “kurtarılan fabrikalar” yine işçiler tarafından kolektif bir şekilde yönetiliyor. Ancak bu tanımlama aynı zamanda belli verili şartlardan ziyade, birçok vakada hâlâ devam eden bir sürece işaret ediyor. İşçileri tarafından özyönetim ilkelerine göre yönetilen fabrikanın kökeni daha önce aynı işçilerin çalışanı olduğu bir kapitalist işletmeye dayanıyor. Dönüşüm ve mücadele boyunca işçi grubu illa da aynı kişilerden oluşmuyor. Birçok kurtarılmış fabrikanın yeni çalışanları var. Fakat bu da genel geçer bir kural değil. Kurtarılan fabrikaların birçoğu işçi kooperatiflerine dönüştürülüyor, ama bazı fabrikalar kooperatife dönüşmeden yoluna devam ediyor.

Gerek yerel gerekse küresel düzeyde alternatif üretim biçimlerini hayata geçirmek isteyen Ri-Maflow işçileri, İtalya’da göçmen işçileri sömürülmesine ve salt verimlilik odaklı tarıma karşı mücadele veren çiftçileri bir araya getiren Fuori Mercato (Pazar Dışı) ağını destekliyor.

Mülkiyet meselesinin tek çözümü kooperatif biçimi değil. Kooperatif, işletmeye devlet nezdinde hukuki bir meşruiyet kazandırdığı için benimsenen bir biçim. Mülkiyet sorunu esasen kurtarılan işletmelerin kapitalistlerin elindeyken iflas etmesinden ve devam eden hukuki sürecin mülkiyetin kime geçeceğine karar verecek olmasından kaynaklanıyor. İşçi kooperatiflerinin çoğu henüz mülkiyeti tevarüs etmiş durumda değil. Birçok vakada hukuk mücadelesi devam ediyor, kamulaştırma adına süregiden bir seferberlik örgütleniyor ya da idarenin kamu yararı için işletmeyi kamulaştırıp işçilere teslim etmesine yönelik kampanyalar düzenliyor.

Yine çoğu vakada bu süreç uzun zamana yayılıyor ve hâlâ devam ediyor, dolayısıyla kurtarılan işletmelerin mülkiyeti hukuki açından belirsizliğini sürdürüyor. İşletmeler işçi denetiminde üretimi sürdürüyor, ancak işçiler hukuki açıdan işletmenin sahibi gözükmüyor. Öte yandan mülkiyet meselesi işçi kooperatifi ile pazar ilişkisinden bağımsız. Eğer kooperatif işletmenin mülkiyetini alırsa, kredi kanalarına ulaşım elde ediyor. Kooperatif mülkiyete sahip olmadığında sürekli bir kırılganlığa maruz kalıyor. Yine de bu durumdan bağımsız pazarla ilişkiye geçebiliyor.

III. Kuzey Akdeniz Buluşması

Kurtarılmış fabrikalara dair bu belli başlı meseleler yakın zamanda, 12-14 Nisan’da, üç gün boyunca Milano’da yoğun şekilde tartışıldı. Emekçilerin Ekonomisi Kuzey Akdeniz Buluşması’nın temeli Buenos Aires Açık Fakültesi’nin 2007’den beri emekçileri, militanları ve araştırmacıları bir araya getiren toplantılarda atılmıştı. Toplantılar 2014’ten itibaren her yıl Güney Amerika’nın farklı kentlerinde düzenlenen geniş katılımlı buluşmalara dönütü. Ardından buluşmalar kıtasal ölçekte çeşitlendi. Milano’daki Emekçilerin Ekonomisi III. Kuzey Akdeniz Buluşması kurtarılmış Ri-Maflow fabrikasının ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Buluşmada dünyadaki çeşitli “işgal edilmiş ve kurtarılmış” fabrikaların farklı strateji ve yaklaşımları da karşılaştırıldı.

Toplantının odağında üretim araçlarının kurtarılması ve işçiler tarafından yönetilmesi yer alıyordu. Buluşmaya özellikle, Akdeniz’in kuzeyinde yer alan, gözlerden ırak kalmış örneklerin ve alternatif ekonomi ağlarının temsilcileri davet edildi. Ayrıca siyasi görüşlerinin merkezine işçilerin özyönetimine dayalı bir toplumsal örgütlenmeyi koyan araştırmacılar, örgütler ve kolektiflerden de katılım mevcuttu. Organizasyonu gerçekleştiren örgütleri sıralayalım:

– Arjantin: Açık Üniversite Programı – UBA
– Bosna: Emekçi Üniversitesi – Dita
– Hırvatistan: İşçi İnisiyatifleri ve Demokratikleşme Örgütü
– Fransa: Özyönetim Derneği, Union Syndicale Solidaires, Güney Eğitim Federasyonu
– Yunanistan: Vio.Me Emekçi Kooperatifi & Dayanışma İnisiyatifi, Atina Emek Kooperatifleri Ağı – Italya: Ri-Maflow, Officine Zero, Pazar-dışı ekonomi ağı Fuori Mercato, Slail-Cobas Camilla özyönetim dükkanı
– İspanya: İşçi Dayanışması, Emek Konfederasyonu (CGT), Eleştirel Ekonomi, Endülüs Tarım Emekçileri Sendikası (SOC/SAT)

Milano’daki Ri-Maflow fabrikası Avrupa genelinde önemli deneyimleri paylaşan commonfare.net” sitesinde, İtalyan özyönetim hareketindeki öncü rolünden dolayı iyi bir örnek olarak zikrediliyor. Maflow fabrikası uzun yıllar BMW marka otomobiller için klima boruları üretti. Fabrikanın yabancı bir yatırımcıya satılmasının ardından yeni patron işletmeyi 2012’de Polonya’ya taşıma kararı aldı. Birçok makinayı fabrikadan çıkardı. Aynı yıl Maflow fabrikası Ri-Maflow’a (Yeniden Maflow) dönüştürüldü. Fabrika önce 20 militan işçi ve onlara destek veren mahalleliler tarafından işgal edildi. İşçiler halen üretimi yeniden ayağa kaldırma çabalarına fabrika civarındaki yerel topluluğu da dahil ediyor.

Fabrikada yeniden klima borularının üretilmesi çok zor olduğu için yeni bir üretim örgütlendi. Endüstriyel geri dönüşüm yoluyla elektronik ve mekanik parçalar elden geçiriliyor. Ayrıca bir mobilya geri dönüşüm atölyesi kuruldu. Geri dönüştürülen bilgisayarların bazıları okullara dağıtılıyor. Yerleşkede aynı zamanda bar, lokanta, dayanışma dükkânı yer alıyor. Ri-Maflow birçok toplantı ve kültürel etkinliğe de ev sahipliği yapıyor. Gerek yerel gerekse küresel düzeyde alternatif üretim biçimlerini hayata geçirmek isteyen Ri-Maflow işçileri, İtalya’da göçmen işçileri sömürülmesine ve salt verimlilik odaklı tarıma karşı mücadele veren çiftçileri bir araya getiren Fuori Mercato (Pazar Dışı) ağını destekliyor.

Gerek Ri-Maflow gerekse Fuori Mercato, dayanışma ve karşılıklılık temelli yeni tür direnişlere, kent ve kır emekçileri arasında yeni ilişkilenme ve dayanışma biçimlerine, insanların toplumsal ve ekolojik ihtiyaçlarını karşılamak için yeni kolektif girişimlere laboratuvar işlevi görüyor.

Piyasaya radikal bir alternatif

Tarım üreticisinden doğrudan, aracısız temin edilen ürünleri dolaşıma sokan Fuori Mercato İtalya’nın 17 farklı şehrinde örgütlenmiş durumda. Kendi deyişleriyle “alternatif bir piyasa değil, piyasaya radikal bir alternatif oluşturmak” istiyor. Deneysel bir örgütlenme süreciyle kent ve kırsaldaki, formel ve enformel ekonomik döngüdeki tüm ezilenleri bir araya getiriyor. Gerek Ri-Maflow gerekse Fuori Mercato, dayanışma ve karşılıklılık temelli yeni tür direnişlere, kent ve kır emekçileri arasında yeni ilişkilenme ve dayanışma biçimlerine, insanların toplumsal ve ekolojik ihtiyaçlarını karşılamak için yeni kolektif girişimlere laboratuvar işlevi görüyor. Bu sayede biriken deneyimler Emekçi Ekonomisi III. Buluşması’nın kırsal dünyaya ve agro-ekolojiye doğru genişlemesine de vesile oldu.    

Destekçilerinin sosyal ve kültürel farklılıklarından bağımsız olarak, Arjantin’den Brezilya’ya, İtalya’dan Yunanistan’a kadar, kurtarılmış fabrikalar ve işçi kolektifleri hem emek gücünün değersizleştirilmesine, üretim yapılarının tasfiyesine hem de işsizlik ve marjinalleşmeye direnişi temsil ediyor. Aynı zamanda kapitalist üretim biçimine alternatif, başka bir ekonomiyi de hayata geçiriyorlar: Hayatını emeğiyle kazananların çıkaranlarını savunan, özyönetime dayalı bir emekçi ekonomisi. Bu türden deneyler kurtarılmış fabrikaları, özyönetim çiftliklerini, bazı özgül kooperatif biçimlerini, kooperatif ekonomisini, öz-örgütlenmeye ve özyönetime dayalı emekçi mücadelelerini kapsıyor.

Bu hareket lafı dolaştırmadan şu üç soruyu gündeme getiriyor: Ne üretiyoruz? Nasıl üretiyoruz? Kimin için üretiyoruz? Yatay süreçlerin hayata geçirilmesiyle tüm toplum üretime ve zenginliğin paylaşımına etkin bir şekilde katılabilir. Böylece doğrudan demokrasi, işçi denetimi, toplumsal denetim ve öz-yönetin soyut kavramlar olmaktan çıkar. Yerine, söz konusu kavramalar insanlara onurlarını iade etmek, onların hayat araçlarını korumak, alternatif ekonomik ve toplumsal ilişkiler yaratmak için hayati edevat haline gelir.

Üç günlük buluşmanın sonunda, yaklaşık yedi yıllık sıkı bir mücadelenin ardından Ri-Maflow yeni mekânına, eski Maflow yönetim merkezindeki 800 metrekarelik bir alana taşındı. Şirketin Polonya’ya taşınmadan önce yer aldığı alan, 1999 yılında kurulan bir kooperatif olan ve tüm İtalya’da emekçi mücadelelerine destek veren Etik Bankası’nın (Banca Etica) verdiği kredi sayesinde hukuki bir çerçevede doğrudan işçi denetimine geçti. Böylece Ri-Maflow yoluna bir umut mekânı olarak devam etmeyi güvence altına aldı.

Çeviren: Ulus Atayurt

^