RUSYA’YI SARSAN BELGESEL

Hakan Güneş
26 Ocak 2021
SATIRBAŞLARI
Rusya’da “video depremi”: Rejim muhalifi Navalny’nin dolaşıma soktuğu, ilk dört günde 85 milyon kişinin izlediği “Saray” belgeseli 120 şehirde geniş çaplı gösterileri tetikledi ve Putin’in 21 yıldır pekiştirerek sürdürdüğü iktidarını fena sarstı. “Saray”la çalkalanan Rusya’ya yakın plan…
Putin’in Karadeniz kıyısındaki, Monaco Prensliği’nin 39 katı büyüklüğünde bir alana yayılan sarayı.

Bir ülke düşünün ki halkının yüzde 80’i devlet başkanını bir düzeyde desteklesin ve aynı zamanda onun 21 yıldır yönettiği ülkenin yolsuzluk ve adaletsizlik kıskacında kıvrandığı kanaatinde olsun. Rusya, Rus halkı ve Putin’den bahsediyoruz. Saray adıyla yayınlanan 112 dakikalık bir video yolsuzluk ve adaletsizliğin kaynağı olarak görülen oligarklar ve bürokrasiyle mücadele ettiğini düşündükleri Putin’i bu çetenin önde gelen ve eski bir üyesi olarak belgeleriyle itham ediyor. Muhalif lider Alexei Navalny tutuklanırken hem halkı sokağa çağırdı hem de dolaşıma soktuğu Saray’la Putin’e bugüne kadar yöneltilmiş en sert siyasi darbeyi vurdu. Bu yazı Rusya’nın Saray’ına Saray videosu ile vurulan darbenin derinliği, önemi ve muhtemel etkilerini ele alıyor.

Yayınlandığı ilk gün 20 milyonun üzerinde izlenen Saray (Dvorets) belgeseli dört günde 85 milyon izleyiciye ulaştı ve muhtemelen haftayı 100 milyonun üzerinde izlenme ile kapatacak. İngilizce altyazı ile yayınlanan video Navalny’nin bugüne kadar yayınladığı benzer içerikli videoların katbekat üzerinde bir ilgi gördü. Rusya’da internete erişimi olan herkes bu videoyu kısa ya da uzun izlemiş görünüyor. 126 bin beğenmeme (dislike) karşısında 4 milyon beğeni alan videoya, 1.5 milyon yorum yazılmış. Tüm bunlar Rusya tarihinin sosyal medyadaki gelmiş geçmiş tüm muhalif video rekorlarını kırıyor. Navalny’nin beş ay önce zehirlendiğinde 2 milyon civarında olan YouTube kanal abone sayısı da bir haftada yaklaşık üç kat artarak 6 milyonu geçmiş durumda.

En büyüğü Moskova, St. Petersburg, Novosibirsk, Kazan ve Voronej’de olmak üzere, 120 kadar şehirde yapılan gösterilere 100 binin üzerinde insan katıldı. Putin 21 yıllık iktidarında hiç olmadığı kadar sarsılmış görünüyor.

Video Navalny’nin 20 Ağustos 2020’de Rusya’da zehirlenmesi sonrası tedavi için gittiği Almanya’da hazırlanmış, Rusya’ya dönmeden önce tamamlanmış ve 17 Ocak 2021 Pazar günü ülkesine girişi sonrası tutuklanması ile birlikte 19 Ocak’ta yayına sokulmuştu. Yayının başında, halk, “bugüne kadar onlar için çok şey yapan Navalny için 23 Ocak Cumartesi günü, saat 14’te şehirlerinin ana meydanlarına protestoya” çağrıldı. En büyüğü Moskova, St. Peterburg, Novosibirsk, Kazan ve Voronej’de olmak üzere, 120 kadar şehirde yapılan gösterilere 100 binin üzerinde insan katıldı, 3512’si gözaltına alındı. Rusya tarihinin en kalabalık gösterisi olmasa da en çok merkezde gerçekleşen gösteri zinciri bu çağrı ile hayata geçti. Putin 21 yıllık iktidarında hiç olmadığı kadar sarsılmış görünüyor. Bu gösterilerin her hafta tekrarlanacağı da hesaba katıldığında, Putin’in önümüzdeki günlerde çok yönlü bir karşılık vereceği öngörülebilir.

Kremlin henüz Saray’daki iddiaların içeriğine kapsamlı ve ayrıntılı düzeyde yanıt verebilmiş değil. Bazı ön tespitler ve yaklaşımlar resmi kanallardan ifade edildi. Bunlara ilerleyen bölümde yer vereceğiz. Videonun nasıl algılandığı, Putin’in iktidarını ne ölçüde sarsacağı bu yazının asıl konusunu oluşturuyor. Ancak izleyemeyenler için 1 saat 52 dakikalık “belgesel” videonun olabildiğince kısa bir özetini verelim.

Saray ne anlatıyor?

Belgesel formatında hazırlanmış 112 dakikalık filmin yaklaşık yarısı Karadeniz sahilindeki Gelincik kasabası sınırlarında inşa edilmiş dev bir saray kompleksinin bölümlerini, iç dekorasyonunu, buradaki her bir mobilya parçasının hangi ultra lüks yabancı firmalardan kaça temin edildiğini, saray kompleksini tamamlayan şarap bağlarını, şaraphaneleri, istiridye ve midye çiftliklerini, seyir teraslarını, sığınak bölümlerini detaylıca resmediyor. Helikopter pistleri, yeraltı buz hokeyi sahası, diskotek havuzu, striptiz odası, nargile salonu, hamam, amfi tiyatro, müzik odası ve daha sayamayacağımız kadar çok saray odası ya da bölmesinin en ince ayrıntıları, maliyetleri ve nereden, kimlerce temin edilerek donatıldıkları tek tek gösteriliyor.

Monaco Prensliği’nin 39 katı büyüklüğünde bir araziye yayılmış olan kompleksin etrafının Rusya Federasyonu İstihbarat Servisi (FSB) tarafından alınarak yüksek güvenlik bölgesi statüsüne kavuşturulduğu tapu ya da satış kayıtları ile belgeleniyor.

Videonun siyasi çalkantıya neden olan asıl kısmı ise tek tek tüm bu binaların kimlerin adına kayıtlı olduğunu ve ardından bunların satın alınma süreçlerinde para transferlerinin nereden kimlerce yapıldığını göstermesinde ortaya çıkıyor. Sarayın, sağında ve solunda bulunan iki ayrı Şarapevinin, istiridye çiftliğinin ve kompleksin diğer parçalarının arkasındaki isimler hep Putin’in zengin ettiği ya da onun yakınında duran oligarklara çıkıyor.

Buraya kadar “bal tutan parmağını yalamış”, ona yakın zengin isimlerin sahip olduğu bir kompleks Putin’e mal edilerek onun mütevazi politikacı kimliği zedelenmeye çalışılıyor denebilirdi. Video tam da burada en sert darbesini vuruyor. Zira saray kompleksinin farklı bölümlerinin görünen sahiplerinin para transferi ve karmaşık alma-satma kayıtlarını ortaya döken belgesel tüm kompleksin esas sahipliğinin iki isimde toplandığını gösteriyor. Hiçbir servet kaydı olmayan iki isim, Putin’in ilkokuldan arkadaşının torunu ve dayısının torunu. “Emanetçi” ya da “gizli kasa” olarak resmediliyor bu iki isim.

Rusya’nın önemli sol muhalif entelektüellerinden Boris Kagarlitski konunun artık Navalny’nin zehirlenmesi tartışmasından çıkıp halkın hakları ve özgürlükleri mücadelesine dönüştüğü görüşünde. Hatta, ona göre, Navalny 1905 Devrimi’nde Papaz Gapon’un oynadığına benzer bir rol oynuyor.

Peki, tüm bunları buz hokeyi, striptizci kızlar, piyano, şarap, istiridye ve nargile gibi hobilerini hayata geçireceği gizli bir mabet olarak mı yaptırmış Putin? Navalny’nin yanıtı esas olarak Putin’in emlâk obsesyonu ile hobilerini birleştirdiği, ama daha ziyade bu kompleks sayesinde şahsına aktarılan rüşveti legalize ettiği yönünde.

Son olarak, video “Putin’in Kadınları” adlı bölümde Putin’in eski eşi ve kızları, velayetini resmen üstlenmediği üçüncü kızı ve onun annesi ve yine gizli çocuğunun annesi olduğu ileri sürülen “son eşi”, olimpiyat şampiyonu Alina Kabaeva’ya odaklanıyor. Bir önceki bölümde adları geçen iş adamları ve kadınlarının Putin’in bilinen ve gizlenen eşleri ve çocukları, hatta eski ve yeni kayınvalideleri ve eşlerine hangi şehirde, hangi sokakta kaç tane ultra lüks daire ve şirket devrettikleri/sattıkları/hediye ettiklerini belgeliyor.

Belgeselde Putin’in Doğu Almanya’da istihbarat subayı olarak bulunduğu 1985 yılından beri, ama özellikle SSCB’nin dağılması günlerinde, rüşvet ve çıkar ağları içinde yer aldığını vurgulanması, onun Yeltsin ve çevresindekilerden farklı bir Rusya elitini temsil ettiği algısını yıkmak için öne çıkarılmış görünüyor. Zira, Rusya halkının büyük çoğunluğu Putin’i 1990’lı yılların sarhoş, Batıcı ve hırsız oligarklar ağının temsilcisi olan Yeltsin’den kurtuluşun sembolü olarak görüyor. Putin eşittir Yeltsin yıllarına ve düzenine son veren adam.

Putin halkın yoksulluk, ordunun dağınıklık, dış politikanın kayıp üstüne kayıp yaşadığı 90’lı yılların acı hatıralarını silen lider olarak sahip olduğu imaj ve prestij bu video ile kolayca silinir mi, tartışılır. Zira, söz konusu değişim bir imaj değil, bir gerçeklik olarak ortada. Ancak etrafı kötü, kendisi pirüpak devlet adamı imajını sürdürmesi artık hiç de kolay olmayacak gibi.

Muhalefet lideri Aleksey Navalny’nin Almanya’dan Rusya’ya dönüşü. (17 Ocak 2021)

Kremlin’in ilk tepkileri

Rusya Fderasyonu’nun Birleşik Krallık’taki büyükelçiliği videonun “Sahte Navalni olayı (zehirlenme kastediliyor) ile bir ülkenin iç işlerine müdahale amaçlandığını, Moskova’daki ABD elçiliği dahil, Batılı ülke büyükelçiliklerinin teşviki ile profesyonelce hazırlanan provokatif bir iş” olduğunu duyurdu.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova olayın “Batı’nın sahte-liberalizm ve sahte-demokrasi anlayışına dayalı düşünme tarzının içinde bulunduğu derin krizin” bir yansıtması olduğunu ifade etti. Moskova Belediye Başkanı gösterilere Covid nedeniyle katılmayın çağrısı yaparken, Kremlin sözcüsü Peskov ilk şokun üstüne birkaç kısa açıklama paylaştı. Konunun içeriğine girmeden “kimsenin sizi ahmak yerine koymasına izin vermeyin” diyen sözcünün önümüzdeki günlerde detaylı konuşmaktan kaçması hiç kolay olmayacak.

Halkın tepkileri

Bağımsız Levada Araştırma Merkezi’nin Navalny’nin zehirlenmesi olayı ilgili Eylül 2020’de yaptığı ve aralık ayında tekrarladığı kamuoyu araştırması ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Saray videosuna verilen tepkiler ve hafta sonu gerçekleşen eylemlerin yaygınlığı ile Navalny’nin zehirlenmesine zamanında verilmiş tepkiler arasındaki farklar halkın Navalny’yi özel olarak desteklemekten çok Putin ve çevresinin yolsuzluklarına odaklandığını gösteriyor: Zira, bu anketler halkın yüzde 78’inin zehirleme olayını bir düzeyde duyduğunu, ancak bunların sadece yüzde 15’nin olayın arkasında “muhalifleri bastırmak için iktidarca yapıldığına” inandıklarını ortaya koyuyordu.

Bir olayın başlatıcısı ile onun tetiklediği süreçte sokağa çıkanlar, sokakta ortaya çıkan koalisyon ve nihayet günün sonunda bu süreçlerden politik olarak yararlanacak kişi ve kesimler farklı olabilir. Buna tarih deniyor, malûm.

Araştırmaya göre, olaydan haberdar olan halkın yüzde 30’u hiçbir zehirlenme olmadığı, bunun muhtemelen bir enfeksiyon olduğuna, yüzde 19’u Batılı istihbarat servislilerinin işi olduğuna, yüzde 7’si soruşturmacıların işgüzarlığı ve yüzde 6’sı da muhalefet içi bir hesaplaşma olduğuna inandıklarını ifade ediyorlardı. Bu araştırma bugün yapıldığında muhtemelen sonuçlar belli oranda değişecektir, ama yine de eldeki veri önemli ipuçları barındırıyor.

Navalny protestoları ve 1905’in Papaz Gapon’u

Rusya’nın önemli sol muhalif entelektüellerinden Boris Kagarlitski konunun artık Navalny’nin zehirlenmesi tartışmasından çıkıp halkın hakları ve özgürlükleri mücadelesine dönüştüğü görüşünde. Hatta, ona göre, Navalny 1905 Devrimi’nde Papaz Gapon’un oynadığına benzer bir rol oynuyor.

1905’te Petersburg’da işçiler Papaz Gapon önderliğinde Çar II. Nikolay’a bir dilekçe sunmak üzere Kışlık Saray’a doğru barışçıl bir yürüyüş düzenlemişler, ancak on binlerce işçinin üzerine toplu tüfekli açılan ateş sonucu, binden fazla insan ölmüştü. Bu olay devamında, Çarlığın meşrutiyete geçişini zorunlu kılacak bir dizi gelişmeyi tetiklemişti.

Kagarlitski, Navalny’nin de tıpkı Papaz Gapon gibi, gerçek bir hak ve özgürlük adamı olmadığını ancak attığı adımın tıpkı 1905’de Papaz Gapon’un cesur adımında olduğu gibi halk hareketini tetikleyen önemli bir işlevi olduğunu ileri sürüyor.

1905 Devrimi’nin öncü simalarından Georgiy Gapon

Doğrusu, Putin’in Çar Nikolay’dan daha popüler ve hegemonya sahibi olduğu, son 20 yılda sağlanan nispi refah seviyesinin onu bir müddet daha ayakta tutacak düzeyde olduğunu düşünen biri olarak, Navalny’nin Papaz Gapon etkisi yaratacağı kanaatinde değilim. Ama buna yakın, bu durumu andıran bir etkinin şimdiden ortada olduğunu yadsıyacak da değilim.

Öte yandan, Papaz Gapon benzetmesinin Putin’in otoritarizmine destek vermek için Navalny’nin liberalizmi, batıcılığı ve şimdi de öne çıkan Trumpvari aşırı sağcılığı gibi etmenlere gönderme yapanlara anlamlı bir tartışma daveti olduğunu düşünüyorum. Bir olayın başlatıcısı ile onun tetiklediği süreçte sokağa çıkanlar, sokakta ortaya çıkan koalisyon ve nihayet günün sonunda bu süreçlerden politik olarak yararlanacak kişi ve kesimler farklı olabilir. Buna tarih deniyor, malûm.

Bu bakımdan, Navalny hakkında ileri sürülen tüm iddiaların, büyük ölçüde doğru olmakla beraber, ayrıca değerlendirilmesi gerektiği kanaatimi paylaşayım. Navalny’nin aynı anda batıcı, “liberal”, muhafazakâr, göçmen karşıtı, aşırı milliyetçi olduğu konusunda ciddi bilgiler paylaşılıyor ki, bunlar çok büyük ölçüde doğrudur. Aşırı milliyetçilik ile batıcılık, liberalizm ile muhafazakârlık nasıl yan yana geliyor derseniz Navalny’ye bakın demekte bir beis görmüyorum, ama bu orijinal/fenomenal durumun Rus siyasal kültürü bağlamında ayrıca ele alınması gereğiyle, konuya bir virgül koymayı yeğliyorum.

Peki, siyasi kişiliği ve politik hedeflerinin ötesinde geniş bir kesimi harekete geçirmiş olan Navalny protestoları nereye kadar gidebilir? Saray belgeseli Saray’ı devirecek güce erişebilir mi? Bu sorunun yanıtı Putin’in geride bırakılan 21 yılda nasıl kabul gördüğü, gücünü nereden aldığı ve şimdi çatlamaya başlayan bu dinamiklerin neler olduğu ile ilgili.

Putin’in “baba” imajı

Putin’in ekonomik ve sosyal performansı, genellikle Gorbaçev’in kaotik son yılları ve Yeltsin’in sefaletle özdeşleşmiş 1990’ları ile kıyaslanarak anılıyor. Putin bu iki selefiyle kıyaslandığında nereden bakarsanız istikrar ve refah artışı, dış borçlardan kurtulma, enflasyonu dizginleme, yaşanabilir sınıra yaklaşan ücretler ve devletin sosyal fonksiyonlarında gözle görülür bir iyileşme anlamına geliyor. Burada bir ilüzyon yok. Her ne kadar SSCB seviyesinde bir refaha ulaştırmaktan hayli uzak olsa da Rusya halkını yıkımın eşiğine getiren Gorbaçev ve özellikle Yeltsin ile kıyaslandığında, Putin Rusya halkları için hep “nispi” refahı, adaleti ve istikrarı temsil ediyordu.

Rusyalıların yüzde 54’ü, Rusya’nın doğru istikamette ilerlediğini, yüzde 86’sı Putin’in başarılı bir başkan olduğunu düşünüyor. Buraya kadar şaşıracak bir şey yok. Şaşırtıcı kısmı, aynı insanların üçte ikisinden büyük kısmının çürüme, yolsuzluk, rüşvet, insan hakları ihlâlleri sorunları olduğunu düşünmeleri.

Keza petrol, doğal gaz, maden ve mineraller, askeri sanayi ihracatının yarattığı olanaklar ile iç sömürüyü dengeleme olanakları Rusya’da devleti “baba” yaparken, aynı anda Çar Petro’ya ve Stalin’e sahip çıkan söylemiyle Putin’i de bu babalık kurumunun tepesine yerleştiriyor.

Nispi refahla desteklenen siyaset üstü “Putin Baba” imajı Rusya halkından hâlâ ciddi bir destek görüyor. Ancak, burada çok ilginç, başka ülkelerde kolayca görülmeyecek bir tezat mevcut. Rusya’nın köklü ve güvenilir sosyolojik araştırmalar merkezi Levada Tsentr’in yaptığı son derece kapsamlı bir çalışmaya göre, Rusyalıların yüzde 54’ü, Rusya’nın doğru istikamette ilerlediğini, yüzde 86’sı ise Putin’in görevini başarıyla yapan bir başkan olduğunu düşünüyor. Buraya kadar şaşıracak bir şey yok elbette. Rusya hakkındaki genellikle bildiklerimiz de tam bu yönde. Tüm Rusya bölgelerinden seçilmiş 18 ile 45 yaş arası araştırma katılımcılarının cevaplarının şaşırtıcı kısmı ise aynı insanların üçte ikisinden büyük kısmının Rusya’da bürokratik çürüme, yolsuzluk, rüşvet, işlerin yürümemesi, insan hakları ihlâlleri vb. sorunları olduğunu düşünmeleri.

Tekrar edecek olursak, Rusya halkının en az dörtte üçü birçok temel başlıkta Putin’i destekliyor, onu başarılı buluyor, ama aynı zamanda Rusya yönetimini atıl, rüşvete batmış, halktan ve adaletten uzak ve üst sınıfların hizmetinde iş gören bir yapı olarak değerlendiriyor. Bu tablo sadece bağımsız bir araştırma kurumunun bilimsel sonuçlarını değil, Rusya’da belli bir süre yaşamış herkesin çıplak gözle gördüğü, bildiği bir algıyı yansıtıyor.

Saray belgeseli Rusya’yı sokağa döktü. 120 şehirde yapılan gösterilere 100 binin üzerinde insan katıldı, 3512’si gözaltına alındı.

Pandoranın kutusu ve Putin’in ağır ikilemi

Rusya’yı sömüren bir oligarklar ağı ve yolsuzluğa batmış bir bürokratik elitten şikayetçi olanların Putin’i desteklemelerinin başlıca nedeni, onun bu yapıyla mücadele ettiğini düşünüyor olmaları olsa gerekir. Bir de inkâr edilmesi mümkün olmayan nispi refah artışı. İşte Navalny’nin Saray videosu tam da bu nedenle Putin rejimine son 21 yılda yöneltilmiş en sert darbe. Zira, bu belgesel 112 dakika boyunca Putin’in 1985’den bu yana halkın lanetlediği tüm süreçlerin bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.

Navalny Putin’i en kırılgan yerinden vuruyor. Halka ülkedeki yolsuzluğu anlatması gerekmiyordu. O herkesin bildiği bir vaka zaten. Video halka Putin’in de bu bilinen yolsuzluk şebekesinin tipik bir temsilcisi olduğunu gösterdi. Bu, Navalny’nin yapıp yapabileceği en sert saldırıydı ve şimdi Putin ağır bir ikilemle karşı karşıya: Ya Navalny serbest bırakılacak ve onun iddiaları tek tek çürütülmeye çalışılarak güven kazanılacak ya da baskı ve karşı propagandayla olayların üstü örtülmeye çalışılacak.

Pandoranın kutusu bir kez açıldı ve Putin’in kapsamlı bir “çevre temizliği” ve belirli sosyal politikaları devreye sokarak imaj düzeltme seçeneği dışında başvuracağı tüm yöntemler kaybetmeye başladığı güveni daha da aşağı çekecek.

^