DİYARBAKIR NEWROZ’UNDAN İZLENİMLER

İrfan Aktan
22 Mart 2018
SATIRBAŞLARI

Diyarbakır Newroz’una katılım önceki yıllara kıyasla düşüktü. Ama kalemlerine ve rujuna el konan bir kadının dediği gibi, “rujsuz, ama ruhsuz değil”di.

 

Newroz, önceki yıllarda farklı günlerde, farklı merkezlerde yaklaşık bir haftalık zamana yayılarak kutlanıyor, ardından son büyük kutlama 21 Mart’ta Diyarbakır’da gerçekleştiriyordu. Böylece kendi illerindeki Newroz kutlamalarına katılmış olanlar da 21 Mart günü büyük buluşma için Diyarbakır’a akın ediyor ve Newroz meydanını bir milyonu aşkın insan dolduruyordu. Bu seneki katılım, önceki yıllara kıyasla düşüktü. Yine de, “düşük” derken, 400 bin civarında bir sayıdan bahsediyoruz.

Bu sene valilikler Diyarbakır’daki katılımın düşmesine yol açan farklı bir uygulamaya giderek tüm illerdeki kutlamaların Diyarbakır’dakiyle eşzamanlı gerçekleştirilmesini zorunlu kıldı. Böylece farklı illerdeki insanlar kendi bölgelerindeki kutlamalara katılmalarının ardından Diyarbakır’a gelemedi. Ayrıca, önceki yıllarda eşi benzeri görülmemiş bıktırıcı polis kontrolü, pek çok insanı kutlama alanına gelmekten alıkoydu: Yedi bin polisin görev yaptığı alanda kadınların çantalarındaki kalemlere, rujlara bile el kondu.

Önceki yıllarda Newroz alanı yeşil-sarı-kırmızı simgelerle süslenirken, bu sene içeriye HDP bayrağı ve “Bijî Newroz“ pankartları dışında hiçbir şey sokulmadı. Bazı istisnalar vardı tabii. Kimi katılımcılar “yasaklı“ renkteki bezleri kıyafetlerinin altına, bacaklarına veya kollarına sararak içeri sokabildi.

Alanda görüştüğümüz insanlar, geçtiğimiz yılki Newroz kutlamaları sırasında üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un belden üstü çıplak olduğu halde polis tarafından “canlı bomba şüphesi”yle öldürülmesinin de çok sayıda genci bu seneki kutlamaya katılmaktan alıkoyduğunu söylüyordu.

Diyarbakır’da güneşin tepeye çıktığı anlarda, Newroz alanındaki büyük meşalenin ateşe verilmesiyle başlayan kutlamalarda dikkat çeken hususlardan biri de platformdan sık sık “yasaklı sloganların“ atılmaması çağrısıydı. Bu çağrı her yapıldığında, yüz binlerce insan aynı ağızdan “yasaklı“ sloganlar attı.

Bu sene valilikler Diyarbakır’daki katılımın düşmesine yol açan farklı bir uygulamaya giderek tüm illerdeki kutlamaların Diyarbakır’dakiyle eşzamanlı gerçekleştirilmesini zorunlu kıldı.

Newroz’un belki de en coşkulu ânı, “Efrin Kantonu yönetimi”nin gönderdiği mesajın okunmasıydı. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk tarafından okunan mesaj, yasal çerçeve içinde kalarak, şöyle özetlenebilir:

“Efrîn direniş halkı olarak Amed halkını selamlıyoruz. Efrîn’de yaşayan Kürtler, Araplar, Türkmenler olarak 2018 bayramını işgal altında geçiriyoruz. Efrîn halkı olarak birçok güce karşı direnmekteyiz. Onur ve kimliğimizi hiçbir şeye değişmeyeceğiz. Özgürlüğümüz için büyük bir iradeye sahibiz. Onur dışında hiçbir şeyin anlamı yoktur. İşgalcilere karşı direniş bayramı olan Newroz’u direnişle karşılamaktayız. 2019 Newrozu’nu umut ve özgürlük içerisinde kutlayacağımıza inanıyoruz. Tarihi direnen halklar yazacaktır. Direniş ruhuyla sizleri selamlıyoruz. Bijî Newroz.”

Demirci Kawa heykeli

Afrin’de, Newroz’un simgesi Demirci Kawa heykelinin Türkiye destekli cihatçı gruplar tarafından yıkılmasına çok yoğun tepki vardı. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da, konuşmasında bu vahşete şu sözlerle karşılık verdi: “Demirci Kawa’nın heykelini yıkanlar bilsin ki burada toplanan insanların hepsi birer Kawa’dır.“

Buldan’ın ardından kürsüye çıkan Ahmet Türk ise saldırılar karşısında Kürtlerin ulusal birliklerini sağlaması ve dostlarıyla beraber demokrasi mücadelesi vermeleri gerektiğini söyledi. Öte yandan, Newroz alanında, Ahmet Türk’ün “Kürtlerin dostları“ dediği sol-sosyalist çevrelerden çok az isim vardı. Zaten bu yılki Newroz meydanının en çarpıcı sahnelerinden biri yabancı diplomatların, siyasetçilerin, ünlü simaların oturduğu protokol platformunun neredeyse boş olmasıydı.

Oysa çatışmasızlık dönemlerinde bu platformda yer almak için yarışılırdı. Yasaklara, caydırıcı polis kontrollerine, katılımı düşürmek için uygulanan taktiklere ve elbette Afrin’in Türkiye tarafından ele geçirilmesinin yarattığı duygusal çöküntüye rağmen Diyarbakır Newroz’u, kalemlerine ve rujuna el konan bir kadının dediği gibi, “rujsuz, ama ruhsuz değil”di.

^