Sağlık Bakanlığı verileri Bilim Kurulu üyelerini bile ikna etmiyor, pandeminin seyri ancak “sahada” anlaşılabiliyor. Salgının da başkenti haline gelen Ankara’daki durumu ve sağlık emekçilerinin çalışma koşullarını, A sınıfı bir özel hastanenin covid servisi ve kalp damar cerrahisi yoğun bakım görevlisi, 14 yıllık hemşire Özlem Yaprak’tan –gerçek adı mahfuz– dinliyoruz.
Hastaneniz ne zamandır Covid-19 hastası kabul ediyor?
Özlem Yaprak: Pandeminin başında Sağlık Bakanlığı tıbbi donanımı olan tüm hastanelerin covid alanları oluşturmasını ve prosedürün uygulanmasını istedi. Bizim hastanemiz de bu çağrıya uydu. Hastaneye gelen harkes, acil servis ve poliklinik hastaları, hasta ziyaretçileri, personel hepsi tek bir girişten alındı. Bu alanda ateş ölçümü ve sorgulama yapıldıktan sonra hastaneye dağıldılar. Covid şüphesi olanlar da bu alana alındı.
Tüm hastanelerin Covid-19 vakalarına açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu uygulama covid’li hastayla teması artırdı. Dışarıda covid’i asemtomatik geçiren çok vaka var. İnsanları sorgulayarak covid’li olup olmadığını anlamanız mümkün değil. “Covidlisin” veya “temaslısın” demek de bir sorun. Devlet özel hastanelere “tüm prosedürü uygula” dedi, ama sürecin yönetimini hastanelere bıraktı. Her hastane farklı uygulama yaptı. Diğer yandan, devlet hastanelerine yardımlar yapıldı, ama özel hastanelerin mevcut olanaklarıyla pandemiyle mücadele etmesi gerekti. Devlet önce yoğun bakımdaki hasta için günlük 700 lira ödeyeceğini söyledi. Sonra bu uygulamayı değiştirdi ve yoğun bakım hastalarının şehir hastanesi veya pandemi hastanesine nakli istendi.
Özel hastanelerin hastalardan yüksek ücretler talep ettiğini duyuyoruz…
İşi ticarete döktüler maalesef, biz de duyuyoruz. Benim çalıştığım hastane covid’li hastadan ücret talep etmiyor. Normalde yoğun bakımlarda da ücret alınmaması gerekir. Ama yataklı servislerde ücret alınıyor. Pandemi süresince kesinlikle ücret talep edemezler aslında. Yaptıkları yasal değil.
Özel hastanede pandemi açısından en büyük sorun nedir?
Testler sınırlı geliyor. Günde on tane test gönderiyorlar. Bu sayıdaki testi covid şüphesiyle gelene mi, hastaneye yatacak kişiye mi, yoksa o gün ameliyata girecek kişiye mi yapacaksınız? Zaten bize, sağlık çalışanlarına test yapılmıyor. “Sen her halükârda temaslısın” diyor ve test yapmıyor. Yoğun bakımlık değilsen çalışmak zorundasın. Belirtin yoksa dokuz saat çalışacaksın…
Buna itiraz etmiyor musunuz?
Ne fayda! “Ölmüyorsan çalışacaksın.” Bir hemşire covid’i, ayakta geçiriyor, çalışıyor, hastanenin her yerine girip çıkıyor. Misal, yemekhaneye gidiyor orada maskesini çıkarıyor. Eskisi gibi 50 kişi bir arada yemek yemiyoruz, ama 20 kişi bir aradayız. Hem özelde hem de devlet hastanesinde semptom göstermediği için çalışan arkadaşlarımız var. Bizim hastane yönetimi beş gün izin veriyor, beş günün sonunda gelip işe başlıyorsun. Bakanlık yazı yazmış, semptom göstermediği sürece tüm sağlık personeli çalışmak zorunda!
Günde on tane test gönderiyorlar. Covid şüphesi ile gelene mi, hastaneye yatacak kişiye mi, yoksa o gün ameliyata girecek kişiye mi yapacaksınız? Zaten bize test yapılmıyor. “Sen her halükârda temaslısın” diyor ve yapmıyor. Yoğun bakımlık değilsen çalışmak zorundasın. Belirtin yoksa dokuz saat çalışacaksın…
Test yeterli değilse nasıl teşhis koyuyorsunuz?
Tomografiyle teşhis koyuyoruz. Akciğerde buzlu cam görüntüsü varsa, öncelikle Covid-19 testini bu kişilere yapmaya çalışıyoruz. Test için triyaj yapıyoruz yani. Bir aya yakındır yoğun bakım servisinde yatan bir hastam var. Bu hastanın şehir hastanesine veya pandemi hastanesine nakli için bakanlıkça 112 dışında oluşturulan covid servisiyle irtibata geçtik. Çünkü o hastanelerde farklı tedaviler uygulanabilir. Sonunda özel hastane de olsanız imkânlarınız sınırlı. Hasta solunum cihazına bağlı ve yaşamsal riski var, nakli gerçekleştiremiyoruz.
Neden?
Mayıstan beri test sayılarımız kısıtlı. Prosedür diyor ki “test yapabilmek için hastanın en az beş bulgusu olması gerek.” Akciğer görüntüsü covid bulgusu verse de test sonucu pozitif olmayan hastayı covid’li kabul etmiyor sistem. Akciğere baktın, beş belirti de var, testi gönderdin –genellikle ilk test negatif çıkıyor– veya testi gönderemeden hasta ex oldu, o hastayı covid’li kabul etmiyorlar. Yirmi beş gündür pandemi hastanesine nakli için uğraştığımız hastanın da durumu böyle. Bu hastamız bir ay önce kalp ameliyatı geçirdi. Bir süre sonra covid bulgusuyla geri geldi. Hastaya antibiyotik veriyoruz. Bu da bağışıklık sistemini baskıladığı için testi negatif, ama akciğer bulgusu buzlu cam görüntüsüyle covid. Test sonuçları negatif çıktığı için bu hastanın covid olduğunu belgeleyemiyoruz. Bize yer olmadığı söyleniyor, yer açılmasını bekliyoruz pandemi hastanelerinde. O hastanelerde çalışan arkadaşlarımızla konuşuyoruz. Hastaneler dolu. Serviste veya yoğun bakımda yer açılacak ki, yeni bir hasta kabul edebilsinler. Hastaların genel durumu, yaşı, hastalıkları, riskleri göz önünde bulundurularak bir önceliklendirme, triyaj yapmak zorunda kalıyor pandemi hastaneleri de.
Siz de covid’li hastayı eve mi gönderiyorsunuz devlet hastaneleri gibi?
Biz bu kararı hastaya bıraktık. Ona soruyoruz. Hasta kendini iyi hissetmiyor ve testi pozitifse ücret talep etmeden yatırıyoruz. Böylelikle hastanın çevresiyle temasını en aza düşürüyoruz.
“Devlet hastanelerine yardım yapıldı, özeller kendi olanaklarıyla idare etmek zorunda kaldı” dediniz, bu durum sizi nasıl etkiledi?
Pandeminin başında kilit personel dışındakileri ücretsiz izne çıkardılar. Kısıtlı eleman, kısıtlı ücret ve fazla mesai. Bir sürü imkânsızlık. Örneğin, solunum cihazlarının devrelerini bulmakta zorlandık. Devlet firmalardan bu devreleri toplatmıştı. Düşünün, hasta ameliyattan çıkıyor, alerjik bir reaksiyon olabilir, solunum cihazının devresi yok. Solunum cihazları covid’li hastalara kullanıldı.
Hepimiz hastanede kaldık ilk dönemde. Eve gitsek bulaş riski vardı. Devlet hastanelerindekilere yurtlar tahsis edildi. Bizde hastane yönetimi bir katı çalışanlara açtı, orada kaldık. Normalleşmeyle eve döndüm. Evliyim, bir çocuğum var. Tam dört ay ayrı kaldım onlardan. Şimdi eve gidiyoruz, ama yaşamımız daha iyi değil. Çok sıkıntılı. Evdeki ortak alanlarda maskeliyiz, herkes odasında. Birlikte yemek yemeyeli aylar oldu. Çocuğumla aynı evdeyiz, ama birbirimizi özlüyoruz. Öyle günler oluyor ki, hastanede temaslı bir durum varsa, ortak alanlarda bile karşılaşmamaya çalışıyoruz.
Çocuğunuzu okula gönderdiniz mi?
Ben olayın iç yüzünü bildiğim ve çocukların kendilerini korumalarının mümkün olmadığını gördüğüm için göndermedim. Okulları açma ısrarını anlamıyorum. Ama şimdi çocuğumuzun durumu ne olacak diye kara kara düşünüyoruz. Eşim kamuda çalışıyor, sık sık Ankara dışına çıkıyor. Ben mesleğimi yapıyorum ve tüm imkânsızlıklara karşın insanlara faydam olur mu diye uğraşıyorum, pes etmiyorum. Bu süreçte idari izinler kurumların inisiyatifine bırakıldı. Erkek veya kadın, kamuda çalışan eşlerin idari izinli sayılması konusundaki belirsizlik sürüyor. Çocuğumu nereye bırakacağım, hiç bilmiyorum ve çalışmak zorundayım.
Prosedür diyor ki “test yapabilmek için en az beş bulgu gerek.” Akciğer görüntüsü covid bulgusu verse de test sonucu pozitif olmayanı covid’li kabul etmiyor sistem. Akciğere baktın, beş belirti de var, testi gönderdin –genellikle ilk test negatif çıkıyor– veya testi gönderemeden hasta ex oldu, o hasta covid’li kabul edilmiyor.
Ankara’da kaç hemşirenin enfekte olduğunu veya yaşamını yitirdiğini biliyor musunuz?
Net sayısını bilmiyorum. Temizlik personeli ve hemşireler en çok covid’e yakalananlar. Yoğun bakımda her dakika yanındasın hastanın. Şimdi bir de çok sayıda yeni mezun arkadaşlar atandı. Bu arkadaşlar deneyimsizler ve bırakın hastayı, kendilerini nasıl koruyacaklarını bilmiyorlar. KHK ile atılan hemşireler geri alınabilirdi, örneğin.
Devletle özel arasında hemşireler ayrıştırıldı, onlara ek ödeme yapıldı. Normalleşmeyle kesildi. Bizler onlar kadar hasta bakmıyoruz, ama şartlarımız en az onlarınki kadar kötü. İmkânlarımız onlarınkinden daha kısıtlı. Bizim de özlük haklarımıza saygı gösterilsin istiyoruz. Günde kesintisiz dokuz saat çalışıyorum. Yüzümüz, burnumuz uçuk içinde, maskeyi çıkarmak, bir nefes almak en büyük hayalimiz oluyor gün boyunca. Hepimizde dezenfektanlara bağlı alerjik reaksiyonlar gelişti. Buna karşın devlette çalışmadığımız için bize sanki hiç emek harcamıyormuşuz gibi davranılıyor. Adil davranılmasını, özlük haklarımızda iyileştirmeler yapılmasını istiyoruz. Sonunda hepimiz aynı cephede, aynı mücadelenin içindeyiz.
Çalışmanızın karşılığını alıyor musunuz?
Özel hastanede çalışanlar bu süreçte sağlık çalışanı olarak sayılmadı. Ek ödeme yapılacaktı, ek ödemeyi geçtim, maaşlarımızı alamadık. Aldığımız maaşın yarısı bile etmeyen asgari ücretin altındaki paralarla çalıştık. Ödemeler borçlar birikti. Özel hastaneye gelen hasta veya hasta yakınının talepleri de çok.
Bu size nasıl yansıyor?
Yoğun bakımda beş hemşire, iki doktor 10 hastaya bakıyoruz. Bu bizim işimiz, seve seve yapıyoruz. Ama hasta yakınlarına laf anlatmak çok zor. “Bir bakıp çıkayım” diyor. Nasıl kabul ederiz, covid’li olma riski var ve bütün servisi etkiler bu. Bir de kimi hekimler var ki, deneyimli hemşirenin bilgisini sorgulamasına kızıyor. Hemşire hem hasta, hasta yakını hem de doktorun mobbingine uğruyor. İşimiz bu açıdan da çok zor.
Temizlik personeli ve hemşireler en çok covid’e yakalananlar. Günde kesintisiz dokuz saat çalışıyorum. Yüzümüz, burnumuz uçuk içinde, maskeyi çıkarmak, bir nefes almak en büyük hayalimiz oluyor gün boyu. Hepimizde dezenfektanlara bağlı alerjik reaksiyonlar gelişti.
Tabipler Birliği başta olmak üzere, sağlık çalışanları hem siyasetçilerin hem de hasta yakınlarının saldırısı altında. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?
Tüm bunlar salgının başından beri doğru yönetilmemesinden kaynaklı. O saldıranlar bir gün o yataklara düşebilir. Sağlık çalışanları özelde de devlette de ellerinden gelenin en iyisini yapmak için sağlıklarını, özel hayatlarını, her şeyi riske ederek çalışıyor, bunu nasıl görmüyorlar, anlayamıyorum.
“Salgın doğru yönetilmedi” dediniz, açar mısınız?
Bir kere sağlık sisteminde imkânlar sınırlı, bunu kabul etmek gerek. Yatak da servisler de sınırlı. Hastaları karantina altında tutmuyoruz ve tüm hastaları hastanelerde kabul ediyoruz. Bu sağlık sitemini zorluyor. Sayısal veriler doğru değil. Bu mütevazi ölçekli özel hastanede bile her gün covid’e bağlı en az iki ölüm gerçekleşiyor. Buradan yola çıkarak Sağlık Bakanlığı verilerinin gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Bunu meslek örgütleri de dile getiriyor sık sık. Normalleşme hataydı. Hastaların evlerine gönderilmesi de hata. Açın kamu tesislerini, kapattığınız hastaneleri tam kapasiteli çalıştırın, insanları karantina altına alın buralarda, teması kesin öncelikle. Sonra, sokağa çıkma yasağı ilan edin gerekirse. Bunlar yapılmazsa Ankara’da salgının önüne geçilmesi imkânsız.
İlaçlar ayrı bir sorun. Covid’li hastaya ilaçları kontrol altında uyguluyoruz. Filyasyon ekipleri herkese veriyor protokollerdeki ilaçları. Bunlar ağır yan etkileri olan, kalp ritmini etkileyen ilaçlar. Kanama bozukluklarına da neden oluyor ilaçlardan biri. Bir tarafı onarırken hastada belki yaşam boyu sürecek bir soruna yol açabilirsiniz. Covid’li hastayı evde takip etmek çok zor. İlacı verip çekiliyorsun. Durumu ağırlaşınca hastaneye kaldırıyorsun, o da yer bulursan. Belki hasta en başında basit bir müdahaleyle iyileşecek. Hastanın covid tedavisinin mevcut durumuna uygun değerlendirilmesi gerekir. Her hastaya aynı tedaviyi uygulayamazsınız. Hastanın hayatıyla oynuyorlar.