31 MART SEÇİMLERİ VE SAHTE SEÇMEN TARTIŞMASI–2

İsmet Özkul
13 Nisan 2019
SATIRBAŞLARI

Yüksek Seçim Kurulu, Büyükçekmece seçimleri konusunda karar vermeyi ertelemişken biz de çekmeceyi karıştırmaya devam ediyoruz. “Taşıma seçmen” konusu için bu kez Türkiye İstatistik Kurumu’nun nüfus istatistiklerine dalacağız, bakalım ne çıkacak…

Çok eskiden nüfusumuzun ne kadar olduğunu “nüfus sayımı” ile ölçerdik. Nüfus sayımı beş yılda bir yapılırdı. Bir pazar günü yapılan nüfus sayımında gün boyu sokağa çıkma yasağı uygulanırdı. Herkes eve kapanır ve sayım görevlisinin gelmesini beklerdi.

Çoğunlukla devlet memurlarından oluşan sayım görevlileri, kendilerine ayrılmış bölgede evleri tek tek ziyaret ederek ellerindeki çarşaf gibi geniş basılı kâğıtların ilgili bölümlerini tek tek el yazısıyla doldururlardı. Böylece herkes görevli memur tarafından mevcutlu olarak sayılır, kaydedilirdi. Tüm bilgilerin merkezde toplanması ve nüfusun hesaplanması aylar alırdı.

İşte o devirlerde göçebe olarak çadırlarda yaşayan Roman vatandaşlarımız, nüfus sayım zamanlarında çok büyük kıymet görürdü. Başka zamanlarda köylüler, Roman vatandaşların, kısa bir süre için de olsa köylerinin yakınlarına çadırlarını kurarak ikamet etmelerinden pek hoşlanmazlar, hatta kovmaya çalışırlardı.

Oysa Roman vatandaşlar kondukları köyde zaten uzun süre kalmazlardı. Kaldıkları süre içinde köylülerin bakır kaplarını, tencere ve kazanlarını kalaylar, karşılığında para veya un, bulgur vs. alıp işlerini bitirince başka köye göçerlerdi.

Seçim göçünün çok etkin ve sistematik hale geldiği altı örnek ilçenin hepsinde 2008, 2013 ve 2018 yıllarında nüfus artışında çok sert çıkışlar, sonraki yıllarda da hızlı düşüşler var. 2008, 2013 ve 2018 yıllarının ortak özelliği ne derseniz, cevabı bir sonraki yılın mart ayında yapılan yerel seçimler.

Sayım göçü

Ama nüfus sayım günlerinde tam tersi olur ve köyler, Roman vatandaşların kendi köylerine gelip çadırlarını oraya kurmaları için birbirleriyle yarışırdı. Çünkü nüfusu yüksek olan köyün devletten alabileceği yardım ve destek artardı. Bu yüzden köyün ileri gelenleri, sayım günleri yaklaştığında Roman avına çıkar ve onların köylerine gelerek nüfuslarının yüksek çıkmasını sağlamak için çabalardı.

Bunun somut bir örneğini yaşadığım için biliyorum. Babam ilkokul öğretmeniydi ve 1960’lı yıllarda Ceyhan’ın bir köyünde “başöğretmen” idi. O zamanlar okul müdürüne “başöğretmen” denirdi.

Köyün okulu üç derslikliydi. İkinci ve üçüncü sınıflar bir, dördüncü ve beşinci sınıflar bir sınıfta ders görürdü. Aynı öğretmen her iki sınıfın derslerini birlikte anlatarak eğitimi yürütmek zorundaydı.

Köyün nüfusu artarsa, beş derslikli bir okul yapılmasını sağlamak mümkün olacaktı.

Babamın önderliğinde, çevrede dolaşan Roman vatandaşları nüfus sayım zamanı köye gelip çadırlarını meraya kurmaya ikna ettiler. Sayımda köyün nüfusu birden arttı ve aynı yıl köyümüzde beş derslikli büyük bir ilkokul binası inşaatı başladı.

Başka zaman olsa köylülerin kovmak için elinden geleni yaptığı Romanlar sayesinde köy güzel bir okula kavuştu, öğrenciler de, öğretmenler de rahat bir nefes aldı.

Şimdi gelişen teknoloji sayesinde nüfus sayımı evlere kapanmadan otomatik yapılabiliyor. TÜİK de nüfus istatistiklerini İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus Müdürlüğü kayıtlarından çıkartıyor.

(Geçerken, gündemimizle ilgili ufak bir not ekleyelim: Yüksek Seçim Kurulu da seçmen listelerini Nüfus Müdürlüğü kayıtlarını esas alarak düzenliyor. Yani seçmen sayısında da, nüfus sayısında da suyun başında aslında İçişleri Bakanlığı var.)

Seçim göçü

Roman vatandaşların sayım günü cazibesi de, Romanların “sayım göçü” de artık tarih oldu.

Ancak Romanların “sayım göçü”nün çok benzeri şimdi “seçim göçü” olarak yaşanıyor. Seçim göçü, yerel seçimlerin bir parçası haline gelmiş durumda. TÜİK’in nüfus istatistiklerine yakından bakınca bunun oldukça yaygın olduğu anlaşılıyor.

Seçim göçünün çok etkin ve sistematik hale geldiği altı örnek ilçenin yıllık nüfus artış oranlarının seyrini tablomuzda görüyorsunuz.

Bala, Haymana, Çelebi, İkizdere, Maden, Sivrice en keskin örnekler. Ama seçim göçü bu altı ilçeyle sınırlı değil. TÜİK’in nüfus artış verilerinden “seçim göçü”nün epey yaygın bir şekilde Türkiye siyasal hareketine yerleşmiş olduğu ve her dönem biraz daha güçlendiği anlaşılıyor.

2008, 2013 ve 2018 yıllarında bu ilçelerin hepsinde nüfus çok hızlı bir şekilde artıyor. Aradan geçen yıllarda ise nüfusları hep düşüyor. 2008, 2013 ve 2018 yıllarında nüfus artışında çok sert çıkışlar, sonraki yıllarda da hızlı düşüşler var.

2008, 2013 ve 2018 yıllarının ortak özelliği ne derseniz, cevabı bir sonraki yılın mart ayında yapılan yerel seçimler. TÜİK nüfus istatistikleri yılın son günündeki, yani 31 Aralık’taki durumu yansıtıyor. Mart ayında yapılacak bir seçimde, herhangi bir yerde seçmen olabilmek için en geç aralık ayında oranın nüfusuna kayıt yaptırmış olmanız gerekiyor.

Türkiye’nin yıllık ortalama nüfus artış hızının yüzde 1,5’in bile altında olduğunu düşünürseniz, tablodaki yıllık nüfus artış hızlarının ne kadar yüksek olduğu daha iyi anlaşılır.

Tabloda gördüğümüz altı ilçe (Bala, Haymana, Çelebi, İkizdere, Maden, Sivrice) “seçim göçü”nü yaşayan ve yaşatan en keskin örnekler. Ama seçim göçü bu altı ilçeyle sınırlı değil. TÜİK’in nüfus artış verilerinden “seçim göçü”nün epey yaygın bir şekilde Türkiye siyasal hareketine yerleşmiş olduğu ve her dönem biraz daha güçlendiği anlaşılıyor.

Bunu da yerel seçim öncesinde nüfusu yüksek oranlı artan ilçe sayısındaki sıçramalarda net bir şekilde görüyoruz.

Örneğin, yıllık nüfus artışı yüzde 20 ve daha fazla olan ilçe sayısı 2009-2012 arasında 3-5 arasında oynarken 2013’te 21’e sıçrıyor. Sonraki dönemde, 2014-2017 arasında bu sayı 1-3 arasında sürünürken 2018’de bu kez roket hızıyla fırlayarak 70’e ulaşıyor.

Bu resme yıllık nüfus artış oranı sınırını yüzde 10’a çekerek baktığımızda da manzara değişmiyor. Seçim arası yıllarda nüfus artış hızı yüzde 10 ve daha fazla artan ilçe sayısı 6-21 arasında kalıyor. Buna karşın 2008 ve 2013’te nüfusu yüzde 10 ve daha fazla artan ilçe sayısı sırasıyla 48 ve 47 düzeyine çıkıyor. En büyük artış, yine 2018’de gerçekleşiyor ve nüfusu yüzde 10’dan fazla artan ilçe sayısı bir anda 6’dan 142’ye fırlıyor.

Siyasal manipülasyon olarak nüfus kaydı taşıma

Seçim göçünün ele aldığımız örneklerle sınırlı olmadığını, çok daha yaygın olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu örnekler sadece yerel seçimlere bağlı bir nüfus kaydı taşıma ve seçmen göçü olgusunun net olarak görülmesini sağlıyor.

Seçmen göçünün nedenlerinden biri muhtar seçimleri. Muhtarlar asgari ücret dolayında bir maaş alıyorlar. Ayrıca, varsa emekli maaşlarını da almaya devam ediyorlar. Örneğin, şu anda geçerli muhtar maaşı 1911 TL düzeyinde. Temmuzdan itibaren bu maaş, yılın ikinci yarısı için 2008 TL düzeyine çıkacak.

Yıllık nüfus artışı yüzde 20 ve daha fazla olan ilçe sayısı 2009-2012 arasında 3-5 arasında oynarken 2013’te 21’e sıçrıyor. Sonraki dönemde, 2014-2017 arasında bu sayı 1-3 arasında sürünürken 2018’de roket hızıyla fırlayarak 70’e ulaşıyor.

Bu maaş muhtarlığın cazibesini artırıyor. Özellikle köyler ve küçük ilçe ve beldelerde, iş olanaklarının sınırlı olduğu mevcut koşullarda muhtarlık, önemi artan bir iş, meslek halini alıyor. Dolayısıyla muhtarlık seçimlerinde rekabet artmış durumda.

Muhtarlığın artan ekonomik cazibesi ve kızışan rekabete bağlı olarak muhtar adaylarının başka şehirlerde yaşayan akraba ve dostları, yerel seçimlerde tanıdıkları adayı desteklemek için seçim öncesinde nüfuslarını ilgili mahalle veya köye taşıyorlar.

Ancak, 2018’deki sıçrama seçim göçünün “masum” hısım-akraba, eş-dost dayanışması boyutlarını çoktan aştığına da işaret ediyor. Mart 2019 yerel seçimlerinde sorun akraba dayanışmasından çıkarak siyasal bir manipülasyon aracı haline dönüştüğü izlenimini net olarak veriyor.

Seçmen taşıma ve seçim göçünden en fazla nemalanan partilerin hangileri olduğunu merak ediyorsanız lütfen, “31 Mart Seçimleri ve Sahte Seçmen Tartışması / Çekmece’den neler çıktı?” başlıklı yazımıza göz atın. Verilerin izini sürersek bunun ipuçlarını da bulabiliyoruz.

^