OVACIK TARIMSAL KALKINMA KOOPERATİFİ – 3

Söyleşi: Umut Kocagöz
25 Nisan 2019
SATIRBAŞLARI

Ovacık kooperatifi ile beraber ilçedeki kadın istihdamı artıyor, kadınlar güçleniyor. Bu defa da kooperatifin üç kadın çalışanına bağlanıyor, deneyimlerini dinliyoruz. 
Çiğdem Şaylı

Kooperatifle nasıl tanıştınız?

Çiğdem Şaylı: Ovacıklıyım. Ovacık küçük bir yer, herkes birbirini tanıyor.

Özlem Derman: Aslen Ovacıklıyım, ama Adana’da doğup büyüdüm. Ağustostan beri kooperatif çalışanıyız. Nohutların paketlemesini yapıyoruz. Önümüzdeki sezon daha çok ihtiyaç sahibi kadın aramıza katılacak, birkaç tekstil makinesi daha gelecek.

Özge Tanır: Samsunluyum. Ovacık’a yedi yıldır gelip gidiyorum. İlkin Munzur Festivali’ne gelmiştim. Ardından iki-üç ayda bir ziyaret ettim. 11 ay önce her şeyi bırakıp buraya yerleştim. Özel bir üniversitede tam burslu okuyordum. İnşaat teknikerliği bölümünü bitirdim. İş bulmakta zorlanacağımı biliyordum. Kooperatifi biliyordum, ama aklımda kooperatifte çalışmak yoktu. Şimdi on aydır çalışıyorum.

Kooperatif kadınlar nezdinde çok önemli bir adım. Dersim, birçok topluma göre ileri gibi dursa da, kadın konusunda geri bir yerde. Kadınların özgürleşebilmesi için ilk adım ne yazık ki ekonomik özgürlük. Ovacık’ta iş imkânı çok kısıtlı. Lokantada, kahvede iş var. Ama orada kadınlar çok yok. Kooperatifle beraber seksen kadına iş imkânı sağlandı. Dönüşümlü çalışıyorlar. Tarlalarda erkek-kadın birlikte çalışmaya başladı. Paketleme, ön muhasebe kısımlarında 15-20 çalışan var. Ovacık ölçeğinde bunlar çok önemli. İlerleyen dönemlerde de daha çok insana iş imkânı sağlayacağız.

Kooperatif kadınlar nezdinde çok önemli bir adım. Dersim, birçok topluma göre ileri gibi dursa da, kadın konusunda geri bir yerde. Kadınların özgürleşebilmesi için ilk adım ne yazık ki ekonomik özgürlük. Kooperatifle beraber seksen kadına iş imkânı sağlandı.

Seksen kadın dönüşümlü nasıl çalışıyor?

Tanır: Kooperatifte önce ürünler elle seçiliyor, bir kısmı eleniyor. Bu iş için günde ikisi erkek, altısı kadın sekiz kişi gerekiyor. Sekizli gruplar oluşturuluyor. Bir kısım ürünü eliyor, diğerleri paketliyor. Paketleme ve muhasebe bölümünde şu an on kişi çalışıyor. Mandıra başlayınca, oraya çalışan alınacak. Elli dönüm yer eken bir kişi bir süreliğine yoğun emeğe ihtiyaç duyar. Biçmesi var, traktörcüsü var. Orada epey çalışan oluyor.

İşçileri kim seçiyor?

Tanır: Kooperatif ihtiyacı olan, eşiyle sıkıntı yaşamış, boşanmış kadın arkadaşlarımızı önceliyor.

İhtiyaç nasıl belirleniyor?

Özge Tanır

Tanır: Burası küçük bir yer, herkes birbirini tanıyor. İnsanlar talepte bulunabiliyor. Beş-altı aydır bizimle çalışan bir kadın arkadaşımız çocuklarıyla burada, ihtiyaç sahibi. Burada çalışması ona ayakları üzerinde durabilmesi için iyi bir imkân sağlıyor. Onun özgüvenini artırıyor. Kocasına, bir erkeğe muhtaç olmadığını biliyor.

Maaş ve sosyal haklar açısından çalışma şartları nasıl?

Tanır: Asgari ücretle çalışıyoruz. Sigortalıyız, yemek parası var. Yola zaten ihtiyaç yok. Ekstra mesai ücreti karşılanıyor. Kooperatif düşük kâr marjıyla çalışıyor. Kazanılan para işçiler ve kooperatif için harcanıyor. Eğer para kalırsa, onu ortak üretim alanları için harcıyoruz. Bu sene Kızlık’ta ortak ekim yapıldı, tohum ve mazot desteği oldu. KHK ile işinden edilen kişilere, okuyan gençlere destek olmaya çalışıyoruz.

Şaylı: Sabah dokuzdan akşamüstü beşe kadar çalışıyoruz. Ama bu bize dayatılmıyor. Günlük iş planımızı yapıyoruz, ona göre çalışıyoruz. Normalde iki kişi günde 500 torba yapabiliyoruz. Yetiştirmemiz gereken iş varsa, birkaç saat fazla da çalışabiliyoruz. Yeri geliyor, haftasonları da geliyoruz. Torbalar pamuk olduğu için daha iyi. Baskı boyası kimyasal değil. Bir saat içinde kokusu kalmıyor. Çürümüyor, kullan-at değil. İşi bitince tüketiciler başka amaçla kullanabiliyor.

Asgari ücret uygun mu sizce?

Tanır: Yeterli değil elbette. İleride değişecektir. Kooperatif yeni. Bir şeyler yeni yeni oturuyor.

Hangi bölümde çalışıyorsunuz?

Tanır: Muhasebe. Kargo da yapıyorum. Burası klasik bir işyeri gibi değil. Kendi yerimiz gibi görüyoruz, herkes her işi yapıyor, iş ayırmıyoruz. Tuz da paketliyoruz, koli de taşıyoruz. İlk geldiğimde dördüncü kattaydık. Koli indirmek çıkarmak zordu. Caddeye çıkıp yardım istiyordum, insanlar geliyordu. Yazın şehir dışından, yurt dışından insanlar gönüllü çalışmaya geliyor. Öğrenciler de yardıma geliyor.

Önümüzdeki dönemde güçlü bir kadın dayanışması öreceğiz. Daha fazla kadının istihdama katılması açsından tekstil atölyesi önemli. İlerde yüz kadın istihdam eden bir atölye neden kurmayalım?

Derman: Tekstil kısmında çalışıyorum. Daha önce tekstil makineleriyle ilgili deneyimim vardı, on beş yıl çalıştım. Makinelerin alınmasına ve çalıştırılmasına destek oldum. Yöresel kıyafetler dikip satıyordum. Tekstil atölyesinde fasulye ve nohut torbası dışında alışveriş çantası üretmeyi de düşünüyoruz. Yöresel kıyafetler de yapacağız. Önümüzdeki dönemde güçlü bir kadın dayanışması öreceğiz. Daha fazla kadının istihdama katılması açısından tekstil atölyesi önemli. İlerde yüz kadın istihdam eden bir atölye neden kurmayalım?

Çiftçilik yaptınız mı?

Tanır: Üç arkadaş geldik, işsizdik. Üçümüz de üniversiteyi yeni bitirmişiz. Çiftçilik yapalım dedik. Kırk dönüm nohut, yedi-sekiz dönüm de fasulye ektik. Bir buçuk ay durmaksızın yağmur yağdı. Biraz da erken ekmişiz. Yağmurla birlikte nohutlara hastalık vurdu. Fasulyeler bizi kafa kafaya kurtardı. Bir dahaki sene tekrar yapmayı düşünüyoruz. Çiftçiliğe yabancıyım, ama alışıyorum. İsteyince oluyor. Çiftçilik dışarıdan göründüğü gibi değil, çok zor. Ekmesi, biçmesi, patozu, elemesi… Epey yorucu. Karşılığını aldığın sürece güzel. Toprakla uğraşmak iyi geliyor. Nohutta domuza karşı nöbet tutmak gerekiyor. Bir buçuk ay gündüz çalışıp gece tarlada domuz bekliyorsun. Tarla akşam çok güzel oluyor, dolunay çıkıyor, ateş yakıyoruz. Bir güzellik buluyoruz orada.

Özlem Derman

Son dönemde sizin gibi gençler tarımla uğraşmak için köye dönüyor, değil mi?

Tanır: Buradaki arkadaşlar çok yardımcı oldu. Ektiğimiz tarlalar bizim değil. Köylülerin ekilmeyen tarlaları. Burası daha çok hayvancılık yapılan bir bölgeydi. Yazın yaylaya çıkıyorlar. Köylülerin arazileri boştu, karşılık beklemeden verdiler. Biz de elde ettiğimiz ürünleri kooperatife verdik. Burada çalışan herkesin bir gönül bağı var. İyi bir şeye hizmet ettiğimizi biliyoruz. Patronumuz yok, amirimiz yok. Azarlayan biri yok, baskı yok. Bundan dolayı, işten kaytarmıyoruz.

Patronsuz örgütlenme nasıl?

Tanır: Kooperatifin bir yönetim kurulu var, kararlar bu mekanizmadan çıkıyor. Belirli ilkeleri var. Birlikte toplantı alıyoruz, insanlar fikirlerini, taleplerini, şikâyetlerini sunuyor, kararlar böyle alınıyor. Yönetimde olan arkadaşlarımız ücret almıyor.

Kooperatif toplantılarına katılıyor musunuz?

Şaylı: Çalışanlar olarak katılıyoruz. Ortak değiliz. Ürünlerimizi sunuyor, yeni fikirlerimizi, maliyet hesaplarımızı paylaşıyoruz. Birlikte düşünüyoruz. Eksiklerimiz, ihtiyaçlarımız varsa onları söylüyoruz, gideriliyor.

Kooperatif bölgedeki tarımsal üretimde neleri değiştirdi?

Şaylı: Kooperatif öncesi, insanlar üretime çok istekli değildi. Tüccar ucuza ürün alıyor, insanlar pek bir şey kazanmıyordu. Kooperatifle birlikte üretime katılım başladı. Ülkemizde saman bile ithal ediliyor. Yediğimiz birçok şey GDO’lu, zararlı katkı maddeleri içeriyor. Biz her bütçeden insana sağlıklı gıda gönderebiliyoruz. Bir anekdot anlatayım: Balların çıkma dönemiydi. Bizim karakovan çok değerli. Bir kadın arayıp ayırmamızı istedi. “Ayırma şansımız yok” dedim, başladı ağlamaya. “Neden arıyorsunuz?” diye sordum. “Kanser hastasıyım, güvenebileceğim tek yer sizsiniz” diye cevap verdi. Böyle bir güven duygusu oluşmuş. Üretici nezdinde de öyle. Bu sene yirmi dönüm arazi eken üretici seneye kırk dönüm ekmeyi planlıyor. Neden? Emeğinin karşılığını alabiliyor. Sisteme muhtaç kalmıyor. Arada aracı yok. Ucuza vermek zorunda değil, ürünün hakkını alıyor. Burada kışın bir şey yapamıyorsun, yazın ne kazanırsan onunla geçinmek zorundasın…
Mandıra alanımız var. Geçen sene geç kaldık, sadece kaşar üretimi yapabildik. Bir süre sonra süt de başlar. Köylerden süt topluyoruz. İnek alıp insanlara veriyoruz, sonra onlardan süt alıyoruz. Köy köy dolaşıyoruz. Geçtiğimiz sene ürettiğimiz bir buçuk ton kaşar kısa zamanda tükendi. İnsanlar güveniyor, pazar konusunda sorunumuz yok. İnsanlar hem destek olmak istiyor, hem de gerçekten böylesi bir dönemde ailelerine sağlıklı gıda yedirmek istiyor. Eskiden komünistlere öcü gibi bakılırdı, şimdi başka türlü bakılıyor. İnsanlara bir alternatif olabileceğimizi gösterdik.

^