ŞAHİNTEPE SAKİNLERİNİN MÜCADELESİ

Söyleşi: Anıl Olcan
26 Aralık 2023
SATIRBAŞLARI

Şahintepe ahalisi olarak uzun süredir mahallenizdeki rezerv alan kararına karşı mücadele ediyorsunuz. Şahintepe’deki sorunlar ne zaman, nasıl başladı?

Mustafa Çakır: Otuz yıldır her beş senede bir Şahintepe’nin satılacağı, yıkılacağı dedikoduları dolaşır, bu dedikodularla mahalleliyi yıkım fikrine alıştırmaya çalışırlardı. Ama 2022 senesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kanal İstanbul projesi sınırları içindeki ve yakınındaki yüzlerce parselde yaşayan bizlere “Hacımaşlı’ya gidiyorsunuz” dedi. Hacımaşlı Şahintepe’den 15 kilometre uzaklıkta, Arnavutköy civarında, yayla gibi ıssız bir yer. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şahintepelileri Hacımaşlı’ya sürgün eden parselasyon kararını 2022’de askıya çıkardı. Ama 2020 yılının aralık ayında pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağı varken Sonevler dışındaki tüm mahalleyi kapsayan başka bir parselasyon bizlerden habersiz askıya çıkarılmış. 2022 Hacımaşlı’ya sürgün kararının askıya çıktığından haberimiz olmuştu, ama 2020 aralık ayındaki parselasyon kararından haberimiz olmamıştı. Muhtar da bize bir şey söylemedi. Malûm, 2021 yılında da pandemi vardı.

Mahallelinin haberi olmadan bu kararlar nasıl alınabiliyor? Olan bitenden nasıl haberiniz oldu?

Çakır: Ya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda ya da Başakşehir Belediyesi’nde çalışan, Şahintepe halkını seven bir yurttaş bize bilgi sızdırdı. Bu vesileyle Hacımaşlı sürgününden haberdar olabildik. Hacımaşlı sürgününden haberdar olduktan sonra 2012’de Şahintepe’yi gizli gizli rezerv alan ilan ettiklerini, 2020 yılının aralık ayında ise halkın haklarını yok sayan bir parselasyonun yapıldığını öğrendik. Haberimiz olsa itiraz edebilirdik. Ama bu kararlar gizli saklı alınmış.

 Şahintepe sakinleri, üst sıra: Ada Çiçek Aksoy, Sebahattin Aksoy, Nagihan Kamçi, Mustafa Çakır. Alt sıra: Korkmaz Aslan, Yayla Aydoğan, Tayfun Çetinkaya, Cafer Aydınlık

Şahintepe’nin rezerv alan ilan edildiği 2012 kritik bir yıl. 2011’deki Van depreminin ardından “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun” yürürlüğe giriyor…

Çakır: Doğru. Sözünü ettiğiniz yasayı arkalarına alıp rezerv alan ilan etmişler Şahintepe’yi. Şimdilerde İstanbul’a virüs gibi yayılmaya başlayan “rezerv alan” uygulamasını ilk Şahintepe’de denediler.

Korkmaz Aslan: 2012 yılında çıkan 6306 sayılı yasadan hareketle Türkiye’deki ilk rezerv alan kararı Şahintepe’de uygulanıyor. Sebebi de Kanal İstanbul projesi. Tayyip Erdoğan Kanal İstanbul’u tanıtınca yerleşimin olduğu Şahintepe aniden rezerv alan ilan ediliyor. Aslında bu karar 2012’de çıkan 6306 sayılı yasaya bile aykırı.

Neden?

Aslan: 6036 sayılı yasanın ilk haline göre bir yerleşim alanı rezerv alan ilan edilemiyor. Şahintepe otuz-kırk yıllık bir yerleşim alanı, 40-45 bin insan yaşıyor. 6306 sayılı yasa aradan geçen 11 senede çeşitli değişikliklere uğradı, ama rezerv alanla ilgili tanım 7 Kasım’da değişmiş oldu. Şahintepe’deki rezerv alan kararı 11 yıl boyunca yasaya aykırı bir şekilde yürürlükteydi. Sadece Şahintepe değil, Arnavutköy’den Başakşehir’e kadar birçok mahallede rezerv alan ilan ediliyor. Bu alanların içinde Hacımaşlı gibi yerleşim olmayan yerler de var. Ama Şahintepe gibi insanların yaşadığı yerleri bile rezerv alan ilan etmişler.

Nagihan Kamçi: Yasa, kural filan yok. Sözün kısası şu: “Onlar hırsız.” Resmen hırsızlığın kitabını yazıyorlar. 6306 sayılı yasa hırsızlığın kılıfı. Rezerv alan kararı yoksul insanları yok etme projesi. Sınıfsal bir proje desek daha doğru olur.

Sınıfsal bir proje derken ne kastediyorsunuz?

Kamçi: Şahintepe ahalisi rezerv alan kararının sınıfsal olduğunu zamanla anladı. Başlarda “Bizi Hacımaşlı’ya göndermezler, devlet bize bunu yapmaz” diyorduk. Sonra bir baktık ki karşımızda mafyavari insanlar var. Çoğu insana imza attırmışlardı, onlar da neye imza attığını bilmiyordu. Korkmaz Aslan Şahintepe’ye geldikten sonra rezerv alanın ne olduğunu öğrendik. Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu “Şahintepelilere durumu anlattık” diyor. Yalan! Muhtarlar da yalancı. Şahintepe’de 2009’dan 2019’a kadar Erol Çapan adında tek bir muhtar vardı. Çapan halkı uyutmuş.

Çakır: Muhtarlar da rantın göbeğinde. Geçen sene 10-11 kişilik bir heyetle muhtara gittik, dava açacağımızı söyledik. Muhtar bize “Dava açmanıza gerek yok, atı alan Üsküdar’ı geçti” dedi. Halbuki muhtar mahallenin mülki amiri olarak yanımızda durmalıydı. Muhtarın elinde bir ÇED raporu vardı. O raporda “Şahintepe halkının yüzde 95’i cahil, eğitimsiz” diye yazıyordu. Ele geçirmek istedikleri yeri didik didik araştırmışlar. İşte o “cahiller” iki yıldır mücadele ediyor. Sıfırdan, deneye yanıla öğrendik hukuku. Artık hepimiz bir avukat kadar kanunlara hâkimiz.

Yasa, kural filan yok. Sözün kısası şu: “Onlar hırsız.” Resmen hırsızlığın kitabını yazıyorlar. 6306 sayılı yasa hırsızlığın kılıfı. Rezerv alan kararı yoksul insanları yok etme projesi. Sınıfsal bir proje desek daha doğru olur.

Rezerv alan ilanları 6306 sayılı yasanın değişmesiyle başka bir safhaya geçti. Artık bu kararların meşruiyeti olmasa da hukuki kılıfı var. Yeni yasa Şahintepe’yi nasıl etkileyecek sizce?

Aslan: Yeni yasayla gündeme gelen rezerv alan kararları Şahintepe’de zaten yasaya aykırı olsa da fiilen uygulanıyordu. Yasanın eski halinde bir yerleşim yeri rezerv alan ilan edilemiyordu. Yeni düzenlemeyle yerleşim yerlerinin de rezerv alan ilan edilebilmesinin önü açıldı. Yasa değişikliğine rağmen Şahintepe’deki rezerv alan kararı yasa değişikliği öncesinde alındığı için açacağımız davayı kazanma ihtimali hiç de düşük bir olasılık değil. Ayrıca eski yasaya göre bir adada kentsel dönüşüm uygulamalarının hayata geçirilebilmesi için 2/3’lük imza çoğunluğunun yakalanması gerekiyordu. Yeni düzenlemeyle imza şartını yüzde 50+1’e düşürdüler. Yarıdan bir fazla imza almak kentsel dönüşüm uygulamalarını başlatmak için yeterli olacak. Yasa değişmeseydi, belediyenin daha fazla kişiyi ikna etmesi gerekecekti. 50+1 uygulaması Şahintepe düşmanlarının elini rahatlatacak. Şahintepe’de şu anda kentsel dönüşüm ada bazlı yürüyor. İşin kötü tarafı, adanın içerisinde idarenin zaten yaklaşık yüzde 50’lik payı var. 6306 sayılı yasada yapılan son değişiklikler sonrasında belediyenin bazı adalarda kentsel dönüşümü başlatması için kimseyi ikna etmesine gerek kalmadı. Yeni yasa işi zorlaştırıyor, ama enseyi karartmamak lâzım.

Kamçi: Yasayı, kanunu bir tarafa koyalım. Şahintepe’de olanlar kent suçu. İki yıldır yaşadıklarımız beni bu bilince getirdi. Ülkede zaten adaletsizlik kol geziyor. Şahintepe’de adaletsizliğin yanında bir de rantçı politikalar var. Biz zenginlerin, siyasilerin gözünde yolunacak sermayeyiz.

Bahsettiğiniz hukuksuzlukları Fetihtepe, Tozkoparan, Kirazlıtepe gibi yerlerde halkın evinden koparıldığı süreçlerden de biliyoruz. Mahallenize hınçla saldırılması size ne hissettiriyor?

Ada Çiçek Aksoy: Karşımızda kör, sağır, dilsiz bir idari yapı var. Derdimizi dinleyecek kimse yok. Kuyuya bir taş atıyoruz, ama taş kuyunun içinde kaybolup gidiyor. Çünkü Şahintepe’nin yıkılması birden çok çıkar grubunun ve kurumun çıkarına. Emlakçılardan müteahhitlere, belediyeden bakanlığa, valiliğe…

Çakır: Filmlerdeki kirli polis karakterlerini bizlere hatırlatan bazı memurlar da açık açık “Mahkemenin kararı beni ilgilendirmez” diyor.

Aksoy: Şahintepe’ye beş-altı yıl önce kalekol inşa edildi. Her şeyi önceden düşünmüşler. Şahintepe 2012’de rezerv alan ilan edilince bizi iyice bastırmak istemişler. Sonuçta kalekol mahalledeki suçları azaltmadı, aksine artırdı. Belediye ve bakanlık bize savaş açmış. Bizi yıldırmak, yormak istiyorlar.

Çakır: Psikolojik bir savaş bu. Mesela Başakşehir Belediyesi mahkemede iptal kararı aldırdığımız adaları arka bahçeden dolaşıp yeni meclis kararı çıkartarak satışını yapıyor. Belediye “Ben senin malını eninde sonunda alacağım” diyor. Bizler de “Kaçış yok, teslim oluyorum” diyen mahalleliyi tekrar toparlamaya çalışıyoruz.

Belediyelerin rezerv alan ilanlarındaki rolü nedir? Başakşehir Belediyesi’nin Şahintepe’deki kentsel dönüşüm süreçlerinde nasıl bir işlevi var?

Aksoy: Başakşehir Belediyesi Şahintepe’ye çok az hizmet veriyor. Okul sayısı yetersiz. Ulaşım yetersiz. Kontrolsüz göç de mahalleye zarar veriyor. Halka “Yıksınlar da kurtulalım” dedirtmek istiyorlar.

Aslan: 6306 sayılı yasaya göre bir bölgenin rezerv veya riskli alan olup olmadığını belirleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkiyi alıyor, ama esas işi, yani uygulamayı belediyelere paslıyor. Eğer ilçe belediyesi iktidar partisine aitse belediye kentsel dönüşümün uygulayıcısı oluyor. İlçe belediyesi iktidar partisine ait değilse işi TOKİ yapıyor. Başakşehir Belediyesi’nin yönetimi iktidar partisinde olduğu için bakanlık yetkisini belediyeye veriyor. Belediye almış olduğu yetkiyle Başakkent A.Ş isimli özel şirketini kullanarak Şahintepe’deki kentsel dönüşümü Haziran 2022’de başlatıyor.

Ayrıca Başakşehir Belediyesi’nin bazı adalarda yüzde 50 çoğunluğu yakaladığını söylediniz. Bu nasıl mümkün oluyor?

Aslan: 2012 ve 2020 arasında iki parselasyon yapılmış, fakat itirazlar ve davalar nedeniyle bu parselasyon işlemlerinden geri adım atılmış. Daha sonra pandemiyi de fırsat bilerek vatandaştan habersiz bir şekilde 2020 aralık ayında son bir parselasyon işlemi daha tesis edilmiş, itiraz ve davalar söz konusu olmadığı için de tapuda parselasyon tescil edilmiş. Bu parselasyon sonrasında mahallede sayıca çok az, ama büyük olan kök parseller yüzlerce ada ve binlerce parsele bölünüyor. Parselasyon yapılırken vatandaşın taşınmazı adaletsiz bir şekilde ikiye, hatta üçe bölünüyor. Belediye her adaya kendini ortak ediyor. Mahalle dışındaki rayiç bedeli düşük yerlerdeki idareye ait olan taşınmazlar mahallenin içine taşınırken, üzerinde yapı olmayan yüzlerce parseldeki taşınmaz da mahalle dışına taşınıyor. Mesela Mustafa abinin oturduğu evin olduğu yeni parsele idare ortak oluyor. İşin vahim tarafı, ortaklık payı yüzde 50’ye yakın. Yeni yasada “Yüzde 50+1 uzlaşmayla kentsel dönüşüm başlar” deniyor. Belediye bu parselasyonla zaten yüzde 50’ye yakın çoğunluğu sağlamış oluyor. Neyse ki hukuka açıkça aykırı olan bu parselasyona geçtiğimiz sene açmış olduğumuz dava dosyalarının çoğunda iptal kararları gelmeye başladı. İptal kararları kesinleştikten sonra tapu tescil işlemlerinin geri alınması için gerekli hukuki girişimleri de yapmaya başlayacağız. Ayrıca 2021 yılında mahallenin Sonevler kısmında da cumhurbaşkanı kararıyla iki ayrı acele kamulaştırma kararı alınmış. Bu kamulaştırmaların biri gıda hali, diğeri Kuzey Marmara otoyol projesiyle ilgili. Neyse ki ahali gıda haliyle ilgili olan acele kamulaştırma kararına karşı Danıştay’da o zaman dava açmış ve bir tane acele kamulaştırma kararının iptal edilmesini sağlamış.

Peki meselenin hukuksal boyutu nasıl? Mahkemeye gittiğinizde bir sonuç alabiliyor musunuz?

Çakır: Şahintepe’de adaletin bir hükmü yok. Mahkeme kararları uygulanmıyor, hukuk devletin birimlerine işlemiyor. Kolluk kuvvetleri belediyenin emrinde. Yargı belediyeye “Yanlış yaptın, yürütmeyi durdurma veriyorum” demiş. Ama uygulayan yok.

Aslan: 2021’e kadar ahali mahkemeye gittiğinde sonuç alıyor. 2022’deki “Hacımaşlı sürgünü” olarak ifade edilen parselasyon işlemine dava açtıktan iki-üç ay sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı “Çok itiraz oldu, yeni bir uygulama yapacağız” dedi. Mahkeme “karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar” verdi. Yani mahkeme bakanlığa bağlı Mekânsal Planlama Müdürlüğü’nün “Yeni uygulama yapıyoruz” dediği yazıyı dikkate alarak topu taca attı, Hacımaşlı kararını iptal etmedi. İlk golü buradan yedik. Barınma Hakkı Meclisi dışındaki mahallede iki ayrı oluşum daha var. Onlar Şahintepelilere “Hacımaşlı iptal oldu, istinafa ve temyize gitmenize gerek yok” deyince dosyaların üçte ikisi istinafa ve temyize götürülemedi. Halbuki Hacımaşlı meselesinde bakanlık net bir karar vermemişti. Bakanlık bir buçuk yıl geçmesine rağmen Hacımaşlı meselesinde geri adım atacağına dair resmi bir işlem tesis etmedi. Zaten Başakşehir Belediyesi, “karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararlar” sonrasında Fetihtepe, Tozkoparan ve Tokatköy’e şiddetli saldırıların başladığı Haziran 2022’de bakanlıktan aldığı yetkiyi hukuka aykırı bir şekilde kendi şirketi Başakkent AŞ’ye devrederek Şahintepe’de yedi adada ada bazlı kentsel dönüşümü başlattı. Aslında Haziran 2022’ye kadar yaşananlar kentsel dönüşüm saldırılarının altyapısıydı. Tüm bu hukuka aykırı uygulamalara davalar açtık. Yetki devri de dahil olmak üzere açmış olduğumuz davaları kazanıyoruz, ama mahkeme kararları tanınmıyor. Çetinkaya ailesinin evi tam da böyle yıkıldı.

Şahintepe’ye beş-altı yıl önce kalekol inşa edildi. Her şeyi önceden düşünmüşler. Şahintepe 2012’de rezerv alan ilan edilince bizi iyice bastırmak istemişler. Sonuçta kalekol mahalledeki suçları azaltmadı, aksine artırdı. Belediye ve bakanlık bize savaş açmış. Bizi yıldırmak, yormak istiyorlar.

Nasıl?

Tayfun Çetinkaya: Evimizin olduğu adada kentsel dönüşüm için imza vermedik, ama çevremizde inşaat başlamıştı. Etrafımızı bariyerlerle çevirdiler, tuğlaları yığdılar. Camı açtığımızda tuğlaları görüyorduk. İnşaat başlayınca belediyenin şirketinin bizim adamızda yetki aldığını düşünmüştük. Meğer belediyenin yetkisi yokmuş. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusundan sonra Aralık 2022’de bizim de içinde bulunduğumuz 16 ada da kentsel dönüşüme açıldı ve evimiz ihaleyle satışa çıkarıldı. Buna karşı dava açtık ve yürütmeyi durdurduk. Fakat mahkeme vermiş olduğu karardan geri dönmüştü. Biz bunu Ramazan bayramından dört gün önce belediyenin yolladığı ikinci tebligatla öğrendik. Belediye bu sefer tebliğ tarihinden iki gün sonra evimizin tekrar satışa çıkarılacağını bize bildirdi. Koşturarak kararı istinafa götürdük. Satış saat 12’de gerçekleşti, hâkim kararını saat 3’te verdi ve evimiz ihaleyle satıldı. Satıştan sonra öğrendik ki, 16 ada içerisinde yer alan başka bir komşumuzun açmış olduğu bir davada Başakkent AŞ’nin yetkisinin yürütmesi durdurulmuş. Yani belediyenin ve şirketinin işlem yapma yetkisi mahkeme kararı durdurulmuşken evimiz ihaleyle satıldı. Bu kararı öğrendik ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turundan üç gün sonra evimizin bahçesinde nöbet tutmaya başladık. Bu arada, yetki devri davalarında iptal kararları da gelmeye başlamıştı. Nöbetin 131. günü olan 10 Ekim sabahı saat 4’te binlerce kolluk kuvveti eşliğinde yıkım ekipleri geldi ve evimiz yıkıldı. Evimiz yıkıldıktan sonra başka bir davada yetki devri iptal kararının istinafta kesinleştiğini de öğrendik. Nöbetimizi evimizin yıkıntılarının yanında sürdürmeye devam ettik. Nöbetimiz devam ederken ihaleyle yapılan satışın yürütmesinin durdurulması kararı da geldi, ama bu sefer de nöbet alanımız biz TBMM’de siyasi parti gruplarıyla görüşme halindeyken yıkıldı, adanın etrafı yüzlerce kolluk kuvveti eşliğinde kapatıldı.

Kentsel dönüşüm için imza vermediğinizi, rızanızın olmadığını söylediniz. Öyleyse arazilerinizde veya evlerinizde tapu sorunu mu var?

Aksoy: Şahintepe’nin yıkılması için yalan yanlış söylentiler yayılıyor, çünkü bilgi kirliliğini yaratan çıkar grupları var. Çetinkaya ailesiyle ilgili herkes başka bir şey söylüyor mesela. Biri çıkıp “O ev hazine arazisindeymiş, tapulu değilmiş” veya “Çetinkaya ailesi yıkım için imza vermiş” diyebiliyor. Halbuki bu söylentiler doğru değil.

Çakır: Hepimizin tapusu var, ama Şahintepe’de anayasa yok. O evi yıkmaya bin polis geldi. “İptal kararı var, yıkamazsınız” diyeni ters kelepçeyle gözaltına aldılar. Biber gazı yemeyen mahalleli kalmadı. Zaten yıkımı da nizami yapmadılar. Normalde sabah saat 9’da ekip gelir, yıkımı yapar. Sabah 4’te polis zoruyla yıkım yaptılar. Şimdi bu adalet mi? Türkiye’de mahkeme kararları anca halk aleyhineyse uygulanıyor. Mahkeme kararına rağmen evi yıkan polis komiseri “Burası Gezi olmayacak” dedi. Belediyenin avukatı da mücadelemizi “kalkışma” olarak değerlendirdi. Düşünün, bunu söyleyen bir avukat.

Çetinkaya: Çünkü korktular. Mahallenin dışından insanlar da nöbete gelmeye başlamıştı. Her akşam kırk-elli kişi oluyorduk. Hatta Can Atalay için de nöbet tuttuk.

Aksoy: Ev yıkıldıktan sonra yıkılan evin yanına bir baraka kurduk. Barakadaki nöbet daha kalabalıktı. Nöbet doğal olarak devam etti, planlamamıştık.

Çakır: Barakaya GBT yapmaya gelen polis komiserine “Neden burayı yıktınız?” diye sordum. O da bana “3 Eylül’de belediyenin aldığı karara dayanarak yıktık” dedi. Yani mahkeme kararı yok, polis belediyeyi dikkate alıyor. Ayrıca 3 Eylül pazar gününe denk geliyordu. Pazar günü kim nasıl karar alabilir? Yalan söylüyorlar. Minareyi çalarken kılıfını bile hazırlamıyorlar.

Kamçi: Akşemsettin isimli komiser sürecin başından beri insanları ötekileştirmeye çalışıyor. Mesela birimize “Senin Kürtlerle ne işin var?” diyor. Bu sürecin başında beni karakola çağırdılar. Eskiden polisten tırsardım. O yüzden beş-altı kişi gittik komiserin yanına. Bize sürekli “Aranızda illegal örgütler var” diyordu. Eğer polisin ne yapmak istediğini anlamazsanız bu yalanlara inanmanız an meselesi. Biz kırk yıldır bu insanlarla birlikte yaşıyoruz. O zaman ötekileştirmenin ne kadar kötü bir şey olduğunu anladım. Şeytan bile o polislerin yanında melek kalır. Biz mahallede yürürken kör olasıca akrep denen polis aracıyla sokağın başında bitiveriyorlar. Bu polisler belediyeye, ranta secde ediyor.

Şahintepeliler Tayfun Çetinkaya’nın evi yıkıldıktan sonra yaptıkları barakada nöbette

Şahintepe’de yıkılan başka ev var mı?

Aslan: Şimdilik sadece Çetinkaya Ailesi’nin evi zor kullanılarak yıkıldı. Bazı vatandaşlar kentsel dönüşüm için imza verdi ve iki adada inşaat başladı. Mahallenin dış çeperi diyebileceğimiz Aşık Veysel bölgesinde Barınma Hakkı Meclisi’nde bir araya gelen vatandaşlar önemli bir direnç noktası oluşturdu. Ayrıca o bölge Kanal İstanbul’un hemen yanı. Direnç noktasını parçalayabilseler, mahallenin içine doğru ilerleyecekler. Direnç noktası dediğim bölgede ağırlıkla AKP seçmenleri yaşıyor. Orada bir hat kuruldu. O hat kırılırsa mahallenin Tepe dediğimiz bölgesine doğru çıkmanın yolu açılacak.

Peki Şahintepe’de kimler, nasıl insanlar yaşar?

Aksoy: Şahintepe Anadolu’dan İstanbul’a göç edip şehirde sığınabileceği bir yer arayan insanların kurduğu bir mahalle. Şahintepe’de otuz-kırk yıldır yerleşim var, 45 bin civarı insan yaşıyor. İnsanların ekonomik geliri ve eğitim seviyesi oldukça düşük. Biz mahalle kültürünün yaşadığını söylüyoruz, ama başkaları Şahintepe’ye “varoş” der. Şahintepe halkı aslında cahil değil. Burada yaşayan insanların temel hizmetlere ulaşması çok zor. Zar zor okula giderdik. Düşünün, mahallenin doğru dürüst yolu yoktu. Birçok öğrenci okula devam edemiyordu. Okula bir gün gitsen diğer gün geç kalırdın… Mahallede birçok şey imece usûlüyle yapıldı. 15-20 yıl öncesine kadar mahallede su ve elektrik hattı yoktu. Ulaşım bile yoktu. Şahintepe’de her milletten, inançtan insan var. İnsanlar kümeler halinde yaşarlar. Mesela Şahintepe’de Azeriler de vardır. Tepe dediğimiz mahallenin göbeğinde Aleviler ve Kürtler yoğunluktadır. Karadenizliler de mahallenin biraz aşağısında yaşarlar. Kadınlar genelde ev içi işlerle meşguldür, mahalle kültürünü yaşatan kadınlardır. Herkes kendi şivesiyle konuşur, isterse kendi yöresine özgü kıyafetleri giyinebilir…

Sebahattin Aksoy: Tokat, Almusluyum. Şahintepe’de evimizi yaptığımız araziyi köyümüzün derneği satın almıştı. Beş dönüm araziyi dernek üyeleri olarak aramızda bölüştük. Bu yüzden bizim adamızdaki herkes birbiriyle akrabadır. Simit ve su satarak, dişimizden tırnağımızdan artanla Şahintepe’ye ev yaptım.

Aksoy: Çocukken tuğla taşıdığımı hatırlıyorum. Küçükten büyüğe herkesin emeği var o evlerde. Ben de Tokatlıyım, Alevi bir ailede büyüdüm. Ailem Tokat’tan İstanbul’a geldiğinde önce Yenibosna’ya yerleşmiş, biraz para biriktirince Şahintepe’ye ev yaptırmışlar. Şahintepe’ye geldiğimizde çok az ev vardı. İki tane ilkokul vardı, hiç lise yoktu. En yakın lise Bayramtepe’deydi, iki minibüs değiştirerek giderdik.

Çakır: Babam Maçka Akif Tuncel Lisesi’nde aşçıydı, devlet memuruydu yani. Emekli olunca aldığı tazminatla dört çocuğuna birer ev bırakmak istiyor. Bu yüzden “Şahintepe’de uygun fiyata bir arsa alıp ev yaptırayım” diyor. Tabii inşaata tazminatı yetmiyor. Sağdan soldan borç alarak evimizi tamamladı. Ustanın mesaisi bitince babam inşaata devam ederdi. Şahintepe’ye taşındığımızda 26 yaşındaydım. Daha önce Kasımpaşa’da yaşıyorduk. Şahintepe’ye taşındığımızda babama çok kızdım. Evet, komşuluğun iç içe olduğu bir yerde yaşamak istiyorduk, ama Şahintepe’de asfalt bile yoktu! Site hayatını sevmem, sitede komşu komşuyu tanımaz, ama Şahintepe’de komşularıma annemi ve babamı emanet edebiliyorum. IBM şirketinde bölge yöneticisiyim. Şahintepe’den başka yerde yaşayacak imkânlarım var, ama buradaki mahalle kültürünü bırakıp gidemiyorum.

Kamçi: Babam araziyi 1984 yılında satın aldı. 1986 yılında Haznedar Camlıkahve’den geldik Şahintepe’ye. Babam Küçükçekmece gölünün manzarasına vurulmuş, öyle almış araziyi. Ordu, Ünyeliyiz, ama İstanbul’da doğdum. Şahintepe’de “bir evim olsun” diyen, yokluktan bir şeyler var etmeye çalışan insanlar yaşar. Belki de o yüzden evimizin yapılışını hiç unutmam. Bir gecede yaptık evimizi. Komşularımızın yardımıyla sabaha kadar iki odalı bir ev yapmıştık. Biz geldiğimizde üç ev vardı Şahintepe’de. 1994’ten sonra Şahintepe’de yerleşim arttı.

Yayla Aydoğan: İşçiydim ben, 25 sene tornavida ve kontrol kalemi üreten bir fabrikada çalıştım. Evimizi yaparken çok az paramız vardı. Bir keresinde ev sahibimin bahçesinden gizlice ıspanak aldığımı bilirim. Ne yapayım? Evde yemek yok, çocuklar ağlıyor… Ispanağı köyden anamın gönderdiği bulgura katık ettim de çocukları doyurdum. Su tankerlerinin arkasında koşturmaktan canımız çıkardı. Kızım okula ağlayarak giderdi. Okulda çocuğumun çamurlu çizmeleriyle dalga geçerlerdi. Kimse Şahintepe’ye tenezzül etmezdi. Şimdi zenginler etrafı çevirdi, elimizden almaya çalışıyorlar mahallemizi.

Kamçi: Şahintepe’nin altyapısını mahalleli kendi parasıyla yaptı. Elektrik direklerini bile kendi paramızla aldık. Hâlâ mahallenin bazı yerlerinde Şahintepe halkının kendi yaptığı altyapı kullanılır. Kentsel dönüşüm olunca mahalle kültürü bozulmadan yaşayıp gideceğimizi düşünüyorduk. İnsanlar kentsel dönüşüm olunca evlerin ve altyapının yenileneceğini düşünüyordu. Sonuçta İstanbul’da deprem bekleniyor. Ama belediye evimize çökmeye çalışınca işler değişti, uyandık.

Cafer Aydınlık: Ben hâlâ kendi yaptırdığım kanalizasyon sistemini kullanıyorum. Şahintepe’ye 1990 yılında Iğdır’dan geldim, Caferiyim. İplik fabrikasında işçiydim. Dişten artanı biriktirerek zar zor yüz metrekare bir arsa aldım. Kendi ellerimle yaptım evimi, çünkü anca bir usta tutabilme gücüm vardı. Evimin çimentosunu, kumunu ben taşıdım. Kimse hazıra konmadı yani. Çoluk çocuğum o evde büyüdü. Şimdi bırakmıyorlar ki oturalım evimizde. Şahintepe’de yol da yoktu. Yağmur yağınca yerler çamur olurdu. İşe minibüsle giderdim. Minibüse binmeden önce çamurlu çizmelerimi poşete koyardım.

Çakır: Minibüste kimseden utanmazdınız, çünkü herkesin ayakları çamurlu olurdu. (gülüyor) Fatih’teki akrabalarımıza giderken “İstanbul’a gideceğiz” derdik. İstanbul’dayız, ama Şahintepe’yi İstanbul’un bir parçası gibi görmezdik. Şimdi İstanbul dibimize geldi. Ayrıca İstanbul Havalimanı’nın açılmasından sonra Şahintepe’nin konumu önem kazandı. Şahintepe artık değerli, çünkü zemini sağlam. Zenginler buraya sadece Kanal İstanbul için gelmiyor. Esas amaçları zemini sağlam bir yerde yaşamak. 2012’deki Van depremi ve 6 Şubat’taki depremlerden sonra Şahintepe’nin önemi arttı. Zenginlerin gözünde biz sağlam bir zeminde yaşamayı hak etmiyoruz.

Şahintepe gibi kozmopolit bir mahallede birlikte mücadele etmenin zorlukları var mı? Aranızda çatışma yaşadığınız zamanlar oluyor mu?

Aksoy: Burada öyle şeyler olmaz. Ama 2010 yılında Şahintepe’deki cemevi taşlandı. Cemevini Kürtlerin taşladığı söylentileri yayıldı. Mahalledeki çok kültürlü yapıyı parçalamak, Kürtleri ve Alevileri birbirlerine düşürmek istediler.

Şahintepe’de biraz turlayınca evlerin zemin katlarında konfeksiyon atölyelerinin olması dikkat çekiyor. Mahallenin nüfusunun çoğunluğunun işçi, emekçi olduğu görülüyor…

Aksoy: Tam da o yüzden barınma mücadelesinin yanında sınıf mücadelesi de veriyoruz. Zenginlerin gözünde biz burada yaşamayı hak etmiyoruz. Onların gözünde biz Hacımaşlı’da yaşaması gereken insanlarız. “Yoksullar Hacımaşlı’ya gitsin, su taşısın. Onların hamurunda çile çekmek var” diye düşünüyorlar. Yok öyle bir dünya!

“İstanbul Şahintepe’ye yaklaşıyor” dediniz. Şahintepe’nin etrafında farklı bir manzara da var. Yükselen rezidansların mahallenize yaklaşması size ne hissettiriyor?

Çakır: Şahintepe’ye AVM ve rezidansların yapıldığını düşünelim. Şahintepeliler rezidansların aidatlarını verebilecek mi? Mümkün değil. Şahintepe halkının yüzde kırkı emekli, 7.500 lira maaş alan insanlar. Taş mı yiyecekler?

Aksoy: Kızkardeşim Bahçeşehir Atatürk Anadolu Lisesi’ni kazanmıştı. İlk yıldan sonra liseye gitmek istemedi. Sınıf arkadaşları onu Şahintepe’de yaşadığı için aşağıladılar, hakir gördüler. Çünkü daha lise öğrencisi olan gençlerin altında BMW araba vardı. Şahintepe ve Başakşehir arası dört-beş kilometredir, ama bambaşka hayatlar yaşanıyor.

Çakır: Başakkent ve çevresi zenginlere “Yeni Şehir” diye lanse edildi. Yeni Şehir’i Katar ve Lübnan gibi ülkelerde pazarladılar. Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu 2022 yılının ocak ayında yazdığı yazıda “Şahintepe’de Yeni Şehir kurulacak, altı ay içerisinde kentsel dönüşüme başlıyoruz” diyordu. Haziran 2022’de Şahintepe’de yedi adada yetki aldı. Dönüşüme başladı, ama henüz tam olarak istediğini yapamadı. Başakşehir Belediyesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şahintepe’ye bu şekilde gelmeseydi işler çok daha farklı olabilirdi. Ama artık iş inada bindi. Başakşehir Belediyesi’nin meclis oturumlarına gittik, o oturumlarda Şahintepelilerin aşağılandığını gördük. Artık kentsel dönüşüm Başakşehir Belediyesi ile olmaz. Bize “Şahintepe’yi dönüştüreceğiz, siz ne düşünüyorsunuz?” diye sorsalardı oturur konuşurduk. Artık kimse Başakkent AŞ’ye “Evimi alın, bana yeni ev verin” demez. Başakşehir belediye başkan yardımcısı Ahmet Melih bir meclis oturumunda dalga geçer gibi “Biz halkın arsasına vatandaş kendi arasında kavga etmesin diye ortak olduk” dedi. Otuz senedir Şahintepe’de arazi yüzünden kavga edildiğini duymadım.

Hepimizin tapusu var, ama Şahintepe’de anayasa yok. Bir evi yıkmaya bin polis geldi. “İptal kararı var, yıkamazsınız” diyeni ters kelepçeyle gözaltına aldılar. Biber gazı yemeyen mahalleli kalmadı. Mahkeme kararına rağmen evi yıkan polis komiseri “Burası Gezi olmayacak” dedi. Belediyenin avukatı da mücadelemizi “kalkışma” olarak değerlendirdi.

Kanal İstanbul AKP iktidarı için önemli bir proje. Toplanan arazileri, belediyelerin projenin içindeki konumlarını düşünürsek birbirini kesen birçok çıkar odağı olduğunu söylemek güç değil. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki “İstanbul’da rezerv alanlarda 350 bin konut yapacağız” dedi. Hal böyleyken Şahintepe’nin üstündeki kentsel dönüşüm baskısı azalır mı?

Çakır: Doğru, bir sarmal bu. Yeni yapılan inşaatların etrafında yabancı plakalı araçlar, çantacılar, takım elbiseliler dediğimiz mafyatik tipleri görüyoruz. Şahintepe’den bir parça kopartmaya çalışan, Kanal İstanbul rantı için arsa toparlamaya gelen acayip insanlar peydah oldu. Eskiden Şahintepe’de salaş emlakçılar vardı. Şimdi piyasayı kızıştıran, Şahintepe’yi emekçilerin yaşayamayacağı bir yere dönüştürmeye çalışan takım elbiseli çok. İçimizde de “İrlandalılar” var. Ama biz sesimizi çıkarıyoruz, buradayız!

“Takım elbiseli” derken neyi kastediyorsunuz?

Aslan: Şahintepe halkı ranta ortak olmaya çalışan emlakçıları, bakanlık ve belediye yetkililerini, müteahhitleri, mafyatik tipleri “takım elbiseli” diye kodluyor. Maalesef takım elbiselilerin içinde Şahintepeliler de var. Şahintepeli takım elbiseliler Isparta Kule’de veya Bahçeşehir’de yaşıyor, ama mahallede söz sahibi insanlar. Sisteme muhalif gibi gözüken takım elbiseliler bile var. “Şahintepe’nin bedeninden bir parça kopartayım, Kanal İstanbul rantını yiyeyim” diye çabalıyorlar…

Kanal İstanbul projesini duyunca ne düşünmüştünüz?

Aksoy: Ben “Bu işin sonu kötü” demiştim…

Kamçi: Tabii, siz solcusunuz. Gerçi artık ben de komünist oldum. (gülüyor) Kanal İstanbul bir aldatmaca, halka büyük bir oyun oynadılar. “Kanal İstanbul’a hayır” diyenlere terörist diye kulp takıyorlardı. “Kanal İstanbul’a hayır” diyemiyorduk. “Ne bu?” diye soruyorduk, “vatan millet için iyi olacak” diyorlardı. Şahintepe’nin büyük bir kısmı da “Devlete karşı mı geleceğiz, güzel proje” diye düşünüyordu. Kimse kanalın ne olduğunu, neye yol açacağını bilmiyordu. Biz sorgulamaya başladık, çünkü canımız yandı. Benim zemin ülkücü. Ama gördüm ki MHP çakma vatansevermiş. Bu masadakilerin hepsi bir dönüşüm yaşadı. Yasalarla, polisle boğuşman lâzım ki o dönüşüm yaşansın.

Aksoy: “Şahintepe Beşiktaş ve Bebek gibi denize sıfır olacak” diye düşünen insanlar vardı. Ama herkes içten içe şunu da biliyordu: “Şahintepe Bebek sahili gibi olursa bize bırakmazlar.”

Çakır: Hani babama Şahintepe’de yer aldı diye kızmıştım ya… Kanal İstanbul projesini duyunca “Topraklar değerlendi, babam iyi ki buraya yatırım yapmış. Sabancı gibi oldum, burayı satarım, başka bir yerden beş-altı tane ev alırım” diye düşündüm. Ama sonra baktık ki durum öyle değil.

Aslan: Ne zaman farkına vardın?

Çakır: Sen bize durumu anlatınca. Neden ayılttın ki bizi? Ne güzel mutluyduk, hayallerimiz vardı. (gülüyor) Bazı insanlar Kanal İstanbul’un geçtiği Arnavutköy gibi yerlerden arsa toplamaya başladılar. O furyanın Şahintepe’ye geleceğini düşündük. Şahintepe’deki insanları kör, sağır, dilsiz bırakan “Devlet, AKP bize bir şey yapmaz” düşüncesiydi. Ben hiçbir zaman AKP üyesi olmadım, ama AKP’ye bir süre destek verdim. Şimdi hepsinin peşinden bela okuyorum.

Zenginler buraya sadece Kanal İstanbul için gelmiyor. Esas amaçları zemini sağlam bir yerde yaşamak. 2012’deki Van depremi ve 6 Şubat’taki depremlerden sonra Şahintepe’nin önemi arttı. Zenginlerin gözünde biz sağlam bir zeminde yaşamayı hak etmiyoruz.

Siyasi partilerden hiç destek görmüyor musunuz?

Çakır: 28 Kasım’da Ankara’ya, TBMM’ye gittik. AKP bize kapısını bile açmadı. TİP ve DEM Partisi ile yaptığımız görüşmeler çok verimliydi. CHP ile sadece on dakika görüşebildik. CHP Başakşehir Belediyesi meclis üyesi Nizamettin Kümeç’i CHP’de ayrı bir yere koyarım. Bize çok ciddi destek verdi. Genel seçimler sürecinde siyasi partilerin 3. Bölge milletvekili adaylarına Şahintepe’deki durumu anlatmak istedik. MHP’nin milletvekili adaylarını bilgilendirme görevi bana düşmüştü. MHP Esenyurt İlçe Başkanı bana “Hacımaşlı planı iptal oldu, sizin amacınız ne?” dedi. Böyle bir cevap verilir mi? Biz sesimizi dışarı duyurmaya çalışıyoruz. Bize sol partiler destek veriyor. Belki de benim siyasi görüşlerim bu partilerle zıt. TİP ve DEM Parti dışında hiçbir parti Şahintepe’nin mücadelesine bir tuğla koymadı. Belki biraz da CHP’yi sayabilirim…

Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi nasıl kuruldu?

Çakır: 2022 yılının başında Şahintepe Halk Dayanışması adı altında bir oluşum kurduk. Ama o grupta mahallenin çıkarcı insanları toplanmıştı, onları görünce “Bu gruptan bir cacık olmaz” demiştim. Hukuktan anlamayan insanlar mağdurlara hukuk dersi veriyordu. İş hak savunuculuğundan rant savunuculuğuna dönüşmeye başladı. Bir süre sonra mahalleden 10-15 arkadaşla “Dosyalarımızı başka bir avukata verelim” dedik. Şahintepe’de Kuşçu dediğimiz bir yer vardır. Bir gün Nagihan (Kamçi) hanım beni arayıp “Kuşçu’da toplanıyoruz” dedi. Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi’nin ilk adımları Kuşçu’da yaptığımız toplantılarda atıldı. İki yıl önce 10-15 kişiyle başlayan meclisimiz şu anda 700 kişi civarında. Yirmi kişilik bir koordinasyon ekibimiz var. Yaklaşık 450-500 dava dosyasıyla ilgileniyoruz. Hemen hemen her akşam en az altı-yedi kişi büromuzda toplanırız. Gündüz işteyiz, akşam mecliste. Belediye ve bakanlığın planları kilitlendiyse Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi sayesindedir.

Aslan: Mahallede halkın çıkarına olmayan bir tezgâh ve güç dengesi vardı. Barınma Hakkı Meclisi bu tezgâhı bozdu. Biz sınıf mücadelesi örgütlüyoruz. Bu meclis bir emekçi örgütüyse emlakçının, rantçının değil, emekçilerin sözü geçmeli. İşte bu yüzden muhalif gibi gözüken figürlerle de karşı karşıya geliyoruz. Bu tür mahallelerde kentsel dönüşümü sınıf mücadelesi veya rant kapısı olarak gören iki çizgi vardır. Maalesef rant çizgisinin alıcısı çok. Rant çizgisi Türkiye’de yıllardır cesetten pay koparmaya çalışıyor. Bu yüzden Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi’nin ayakta kalması gerekiyor. Aksi halde önce Şahintepe, ardından İstanbul gider. Çünkü Şahintepe ile dayanışabilecek bir mahalle de yok, kalmadı. Aynı ay içinde Fetihtepe, Tozkoparan ve Tokatköy düştü.

Son söz?

Kamçi: Çakma vatanseverler oturdukları koltuklarda bizim vergilerimizi yiyor. Gerçekten bizi düşünüyorlarsa Şahintepe halkını mülksüzleştirmesinler. Yeni yasaya göre miras bırakma hakkımız da elimizden alınıyor. Bu ne cüret! Bizden silahla alamadıklarını yasayla alıyorlar. Onurumuzla yaşıyoruz, bu toprak bizim, dokunmasınlar.

Aksoy: 48 bin kişinin hayatıyla oynanıyor, kimsede çıt yok. Devletimize ve arazilerimizin peşkeş çekileceği zenginlere karşı varoluş mücadelesi veriyoruz. Bizi haberlerde gören insanlar “Bunlar devletin malına çökmüştür, hazinenin arazisinde oturuyorlardır” diye düşünüyor. Öyle şey olur mu? Yeni yasal düzenlemeyle artık her yer bir anda rezerv alan ilan edilebilir. Biz sadece kendimiz için mücadele etmiyoruz. Biz kazanırsak başka mahalleler de kazanır.

Çakır: Binbir emekle var ettiğimiz toprağımızı elimizden almak hırsızlıktır. İnsanlar gözlerini açsın. Şahintepe rezerv alan konusunda bir milât olacak. Mahallelinin direnişi bu yasayı püskürtecek.

^