Bize ulaşmak için birartibirforum@gmail.com eposta adresini kullanabilirsiniz.1994’te haftalık yayınına başlayan, 2001’den itibaren aylık, halen üç aylık yayınlanan Express dergisi, ayrıca Roll, Meşin Yuvarlak, Bir+Bir dergileri. 1+1 Express’in internet yayını Bir+Bir Kültür Sanat Derneği çatısı altında yürütülüyor.
Balkon boyunca Bostan ekti o eller Yağmur da yağdırır
Göz kırptığında Görünür oldu yalnız İki cılız kuş
At kestanesi Çerçevesi bu evin İsterse solsun
Taş duvarlarda Dalganın yansıması Güneş dilinde
İsin içinden Yürüyüp geçen dağlar Sabaha dimdik
Ağaç dolusu Kuş sesi dolaşıyor─ Parka ay doğdu
Lodos öfkesi Sabahın kollarında Sükûnet buldu
Karanlık şehir Kırılan daldan duydu Gecikmiş kışı
Dut yaprağında Delik deşik hastalık Köke yürüyor
Yağmur aynı mı Güvercinin alnında Benimkiyle?
Çığlık atıyor Suskunluğunda bile Çılgın bu baykuş
Yağmur değil bu─ Yapraklar suya dönüyor Titreşirken
Kasım sabahı Güneş de yanıltıyor Kuş makamını
Öyle soğuk ki Dünya unutmuş sanki Üşüyenleri
Yazımı örten Güneşin kamaşması─ Karanlık ışık
Güneş damlıyor Damların arasından Yıkık çatıya
Yılın ilk karı Göletin yüzeyinde Resim yapıyor
Dağın önünde Göl şarkısı dinliyor Yaşlı kargalar
Kara bulutlar Yara bandı gökyüzüne─ Ya hiç çıkmazsa
Tek köz gecede Nöbetini tutuyor Gözyaşlarının
Pencere boyu Havalanıyor sürü─ Serçe anaforu
Gökler bile bak Kapamışsa perdeyi Nasıl gülecek yüz
Sisle açılan Başka bir gökyüzü var Orda kuş uçmaz
Kozalak bitti Meşenin dumanında Kafa bulurken
Zeytine düşen Boynubükük kuşların Ağzından öpmek
Sessizlik tülü Orman ile denizin Bittiği yerde
Kavak çamlara Yaslanarak uyutuyor Kış ormanını
Çay tarlasında Fırtına deresinin Düşü geziyor
Kara bulutu Toprak sandım uçakta Acep ne eksem
Simlenmiş taşta Hiçbir iz yok geçmişten Ara ki bulasın
Kum zambakları İsmini heceliyor Kış geçsin diye
Dağlar çukuru- Yol boyu izlediği Sel konfetisi
Kervansarayda Manolyayı açtıran Melteme kondum
Kuş heykelinde Poz veren yavru kumru Adağım olsun
Tek duyulan ses Eşlik ederse rüzgâr Şiir soluğu
Ağaçkakanı Güneşin doğuşunda Sarhoşken gördüm
Sisten öncesi Sabah değil, martının Tünediği dal
Vernik kokusu Yok ediyor zihninde Köhne geçmişi
Karabataklar Güneşin soluğundan Uçuş topluyor
Işıl ışıldı Denizin yüzeyini Okşayan kuşlar
Çınar gövdesi Denizden aldığını Avcuna koymuş
Ağır bulutlar Doğumunu bekliyor Kutlu karların
Nasıl kararlı Tırmanıyor begonvil Kış ayaz demeden
Parmak ucunda Siliniyor gürültü Kent baş ağrısı
Şu beyaz kedi Omzuna yerleşince Bulut evisin
Viski pervazda Isıtıyor kim varsa Üşüdüm sanan
Kırmızı şalı Aydan süzülen ışık- Sevgi halesi
Çekingen güneş Yüzünü kızartarak Söndürdü akşamı
Duyduğu yalnız Uğultusu kumrunun Günü doğuran
Ellere sinen Melisa buğusuyla Bahara kondun
Geçmişte değil Çocukluk salıncağı Sende çiçeklenmiş
Silip toprağı Öylesine gürleşmiş Japon şemsiyesi
Duvarda zeytin– Çizgisiyle canlanan Anı tohumu
Avokado mu Güneşin yansıması Narin dalında
Lavanta bile Başa çıkamadı hiç Çürük anısıyla
Kuş sürüsüyle Yeryüzünü düzenleyen Senin bakışın
Güneşe karşı Dolunay artığı otlar Günü unutmuş
Kökün bildiği Hep fazladan bir şey Orman hakkında
Çorak dağdaki Tek adak ağacında Takılmış ezgi
Kekik buğusu Ellerinden tutuyor Örümcek ağının
Neme karışan Odun çıtırtısında Ateş topları
Kuru yapraklar Örtünce toprakları Uyku çok derin
Tek notasında Sonsuzluğa karışan Poyraz anısı
Manzara durdu— Seyre daldığı onun Senin dalların
İç denizdeki Taşlara kulak veren Sırf kedi değil
Boğaz mavisi Kentin pusunu silen Bir tek sen misin
Fosforlu yaprak Taşlarda dalgalanan Gök yansıması
Yaprak dökerken Ev içi ağaçları Gök daha alçak
Alacakaranlık Daha bir parlatıyor Gece hüznünü
Altı yüz asır Boyunca hep konuşan Suskun kökleri
Ürperen suyu Okşayarak ısıtan Yavru martılar
Saklanmış güneş Oyuna davet etti Ayaz inadı
Yıllanmış zeytin- Körpe dalı açıyor Geleceğine
Mabed ağacı- Sormasan da anlatıyor Düşen yaprakla
Çime serilen Bedenin anlattığı Toprak dilinde
Ansızın lodos Baş ağrısı ekiyor- Çılgınlığa son
Avuçta tütsü Mandalina kabuğu Köze gerek yok
MÜZİK DOLABI
MÜZİK DOLABI
Ahmet Tulgar'a… Yolu Express dergisinin Güz 2022 sayısının içinden, yanından yöresinden, Müzik Dolabı sayfalarından geçen, genellikle dumanı üstünde şarkılar…
Demokratik bir ülkede her yurttaş, A ile ne konuştuğunu ve B ile yakın ilişki içinde olup olmadığını sormaya cüret eden polise dil çıkarırdı. Bununla birlikte, burada da on birinci emrin hükümran gücü iş başındadır. Ne olursa olsun, On Emrin hemen hemen unutulduğu bir yüzyılda bir emrin işlemesi gerekli! Çağımızın bütün manevi yapısı on birinci emir üzerine dayanır ve gazeteci buna işlerlik kazandırılmasını sağlamanın kendisine düştüğünü anlamıştır; tarihin bugün gazeteciye hiçbir Hemingway'in, hiçbir Orwell'in şimdiye kadar hayal etmeye cesaret edemediği bir güç bahşeden gizli buyruğu böyle gerektirmektedir.
Milan Kundera, Ölümsüzlük (çev. Aysel Bora 1943 – 7 Şubat 2022)
İşini kaybetme paniği, bu korku çağında bize hükmeden bütün korkuların içinde en güçlü hissedilen korkulardan biridir. İşsizliğin, maaşların düşüklüğünün, güvenlik eksikliğinin ve diğer korkunç talihsizliklerin sorumluları suçlanacağı zaman dışarıdan gelen göçmen her zaman el altında bulundurulur.
Eduardo Galeano, Aynalar
Arka kapak-roll
- Bu express o express mi? - Hayır, o express bu express...